Haber
Deprem felaketi ekonomiyi nasıl etkileyecek? Dolar kurunda atak olabilir
6 Şubat depremleri sonrasında ekonomik sonuçlar üzerinde değerlendirmelerde bulunan ekonomistler, en iyimser tabloda dahi on milyarlarca dolarlık kaybın olacağını söyleyerek afet bölgelerinin normale dönmesinin uzun yıllar alacağını belirtti.


2023 yılı büyüme oranının yüzde 1’lere düşebileceğini ifade eden ekonomistler enflasyonda da yeni yükselişlerin kapıda olduğunu kaydetti.
6 Şubat depremleri sonrasında ekonomik sonuçlar üzerinde değerlendirmelerde bulunan ekonomistler, en iyimser tabloda dahi on milyarlarca dolarlık kaybın olacağını söyleyerek afet bölgelerinin normale dönmesinin uzun yıllar alacağını belirtti. 2023 yılı büyüme oranının yüzde 1’lere düşebileceğini ifade eden ekonomistler enflasyonda da yeni yükselişlerin kapıda olduğunu kaydetti.
Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinin ülke ekonomisi üzerinde yaratacağı etkiye ilişkin ekonomistler görüşlerini paylaştı.
DW Türkçe’nin haberine göre, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre depremden etkilenen 11 ilden oluşan bölgenin GSYH içindeki payı yüzde 9,8 seviyesinde bulunurken bölge yaklaşık 14 milyonluk bir nüfusu barındırıyor. Afet bölgesinde ekonomi, hem tarım ve hayvancılık hem de başta tekstil, demir çelik ve enerji olmak üzere sanayi üretimi üzerinde şekilleniyor.
Örneğin Kahramanmaraş, Türkiye iplik üretiminin yüzde 36’sını tek başına gerçekleştiriyor, Ortadoğu pazarlarının ihracat üssü olan Gaziantep ise tek başında dünya tek parça halı üretiminin yüzde 60’ına ev sahipliği yapıyor. Türkiye’nin toplam narenciye üretiminin üçte biri Adana’da, Hatay ise Türkiye’nin en büyük demir çelik fabrikasını barındırıyor ve turunçgil üretiminin yüzde 21’ini karşılıyor. Son yıllarda turizm ve gastronomide öne çıkan Şanlıurfa ise tahıl, pamuk ve mercimek üretiminde başı çekiyor.
‘Van depremi ve marmara depremi ile kıyaslanamaz’
Ortadoğu ülkelerine ilişkin rapor ve analiz yayınlayan Washington merkezli Ortadoğu Enstitüsü’nün (Middle East Institute) geçtiğimiz günlerde yayınlanan raporunda, deprem sonrasında Türkiye’nin yakın gelecekte yeni bir döviz kriziyle karşılaşmasını bekleyenlerin sayısının giderek arttığı belirtildi. Dr. M. Murat Kubilay tarafından kaleme alınan raporda, Türkiye ekonomisinin dış finansal şoklara karşı aşırı bir kırılganlık sergilemeye devam ettiğine ve bu durumun ülke içindeki beklentileri de olumsuz etkilediğine işaret edildi.
Kahramanmaraş depreminin ekonomiye olan etkilerini 2011’deki Van depremi veya 1999’daki Marmara depremi ile kıyaslamanın doğru olmayacağını vurgulayan Dr. M. Murat Kubilay, “Van depremi çok kısıtlı bir alanda gerçekleşti. Marmara depremi ise Türkiye’nin üretim ve finans merkezinde oldu. Bu deprem, ikisinin arasında. Devasa bir alanı etkiledi ama finansal sistem çalışıyor, tedarik zincirinde ciddi bir kopma yok. Ancak tablo henüz netleşmedi” diye konuşuyor.
‘2023 büyümesi yüzde 1’lere düşebilir’
Deprem öncesinde Güneydoğu bölgesinde tarımsal üretimde ciddi sıkıntılar baş göstermişti. Bir yandan kuraklık, diğer yandan Ocak 2023’te yüzde 142’yi aşan Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi, tarımsal üretimde önemli bir yavaşlamaya işaret ediyordu. Deprem sonrasında ise bölgede özellikle yem sorunu yaşanıyor. Üreticilerin kaybettikleri altyapılarının yanı sıra deprem nedeni ile telef olan hayvan sayısı ve bölgeyi terk eden çiftçilere ilişkin bilgiler de henüz net değil.
Murat Kubilay’a göre depremin altyapıda yarattığı zarar 10 milyar doları geçecek olsa da asıl olumsuz etki kendini Türkiye’nin büyüme performansında gösterecek. 2023’te yüzde 3 ila 3,5 büyümesi beklenen Türkiye ekonomisinin bu büyümenin yaklaşık yüzde 2’lik kısmını kaybedebileceğini dile getiren Kubilay, “Bir başka deyişle, kabaca bir hesapla büyümeden de yaklaşık 20 milyar dolarlık bir kaybımız olacak” diyor.
‘Enflasyon yüzde 50’nin altına düşmez’
Deprem felaketi sonrasında ekonomiye ilişkin merak edilen bir diğer konu enflasyonun ne olacağı. Türkiye’de hükümetin faiz indirimi politikası ile birlikte son 1,5 yılda rekor hızla artarak tüketici fiyatlarında yüzde 90’lara, üretici fiyatlarında ise yüzde 160’a dayanan enflasyon, baz etkisinin devreye girmeye başlamasıyla Kasım ayında gerileme trendine girmişti. Son açıklanan 0cak 2023 enflasyonu ise yıllık bazda tüketici fiyatlarında yüzde 57,68, üretici fiyatlarında ise yüzde 86,46 olarak gerçekleşti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan deprem öncesi herkesin yıl sonu enflasyon hesabını yüzde 20 olarak yapması gerektiğini açıklamıştı. Ancak uzmanlara göre depremin yarattığı yıkım sonrası pek çok mal ve hizmete duyulan ihtiyaç, enflasyonda yukarı yönlü bir etki yaratacak. Murat Kubilay’a göre herhangi bir seçim gerilimi veya döviz krizi olmasa bile, enflasyon yılı en iyi ihtimalle yüzde 50 seviyelerinde kapayacak.
Diğer bir ifadeyle halkın satın alma gücündeki erimenin devam edeceğini vurgulayan Kubilay, “Bununla birlikte kamu tarafından yapılacak harcamalar için hem parasal genişleme hem de ek vergiler gündeme gelecek. Bu da enflasyonu hızlandırıcı bir etki yapacak” değerlendirmesinde bulunuyor.
‘Dolar kurunda yeni ataklar olabilir’
Ekonomideki bir başka kırılgan nokta ise dış ticaret açığı olarak gösteriliyor. 2022’de 110,2 milyar dolarlık rekor açık veren Türkiye, 2023’e de kötü başlamıştı. Ocak ayında 14,4 milyar dolarlık dış ticaret açığı veren Türkiye ekonomisinde, küresel enerji fiyatlarındaki düşüşe rağmen ithalat faturası kabarmaya devam ediyor.
Depremin yaralarını sarabilmek ve milyonlarca depremzedenin ihtiyaçlarını giderebilmek için ciddi bir talep patlaması yaşanacağını belirten ekonomistlere göre, bu durum hükümetin yatay seviyede tutmaya çalıştığı dolar kurunda yeni atakların önünü açabilir. Tüm bunlara bir de seçim tarihindeki belirsizliğin eklendiğini ifade eden Dr. Kubilay, bu durumun da deprem felaketinin ekonomi üzerindeki etkilerini artıracağını kaydediyor.
Depremin etkilerine ilişkin tahminler farklı
Depremin doğurduğu sonuçların Türkiye ekonomisini 2023’te ne kadar etkileyeceği konusunda farklı tahminler yapılıyor. ABD’li yatırım bankası Morgan Stanley, depremlerin Türkiye’ye olası makroekonomik maliyetine ilişkin hazırladığı raporda Türkiye’deki doğrudan konut hasarına ilişkin maliyetin 24 milyar dolar civarında olacağı öngörüldü. Bu rakamın ilave birtakım maliyetler hesaba katıldığında 38 milyar dolara kadar çıkabileceği tahmininde bulunan banka, bu dönemde ithalatta yaşanacak artışın da cari açığa 9 milyar dolarlık ilave yük getirebileceği tahmininde bulundu.
Afet modelleme şirketi Karen Clark&Company deprem sigortası kapsamındaki kayıpların 2,4 milyar dolar olmasını beklediklerini açıkladı. ABD merkezli yatırım bankası JPMorgan da fiziksel yıkımın yol açtığı doğrudan maliyetin en az 25 milyar dolar olacağı öngörüsünde bulundu. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) da depremlerin ekonomik etkilerinin Türkiye’nin GSYH’sinin yüzde 1’e varan bir kayba yol açabileceğini duyurmuştu.
Türkiye iş dünyasının çatı kuruluşlarından TÜRKONFED’in hazırladığı 2023 Kahramanmaraş Depremi Afet Durum Raporu başlıklı raporunda ise Marmara Depremi verilerinin kullanıldığı metodoloji ile Kahramanmaraş depremlerinin 84,1 milyar dolarlık mali hasar yaratacağı hesaplandı.
‘Ekonomik sistem çarpık ve ranta dayalı’
Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan, deprem nedeniyle yaşanan insani kayıpların hiçbir maddi kaynak ile karşılaştırılamayacağını, ancak ülke ekonomisi açısından bir bilanço çıkarmanın da zorunluluk olduğunu söylüyor. Prof. Yeldan, Türkiye’de üretimin batıda yoğunlaşmış olması nedeni ile depremin vurduğu kentlerde sanayi veya tarımsal üretimine dönük kayıpların sınırlı olacağını ifade ediyor.
Türkiye ekonomisinde bölgelere göre büyük farklar gösteren çarpık büyüme ve rant sisteminin bu deprem felaketiyle bir kez daha kendini gösterdiğini dile getiren Yeldan, “Türkiye’nin olmayan sanayi stratejisi ve rant mekanizmasına dayalı bölüşüm anlayışı, depremin yarattığı yıkımdan çok daha fazla bir toplumsal yıkıma neden oluyor. Bu yaşadığımız acının ardında işte bu çarpıklıklar yatıyor” diye konuşuyor.
‘Konut yaparak bölgenin ekonomisi düzelmez’
Bundan sonraki süreçte depremden etkilenen kentlerin ekonomilerini ayağa kaldırmak için bütünlüklü bir üretim stratejisine ihtiyaç olduğuna vurgu yapan Yeldan’a göre, organik tarım, modern hayvancılık, konferans turizmi, gastronomi gibi farklı çözümlere yönelmek gerekiyor.
Bölgenin Türkiye’nin geri kalanı için “ucuz iş gücü merkezi” olarak görülmekten vazgeçilmesi gerektiğinin altını çizen Yeldan, şu görüşleri dile getiriyor:
“Buradaki kanayan yara bölge insanına sürdürülebilir kalkınma hizmetini götürebilmektir. Eksik olan bu bölgesel kalkınma stratejisi hayata geçirilmeden, sadece konut ve hastane yaparak ne bölgenin ekonomisi toparlanır ne de genel Türkiye ekonomisi düzelir.”
Haber
UĞUR, “SEKTÖR BÜYÜMEYE DEVAM EDECEK”


Satış ve satış sonrası maksimum müşteri memnuniyetini en önemli misyonu edinerek, DAF markasının satış ve satış sonrası hizmetlerini veren Bursa Ağır Vasıta’nın Genel Müdürü Ahmet Uğur, lojistik sektörünün pandemi sırasında ve pandemi sonrasındaki durumunu değerlendirerek Bursa Ağır Vasıta ve DAF’ın sektördeki rollerinden bahsetti.
Pandeminin, başta lojistik sektörü olmak üzere neredeyse tüm sektörleri oldukça etkilediğini ve global dengelerin değiştiğini vurgulayan Bursa Ağır Vasıta Genel Müdürü Ahmet Uğur, “Lojistik sektörü, Pandemi sürecinin, ilk başta tüm sektörlerde yaşatmış olduğu şaşkınlığı en erken üzerinden atan ve en erken bu sürece uyum sağlayan sektörlerin başında geldi. Her şeyden önce, tedarik zincirinin en önemli halkalarından birinin lojistik hizmet olduğu tescillendi. Tüketimin, dolayısıyla üretimin lojistik olmadan hiçbir öneminin olmadığı bilinen bir gerçekti fakat bu kadar fark edilmiyordu. Bu durum artık değişti. Bu sürecin büyümeye de olumlu etkisi oldu. Depolama, taşıma, dağıtım ekseninin önem artışına bağlı, gerek ekipman gerek kalifiye çalışan sayılarında önemli artışlar yaşanmaya devam ediyor. Ülkemizin en önemli taşıyıcı gücü olan kara nakliyesi özelinde, şirketlerimiz büyümeye, araç ve ekipman sayısını artırmaya devam edecektir.” dedi.
“DAF, ÜLKEMİZDE SIKÇA GÖRÜLECEK”
DAF markasının, pandemi dönemi ve sonrasında doğru stratejiler ve yatırımlar ile sektördeki imajını artırdığının altını çizen Uğur, “DAF ülkemizde uzunca zamandır faaliyet gösteren ve 2000 yılı öncesinde pazar liderliğini defalarca yaşayan bir markadır. Nakliyecilerimiz DAF markasını tanır ve sağlamlık, imaj noktaları başta olmak üzere satın almayı her zaman isterler. Özellikle yeni nesil araçlar olarak ürettiği NGD serisi ile 2022 yılın kamyonu ödülünü alarak, Avrupa da ki sayısız ödülüne bir yenisini de eklemiş ve sektördeki gücünü göstermiş oldu. DAF kendi yapılanması ile 2016 yılından bugüne ülkemizde faaliyet göstermekte. Dolayısıyla müşterilerimiz, o yıldan bu yana DAF markasına çok daha hızlı ulaşabiliyor. Sadece son yıllarda, 2016 dan bu güne ülkemizde yaşanan siyasi, ekonomik gelişmeler ve pandemi etkisi, ürün tedariğine olumsuz yansımış; pandemi nedeniyle araç arzının azalması, ürünlerin çok hızlı tükenmesi ve stoklu çalışmanın yerini önden satışlara bırakmış ve toplam satılan ağır vasıta sayısı üretime bağlı olarak düşmüştür. Ancak önümüzdeki süreçte, bir yıl öncesine göre daha fazla araç tedariği ile bu açığı kapatma arzusundayız. Güvenlik, verimlilik başta olmak üzere, DAF’ın yeni araçlarının da yılın ikinci yarısından itibaren ülkemiz karayollarında sıkça görüleceğini söyleyebiliriz.” diye konuştu.
“TEMEL ALDIĞIMIZ HUSUSLAR HİÇ DEĞİŞMEDİ”
Bursa Ağır Vasıta’nın pandemi döneminde maksimum müşteri memnuniyetini temel aldığı çizgisinden vazgeçmeyerek hizmetlerine devam ettiğini ifade eden Uğur, “Bursa Ağır Vasıta ailesi olarak, müşterilerimizin memnuniyetini sağlamak adına hizmete ilk adım attığımız günden beri temel aldığımız hususlar değişmemiş, hatta üstüne koyarak ilerlemiştir. Müşterilerimizin ihtiyaçlarını belirlemek, bu ihtiyaçlarına doğru çözümler sunmak, onların sürekli yanında olarak onlarla birlikte gelişmeleri takip etmek, ilişkilerimizi sürdürülebilir kılmak ve müşterimizi memnun, mutlu, güvende hissettirmek temel hedeflerimizi oluşturmaktadır. Pandemi öncesinde, sırasında ve sonrasında bu durum hiç değişmedi ve değişmeyecek.” şeklinde konuştu.
TKÜMAGAZİN
Haber
Arkas, 38.5 Milyon Euro’luk Lokomotif Yatırımı Yaptı


Arkas, Türk lojistik sektörüne bir yenilik getirerek lokomotif alıyor. 38,5 milyon Euro’luk yatırımla beş Euro Dual model lokomotif siparişi veren şirket, ilk etapta 2025 yılında lokomotiflerin üç tanesini teslim alacak. Çevreci lokomotiflerle Türkiye’nin önde gelen sanayi şehirlerinden yine Türkiye’nin en büyük limanlarına ithalat-ihracat konteynerlerini tarifeli seferler ile taşıyacak. Anadolu şehirlerinin demiryoluyla limanlara bağlanmasının yerinde üretimi teşvik edeceğine inançla hareket eden ve 20 yıldan fazla süredir yatırımlarını bu doğrultuda yapan Arkas, “Lojistiğin Arkasındaki Güç” mottosu ile lojistik sektörünü geliştiren öncü yatırımlar yapan Arkas Lojistik çatısı altında kurduğu Arkas Rail ile ‘Arkas Anadolu Projesi’ kapsamında Cumhuriyet’in 100. yılında Anadolu’yu demiryolunun avantajını da kullanarak uygun maliyetlerle limanlara ve dünyaya bağlamak üzere ilkleri gerçekleştirmeye devam ediyor.
Arkas Rail, 38,5 milyon Euro yatırımla Stadler Rail Valencia S.A.U. firmasından beş adet Euro Dual model, dizel ve elektrik ile çalışan lokomotif siparişi verirken 100’e yakın vagon alımı için de planlama yapıyor. Şirket, böylece müşterilerine daha düşük maliyet avantajlı, daha hızlı ve daha güvenli bir taşıma hizmeti sunmayı hedefliyor.
Konuyla ilgili açıklama yapan Arkas Lojistik CEO’su Onur Göçmez, “Demiryolunda tarifeli seferlerle taşıma yapabilmek için lokomotif alınması çok önemliydi. Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleşmesi Kanunu ile özel sektöre lokomotif yatırımı yapma imkanı verildi. Uzun yıllardır demiryoluna hem ekipman hem de kara terminali konusunda yatırım yapan bir şirket olarak sektörde bir ilki gerçekleştirerek, Arkas Rail şirketimizin çatısı altında üç tanesini 2025 yılında teslim almak üzere beş lokomotif yatırımıyla tüm sektöre hizmet vermeyi planlıyoruz. Bunun yanı sıra 700 adet öz mal vagonumuza ek olarak 100 adet daha vagon alımı için çalışmalar yapıyoruz. Böylece Arkas Rail halihazırda demiryolu ile taşımalarını gerçekleştirdiği Kayseri, Konya, Ankara, Gaziantep, Eskişehir gibi Türkiye’nin önde gelen sanayi şehirlerinden yine Türkiye’nin en büyük limanlarına ithalat-ihracat konteynerlerini tarifeli seferler ile taşıyacak. Diğer yandan Türkiye ile Avrupa arasında özellikle Almanya, Polonya gibi ülkeler ile artarak devam eden demiryolu konteyner taşımalarında karşılıklı blok tren seferleri ile hizmet verecek. Türk lojistik sektörüne yeni bir hizmet olarak sunacağımız bu yatırım liman lojistiği yani konteyner trafiğe odaklı, Kuzey’de Kartepe’de Railport ve Güney’de Mersin Yenice’de kara limanlarını destekleyecek bir faaliyet” diye konuştu.
Çevreci Lokomotifler
Lokomotiflerin en önemli özelliği ise çevreci olmaları. Sıfır karbon salınımı yapan elektrikli lokomotiflerin dizel motorunun da olması sayesinde elektrik bulunmayan demiryolu hatlarında veya elektrik hatlarında bir arıza oluşması halinde elektrik motorundan dizel motora geçerek taşımalarına kesintisiz olarak devam edebilecek.
Rota tarifeli seferlerle Avrupa ve demir İpek yolu
Son yıllarda önemi daha da artan komple lojistik uygulamalarının en iyi örneklerinden biri olarak gösterilen, Arkas’ın Avrupa’nın en büyük intermodal lojistik terminali işletmecisi duisport ortaklığı ile Kartepe’de kurduğu kara terminali Railport’un 2024’te faaliyete geçmesi planlanıyor. Railport, Avrupa’dan gelen ve Avrupa’ya gidecek trenlerdeki yükün tahliye edilip tekrardan elleçlenebileceği bir aktarma terminali olurken Arkas da Avrupa taşımalarını kendi lokomotifleri ile Kapıkule’ye kadar buradan gerçekleştirecek. Diğer yandan 2017 yılında BTK (Bakü-Tiflis-Kars) demiryolu hattında ilk demiryolu taşımasını başlatan Arkas Lojistik, geçtiğimiz yıl çatısı altında kurduğu şirketi Arkas Rail ile Çin-Türkiye Demir İpek Yolu’nda Marmaray bağlantısı ile transit olarak Avrupa’ya yük taşıyor. Yeni açılan bu taşımacılık koridorları Türkiye’nin ihracat yüklerini demiryolu ile başka yeni ülkelere taşıma imkânı sunarken, Türkiye’nin coğrafi konumu itibariyle Avrupa ve Asya arasındaki transit yüklerin de Türkiye üzerinden taşınmasına, Türkiye’de demiryolu taşımalarına taleplerin artmasına, dolayısıyla yeni nesil lokomotif ve vagon yatırımlarının hızlanmasına olanak sağlıyor.
TKÜMAGAZİN
Haber
UTİKAD’DAN DEPREMZEDELERLE ANLAMLI BULUŞMA


UTİKAD Yönetim Kurulu Üyeleri ve üye firmaların temsilcileri, Büyükçekmece Belediyesi’nin 8 Mart etkinliği kapsamında 500 depremzede kadınla Kaya İstanbul Fair & Convention Oteli’nde düzenlenen yemekte bir araya geldi. UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Ayşem Ulusoy, depremzede ailelere umut aşılayan kısa bir konuşma yaptı.
6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında on bir ilde meydana gelen büyük yıkım birçok aileyi evsiz bıraktı. Bölgeden tahliye edilen aileler büyük şehirlere ya da çevre illere nakledilerek misafir ediliyor. Bu belediyelerden biri de Büyükçekmece Belediyesi…
UTİKAD Yönetim Kurulu Üyeleri ve üye firmaların temsilcileri, deprem bölgesinden İstanbul’a gelen ve Büyükçekmece Belediyesi’nin misafirhanelerinde konaklayan 500 kadın ve çocukları için Büyükçekmece Belediyesi’nin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle düzenlediği yemekli organizasyon programında depremzede ailelerle bir araya gelerek acılarına ortak oldu.
Yemeğin ardından kürsüye çıkan Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün, depremzede aileleri İstanbul’da ağırlamanın hem insani hem de kurumsal olarak görevleri olduğunu dile getirirken destek veren kuruluşlara teşekkür etti. Buluşma sonrasında yaptığı kısa konuşmada duygularını ifade eden Ayşem Ulusoy; “İnancımız, geleneklerimiz ve milletçe sahip olduğumuz dayanışma duygusu zor günlerde omuz omuza durabilmeyi, acıların paylaşıldıkça azalacağını öğretti bizlere. Bugün Büyükçekmece Belediyesi’nin siz değerli misafirleriyle böylesine anlamlı bir organizasyonda bir araya gelmekten, tüm üyelerimizin dayanışma duygularını ve selamlarını sizlere iletmekten çok memnunuz. Yalnız olmadığınızı sizlere hissettirebilmek adına buradayız, yanınızdayız, yasınızdayız…” dedi.
UTİKAD Yönetim Kurulu Eski Başkanı ve FIATA Kıdemli Başkan Yardımcısı Turgut Erkeskin de WCA (World Cargo Alliance) Vakfı’nı temsilen Büyükçekmece Belediyesi’nin düzenlediği etkinliğe katıldı. WCA’nın destek mektubunu Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün’e sundu. Erkeskin, Büyükçekmece Belediyesi’nin depremzede kadınlar için gerçekleştirdiği bu anlamlı organizasyona katılmaktan memnuniyet duyduğunu, gelecek günlerde de depremzedelere destek vermeye devam edeceklerini ifade etti.
TKÜ MAGAZİN
-
1 Konu 1 Konuk2 sene önce
Sarılar Group’un Genç Yöneticisi Hanifi Gürbüz: Yatırım Odaklıyız, Covid-19 Sürecinde Bile Çalışmalarımız Devam Ediyor…!
-
Ağır Yük Taşıma Araçları2 sene önce
GEMLİK AKTAŞ-1 LOJİSTİK’İN GURUR GÜNÜ
-
Özel Haber2 sene önce
HASANKEYF’TEKİ TARİHİ TAŞIYAN ÇABA MİSNAK, DÜNYADA YAPILAMAYANI YAPARAK HEM TARİHİ TAŞIDI HEM DE TARİHE GEÇTİ
-
Son Dakika2 sene önce
Hareket Turquality ile Globaldeki Gücüne Güç Katacak
-
Özel Haber2 sene önce
Salih Kodaman: Müşteriye verdiğimiz güven, bizim en büyük farkımız
-
Son Dakika1 sene önce
Devrilen forkliftin altında kalan operatör can verdi
-
Son Dakika2 sene önce
Düzce eşrafından Sadettin Kayışoğlu vefat etti.
-
Son Dakika2 sene önce
Hcm Cranes Yetkilisi : Anahtar teslimi projeler gerçekleştiriyoruz