Takip Edin

Sektörel Gündem

GOOINN, girişimciler için geleceğin trendlerini açıkladı

GOOINN (Good Innovation), geleceğin müşteri ihtiyaç ve problemlerinden yola çıkarak girişimcilere çözüm tasarlamalarında yol gösterecek trendleri sekiz farklı sektörde hazırladığı raporda ayrıntılarıyla belirtiyor.

Yayınlanma tarihi

-

GOOINN, büyük şirketlerin kurum içi girişimcilik ile geliştirilen fikirlerin doğru adımlarla hayata geçmesi, yenilikçi dijital ürünler tasarlamaları için gereken inovasyon kültürünün kurulması ve global olarak ticarileşmesini sağlıyor.

GOOINN, Geleceğin Trendleri 2023 Araştırması’yla, girişimcilik ekosistemine katkı vermek için gıda teknolojilerinden perakendeye, sağlık teknolojilerinden Web 3.0’a kadar öne çıkan sektörler için geleceğe ışık tutacak trendleri detaylarıyla ortaya koydu. Girişimcilerin yaptıkları seçimlerle 2022 yılında birçok farklı sektörü mercek altına alan GOOINN ayrıca 8 farklı sektör raporu yayınladı. Her yıl oldukça geniş kapsamlı hazırlanan girişimci şirketler, girişimciler tarafından merakla beklenen ve “2022 İnovasyon-Girişimcilik” raporunu ise Ocak 2023’te açıklanacak. Sabancı Holding’den Eczacıbaşı Holding’e, Akbank’tan Zorlu Holding’e kadar büyük girişimci şirket ve kurumların inovasyon, kurum içi girişimcilik süreçlerinin danışmanlığı yapan GOOINN, tüm bunların hayata geçirilmesini de sağlıyor. 2023 yılı için trendler ve öngörüler şöyle;

Öğrenen organizasyon yapılarının önemi artıyor

Hibrit modeller geleceğin çalışma hayatını oluşturacak. Bu modeller için insan merkezli iş tasarımının yapılması, şirket kültürünün modellere entegre edilmesi, şirket içindeki liderlerin modeli yönetmek için gerekli yetkinliklere sahip olup olmadığının belirlenmesi önemli olacak. Ayrıca iş hedefleriyle örtüşecek gerekli yeteneklerin ve becerilerin kazanılması sağlanacak. En önemlisi teknolojilerin, modelleri optimize edecek uygulamaların tanımlanması ve ayarlanması büyük bir öncelik kazanacak. Özellikle beceri boşluklarının kapatılarak geliştirilmesi için yapılan çalışmalar 2030 yılına kadar net 5,3 milyon yeni iş yaratılmasına yol açabileceği öngörülmektedir. Özellikle organizasyonların klasik yapının dışına çıkarak daha canlı öğrenen organizasyon yapılarına dönüşmesi gerekiyor. Öğrenen organizasyonlar gelecek dönemlerde değişiklik gösterecek yapılara daha kolay uyum sağlayacaklar. Ayrıca, organizasyonlar için adalet ve eşitlik belirleyici konular arasında yer alacak. Yöneticilerin giderek çeşitlenen çalışan deneyimi genelinde adaleti ve eşitliği nasıl yönettiklerini ele almaları gerekiyor.

Kişiselleştirilmiş öğrenme yapısını da beraberinde getirerek her bir öğrenci için yaklaşımlar farklılaşacak

Reklam

Dünyada Edtech, yapay zeka ve dijitalleşmenin ortaya çıkmasıyla sürekli bir dijital devrim yaşıyor. 2027 yılına kadar %15,52’lik bir büyüme ile 605,40 milyar dolara ulaşması beklenen Edtech sektöründe AR ve VR teknolojisi gelecekte var olacak en büyük trendlerden biri. Bu teknolojiler öğrenme deneyimlerinde farklı deneyimler sunuyor. Bu noktada öğrenciler, bir konuyla ilgili videoyu okumak veya izlemek yerine, kavramları 3D olarak deneyimlemek için VR ve AR’yi kullanabilecekler. Veri analizi teknolojisi ise, sektörün vazgeçilmezleri arasında görülmekte. Özellikle eğitimciler verileri analiz ederek öğrencilerin hangi müfredatı anlayıp anlamadıklarını takip edebilecek, performanslarını ölçebilecek ve her bir öğrencinin en iyi nasıl öğrenebileceğine dair çıkarımlarda bulunabilecekler. Böylelikle müfredat içeriği ile ilgili düzenleme yaparak öğrencilerin ilgisini artırabilecekler. Bu durum kişiselleştirilmiş öğrenme yapısını da beraberinde getirerek her bir öğrenci için yaklaşımlar farklılaşacak. Öğrencilerin kendi programlarına göre kendi hızlarında öğrenmelerini ve ilerlemelerini sağlayan, temelde çevrimiçi öğrenme olan asenkron öğrenme ile pratik ve uygulamaları değerlendirmeler, geleceğin en dikkat çeken trendleri arasında. Bu noktada teorik sınavların oranı azaltılarak deneysel, sahada veya teorik olmayan değerlendirmelerin miktarı artırılacaktır. Bununla birlikte dikkat sürelerinin azalması, geleneksel kurslarda çok fazla zaman kaybı yaşanması ve konsantrasyon kaybının oluşması nedeniyle kısa zamanlı eğitimler önemli bir hale gelecek.

Wellness alanında yeni nesil natüralizm önemli bir konu haline geliyor

Bilindiği üzere toprakla iç içe olan kişiler daha güçlü bir bağışıklık sistemine ve daha iyi bir mental sağlığa sahiplerdir. Bu nedenle kişilerin toprak ile etkileşimde olması gün geçtikçe daha önemli bir hale gelmekte. Dolayısıyla toprakla etkileşimin fazla olacağı yeni sağlıklı yaşam alanları oluşturulmaya başlandı. Diğer yandan, günümüzün yaşlı kesimi kendilerini yaşlı olarak hissetmiyor ve yaşa göre tanımlanmak ya da sosyal olarak ayrılmak istemiyor. Bu yüzden yeni yaşam modelleri geliştirilerek genç ve yaşlı kesimin birlikte yaşamalarını destekleyecek tasarım ve stratejiler geliştirilmelidir. Eski bir şifa tekniği olan ses şifası ise bedeni bir denge ve uyuma getirmek için yeniden ön plana çıkarken ortak hamamlar, büyük ölçekli sağlıklı yaşam odaklı tatil köyleri, doğanın sanat ve zindelik ile buluştuğu halka açık parklar gibi birçok sağlıklı yaşam alanları oluşmaya başladı. Wellness alanında yeni nesil natüralizm önemli bir konu haline gelmekte. Bu noktada kişiler artık uykularına, hareketlerine, dengeli beslenmelerine ve mental sağlıklarına dikkat etmeye başlamış durumda. İnsanlığın temel değerlerine geri dönüş yaşanmakta. Aynı zamanda akıl sağlığı ve travma hakkındaki konuşmalar her zamankinden daha fazla gelişmişlik gösterdi. Sosyal medyada ortaya çıkan topluluklar, bireylerin sesini yükseltmesi ve araştırmaların hızlanması ile travma konusunda daha bilinçli bir dünya çağına girildiğini gösteriyor.

Sosyal ağlar merkeziyetsiz yapıları oluşturacak

Web 2.0,beraberinde getirdiği sosyal ağlar, bulut bilişim ve mobil teknolojinin etkisiyle insan hayatında köklü değişikliklere yol açtı. Sosyal ağlar üzerinden kullanıma sunulan uygulamalar kolaylıklar sağladığı gibi alışkanlık bağımlılıklarını da yeniden şekillendiriyor. Fark edilmeden bir değişikliğin içerisinde silsile olarak devam ederken yeniden yapılandırılan toplumsal eğilimleri belirliyor .Bilişim içerisinde ilerleyen çağın gereksinimi olarak ayrışamayacağımız sosyal ağlar, bilişim ve teknolojik sistemler toplumsal bir evriminde öncüsü oluyor. Buradan çıkan sonuç ile Web 3.0’ün ise büyük bir toplumsal değişim yaratacağı gerçeğini görebiliriz. Bu değişim doğal bir yapı altında emin adımlarla gelişerek büyüyecek. 2023 yılında pazar büyüklüğünün 6,187.3 milyon dolar olacağı öngörülen Web 3.0 sektörü, yapay zekâ işgücü piyasalarını tamamen değiştirecek, merkeziyetsizlik tüm toplumları yeniden yapılandıracak ve sınır bilişim (edge computing) süper bilgisayarların her yerden işleme gücüne izin verecek. Sosyal ağlar ve mobil teknolojiler merkeziyetsiz yapıları oluşturacak.

Reklam

Müşteri deneyimleri farklılaşıyor ve çok kanallı alışveriş ön plana çıkıyor

Sosyal medya, arama motorlarının yerini almaya başladı. Geçici içerikler ile etkileşim yükseltmek, özgün yapılar, video içerikleri ön planda olan trendler arasında. Bununla birlikte kullanıcı tarafından oluşturulan içerikler marka konseptinin önemli bir parçası olmaya başladı. Markalar kullanıcı tarafından oluşturulan kodları kullanarak hem markalı içeriğin pazarlama bütçesini kısabilecekleri hem de kullanıcıları ön plana çıkarmalarına ve kendilerini değerli hissetmelerine de olanak sağlayabilecekler. Yeni nesil medya alanında internet Memes’leri artan trendler arasında görülmekte. Memes’ler içerik oluşturanların izleyicileriyle sorunsuz bir şekilde bağlantı kurması ve bir markayı genellikle eğlence unsurunu kaybetmeden tanıtması için harika bir yol. Bu içerikler markalara hedef kitleleriyle sohbet etme ve ilişki kurmanın kapılarını açıyor. Başka önemli bir nokta ise, sosyal medyanın arama motorlarının yerini almaya başlaması. Küresel olarak her yaş grubundan insan, markaları araştırmak için sosyal medyayı kullanıyor. Özellikle Z kuşağı arama yapmaktansa satın almak istedikleri markaları araştırmak için sosyal medyaya yönelmekte. Ayrıca bu kuşak iş aktivizmi trendini destekleyerek markaların zor konularda aktif olarak yer aldığını görmek istiyor. Bununla birlikte diğer önemli bir nokta sosyal medyanın reklam dünyasının kralı olmaya başlamasıdır. 2021 yılında dijital reklamlara 521 milyar dolardan fazla para harcandı. Bu rakamın 2026 yılında 876 milyar dolara ulaşabileceğini öngörülüyor.

Tüketicilerin temassız perakende deneyimi talepleri artıyor

Yerel markalar perakende rekabetini dijital olarak artırırken aynı bağlamda tüketicilerin temassız perakende deneyimi talepleri artıyor. Böylelikle ödemesiz mağazalar, hızlı ve otonom teslimatlar ana akım haline geliyor. Bununla birlikte müşteri deneyimleri farklılaşıyor ve çok kanallı alışveriş deneyimi ön plana çıkarıyor. Bunun sebebinin, tüketicilerin markalarla birden çok kanal üzerinden bağlantı kurması gösteriliyor. Satın alma yolculukları herhangi bir kanaldan başlayıp başka bir kanalda sonlanabiliyor. Bu nedenle perakende firmalarının rekabetçi kalabilmek adına bu alana önem vermesi gerekecek. Pazar büyülüğünün 2025 yılına kadar yaklaşık 31,27 trilyon dolara ulaşması beklenen perakende sektörünün interaktif deneyimler sunarak yeni bir çağ açması bekleniyor.

Pazarda 5,5 kat artış yaşandı, sanala yapılan yatırımlar arttı

Reklam

Covid19 pandemisi, tüm sağlık sistemini temelden dönüştüren ve dijitalleştirilmiş sağlık hizmetleri geliştiren Healthtech pazarının hızla ve büyük ölçekte geliştirilmesinde ve benimsenmesinde büyük bir katalizör görevi gördü. Bu gelişim ele alındığında Healthtech pazarında 2016 yılından bu yana global olarak 5,5 kat artış yaşandı ve sanal hizmetlere yapılan yatırımları arttı.

Özellikle uzaktan teşhis, uzaktan izleme ve uzaktan bakım yöntemleri, geleneksel sağlık hizmeti ortamlarının dışındaki hastaların teşhisine, izlenmesine ve yönetimine izin vererek doktorlara erişemeyen hastalar için sağlık hizmetlerine erişimi kolaylaştırırken; bakım noktası testi, tamamlayıcı tanı testleri, moleküler ve genetik testler; tanısal erken teşhis ve ilerlemenin izlenmesi, tedavi başarısı olasılığı daha yüksek olan tedavilerin seçilmesi ve olumsuz olaylardan kaçınılması yoluyla klinik sonuçlara birçok fayda sağlayacaktır.

Ayrıca merkez laboratuvarlara olan talebi azaltarak tedavi kararları hakkında zamanında rehberlik sağlama, hastalık kontrolü gibi sağlık hizmetlerine ilişkin karar verme sürecinde önemli rol oynayacak.

Taşınabilir diyaliz makineleri gelecekte önemli bir yere sahip olacak

Kapalı devre insülin pompaları ve taşınabilir diyaliz makineleri gelecekte önemli bir yere sahip. Kapalı devre insülin pompaları diyabetik hastaların hayat standardını artırarak yaşamlarını tehdit edebilecek şiddetli hipoglisemi endişesi olmadan günlük aktivitelere katılımlarını sağlıyor. Kardiyovasküler hastalık, kronik böbrek yetmezliği ve görme bozukluğu gibi diyabetle ilgili uzun vadeli komplikasyonların azalmasına, bu durumların yönetimi ve tedavisi ile ilişkili sağlık hizmetlerinin kullanımının en aza indirilmesine yol açıyor. Taşınabilir diyaliz makineleri ise böbrek yetmezliği olan kişilere ev tabanlı diyalizlere erişmek için daha fazla seçenek sağlayabilecek yeni nesil cihazlar sunmakta. Daha az yer kaplamaları sayesinde tedavi konumunda daha fazla esneklik yaratarak seyahat sürelerini azaltma gibi birçok avantaj sağlayacak.

Reklam

Girişimciler, optimize bir tedarik zinciri yaratmak için çalışıyor

Tüketiciler hem sağlık hem de çevresel kaygılar nedeniyle alternatif protein kaynaklarına yönelirken 3 boyutlu baskı, fermantasyon ve moleküler biyolojideki gelişmeler sürdürülebilir alternatif protein üretim çözümlerinin geliştirilmesini sağlamaktadır. Gıda şirketleri, bu tip gelişmeler sayesinde endüstriyel et üretimindeki etik kaygıları ve karbon ayak izini dengeleyebilmek için çalışıyorlar. Tüketiciler, satın aldıkları gıda ürünlerinin kalitesi konusunda daha hassas hale geldiler ve gıda güvenliği endişe kaynağı oldu. Bu nedenle gıda güvenliği ve şeffaflığı gün geçtikçe önem kazanmakta. Tüketiciler arasında beslenme bilincindeki artış, kişiselleştirilmiş beslenme çözümlerine olan talebi artırmakta. Tedarik zinciri operasyonlarının optimize edilmesi için gıda yönetimi çözümleri geleceğin trendleri arasında görülmekte.

Devamını oku
Reklam
Yorum Yaz

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sektörel Gündem

STILL ARSER ÜST YÖNETİMİNDE GÖREV DEĞİŞİMİ

Yayınlanma tarihi

-

Türkiye’de sektörünün öncü ve en güvenilir markalarından biri olan STILL ARSER’in yönetiminde yeni bir dönem başladı. 2017’den beri Genel Müdürlük görevini sürdüren Mustafa Çiper bu görevi Turgut Kırış’a devrederken, 2019’dan bu yana sürdürdüğü yönetim kurulu üyeliği görevine ise devam edecek.

İç lojistik sektörünün global markası STILL ARSER’in üst düzey yönetiminde Mayıs 2024 itibarıyla görev değişimi yaşandı. Sektöründe Avrupa’da 1’inci, dünyada ise 2’nci olan KION Group ile Arkas Holding ortaklığı olan STILL ARSER iç lojistik alanında faaliyetlerini sürdürüyor.

STILL ARSER’de 2019 yılından bu yana Satış ve Pazarlama Direktörlüğü’nü yürüten Turgut Kırış, Mayıs 2024 itibarıyla Genel Müdür olarak göreve başladı. Mustafa Çiper ise Yönetim Kurulu Üyesi olarak görevine devam edecek. Mustafa Çiper, 2017 yılından bu yana STILL ARSER genel müdürlük görevini yürütüyordu.

Mayıs 2024 itibarıyla Yönetim Kurulu Üyesi olarak devam eden Mustafa Çiper,

“STILL ARSER olarak 11 yıldır Türkiye’de iç lojistik sektörünün global markası olarak, satış ve satış sonrası hizmetler, ikinci el satış ve kiralama, otomasyon çözümleri ve iş güvenliği alanlarında müşterilerimize hizmet sunuyoruz. Lojistik, beyaz eşya, tekstil, gıda, kimya, perakende, cam sanayi, otomotiv ve otomotiv yan sanayi gibi sektörlerinin en büyük firmaları ile uzun süredir güvene dayalı iş birliğimiz devam etmekte. Bu iş birliklerinin verdiği güçle, sektörün en önemli oyuncularından biri ve lokomotif markası olmaya devam edeceğiz’’ değerlendirmesini yaptı.

Reklam

STILL ARSER Genel Müdürlüğü’nü Mayıs 2024 itibarıyla üstlenen Turgut Kırış da görev değişimine ilişkin yaptığı değerlendirmede; ” Yetkin çalışanlarımız ile müşteri memnuniyetini en üst seviyede tutarak büyüme hedeflerimize emin adımlarla ilerliyoruz. İstanbul, İzmir, Gölcük ve Çerkezköy ofislerimiz ve Türkiye’nin her yerindeki güçlü bayi ağımızla kesintisiz hizmet veriyoruz. Müşterilerimizin ihtiyaç ve beklentilerini profesyonel bir yaklaşım ile belirliyor, onların çözüm ortağı oluyoruz. Bu yaklaşımımızla, müşterilerimizin işlerini daha verimli bir şekilde yürütmelerine yardımcıoluyor ve uzun vadeli iş birlikleri kurarak karşılıklı başarıyı hedefliyoruz. Amacımız birlikte daha da büyümek’’ dedi.

STILL ARSER’İN YENİ GENEL MÜDÜRÜ TURGUT KIRIŞ

Lisans derecesini İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünde tamamlayan Turgut Kırış, Uludağ Üniversitesi’nde İşletme Yüksek Lisansı yaptı. Kariyerine 2002 yılında Atlas Copco’da başlayan Kırış, sonrasında Munters ve Konecranes’te çalıştı. 2019-2024 yılları arasında ise STILL ARSER Satış ve Pazarlama Direktörü olarak görev aldı.

 

Reklam
Devamını oku

Haber

KARE LOJİSTİK GENEL MÜDÜRÜ BERK YALÇINKAYA: YYS, İZİNLİ GÖNDERİCİ ve ETGB BELGELERİMİZLE BEKLEMEYE SON VERİYOR, MÜŞTERİLERİMİZE ZAMAN KAZANDIRIYORUZ

Yayınlanma tarihi

-

Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü ve İzinli Gönderici Belgeleri Türkiye’de 59 güncel lojistik firmasında bulunuyor. Bunlardan birinin de KRE Kare Lojistik olduğunu ifade eden firmanın genel müdürü Berk Yalçınkaya, “Etkili lojistik hizmeti, hız ve sürat demektir. Sahip olduğumuz YYS, İzinli Gönderici ve ETGB belgelerimiz ile hızlı ve kesintisiz hizmet sunuyoruz” dedi.

Kısa adı YYS olan Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü, Gümrük İşlemlerinin Kolaylaştırılması Yönetmeliği’nde yer alan koşulları taşıyan, gümrük mevzuatı uyarınca serbest bölgeler dâhil Türkiye Gümrük Bölgesi’nde yerleşik sayılan kişilere gümrük ve dış ticaret mevzuatında öngörülen birtakım kolaylıklardan yararlanmak üzere verilen bir belgedir.

YYS’nin Türkiye’de güncel olarak 59 tane lojistik firmasında bulunduğunu belirten KRE Kare Lojistik Genel Müdürü Berk Yalçınkaya, “YYS, ihracatın ve ithalatın ülkemiz adına daha da hızlanması için belirli statüde bulunan firmalara verilen yetki belgeleridir. Şu anda Türkiye’de güncel olarak 59 tane lojistik firmasında mevcut olan YYS’ye sahip lojistik firmalarından biri de biziz” dedi.

İÇ GÜMRÜKLERE ARAÇLARIMIZ GİRMİYOR, TESİSLERİMİZDE TÜM GÜMRÜK İŞLEMLERİNİ YAPABİLİYORUZ

YYS’ye sahip lojistik firmalarının çok önemli avantajlar elde ettiğini belirten Yalçınkaya, “Bu belgelere sahip olunca iç gümrüklere araçlarımız girmeyip, kendi tesisimizde tüm gümrük işlemleri A’dan Z’ye bitirebiliyor ve araç çıkışını sağlayabiliyoruz. İç gümrüklerin yoğunluklarından dolayı bir araba 1 gün kaybederken bunun yerine biz, hızlı bir şekilde kendi tesisimizde işlemleri bitirip aracın çıkışını daha da hızlı sağlayabiliyoruz. Balkan ülkelerine çalıştığımız için iç gümrüklere gidişteki kaybedilen süre bile bizim için çok önemli. Yakın mesafede zaman ile yarıştığımız için hızlı teslimat yapmaya çalışıyoruz. Oradaki kaybedilecek 1 gün veya 6-8 saat bile bizim için çok kıymetli olduğu için YYS, bu avantajı sağlıyor. Bazen 1 saatlik bir kayıp, sınır kapısında 1 günlük hatta 2 günlük bir zaman kaybına neden olabiliyor. Aracın 1 saat geç çıkması sınır kapısında bizlere çok ciddi zaman kaybettirebiliyor. Sınır kapısına bir gidiyorsunuz, mesai saatine denk geliyorsunuz, sizden önce gidenler oluyor, kuyruklar oluyor vs. YYS ve İzinli Gönderici, bunun önüne geçen en önemli belgemizdir” dedi.

Reklam

YYS’Yİ ALMANIN ZORLUKLARI VAR, HERKESE VERİLMEMELİ!

“YYS’yi almanın ön koşulları zordur ve bana göre zor da olmalıdır. Herkese verilmemelidir. Özel güvenliğinden 7/24 güvenliğe, kamera kayıtlarına, sistemin Ticaret Bakanlığı’na bağlı olmasına, Ticaret Bakanlığı’na verilen teminatlardan yüklerin takibine, yüklerin içeriğine kadar tüm sorumluluğun firmada olduğu bir belgedir. YYS ve izinli göndericiye sahip olmak zordur. YYS almak için uzun süre belirli denetimlerden geçilir. Belirli denetimlerde tesisinizin A’dan Z’ye takibinden kamerasına, kamerasından arşivlenmesine, tüm dökümantasyonların bulut sisteminde, aynı zamanda serverde tutulmasına vb. birçok teknolojik altyapıyı içeren bir belgedir aslında” diyen Yalçınkaya, YYS’nin müşteriye sevkiyatların erken teslim edilmesini sağladığını belirtti ve müşterinin YYS sayesinde hızlı bir hizmet aldığını vurguladı.

RESMİ TATİLLER KABUSUMUZDU, YYS İLE RAHAT BİR NEFES ALDIK

Etkili lojistik hizmeti demenin biraz da hız ve sürat demek olduğunun altını çizen KRE Kare Lojistik Genel Müdürü Berk Yalçınkaya, “Parsiyel yükleme yoğunluklu çalışan bir firma olduğumuz için eskiden araçlarımız depomuzdan yüklendikten sonra Muratbey Gümrüğü’nde sıraya girerdi. Muratbey Gümrüğü’nde sıra zaten çok olurdu. Resmi tatiller öncesi 30 km uzunluğunda kuyruklar oluşurdu. İçeri girdiğinde de işlemlerin yoğunluğundan dolayı uzun süre kaybımız oluyordu. Resmi tatil günlerinde arabanın 2 günde gümrükten çıkamadığı oluyordu. Biz, buradan Balkan ülkelerine 2 günde teslimat yaparken 1.5 ya da 2 gün iç gümrükte kaybetmemiz hem bize, hem müşteriye, hem ithalatçıya hem de ihracatçıya kayıp demektir. YYS olunca depo yükleme yaparken gümrük işlemleri neredeyse tamamlanmış oluyor. Depo yüklemeyi bitirdiğinde gümrük işlemlerini de bitirip aynı hızla aracın çıkışını sağlayabiliyoruz” dedi.

YYS, İZİNLİ GÖNDERİCİ ve ETGB BELGELERİMİZLE İŞLERİMİZİ EN HIZLI ŞEKİLDE YAPIYORUZ

Reklam

Şu anda tüm yetki belgelerinin tam olduğunu söyleyen Yalçınkaya, yeni çıkabilecek belgeleri almak için de hazır bir altyapılarının olduğunu söyledi. “Hem YYS hem de izinli gönderici yetki belgesinin ikisinin aynı anda olması gerekmektedir. Bunlar 2 ayrı yetki belgelerdir. Sadece YYS’nin olması demek, işin bir tık daha hızlanması demek; ama kendi tesisinden işlemleri bitirememesi demektir. Bizim bu yüzden hem YYS, hem de İzinli Gönderici Yetki Belgemiz bulunmaktadır. Ek olarak da yeni aldığımız ETGB (Elektronik Gümrük Ticaret Belgesi) iznimiz mevcuttur” diyen Yalçınkaya sözlerini şöyle tamamladı: “ETGB izni, e-ihracat lojistiği ile alakalıdır. Bizim hem YYS, hem izinli gönderici yetki belgelerimiz olduğu için ETGB ile iç gümrük işlemlerini kendi araçlarımıza yükleyip, kendi iç bünyemizde bitirebiliyoruz. ETGB, mikro ihracat sağlamaktadır. Mikro ihracatın avantajı şudur: Bir ihracatçının maksimim 300 kg. ve maksimim 15 bin euro sınırına kadar mikro ihracat yani ETGB beyannamesi açabiliyor. Bu, beyannamede de müşterinin maliyetini aşağı indirip aynı zamanda KDV iadesine kadar tüm normal ihracat beyannamesi avantajlarını kendi sağlayabilmektedir. Biz, bu çıkışı da gümrüğe girmeden, kendi tesisimizde, kendi depomuzda, kendi bünyemizde sağlayabiliyoruz.”

Devamını oku

Haber

ASİL TRANSPORT CO. BAŞKANI ARMAĞAN ŞAHİN: TİCARET ÇİFT TARAFLIDIR, VERİLMEYEN HER VİZE TÜRKİYE KADAR AB’YE DE KAYBETTİRİYOR!

Yayınlanma tarihi

-

Ticaretin çift taraflı bir işlem olduğunu aktaran Asil Transport Co. Yönetim Kurulu Başkanı Armağan Şahin, “Alınamayan her vize, Türkiye kadar AB ülkelerine de zarar vermektedir. Demode vize uygulamasının kalkması, yeni dünya ekonomik düzeni içerisinde bunun yerine hızlı bir vize sisteminin hayata geçirilmesi gerekmektedir” dedi.

 İhracat odaklı büyümeyi hedef edinen Türkiye’de sanayicinin en önemli paydaşı konumunda bulunan lojistik sektörünün en büyük sorunlarından birini vize konusu oluşturuyor. TIR sürücülerinin vize konusunda yaşadığı problemler, son yıllarda zirve yapmış durumda.

Vize konusunda şoförlerin randevu almak için bile uzun süreler beklemek zorunda bırakıldığını kaydeden Asil Transport Co. Yönetim Kurulu Başkanı Armağan Şahin, “Sektörde sürücülerimize yönelik kısa süreli vize veriliyor. Uzun süreli vizeler verilmemesini anlayabiliyorum. Kısa süreli verilen vizeler için hızlı vize almayı sağlayabilecek bir sistem oluşturulmalıdır. Hızlı vize alabilmemiz durumunda sektör olarak birçok sıkıntımızın önüne geçeceğiz. Çünkü şu anda vize alabilmek konusunda en az 1-2 aylık randevularla uğraşmak zorunda kalıyoruz” dedi.

ALINAMAYAN HER VİZE, ÜLKEMİZE EKONOMİK OLARAK KAYBETTİRİYOR

TIR sürücülerinin Avrupa Birliği (AB) bölgesine girebilmeleri için öncelikli olarak vize alabilmeleri gerektiğini aktaran Şahin, Schengen randevusunda sorunlar olduğunu, yeni sürücülerin vize başvurularının reddedildiğini, deneyimli sürücülere ise kısa süreli vize verildiğini belirtti. Vize konusundaki bu kaotik durum nedeniyle AB’nin Türkiye’den talep ettiği ürünlerin Türk lojistik firmaları ve Türk vatandaşı profesyonel TIR sürücülerince teslim edilemediğinin altını özenle çizen Şahin, bu durumda sadece Türkiye’nin değil, küresel yatırımcıların, üreticilerin, ticari işletmelerin ve tüketicilerin kısacası uluslararası ticaretin yara aldığını vurguladı.

Reklam

Alınamayan her vizenin ülkemize ekonomik açıdan kaybettirdiğine işaret eden Şahin, “Şoförlerimizin vize alamaması araçlarımızın işleyememesi demektir. Şoföre bağlı olarak kullanılamayan ve atıl durumda bekleyen TIRlarımız ülkemiz ekonomisine eksi yazılmasına neden olmaktadır. Yollarda Türk TIRlarının serbestçe dolaşması, vize engeline takılmadan kilometrelerce yol kat etmesi gerekmektedir. Dünya ticaretini vizelerle, kotalarla, geçiş engellemeleri ile zora sokan sistemin artık değişmesi gerekmektedir. Yeni dünya ekonomik düzeni içerisinde daha hızlı bir vize sisteminin hayata geçirilmesi gerektiğini öngörüyoruz. Vize konusunda AB’nin kolaylık tanıması gerektiğini düşünüyoruz” dedi. Turizm vizeleri ile ticari vizelerin birbirinden ayrı işlemlere tabi tutulması gerektiğini aktaran Şahin, özellikle tatil dönemlerinde kimseyi yormayacak şekilde yeni bir vize sistemini talep ettiklerini belirtti.

VİZE UYGULAMASI İLE EN ÇOK ZARARI AB ÜLKELERİ GÖRÜYOR!

Türkiye’de çok önemli AB sermayeli şirketlerin olduğunu belirten Şahin, bu demode vize uygulaması ile en çok zararı gören taraflardan birinin AB ülkeleri olduğunu belirtti. Türkiye-AB arasında çok ciddi bir ticaret yaşandığını kaydeden Şahin, AB’ye alınmayan Türkiye’nin aslında dolaylı olarak AB ülkesi olduğunu, çünkü Türkiye’de çok sayıda AB ülkesi yatırımcının fabrikası ve ürünleri ile ticarette başı çektiğini söyledi. Büyük potansiyeli olan AB-Türkiye ticaretindeki büyümeye engel olan vize probleminin faturasını Türkiye kadar AB’nin de ödediğini aktaran Şahin, ticaretin çok yönlü bir süreç olduğunu ve bu sürecin tıkanmaması gerektiğini son olarak özenle vurguladı.

Devamını oku

Trend olan