Takip Edin

Sektörel Gündem

Depremzede sanayici artık ‘acil ve kalıcı’ çözüm istiyor

Şubat ayında yaşanan depremler 11 kentin ekonomisinde kapanması güç yaralar açtı. Bugüne dek verilen desteklerle toparlanma sürecine giren bölgede, sanayiciler yatırım ve istihdamı artıracak adımların kesilmeden devam etmesi gerektiğini söylüyor.

Yayınlanma tarihi

-

Nurdoğan ARSLAN ERGÜN -Ziya İPEK

Türkiye’yi yasa boğan ve Kahramanmaraş merkezli depremlerinin üzerinden 6 ay geçti. 15 milyondan fazla insanın hayatını direkt etkileyen depremlerin ardından bölgede yaşam mücadelesi devam ediyor. Kamu tarafından bölgeye yönelik destekler sağlansa da bölgede yaşamın normale dönebilmesi için hala sosyal ve ekonomik anlamda atılması gereken çok adım bulunuyor. Bölge insanı ve sanayiciler çözümlerin kalıcı hale getirilmesini istiyor.

“İşletmeler borç ödeyecek duruma gelmedi”

Depremin en ağır hasarı bıraktığı illerden biri olan Adıyaman’da 6 ayın sonunda ekonomik ve sosyal hayat hala normale dönmüş değil. Tekstil sektörünün üretim merkezlerinden Adıyaman’da 201 fabrikanın bulunduğu Organize Sanayi Bölgesi’nde 15 fabrika yıkılmış, 30’a yakını ağır hasar almıştı.

Bugün depremzede iş insanları için en büyük sorunlardan birini kredi ve kredi kartı borçlarının ertelenmemesi olarak gösteren Adıyaman Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Torunoğlu, Adıyaman’da halen işletmelerin borç ödeyecek duruma gelemediğini vurguladı.

Reklam

6. bölge teşviklerinden faydalanan ve depremden hasar görmeyen illerin büyük potansiyelli sanayi şehri olma yolunda ilerlediğini söyleyen Torunoğlu, Adıyaman, Kahramanmaraş, Hatay ve Gaziantep ile Nurdağı ve İslahiye ilçelerini kapsayan “Süper Teşvik” bölgesi şeklinde geçici bir paket oluşturulabileceğini dile getirdi.

Acil beklenti ‘kalıcı imar planı’

Depremle birlikte Adıyaman’da esnafın yüzde 65’inin iş yerlerinin yıkıldığını belirten Adıyaman Esnaf ve Sanatkarlar Odası Birliği Başkanı Ziya Duranay, 9 noktada kurayla 335 iş yerini teslim ettiklerini kaydetti.

Bu rakamın da toplam içinde ancak yüzde 15’e geldiğini söyleyen Duranay, ortak akılla kentin bir an önce yeniden inşa edilmesi gerektiğini vurguladı. Kentte yaşamın hala ağırlıklı konteyner kentlerde devam ettiğini söyleyen Duranay, “Esnafın çoğu hala geçici iş yerlerinde iş yapmaya çalışıyor. Yıkılan ya da hasar alan iş yerlerindeki malzemeler ya zarar gördü ya da kullanma tarihi geçti. Esnaf iş yerini açıp nefes almak istiyor” dedi.

En acil beklentilerini kalıcı imar planlarının açıklanması olarak ileten Duranay, “Adıyaman’ın hemen her bölgesi depremden zarar gördü. Bu nedenle ilimizde yaşamın normale dönmesi için kalıcı işyerlerinin kurulması, kalıcı barınma sorununun çözülmesi gerekiyor. Bir an önce çarşılar, evler yapılmalı” dedi.

Reklam

“Kahramanmaraş’ı terk etmeye niyetimiz yok”

Üretim gücünü yeniden ayağa kaldırmak ve ekonomik toparlanmayı hızlı sağlamak istediklerini kaydeden Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mustafa Buluntu, depremden önce de yaşadıkları finansmana erişimin deprem bölgeleri için ciddi sorun teşkil ettiğini bildirdi.

Bu süreçte, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş.’nin Kahramanmaraş’ta savunma sanayi yatırımıyla alakalı ciddi bir hamle başlattığını kaydeden Buluntu, şehirde üretim yapma yönünde çalışmalar yürütüldüğünü ve bunun şehir için çok ciddi bir fırsat olduğunu anlattı.

Buluntu ayrıca, Aksu, Erkenez ve Türkoğlu 2 Islah Organize Sanayi Bölgesi’nin birleşmesi için sürdürülen çalışmalarda da son aşamaya geldiklerini aktardı. Kahramanmaraş’ın depremin ardından diğer illere nispetle daha hızlı toparlandığını aktaran Buluntu, “Bu şehre ve insanımıza çok şey borçluyuz, Kahramanmaraş’ı terk etmeye niyetimiz yok” dedi.

“Taleplerimizin birçoğu karşılık buldu”

Reklam

Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu ise 6 Şubat depremlerinden en fazla etkilenen 4 ilden birinin kentleri olduğunu hatırlattı. Deprem sonrasında iş dünyasının beklentilerini sürekli dile getirdiklerine işaret eden Sadıkoğlu, özellikle ticaret ve sanayi odaları gibi meslek kuruluşlarında toplanan talepler doğrultusunda devletin, firmaları ve esnafı desteklediğini bildirdi.

Sadıkoğlu, iş dünyasının faizsiz kredi, çek sürelerinin uzatılması, vergi ve prim borçları ile bankalara olan borçların ertelenmesi ve yapılandırılması gibi taleplerinin birçoğunun karşılık bulduğunu da sözlerine ekledi.

“Kente karadan, havadan ulaşım hâlâ çok zor”

6 Şubat depremlerinde ‘en ağır’ hasarı alan bölgelerden biri de Antakya-Hatay oldu. Neredeyse kentin tamamı yıkılırken kentte bugün hala kaldırılmamış enkazlar bulunuyor. Kente ulaşımın hala ciddi bir sorun olduğunu söyleyen Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hikmet Çinçin, “Moral ve psikolojik olarak 6 Şubat’ın gerisindeyiz.

Bugün en acil sorunumuz Belen Geçidi. İl merkezine giriş-çıkış noktası Belen Geçidi, hala onarılmadı. Geçitte, depremden bu yana 37 kişinin öldüğü kaza yaşandı. Havaalanımız kapandı. Zaten depremden bu yana çalışmıyordu. Bir kent düşünün; ne karayolu ne havayolundan giriş yok” dedi. Depremzede esnafın kredi borcunun 6 ay daha ertelenmesine atıfta bulunan Hikmet Çinçin, şunları söyledi: “Adımlar atılıyor ama çok yetersiz. Borç 6 ay erteleniyor, 6 ay sonra ‘ödeyin’ dense kim ödeyebilecek? Onun için alternatif tedbirler gerekiyor. 6 ay, krizi çözmek değil ertelemek.

Reklam

Bunun için KGF paketlerinin hazırlanması lazım.” Ayrıca Antakya’nın ‘özel statülü afet bölgesi ilan edilmesini isteyen Çinçin, “Ülkemizin her karış toprağı çok kıymetli ama Antakya yüzde 80’i yıkılmış bir kent. Yüzde 10 hasar alan bir kent ile aynı tedbir paketlerinin kapsamında olmak vicdanen de kabul edilemez, adil de değil” diye konuştu.

“Borçların tamamen silinmesini talep ettik”

Osmaniye Ticaret ve Sanayi Odası (OTSO) Başkanı Devrim Murat Aksoy da deprem nedeniyle kentin ticaretinde büyük ölçüde azalma yaşandığını belirterek, “Sanayi açısından deprem nedeniyle üretimler belli bir süre sekteye uğramış ancak bölgemizdeki organize sanayi bölgesinde (OSB) zarar fazla olmadığı için sanayide ekonomik olarak çok fazla kayıp yaşanmamıştır. İhracat rakamları da geçen yılın aynı dönemleriyle kıyaslandığında, söz konusu rakamlarda artış sağlandığı gözlenmiştir” dedi.

Depremden sonraki yeniden yapılanma sürecinde, işverenlerin SGK prim ve vergi borçlarının ertelenmesi, yeniden yapılandırılması, kredilerin ertelenmesi, çarşıda iş yeri yıkılanlar için konteyner iş yerleri açılması gibi önemli desteklerin ve rildiğini belirten Aksoy, şu değerlendirmede bulundu: “Bu destekler sayesinde işverenler yeniden toparlanmaya ve işlerini yürütmeye çalışıyor. Biz de Oda olarak iş yeri yıkılan ve ağır hasarlı olanlar için firmaların vergi ve prim borçlarının iş yerlerini yeniden açana kadar tamamen silinmesi yönündeki talebimizi ilgili mercilerine aktarmış bulunmaktayız..”

Deprem bölgesine Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan finansman desteği

Reklam

Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre Hazine Destekli Kefalet Sistemi kapsamında daha çok firmanın finansmana erişimini kolaylaştırmak ve depremin ülke genelinde ekonomik faaliyetler ve ticari işletmeler üzerindeki negatif etkilerini azaltmak amacıyla 250 milyar lira olarak ilan edilen Kredi Garanti Fonu (KGF) paketi 150 milyar lira artışla 400 milyar liraya çıkarıldı.

Depremin ardından ilk etapta kamu kurumlarının kullanımına 100 milyar lira aktarılırken, ihtiyaç duyulan tüm alanlara kaynak aktarımına devam edildi. Kredi Garanti Fonu Teminatlı Kadın Girişimci Destek Kredisi de hayata geçirilirken, kadın kooperatiflerine yönelik Can Suyu Kredi Destek Paketi oluşturuldu.

Depremden zarar gören her aileye 10 bin lira, taşınanlara 15 bin lira yardım için bütçe ayrılırken, deprem bölgesindeki illere kendi araçlarıyla giden vatandaşların yakıt masrafları karşılandı. Konteyner kentler dışında barınanlara aylık 3 – 5 bin lira arası kira yardımı için ödenek sağlandı. Depremde hayatını kaybedenlerin yakınlarına acil ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri amacıyla da 100 bin lira nakdi yardımda bulunuldu.

Üretimi geliştirmeye yönelik çalışmalar devam ediyor

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinden etkilenen sanayici, yatırımcı ve işletmecilere verdiği destek ve teşviklerle bölge sanayisini hızla ayağa kaldırmayı hedefliyor. Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, bölgedeki yatırımlara teşvikler sağlanırken, Cazibe Merkezleri Programı (CMP) ve üretimi geliştirmeye yönelik çalışmalarla da destekler devam ediyor.

Reklam

Teşvik uygulamaları kapsamda Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa ile Sivas’ın Gürün ilçesindeki yatırımlar için düzenlenen yatırım teşvik belgelerinin süresi herhangi bir talep alınmaksızın 3 yıl uzatıldı.

Depremlerin ağır yıkıma yol açtığı ilçeler CMP’ye dahil edildi. Böylece bölgeye yapılacak tüm yatırımlar, en üst seviye teşvikler olan 6. Bölge teşviklerinden faydalandırıldı. 61,3 milyar lira yatırım büyüklüğüne sahip ve 25 bin kişiyi aşkın istihdam sağlayacak 479 yatırım teşvik belgesi düzenlendi. CMP dönüşümü yapılan 70 yatırım teşvik belgesi için 41,7 milyon lira faiz desteği ödemesi yapıldı.

Devamını oku
Reklam
Yorum Yaz

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sektörel Gündem

STILL ARSER ÜST YÖNETİMİNDE GÖREV DEĞİŞİMİ

Yayınlanma tarihi

-

Türkiye’de sektörünün öncü ve en güvenilir markalarından biri olan STILL ARSER’in yönetiminde yeni bir dönem başladı. 2017’den beri Genel Müdürlük görevini sürdüren Mustafa Çiper bu görevi Turgut Kırış’a devrederken, 2019’dan bu yana sürdürdüğü yönetim kurulu üyeliği görevine ise devam edecek.

İç lojistik sektörünün global markası STILL ARSER’in üst düzey yönetiminde Mayıs 2024 itibarıyla görev değişimi yaşandı. Sektöründe Avrupa’da 1’inci, dünyada ise 2’nci olan KION Group ile Arkas Holding ortaklığı olan STILL ARSER iç lojistik alanında faaliyetlerini sürdürüyor.

STILL ARSER’de 2019 yılından bu yana Satış ve Pazarlama Direktörlüğü’nü yürüten Turgut Kırış, Mayıs 2024 itibarıyla Genel Müdür olarak göreve başladı. Mustafa Çiper ise Yönetim Kurulu Üyesi olarak görevine devam edecek. Mustafa Çiper, 2017 yılından bu yana STILL ARSER genel müdürlük görevini yürütüyordu.

Mayıs 2024 itibarıyla Yönetim Kurulu Üyesi olarak devam eden Mustafa Çiper,

“STILL ARSER olarak 11 yıldır Türkiye’de iç lojistik sektörünün global markası olarak, satış ve satış sonrası hizmetler, ikinci el satış ve kiralama, otomasyon çözümleri ve iş güvenliği alanlarında müşterilerimize hizmet sunuyoruz. Lojistik, beyaz eşya, tekstil, gıda, kimya, perakende, cam sanayi, otomotiv ve otomotiv yan sanayi gibi sektörlerinin en büyük firmaları ile uzun süredir güvene dayalı iş birliğimiz devam etmekte. Bu iş birliklerinin verdiği güçle, sektörün en önemli oyuncularından biri ve lokomotif markası olmaya devam edeceğiz’’ değerlendirmesini yaptı.

Reklam

STILL ARSER Genel Müdürlüğü’nü Mayıs 2024 itibarıyla üstlenen Turgut Kırış da görev değişimine ilişkin yaptığı değerlendirmede; ” Yetkin çalışanlarımız ile müşteri memnuniyetini en üst seviyede tutarak büyüme hedeflerimize emin adımlarla ilerliyoruz. İstanbul, İzmir, Gölcük ve Çerkezköy ofislerimiz ve Türkiye’nin her yerindeki güçlü bayi ağımızla kesintisiz hizmet veriyoruz. Müşterilerimizin ihtiyaç ve beklentilerini profesyonel bir yaklaşım ile belirliyor, onların çözüm ortağı oluyoruz. Bu yaklaşımımızla, müşterilerimizin işlerini daha verimli bir şekilde yürütmelerine yardımcıoluyor ve uzun vadeli iş birlikleri kurarak karşılıklı başarıyı hedefliyoruz. Amacımız birlikte daha da büyümek’’ dedi.

STILL ARSER’İN YENİ GENEL MÜDÜRÜ TURGUT KIRIŞ

Lisans derecesini İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünde tamamlayan Turgut Kırış, Uludağ Üniversitesi’nde İşletme Yüksek Lisansı yaptı. Kariyerine 2002 yılında Atlas Copco’da başlayan Kırış, sonrasında Munters ve Konecranes’te çalıştı. 2019-2024 yılları arasında ise STILL ARSER Satış ve Pazarlama Direktörü olarak görev aldı.

 

Reklam
Devamını oku

Haber

KARE LOJİSTİK GENEL MÜDÜRÜ BERK YALÇINKAYA: YYS, İZİNLİ GÖNDERİCİ ve ETGB BELGELERİMİZLE BEKLEMEYE SON VERİYOR, MÜŞTERİLERİMİZE ZAMAN KAZANDIRIYORUZ

Yayınlanma tarihi

-

Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü ve İzinli Gönderici Belgeleri Türkiye’de 59 güncel lojistik firmasında bulunuyor. Bunlardan birinin de KRE Kare Lojistik olduğunu ifade eden firmanın genel müdürü Berk Yalçınkaya, “Etkili lojistik hizmeti, hız ve sürat demektir. Sahip olduğumuz YYS, İzinli Gönderici ve ETGB belgelerimiz ile hızlı ve kesintisiz hizmet sunuyoruz” dedi.

Kısa adı YYS olan Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü, Gümrük İşlemlerinin Kolaylaştırılması Yönetmeliği’nde yer alan koşulları taşıyan, gümrük mevzuatı uyarınca serbest bölgeler dâhil Türkiye Gümrük Bölgesi’nde yerleşik sayılan kişilere gümrük ve dış ticaret mevzuatında öngörülen birtakım kolaylıklardan yararlanmak üzere verilen bir belgedir.

YYS’nin Türkiye’de güncel olarak 59 tane lojistik firmasında bulunduğunu belirten KRE Kare Lojistik Genel Müdürü Berk Yalçınkaya, “YYS, ihracatın ve ithalatın ülkemiz adına daha da hızlanması için belirli statüde bulunan firmalara verilen yetki belgeleridir. Şu anda Türkiye’de güncel olarak 59 tane lojistik firmasında mevcut olan YYS’ye sahip lojistik firmalarından biri de biziz” dedi.

İÇ GÜMRÜKLERE ARAÇLARIMIZ GİRMİYOR, TESİSLERİMİZDE TÜM GÜMRÜK İŞLEMLERİNİ YAPABİLİYORUZ

YYS’ye sahip lojistik firmalarının çok önemli avantajlar elde ettiğini belirten Yalçınkaya, “Bu belgelere sahip olunca iç gümrüklere araçlarımız girmeyip, kendi tesisimizde tüm gümrük işlemleri A’dan Z’ye bitirebiliyor ve araç çıkışını sağlayabiliyoruz. İç gümrüklerin yoğunluklarından dolayı bir araba 1 gün kaybederken bunun yerine biz, hızlı bir şekilde kendi tesisimizde işlemleri bitirip aracın çıkışını daha da hızlı sağlayabiliyoruz. Balkan ülkelerine çalıştığımız için iç gümrüklere gidişteki kaybedilen süre bile bizim için çok önemli. Yakın mesafede zaman ile yarıştığımız için hızlı teslimat yapmaya çalışıyoruz. Oradaki kaybedilecek 1 gün veya 6-8 saat bile bizim için çok kıymetli olduğu için YYS, bu avantajı sağlıyor. Bazen 1 saatlik bir kayıp, sınır kapısında 1 günlük hatta 2 günlük bir zaman kaybına neden olabiliyor. Aracın 1 saat geç çıkması sınır kapısında bizlere çok ciddi zaman kaybettirebiliyor. Sınır kapısına bir gidiyorsunuz, mesai saatine denk geliyorsunuz, sizden önce gidenler oluyor, kuyruklar oluyor vs. YYS ve İzinli Gönderici, bunun önüne geçen en önemli belgemizdir” dedi.

Reklam

YYS’Yİ ALMANIN ZORLUKLARI VAR, HERKESE VERİLMEMELİ!

“YYS’yi almanın ön koşulları zordur ve bana göre zor da olmalıdır. Herkese verilmemelidir. Özel güvenliğinden 7/24 güvenliğe, kamera kayıtlarına, sistemin Ticaret Bakanlığı’na bağlı olmasına, Ticaret Bakanlığı’na verilen teminatlardan yüklerin takibine, yüklerin içeriğine kadar tüm sorumluluğun firmada olduğu bir belgedir. YYS ve izinli göndericiye sahip olmak zordur. YYS almak için uzun süre belirli denetimlerden geçilir. Belirli denetimlerde tesisinizin A’dan Z’ye takibinden kamerasına, kamerasından arşivlenmesine, tüm dökümantasyonların bulut sisteminde, aynı zamanda serverde tutulmasına vb. birçok teknolojik altyapıyı içeren bir belgedir aslında” diyen Yalçınkaya, YYS’nin müşteriye sevkiyatların erken teslim edilmesini sağladığını belirtti ve müşterinin YYS sayesinde hızlı bir hizmet aldığını vurguladı.

RESMİ TATİLLER KABUSUMUZDU, YYS İLE RAHAT BİR NEFES ALDIK

Etkili lojistik hizmeti demenin biraz da hız ve sürat demek olduğunun altını çizen KRE Kare Lojistik Genel Müdürü Berk Yalçınkaya, “Parsiyel yükleme yoğunluklu çalışan bir firma olduğumuz için eskiden araçlarımız depomuzdan yüklendikten sonra Muratbey Gümrüğü’nde sıraya girerdi. Muratbey Gümrüğü’nde sıra zaten çok olurdu. Resmi tatiller öncesi 30 km uzunluğunda kuyruklar oluşurdu. İçeri girdiğinde de işlemlerin yoğunluğundan dolayı uzun süre kaybımız oluyordu. Resmi tatil günlerinde arabanın 2 günde gümrükten çıkamadığı oluyordu. Biz, buradan Balkan ülkelerine 2 günde teslimat yaparken 1.5 ya da 2 gün iç gümrükte kaybetmemiz hem bize, hem müşteriye, hem ithalatçıya hem de ihracatçıya kayıp demektir. YYS olunca depo yükleme yaparken gümrük işlemleri neredeyse tamamlanmış oluyor. Depo yüklemeyi bitirdiğinde gümrük işlemlerini de bitirip aynı hızla aracın çıkışını sağlayabiliyoruz” dedi.

YYS, İZİNLİ GÖNDERİCİ ve ETGB BELGELERİMİZLE İŞLERİMİZİ EN HIZLI ŞEKİLDE YAPIYORUZ

Reklam

Şu anda tüm yetki belgelerinin tam olduğunu söyleyen Yalçınkaya, yeni çıkabilecek belgeleri almak için de hazır bir altyapılarının olduğunu söyledi. “Hem YYS hem de izinli gönderici yetki belgesinin ikisinin aynı anda olması gerekmektedir. Bunlar 2 ayrı yetki belgelerdir. Sadece YYS’nin olması demek, işin bir tık daha hızlanması demek; ama kendi tesisinden işlemleri bitirememesi demektir. Bizim bu yüzden hem YYS, hem de İzinli Gönderici Yetki Belgemiz bulunmaktadır. Ek olarak da yeni aldığımız ETGB (Elektronik Gümrük Ticaret Belgesi) iznimiz mevcuttur” diyen Yalçınkaya sözlerini şöyle tamamladı: “ETGB izni, e-ihracat lojistiği ile alakalıdır. Bizim hem YYS, hem izinli gönderici yetki belgelerimiz olduğu için ETGB ile iç gümrük işlemlerini kendi araçlarımıza yükleyip, kendi iç bünyemizde bitirebiliyoruz. ETGB, mikro ihracat sağlamaktadır. Mikro ihracatın avantajı şudur: Bir ihracatçının maksimim 300 kg. ve maksimim 15 bin euro sınırına kadar mikro ihracat yani ETGB beyannamesi açabiliyor. Bu, beyannamede de müşterinin maliyetini aşağı indirip aynı zamanda KDV iadesine kadar tüm normal ihracat beyannamesi avantajlarını kendi sağlayabilmektedir. Biz, bu çıkışı da gümrüğe girmeden, kendi tesisimizde, kendi depomuzda, kendi bünyemizde sağlayabiliyoruz.”

Devamını oku

Haber

ASİL TRANSPORT CO. BAŞKANI ARMAĞAN ŞAHİN: TİCARET ÇİFT TARAFLIDIR, VERİLMEYEN HER VİZE TÜRKİYE KADAR AB’YE DE KAYBETTİRİYOR!

Yayınlanma tarihi

-

Ticaretin çift taraflı bir işlem olduğunu aktaran Asil Transport Co. Yönetim Kurulu Başkanı Armağan Şahin, “Alınamayan her vize, Türkiye kadar AB ülkelerine de zarar vermektedir. Demode vize uygulamasının kalkması, yeni dünya ekonomik düzeni içerisinde bunun yerine hızlı bir vize sisteminin hayata geçirilmesi gerekmektedir” dedi.

 İhracat odaklı büyümeyi hedef edinen Türkiye’de sanayicinin en önemli paydaşı konumunda bulunan lojistik sektörünün en büyük sorunlarından birini vize konusu oluşturuyor. TIR sürücülerinin vize konusunda yaşadığı problemler, son yıllarda zirve yapmış durumda.

Vize konusunda şoförlerin randevu almak için bile uzun süreler beklemek zorunda bırakıldığını kaydeden Asil Transport Co. Yönetim Kurulu Başkanı Armağan Şahin, “Sektörde sürücülerimize yönelik kısa süreli vize veriliyor. Uzun süreli vizeler verilmemesini anlayabiliyorum. Kısa süreli verilen vizeler için hızlı vize almayı sağlayabilecek bir sistem oluşturulmalıdır. Hızlı vize alabilmemiz durumunda sektör olarak birçok sıkıntımızın önüne geçeceğiz. Çünkü şu anda vize alabilmek konusunda en az 1-2 aylık randevularla uğraşmak zorunda kalıyoruz” dedi.

ALINAMAYAN HER VİZE, ÜLKEMİZE EKONOMİK OLARAK KAYBETTİRİYOR

TIR sürücülerinin Avrupa Birliği (AB) bölgesine girebilmeleri için öncelikli olarak vize alabilmeleri gerektiğini aktaran Şahin, Schengen randevusunda sorunlar olduğunu, yeni sürücülerin vize başvurularının reddedildiğini, deneyimli sürücülere ise kısa süreli vize verildiğini belirtti. Vize konusundaki bu kaotik durum nedeniyle AB’nin Türkiye’den talep ettiği ürünlerin Türk lojistik firmaları ve Türk vatandaşı profesyonel TIR sürücülerince teslim edilemediğinin altını özenle çizen Şahin, bu durumda sadece Türkiye’nin değil, küresel yatırımcıların, üreticilerin, ticari işletmelerin ve tüketicilerin kısacası uluslararası ticaretin yara aldığını vurguladı.

Reklam

Alınamayan her vizenin ülkemize ekonomik açıdan kaybettirdiğine işaret eden Şahin, “Şoförlerimizin vize alamaması araçlarımızın işleyememesi demektir. Şoföre bağlı olarak kullanılamayan ve atıl durumda bekleyen TIRlarımız ülkemiz ekonomisine eksi yazılmasına neden olmaktadır. Yollarda Türk TIRlarının serbestçe dolaşması, vize engeline takılmadan kilometrelerce yol kat etmesi gerekmektedir. Dünya ticaretini vizelerle, kotalarla, geçiş engellemeleri ile zora sokan sistemin artık değişmesi gerekmektedir. Yeni dünya ekonomik düzeni içerisinde daha hızlı bir vize sisteminin hayata geçirilmesi gerektiğini öngörüyoruz. Vize konusunda AB’nin kolaylık tanıması gerektiğini düşünüyoruz” dedi. Turizm vizeleri ile ticari vizelerin birbirinden ayrı işlemlere tabi tutulması gerektiğini aktaran Şahin, özellikle tatil dönemlerinde kimseyi yormayacak şekilde yeni bir vize sistemini talep ettiklerini belirtti.

VİZE UYGULAMASI İLE EN ÇOK ZARARI AB ÜLKELERİ GÖRÜYOR!

Türkiye’de çok önemli AB sermayeli şirketlerin olduğunu belirten Şahin, bu demode vize uygulaması ile en çok zararı gören taraflardan birinin AB ülkeleri olduğunu belirtti. Türkiye-AB arasında çok ciddi bir ticaret yaşandığını kaydeden Şahin, AB’ye alınmayan Türkiye’nin aslında dolaylı olarak AB ülkesi olduğunu, çünkü Türkiye’de çok sayıda AB ülkesi yatırımcının fabrikası ve ürünleri ile ticarette başı çektiğini söyledi. Büyük potansiyeli olan AB-Türkiye ticaretindeki büyümeye engel olan vize probleminin faturasını Türkiye kadar AB’nin de ödediğini aktaran Şahin, ticaretin çok yönlü bir süreç olduğunu ve bu sürecin tıkanmaması gerektiğini son olarak özenle vurguladı.

Devamını oku

Trend olan