Takip Edin

Sektörel Gündem

Şehirleri afetlere dirençli hale getirecek 11 kurul kuruluyor

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, şehirleri afetlere karşı dirençli hale getirecek 11 kurulun kurulacağını açıkladı.

Yayınlanma tarihi

-

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, depremden etkilenen Gaziantep, Kahramanmaraş, Adıyaman, Osmaniye ve Kilis’te hasar tespit çalışmalarının tamamlandığını, diğer illerde de yüzde 90 seviyesine ulaştıklarını bildirdi.

Kurum, Gaziantep AFAD Koordinasyon Merkezi’nde düzenlenen 2. Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, toplantının ilkinin geçen hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapıldığını hatırlattı.

İşi sonuna kadar da aynı anlayışla sürdüreceğiz

Akademisyenlerin uzmanlık dallarına göre 13 grup oluşturduklarını, sadece bu deprem değil bundan sonra ülkede oluşabilecek tüm risklere karşı bir kalkan oluşturmayı amaçladıklarını vurgulayan Kurum, şöyle konuştu:

“Burada yapılması gereken düzenlemeler, yönetmelikler, yeni kanun hazırlıkları dahil tüm hazırlıkları bilim insanlarımızın, kendi alanında yetkin uzman kardeşlerimizin fikirleri doğrultusunda yapalım istiyoruz. Bu toplantı bizim için de ülkemiz adına da çok kıymetli. 32 gündür tüm deprem bölgelerinde, afet alanlarında vatandaşımız, devletimiz el ele depremzede kardeşlerimizin yardımına koşmaktadır ve inşallah işi sonuna kadar da aynı anlayışla sürdüreceğiz.”

Reklam

Enkaz kaldırma sürecine ilişkin öneriler

Depremden etkilenen 11 ilde çadır kentlerden konteyner kentlere geçiş ve kalıcı yerleşim alanlarıyla ilgili eş zamanlı çalışma yürüttüklerini aktaran Bakan Kurum, “Tabii enkaz kaldırma süreçlerimiz de 11 ilimizde eş zamanlı devam ediyor ve tüm çevresel tedbirleri de alarak ki bugün bunları da istişare ettik. Yani buradaki enkaz kaldırma sürecinde çevresel hangi tedbirleri almamız gerektiği, buradan çıkacak malzemelerin ülkenin ekonomisine, istihdamına nasıl katkı sunması gerektiğine ilişkin de görüşler, fikirler öneriler vardı ve bu önerileri de inşallah uygulamaya geçiyor olacağız.” dedi.

Bizim bekleyecek bir dakikamız, bir saniyemiz yok

Yeni yerleşim alanlarını en doğru zeminde yapmak için çalıştıklarını anlatan Kurum, “Bu çerçevede de uzman bilim insanlarımızla, Maden Teknik Arama Genel Müdürlüğümüzle, AFAD’ımızla hep birlikte bir uyum içerisinde yeni yerleşim alanlarına ilişkin de süreçleri istişare edeceğiz ve alt gruplarımız kendi görev alanlarındaki önerilerini, fikirlerini paylaşacaklar ama bir taraftan da sahada aktif bir şekilde olacaklar çünkü bizim bekleyecek bir dakikamız, bir saniyemiz yok.” dedi.

Hasar tespit çalışmaları

Reklam

Bakan Kurum, hasar tespit çalışmalarının da devam ettiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şu an sahada 7 bini aşkın uzmanımızla birlikte hasar tespit çalışmalarını fiilen yürütüyoruz ve deprem bölgesindeki illerimizde 5 milyon 4 bin 875 bağımsız bölümden oluşan 1 milyon 706 bin binada inceleme yapılmış durumda.

Bu binalardan 821 bin 302 bağımsız bölümün acil yıkılacak, ağır hasarlı, yıkık veya orta hasarlı olduğunun tespitini yapmış olduk. Şu an itibarıyla Gaziantep, Kahramanmaraş, Adıyaman, Osmaniye ve Kilis olmak üzere beş ilimizde hasar tespit çalışmalarını tamamladık.

Yıkılan binaların yüzde 96,7’sinin 1999 öncesi

Diğer illerimizde de yüzde 90 seviyesindeyiz. İnşallah önümüzdeki birkaç gün içerisinde diğer illerimizdeki hasar tespit çalışmalarını da tamamlayacağız. Tabii burada artçı depremler sebebiyle yeniden hasar tespiti çalıştığımız illerimiz, ilçelerimiz de mevcut.”

Reklam

Hasar tespitini incelediklerinde yıkılan binaların yüzde 96,7’sinin 1999 öncesi yapılan yapılar olduğunu gördüklerini aktaran Kurum, şöyle devam etti:

“2002’de yapılan düzenlemeler sonrasında yıkılan yapılara baktığımızda sadece yüzde 3,3’ü olarak karşımıza çıkıyor. Bu da yapılması gereken çalışmaya ilişkin bize önemli bir veri veriyor. İnşallah bilim insanlarımızla, akademisyenlerimizle birlikte bu çalışmaları da yapacağız.

Hocalarımıza da bu durumu net bir şekilde aktarmış olduk

Yeni yapılacak binalara ilişkin de bu çalışmaların çok önem arz ettiğini burada hep birlikte istişare etmiş olduk. Yapı denetime tabii olmayan, fay hatlarına yakın mesafede olan, nispeten zemin sıvılaşmasının daha yüksek olduğu yerlerde yoğun yıkımın yaşandığını da buradaki tespitlerimizde gördük. Hocalarımıza da bu durumu net bir şekilde aktarmış olduk.

Tarihiyle, kültürüyle, buradaki demografik yapıları koruyacak anlayışla şehirlerin doğasını koruyacağız, çevresini koruyacağız. İklim değişikliğine dirençli hale getireceğiz, afetlere dirençli hale getirebilecek anlayışla çalışmalarımızı yapacağız.

Reklam

Alt komisyonlarımızı belirlemiş olduk

Hep söylüyoruz, şehrin 50 yılını, 100 yılını planlayacak anlayışla bakıyoruz ve her şehrin kendine has yapısını, özgün kimliğini mimarisini, değerlerini koruyarak hareket edeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın ortaya koyduğu Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli kapsamında şehirlerimizi afetlere dirençli hale getirmek için de alt komisyonlarımızı belirlemiş olduk.”

Şehirleri afetlere dirençli hale getirecek 11 kurul belirlendi

Bakan Kurum, şehirleri afetlere karşı dirençli hale getirecek 11 kurulun Destek Hizmetleri ve Sosyal Politikalar, Deprem ve Yer Bilimleri, Hasar Tespit, Enkaz ve Atık Yönetimi, Şehirleri İnşa ve İhya, Kentsel ve Kırsal Dönüşüm, Mekansal Planlama, Yeni Yapı Teknolojileri, Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Akıllı Şehirler, İklim Dostu Yeşil Dönüşüm, Kentsel ve Kırsal Altyapı, Tarihi ve Kültürel Miras ile Kriz Yönetimi ve İletişim isimleriyle kurulacağını söyledi.

Bu kurulların hangi konularda görev yapacağını açıklayan Bakan Kurum şöyle konuştu:

Reklam

“Milletimiz müsterih olsun, biz daha önceki afetlerde Elazığ’da, Malatya’da, Kastamonu’da, Rize’de, Bartın’da, Antalya’da ve Muğla’daki yangınlarda ne yaptıysak bu afette de Sayın Cumhurbaşkanı’mızın liderliğinde vatandaşlarımıza verdiğimiz sözleri bilimin ışığında tutmaya devam edeceğiz.

Şehirlerimizin inşasını hızlı bir şekilde gerçekleştireceğiz

2012’de kentsel dönüşüm sürecine başladığımızdan beri hem TOKİ’nin yaptığı sosyal konutlarımızla hem yapı denetim sistemiyle birlikte 3,3 milyon konutumuzun dönüşümünü yaptık. Başta Kahramanmaraş merkezli depremin yaşandığı 11 ilimiz olmak üzere ardından Marmara’mız, Ege’miz, ülkemizdeki tüm riskli alanlarda dönüşüm sürecini de yine bilim insanlarımızın ışığında onlarla birlikte yürütüyor olacağız.”

Kurum, deprem bölgesinde 9 Mart itibarıyla yaklaşık 34 bin konutun inşa sürecinin başladığını da kaydederek “Bundan sonraki süreç bundan önce olduğu gibi bilim insanlarımızla birlikte devam edecek ve evlatlarımıza, çocuklarımıza, yavrularımıza güvenlikli ve kimlikli şehirlerimizin inşasını hızlı bir şekilde gerçekleştireceğiz.” dedi.

Reklam
Devamını oku
Reklam
Yorum Yaz

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sektörel Gündem

STILL ARSER ÜST YÖNETİMİNDE GÖREV DEĞİŞİMİ

Yayınlanma tarihi

-

Türkiye’de sektörünün öncü ve en güvenilir markalarından biri olan STILL ARSER’in yönetiminde yeni bir dönem başladı. 2017’den beri Genel Müdürlük görevini sürdüren Mustafa Çiper bu görevi Turgut Kırış’a devrederken, 2019’dan bu yana sürdürdüğü yönetim kurulu üyeliği görevine ise devam edecek.

İç lojistik sektörünün global markası STILL ARSER’in üst düzey yönetiminde Mayıs 2024 itibarıyla görev değişimi yaşandı. Sektöründe Avrupa’da 1’inci, dünyada ise 2’nci olan KION Group ile Arkas Holding ortaklığı olan STILL ARSER iç lojistik alanında faaliyetlerini sürdürüyor.

STILL ARSER’de 2019 yılından bu yana Satış ve Pazarlama Direktörlüğü’nü yürüten Turgut Kırış, Mayıs 2024 itibarıyla Genel Müdür olarak göreve başladı. Mustafa Çiper ise Yönetim Kurulu Üyesi olarak görevine devam edecek. Mustafa Çiper, 2017 yılından bu yana STILL ARSER genel müdürlük görevini yürütüyordu.

Mayıs 2024 itibarıyla Yönetim Kurulu Üyesi olarak devam eden Mustafa Çiper,

“STILL ARSER olarak 11 yıldır Türkiye’de iç lojistik sektörünün global markası olarak, satış ve satış sonrası hizmetler, ikinci el satış ve kiralama, otomasyon çözümleri ve iş güvenliği alanlarında müşterilerimize hizmet sunuyoruz. Lojistik, beyaz eşya, tekstil, gıda, kimya, perakende, cam sanayi, otomotiv ve otomotiv yan sanayi gibi sektörlerinin en büyük firmaları ile uzun süredir güvene dayalı iş birliğimiz devam etmekte. Bu iş birliklerinin verdiği güçle, sektörün en önemli oyuncularından biri ve lokomotif markası olmaya devam edeceğiz’’ değerlendirmesini yaptı.

Reklam

STILL ARSER Genel Müdürlüğü’nü Mayıs 2024 itibarıyla üstlenen Turgut Kırış da görev değişimine ilişkin yaptığı değerlendirmede; ” Yetkin çalışanlarımız ile müşteri memnuniyetini en üst seviyede tutarak büyüme hedeflerimize emin adımlarla ilerliyoruz. İstanbul, İzmir, Gölcük ve Çerkezköy ofislerimiz ve Türkiye’nin her yerindeki güçlü bayi ağımızla kesintisiz hizmet veriyoruz. Müşterilerimizin ihtiyaç ve beklentilerini profesyonel bir yaklaşım ile belirliyor, onların çözüm ortağı oluyoruz. Bu yaklaşımımızla, müşterilerimizin işlerini daha verimli bir şekilde yürütmelerine yardımcıoluyor ve uzun vadeli iş birlikleri kurarak karşılıklı başarıyı hedefliyoruz. Amacımız birlikte daha da büyümek’’ dedi.

STILL ARSER’İN YENİ GENEL MÜDÜRÜ TURGUT KIRIŞ

Lisans derecesini İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünde tamamlayan Turgut Kırış, Uludağ Üniversitesi’nde İşletme Yüksek Lisansı yaptı. Kariyerine 2002 yılında Atlas Copco’da başlayan Kırış, sonrasında Munters ve Konecranes’te çalıştı. 2019-2024 yılları arasında ise STILL ARSER Satış ve Pazarlama Direktörü olarak görev aldı.

 

Reklam
Devamını oku

Haber

KARE LOJİSTİK GENEL MÜDÜRÜ BERK YALÇINKAYA: YYS, İZİNLİ GÖNDERİCİ ve ETGB BELGELERİMİZLE BEKLEMEYE SON VERİYOR, MÜŞTERİLERİMİZE ZAMAN KAZANDIRIYORUZ

Yayınlanma tarihi

-

Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü ve İzinli Gönderici Belgeleri Türkiye’de 59 güncel lojistik firmasında bulunuyor. Bunlardan birinin de KRE Kare Lojistik olduğunu ifade eden firmanın genel müdürü Berk Yalçınkaya, “Etkili lojistik hizmeti, hız ve sürat demektir. Sahip olduğumuz YYS, İzinli Gönderici ve ETGB belgelerimiz ile hızlı ve kesintisiz hizmet sunuyoruz” dedi.

Kısa adı YYS olan Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü, Gümrük İşlemlerinin Kolaylaştırılması Yönetmeliği’nde yer alan koşulları taşıyan, gümrük mevzuatı uyarınca serbest bölgeler dâhil Türkiye Gümrük Bölgesi’nde yerleşik sayılan kişilere gümrük ve dış ticaret mevzuatında öngörülen birtakım kolaylıklardan yararlanmak üzere verilen bir belgedir.

YYS’nin Türkiye’de güncel olarak 59 tane lojistik firmasında bulunduğunu belirten KRE Kare Lojistik Genel Müdürü Berk Yalçınkaya, “YYS, ihracatın ve ithalatın ülkemiz adına daha da hızlanması için belirli statüde bulunan firmalara verilen yetki belgeleridir. Şu anda Türkiye’de güncel olarak 59 tane lojistik firmasında mevcut olan YYS’ye sahip lojistik firmalarından biri de biziz” dedi.

İÇ GÜMRÜKLERE ARAÇLARIMIZ GİRMİYOR, TESİSLERİMİZDE TÜM GÜMRÜK İŞLEMLERİNİ YAPABİLİYORUZ

YYS’ye sahip lojistik firmalarının çok önemli avantajlar elde ettiğini belirten Yalçınkaya, “Bu belgelere sahip olunca iç gümrüklere araçlarımız girmeyip, kendi tesisimizde tüm gümrük işlemleri A’dan Z’ye bitirebiliyor ve araç çıkışını sağlayabiliyoruz. İç gümrüklerin yoğunluklarından dolayı bir araba 1 gün kaybederken bunun yerine biz, hızlı bir şekilde kendi tesisimizde işlemleri bitirip aracın çıkışını daha da hızlı sağlayabiliyoruz. Balkan ülkelerine çalıştığımız için iç gümrüklere gidişteki kaybedilen süre bile bizim için çok önemli. Yakın mesafede zaman ile yarıştığımız için hızlı teslimat yapmaya çalışıyoruz. Oradaki kaybedilecek 1 gün veya 6-8 saat bile bizim için çok kıymetli olduğu için YYS, bu avantajı sağlıyor. Bazen 1 saatlik bir kayıp, sınır kapısında 1 günlük hatta 2 günlük bir zaman kaybına neden olabiliyor. Aracın 1 saat geç çıkması sınır kapısında bizlere çok ciddi zaman kaybettirebiliyor. Sınır kapısına bir gidiyorsunuz, mesai saatine denk geliyorsunuz, sizden önce gidenler oluyor, kuyruklar oluyor vs. YYS ve İzinli Gönderici, bunun önüne geçen en önemli belgemizdir” dedi.

Reklam

YYS’Yİ ALMANIN ZORLUKLARI VAR, HERKESE VERİLMEMELİ!

“YYS’yi almanın ön koşulları zordur ve bana göre zor da olmalıdır. Herkese verilmemelidir. Özel güvenliğinden 7/24 güvenliğe, kamera kayıtlarına, sistemin Ticaret Bakanlığı’na bağlı olmasına, Ticaret Bakanlığı’na verilen teminatlardan yüklerin takibine, yüklerin içeriğine kadar tüm sorumluluğun firmada olduğu bir belgedir. YYS ve izinli göndericiye sahip olmak zordur. YYS almak için uzun süre belirli denetimlerden geçilir. Belirli denetimlerde tesisinizin A’dan Z’ye takibinden kamerasına, kamerasından arşivlenmesine, tüm dökümantasyonların bulut sisteminde, aynı zamanda serverde tutulmasına vb. birçok teknolojik altyapıyı içeren bir belgedir aslında” diyen Yalçınkaya, YYS’nin müşteriye sevkiyatların erken teslim edilmesini sağladığını belirtti ve müşterinin YYS sayesinde hızlı bir hizmet aldığını vurguladı.

RESMİ TATİLLER KABUSUMUZDU, YYS İLE RAHAT BİR NEFES ALDIK

Etkili lojistik hizmeti demenin biraz da hız ve sürat demek olduğunun altını çizen KRE Kare Lojistik Genel Müdürü Berk Yalçınkaya, “Parsiyel yükleme yoğunluklu çalışan bir firma olduğumuz için eskiden araçlarımız depomuzdan yüklendikten sonra Muratbey Gümrüğü’nde sıraya girerdi. Muratbey Gümrüğü’nde sıra zaten çok olurdu. Resmi tatiller öncesi 30 km uzunluğunda kuyruklar oluşurdu. İçeri girdiğinde de işlemlerin yoğunluğundan dolayı uzun süre kaybımız oluyordu. Resmi tatil günlerinde arabanın 2 günde gümrükten çıkamadığı oluyordu. Biz, buradan Balkan ülkelerine 2 günde teslimat yaparken 1.5 ya da 2 gün iç gümrükte kaybetmemiz hem bize, hem müşteriye, hem ithalatçıya hem de ihracatçıya kayıp demektir. YYS olunca depo yükleme yaparken gümrük işlemleri neredeyse tamamlanmış oluyor. Depo yüklemeyi bitirdiğinde gümrük işlemlerini de bitirip aynı hızla aracın çıkışını sağlayabiliyoruz” dedi.

YYS, İZİNLİ GÖNDERİCİ ve ETGB BELGELERİMİZLE İŞLERİMİZİ EN HIZLI ŞEKİLDE YAPIYORUZ

Reklam

Şu anda tüm yetki belgelerinin tam olduğunu söyleyen Yalçınkaya, yeni çıkabilecek belgeleri almak için de hazır bir altyapılarının olduğunu söyledi. “Hem YYS hem de izinli gönderici yetki belgesinin ikisinin aynı anda olması gerekmektedir. Bunlar 2 ayrı yetki belgelerdir. Sadece YYS’nin olması demek, işin bir tık daha hızlanması demek; ama kendi tesisinden işlemleri bitirememesi demektir. Bizim bu yüzden hem YYS, hem de İzinli Gönderici Yetki Belgemiz bulunmaktadır. Ek olarak da yeni aldığımız ETGB (Elektronik Gümrük Ticaret Belgesi) iznimiz mevcuttur” diyen Yalçınkaya sözlerini şöyle tamamladı: “ETGB izni, e-ihracat lojistiği ile alakalıdır. Bizim hem YYS, hem izinli gönderici yetki belgelerimiz olduğu için ETGB ile iç gümrük işlemlerini kendi araçlarımıza yükleyip, kendi iç bünyemizde bitirebiliyoruz. ETGB, mikro ihracat sağlamaktadır. Mikro ihracatın avantajı şudur: Bir ihracatçının maksimim 300 kg. ve maksimim 15 bin euro sınırına kadar mikro ihracat yani ETGB beyannamesi açabiliyor. Bu, beyannamede de müşterinin maliyetini aşağı indirip aynı zamanda KDV iadesine kadar tüm normal ihracat beyannamesi avantajlarını kendi sağlayabilmektedir. Biz, bu çıkışı da gümrüğe girmeden, kendi tesisimizde, kendi depomuzda, kendi bünyemizde sağlayabiliyoruz.”

Devamını oku

Haber

ASİL TRANSPORT CO. BAŞKANI ARMAĞAN ŞAHİN: TİCARET ÇİFT TARAFLIDIR, VERİLMEYEN HER VİZE TÜRKİYE KADAR AB’YE DE KAYBETTİRİYOR!

Yayınlanma tarihi

-

Ticaretin çift taraflı bir işlem olduğunu aktaran Asil Transport Co. Yönetim Kurulu Başkanı Armağan Şahin, “Alınamayan her vize, Türkiye kadar AB ülkelerine de zarar vermektedir. Demode vize uygulamasının kalkması, yeni dünya ekonomik düzeni içerisinde bunun yerine hızlı bir vize sisteminin hayata geçirilmesi gerekmektedir” dedi.

 İhracat odaklı büyümeyi hedef edinen Türkiye’de sanayicinin en önemli paydaşı konumunda bulunan lojistik sektörünün en büyük sorunlarından birini vize konusu oluşturuyor. TIR sürücülerinin vize konusunda yaşadığı problemler, son yıllarda zirve yapmış durumda.

Vize konusunda şoförlerin randevu almak için bile uzun süreler beklemek zorunda bırakıldığını kaydeden Asil Transport Co. Yönetim Kurulu Başkanı Armağan Şahin, “Sektörde sürücülerimize yönelik kısa süreli vize veriliyor. Uzun süreli vizeler verilmemesini anlayabiliyorum. Kısa süreli verilen vizeler için hızlı vize almayı sağlayabilecek bir sistem oluşturulmalıdır. Hızlı vize alabilmemiz durumunda sektör olarak birçok sıkıntımızın önüne geçeceğiz. Çünkü şu anda vize alabilmek konusunda en az 1-2 aylık randevularla uğraşmak zorunda kalıyoruz” dedi.

ALINAMAYAN HER VİZE, ÜLKEMİZE EKONOMİK OLARAK KAYBETTİRİYOR

TIR sürücülerinin Avrupa Birliği (AB) bölgesine girebilmeleri için öncelikli olarak vize alabilmeleri gerektiğini aktaran Şahin, Schengen randevusunda sorunlar olduğunu, yeni sürücülerin vize başvurularının reddedildiğini, deneyimli sürücülere ise kısa süreli vize verildiğini belirtti. Vize konusundaki bu kaotik durum nedeniyle AB’nin Türkiye’den talep ettiği ürünlerin Türk lojistik firmaları ve Türk vatandaşı profesyonel TIR sürücülerince teslim edilemediğinin altını özenle çizen Şahin, bu durumda sadece Türkiye’nin değil, küresel yatırımcıların, üreticilerin, ticari işletmelerin ve tüketicilerin kısacası uluslararası ticaretin yara aldığını vurguladı.

Reklam

Alınamayan her vizenin ülkemize ekonomik açıdan kaybettirdiğine işaret eden Şahin, “Şoförlerimizin vize alamaması araçlarımızın işleyememesi demektir. Şoföre bağlı olarak kullanılamayan ve atıl durumda bekleyen TIRlarımız ülkemiz ekonomisine eksi yazılmasına neden olmaktadır. Yollarda Türk TIRlarının serbestçe dolaşması, vize engeline takılmadan kilometrelerce yol kat etmesi gerekmektedir. Dünya ticaretini vizelerle, kotalarla, geçiş engellemeleri ile zora sokan sistemin artık değişmesi gerekmektedir. Yeni dünya ekonomik düzeni içerisinde daha hızlı bir vize sisteminin hayata geçirilmesi gerektiğini öngörüyoruz. Vize konusunda AB’nin kolaylık tanıması gerektiğini düşünüyoruz” dedi. Turizm vizeleri ile ticari vizelerin birbirinden ayrı işlemlere tabi tutulması gerektiğini aktaran Şahin, özellikle tatil dönemlerinde kimseyi yormayacak şekilde yeni bir vize sistemini talep ettiklerini belirtti.

VİZE UYGULAMASI İLE EN ÇOK ZARARI AB ÜLKELERİ GÖRÜYOR!

Türkiye’de çok önemli AB sermayeli şirketlerin olduğunu belirten Şahin, bu demode vize uygulaması ile en çok zararı gören taraflardan birinin AB ülkeleri olduğunu belirtti. Türkiye-AB arasında çok ciddi bir ticaret yaşandığını kaydeden Şahin, AB’ye alınmayan Türkiye’nin aslında dolaylı olarak AB ülkesi olduğunu, çünkü Türkiye’de çok sayıda AB ülkesi yatırımcının fabrikası ve ürünleri ile ticarette başı çektiğini söyledi. Büyük potansiyeli olan AB-Türkiye ticaretindeki büyümeye engel olan vize probleminin faturasını Türkiye kadar AB’nin de ödediğini aktaran Şahin, ticaretin çok yönlü bir süreç olduğunu ve bu sürecin tıkanmaması gerektiğini son olarak özenle vurguladı.

Devamını oku

Trend olan