Sektörel Gündem
Cumhuriyetin 100. yılında 100 uçak eşiğini geçeceğiz
Pegasus CEO’su Güliz Öztürk “2023 yılında filomuza ekleyeceğimiz yeni uçaklarla, toplam kapasitemizi yaklaşık yüzde 20 oranında artırmayı hedefliyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yılında filo büyüklüğümüzde 100 uçak eşiğini aşacağız” dedi.


Pegasus’u yakın, orta ve uzun dönemde dünya havacılığında nerde konumlandırıyorsunuz”sorusunu Güliz Öztürk, Pegasus Hava Yolları olarak 2022’yi operasyonel kârlılık göstergesi olan FAVÖK marjında global anlamda en yüksek gerçekleşmeyle tamamladıklarını belirterek şöyle yanıtladı; “Birim maliyet açısından da yine global hava yolları arasında en iyi performansı sergiledik. Pandemi çıkışında zorlu pazar şartları devam ediyorken elde ettiğimiz bu başarıdan gurur duyuyoruz.
Ana hedefimiz, 2023 ve takip eden yıllarda da yenilikçi, akılcı, ilkeli ve sorumlu yaklaşımımızla sektördeki bu öncü pozisyonumuzu korumak ve daha da ilerletmek… Diğer bir deyişle, lider konumda kalmanın yanında kendi kendimizle de rekabet ederek tüm metriklerde daha da iyi ve kuvvetli performans sergilemeyi temel hedef olarak alıyoruz.
Öncü dijital dönüşüm çalışmalarımız, yeni nesil uçaklarla filo dönüşümümüz, her geçen gün genişlettiğimiz uçuş ağımız, teknoloji ve insana yaptığımız yatırım, sürdürülebilir havacılığa desteklerimiz, kapsayıcılık ve çeşitlilik konusundaki öncülüğümüz; sürdürülebilir başarımızın mimarları olacak.”
Uçuş ağımızı genişletiyoruz
Uçak filosu ve yeni rotalar, destinasyonlar başta olmak üzere 2023 hedeflerini aktaran Güliz Öztürk şu bilgileri verdi; “Hava yolu işletmeciliği sektörünün doğası gereği, uzun vadeli uçak siparişleriyle çalışmak gerekiyor.
Pegasus Hava Yolları olarak, Airbus ile ilk imzasını 2012’de attığımız ve zaman içerisinde eklemelerle revize ettiğimiz bir anlaşmamız bulunuyor. Bu doğrultuda, devam eden toplam 114 uçaklık siparişimizin hepsi de yakıt tasarrufu sağlayan yeni nesil uçaklar…
Önemli bir kısmını teslim aldık, 2025 yılının sonuna kadar yaklaşık 45 tane daha planlanmış teslimatımız var. Biz pandemi döneminde dahi siparişlerimizi iptal etmedik, uçaklarımızı teslim aldık. Bir yandan yeni uçaklarımızı teslim alırken, diğer yandan eski nesil uçaklarımızın filodan çıkışını da yönetiyoruz. 2023 yılında filomuza ekleyeceğimiz yeni uçakların da katkısıyla, toplam kapasitemizi yaklaşık yüzde 20 oranında artırmayı hedefliyoruz.
Mevcut planlarımıza göre; Cumhuriyetimizin 100. yılında filo büyüklüğümüz 100 uçak eşiğini aşacak ve büyümeye devam edecek.Filomuzu yeni nesil uçaklarla genişletirken ve gençleştirirken; yeni destinasyonları da uçuş ağımıza ekleyerek misafirlerimizi diledikleri şehirlere ulaştıracağız.”
Pegasus’un SAF kullanımı başta olmak üzere sürdürülebilirlik hedefleri hakkında da bilgi veren Öztürk şunları söyledi; “Sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarımızdan ve burada hızla kat ettiğimiz mesafeden dolayı çok mutluyuz.
Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) ile birlikte verdiğimiz “2050’ye kadar Net Sıfır Karbon Emisyonu” taahhüdü ve bu taahhüdümüzü pekiştirmek amacıyla belirlediğimiz 2030 ara dönem karbon emisyon azaltım hedefimiz. Buna göre, birim yolcu kilometre başına düşen uçuş kaynaklı karbon emisyonumuzu, 2030’a kadar 2019’a kıyasla yüzde 20 azaltmayı hedefliyoruz.
Ekim 2021’den itibaren aylık karbon emisyonumuzu geçmiş yıllarla karşılaştırmalı olarak şeffaf bir şekilde paylaşıyoruz. Baz yıl olan 2019’daki emisyon oranımız 64,9 grCO2/RPK seviyesindeydi. 2030’da bunu 52,0 grCO2/RPK seviyesinin altına çekmeyi hedefliyoruz.”
Airbus Neo uçaklara yatırım önemli
Pegasus’un kendi sınıfında en genç uçak ilosuna sahip hava yollarından biri olduğuna dikkat çeken Öztürk “Sürdürülebilirlikte verimliliği sağlayan çok sayıda etken var. Öncelikle filo dönüşümümüz ve sınıfının en verimli uçak tipi olan Airbus neo uçaklara yaptığımız yatırımlar burada önemli. Geçtiğimiz yıl 17 adet yeni A321neo uçak teslim aldık. 2023 yılında 15 adet yeni A321neo uçak teslim almayı hedefliyoruz.
Türkiye’nin en genç filosuna ve aynı zamanda tüm dünyada düşük maliyetli taşıyıcılar arasında en genç filolardan birine sahibiz. Bu verimliliğin yakıt tüketimi ve emisyon azaltımına ciddi katkısı var. Bunun dışında birçok operasyonel verimlilik çalışması yürütüyoruz. Önem verdiğimiz bir diğer konu da Sürdürülebilir Havacılık Yakıtı (SAF). Mart 2022’de Petrol Ofisi ile iş birliği yaparak yurt içi uçuşlarımızda SAF kullanımını başlattık.
Şubat 2023’te ise bu iş birliğini sürdürme kararı aldık; iş birliğimiz 2023 ve 2024 yıllarında artan SAF hacmiyle devam edecek. BIST Kurumsal Yönetim Endeksinde %97,1 ile en yüksek derecelendirme notlarından birine sahibiz” dedi.
Zor günlerde dayanışmanın önemine gönülden inanıyoruz
Güliz Öztürk “Türkiye’de havacılıkta ilk kadın CEO olarak bu zor dönemde kaptan köşkünde idiniz. Gözlemleriniz ve deneyimleriniz nasıldı bu süreçte”şeklindeki soruya şöyle yanıt verdi“Tahliye uçuşları için yoğun ve titiz bir operasyon yürüttük ancak sürecin en zorlu tarafı şüphesiz yaşanılan acı… Kaybedilen canların geri gelmeyeceğini bilmek, depremin milyonlarca insana yaşattığı olumsuz etkiyi görmek çok üzücü.
Havacılık sektörü anlık operasyonlarda hızla aksiyon alınan, zorlu şartlara alışık olduğumuz bir sektör ama kayıplarımız için duyduğumuz üzüntü çok zorlayıcı oldu hepimiz için. Ülke olarak çok zor zamanlardan geçiyoruz. 6 Şubat’ta yaşadığımız deprem felaketinin acısı hâlâ çok taze.
Bu zorlu günleri aşmak ve iyileşmek için dayanışmanın önemine gönülden inanıyoruz. Milletçe, dayanışma içerisinde yaralarımızı sarmaya çalışıyoruz. Elbette şu anda hepimizin en öncelikli görevi; depremden etkilenenlere en hızlı ve etkin şekilde destek olabilmek, desteğimizi uzun soluklu bir şekilde sürdürebilmek… Bu süreçte, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun Mor Yerleşke projesini desteklemeye karar verdik.”
IATA Genel Kurulu İstanbul’da
Haziran’da İstanbul ‘da gerçekleşecek IATA’nın Yıllık Genel Kurul toplantısına Pegasus ‘un ev sahipliği yapacağını belirten Güliz Öztürk “Pegasus Hava Yolları olarak 4-6 Haziran’da İstanbul’da gerçekleştirilecek IATA Yıllık Genel Kurul toplantısına ev sahipliği yapacağız.
Dünya çapında üst düzey havacılık profesyonellerini bir araya getiren bir organizasyon bu. Hava yolları, sektör ortakları, uluslararası ve bölgesel kuruluşlar, havacılık sektörünün önde gelen üreticileri ve tedarikçilerinden oluşan yaklaşık 1.000 katılımcı bir araya gelecek.
Hava taşımacılığı sektörünün karşı karşıya olduğu önemli ekonomi, teknoloji ve sürdürülebilirlik temelli sorunlarına odaklanacağız. Böyle önemli bir etkinliğin İstanbul’da gerçekleştirilecek olması, Türk sivil havacılığının dünyadaki konumu açısından da gurur verici” diye konuştu.
Sektörel Gündem
Organik tarımda fırsatlar büyük
Organik tarım pazarının 2030’da 860 milyar dolara çıkması bekleniyor. Organik tarımın dünyada tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştığını söyleyen Elite Naturel İcra Kurulu Başkanı Çağrı Eşmekaya, bu alanın fırsatlara açık olduğuna dikkat çekiyor.


Tarımsal üretimde organik tarımın payı dünyada giderek artıyor. Türkiye’de organik ürünlerin fiyatlarının yüksek olması tercihleri etkilese de yapılan yatırımlar bu alanın gelecekte ivme kazanacağını gösteriyor.
Elite Naturel Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve İcra Kurulu Başkanı Çağrı Eşmekaya, dünyada 1999’da 11 milyon hektar olan toplam organik tarım arazi alanının 2021 yılında 76 milyon hektarın üzerine çıktığını söylüyor. Bu verilere göre organik tarım arazileri toplam tarımsal üretimin 1,6’sını oluşturuyor.
Organik tarımın dünyada tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştığını kaydeden Eşmekaya, tüm bu rakamların organik tarımın gelişime ve fırsatlara ne kadar açık olduğunu gösterdiğini vurguluyor.
Kişi başına düşen tüketim miktarının sürekli arttığını kaydeden Eşmekaya, “Organik tarım son 10 yıl içinde globalde 6 kat, Türkiye’de ise 15 kat büyüdü. Küresel olarak yaklaşık 180 milyar dolar büyüklüğe ulaşan bu pazarın 2030 yılında 860 milyar dolar seviyesine çıkması öngörülüyor” diyor.
Organik üretimde kullanılacak girdilerin fiyatının pahalı olması, organik üretim yapan sektörlerin yaşadığı alt yapı eksikliği, sertifikasyon ve denetim hizmetlerinin yerel üretici için yüksek maliyetli olmasını, bu alanda Türkiye’nin gelişimini engelliyor. Eşmekaya, ülke olarak organik gıda pazarında çok daha aktif bir oyuncu olmamız için yerel üreticiyi daha çok sahiplenmek gerektiğini vurguluyor.
Neden daha pahalı?
Organik ürünlerin konvansiyonel ürünlerden daha pahalı olmasının birçok sebebi bulunuyor. Öncelikli sebepleri arasında organik tarımın üretiminde konvansiyonel üretime kıyasla her aşamasında çok fazla emek gerektiriyor oluşu yer alıyor.
Eşmekaya “Eğer organik bir ürün ortaya çıkarmak istiyorsak toprak alanından başlayarak tohumuna, büyürken kullanılan doğal bitkisel bazlı ilacına hatta tedarikine kadar tüm süreçleri özel sertifikasyon ve analiz süreçleriyle kontrol altında tutmanız gerekiyor. Örneğin; Bir tarlanın organik olabilmesi için 5 yıl boyunca kimyasaldan uzak kalması gerekiyor.
Aynı zamanda çiftçilerin zararlı sera gazlarından uzak bir şekilde bu tarlada tamamen elle toplama yöntemi kullanması da organik ürünler için çok önemli. Tabi tüm bu kontrol mekanizmaları üretici için ekstra maliyet yaratıyor. Konvansiyonel üretime kıyasla organik ürünler daha az bir alanda üretilip, daha niş bir kitleye hitap ettiği için de daha pahalı olabiliyor” diyor.
766 bin hektarda üretim yaptırıyor
Elite Naturel, yaklaşık 8 bin sözleşmeli çiftçi ile toplam 766 bin hektar organik tarım arazisinden yılda yaklaşık 75 bin ton meyve ve sebze tedarik ediyor.
Şirketin hedefleri arasında meyve işleme kapasitesini yüzde 50 oranında artırarak üretim hacmini büyütmek yer alıyor. Buna bağlı olarak yüzde 20 ek istihdam sağlamayı planlıyor. Plantasyon yatırımları da devam eden şirket, toplam 4 bin dönüm alanda 920 bin adet organik meyve fidanı yetiştirmeyi planlıyor.
Şirket ürünlerinin denetlenmesi için üç ayrı uluslararası kontrol kuruluşu ile çalıştıklarını kaydeden Eşmekaya, “Sadece Türkiye standartlarına göre değil Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri ve çok zor bir pazar olan Japon, Güney Kore, Kanada ve Çin standartlarına göre de ayrı ayrı denetimden geçiyoruz.
Bu sertifikalar verilmeden önce firma ile ilgili çok ciddi çalışmalar ve araştırmalar yapılıyor. Örneğin; Çin Organik Sertifikasını almak için iki üç aylık bir denetleme sürecinden geçiyorsunuz. Denetimciler tek tek tarlalarımızı gezip numuneler alıyor. Fabrikamızda incelemeler gerçekleştiriyor. Dünyada bu sertifikaya sahip sayılı şirket var, biz de onlardan biriyiz” diyor.
Organik tarım için hangi yol izlenmeli?
Üreticinin izleyeceği yolu Çağrı Eşmekaya şöyle anlatıyor: Bir üreticinin üretimi yapmadan önce şuna karar vermesi gerekir: Küçük bir aile işletmesi olmayı mı, yoksa çok daha fazla ürün üreterek bunları başka kanallarda pazarlamayı mı hedefliyorum?
Bu karardan sonra çiftçinin organik tarım eğitimi alması gerekiyor. Daha sonra organik tarım yapan diğer işletmelerinden organik tarım süreci hakkında deneyim kazanabilir. Tek başına tarlasını dönüştürmesi yeterli değil, eğer çevresinde konvansiyonel tarım yapanlar varsa, tampon bölgeler oluşturmak zorunda.
Daha sonra sertifikasyon süreci başlıyor. Bu aşamada organik tarım yapılacak bölgeye bir kontrolör gönderiyor. Daha sonra iş toprak analizine geliyor, kimyasal, pestisit kalıntı olup olmadığı araştırılıyor. Eğer bir yeraltı su kaynağı varsa ve ürünler bu kaynaktan sulayacaksa ağır metallere karşı su analizi isteniyor. Tüm bu analiz süreçleri tamamlandığında çiftçi tarlasında organik tarım yapabiliyor.
Sektörel Gündem
Akyürek: Seçilmemiz halinde, gelecek vaat eden fikirlere açık bir yönetim olacağız
AKY Technology İcra Kurulu Başkanı Gökmen Akyürek ve ekibi, Divan Otel’de düzenlenen basın toplantısıyla 25 Mayıs’ta yapılacak Mersin -Tarsus Organize Sanayi Bölgesi (MTOSB) seçimlerine adaylığını açıklayarak sanayicilerin desteğini istedi.


Fahriye KUTLAY ŞENYURT
Akyürek, toplantıda mevcut MTOSB yönetiminin özellikle son 4 yıl içerisindeki çalışmalarını eleştirerek, yönetime geldikleri takdirde gerçekleştirecekleri projeler hakkında açıklamalarda bulundu.
Toplantıda, Mersin -Tarsus OSB’de tespit ettikleri eksik ve yanlış uygulamalar hakkında konuşan Gökmen Akyürek “MTOSB otoban bağlantı yolunun yapımında plansız hareket edildi. OSB’de çalışanların yüzde 90’ının Mersin’den geleceği düşünülmeyerek bu yol Tarsus’ta açıldı. Ara ve ana yollara kavuşamayan sanayicimiz ve çalışanlarımız mağdur oldu. Bu durumda 250 sanayicimizin 30 kilometrelik yolu fazladan gitmesine sebep oldu.
Geldiğimiz noktada Mersin ve sanayicilerimiz zarar gördü. OSB’ye bu konuda en büyük desteği verebilecek olan Mersin Büyükşehir Belediyesi ile ilişkiler, 4 yıl boyunca dargınlık seviyesinde tutuldu. Büyükşehir Belediye Başkanının müteşebbis heyet toplantılarına katılımı sağlanamadı. Diğer eksikliklere değinecek olursak, OSB ye ait tır kantarı ve gümrükleme sahası yapılamadı, Antrepo kurulmadı” dedi.
“Boş arsalar 35 yıllığına bir firmaya tahsis edildi”
OSB içerisindeki arsa tahsisinde ayrımcılık yapılarak sanayicilerin bu anlamda mağdur edildiğini iddia eden Akyürek, “Arsa tahsisinde ayrıcalık, yönetimde bulunan kişilere sağlandı.
15 yıl boyunca arsa tahsislerinde şeffaflık ilkesine bağlı kalınmadı. Ortak, yeşil, sağlık koruma bantları gibi boş alanların tamamı hiçbir sanayiciye sorulup oy çokluğuna bakılmadan, diğer firmaların ihtiyaçları göz ardı edilerek, tek bir firmaya bedelsiz tahsis edildi. Yaklaşık 450 dönümlük arazi, 35 yıllığına bir firmanın kullanımına sunuldu.
Sanayiciler güneş enerjisi paneli koyacak yer bulamazken, söz konusu alanda kurulan GES’le üretilen enerji, OSB üzerinden geçirilmedi ve buna ilişkin genel üretici lisansı alınmadı. Otoprodüktör sanayi bölgesi olma şansını kaybettik. Bundan kaynaklı her ay farklı fatura ödemeye mahkum edilerek diğer OSB’lerden alınan enerjiye bağımlı kılındık.”
“Enerji üreten lisanslı sanayi bölgesi olacağız”
Yönetime geldikleri takdirde hayata geçirecekleri projeler hakkında bilgi veren Gökmen Akyürek, “Ortak enerji havuzunu kullanıma sunacağız. Boş alanlarda güneş ve alternatif enerji santralleri kurarak kooperatif sistemi sayesinde enerji üreten lisanslı sanayi bölgesi olacağız.
Böylelikle herkesin ortak kullanımda enerji havuzu oluşturarak elektrik faturalarını yaklaşık yüzde 50’nin altına düşüreceğiz. Sanayicilerimizin birçoğu suya bağımlı olarak üretim yapıyor. Ancak tek bir su kaynağımız bulunuyor. Dışarıdan ikinci bir alternatif su kaynağını getireceğiz” dedi.
Akyürek, yönetime geldikleri takdirde, bölgenin sanayi merkezi kimliğinin yanı sıra bir yaşam alanı yaratacak projeleri hakkında da şu bilgileri verdi, “Sanayicilerimizin faydalanabileceği birçok sosyal donatı hizmete alınacak ve bölge 7/24 canlı bir organizma gibi faaliyet gösterecek. OSB’nin kaynaklarını sanayiciye aktararak bu hareketliliğe katkı sağlayacağız.
Peyzaj düzenlemelerini elden geçireceğiz. Bünyemizde ziraat birimi oluşturacağız. Çalışanlar için otopark hizmeti vereceğimiz alanlar tasarlayacağız. Butik otel projelerimizi hızlı bir şekilde hayata geçirecek ve banka şubeleri açacağız. Uluslararası kargo firmalarına yer tahsisi yapacağız. Dijital iş bulma platformları ile görüşerek, kalifiye eleman bulmayı kolaylaştıracağız” dedi.
Sektörel Gündem
Sanayi üretimi daraldı
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan sanayi üretim verilerine göre yıllık bazda sanayi üretimi Mart’ta beklentileri karşılamadı. Sanayi üretimi Mart ayında yıllık yüzde 0,1 daraldı.


Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre aylık bazda ise sanayi üretiminde yüzde 5,5’lik artış izlendi.
Şubat ayında Türkiye’yi sarsan depremlerin etkisiyle sanayi üretiminde yıllık bazda yüzde 8,2 geri çekilme yaşanmıştı. Şubat ayı için yüzde 6 olarak açıklanan aylık düşüş yüzde 5,9’a revize edildi.
Sanayi üretimi açısından önemli bir gösterge olan İSO imalat satın alma yöneticileri endeksi (PMI) Mart ayında 50,9 değeriyle Aralık 2021’den bu yana en yüksek seviyeye yükselmişti.
İmalat sanayi sektörü endeksi yüzde 1,4 arttı
Mart ayında madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 10,4 azaldı, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 1,4 arttı ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 7,8 azaldı.
Teknoloji düzeylerine göre sıralandığında ise Mart ayında yüksek teknolojili sanayi üretimi kategorisinin öne çıktığı görüldü.
Bu dönemde yüksek teknolojili sanayi üretimi Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 18,7; bir önceki yılın aynı dönemine göre ise yüzde 47,4 arttı.
-
1 Konu 1 Konuk2 sene önce
Sarılar Group’un Genç Yöneticisi Hanifi Gürbüz: Yatırım Odaklıyız, Covid-19 Sürecinde Bile Çalışmalarımız Devam Ediyor…!
-
Ağır Yük Taşıma Araçları2 sene önce
GEMLİK AKTAŞ-1 LOJİSTİK’İN GURUR GÜNÜ
-
Özel Haber2 sene önce
HASANKEYF’TEKİ TARİHİ TAŞIYAN ÇABA MİSNAK, DÜNYADA YAPILAMAYANI YAPARAK HEM TARİHİ TAŞIDI HEM DE TARİHE GEÇTİ
-
Son Dakika2 sene önce
Hareket Turquality ile Globaldeki Gücüne Güç Katacak
-
Özel Haber2 sene önce
Salih Kodaman: Müşteriye verdiğimiz güven, bizim en büyük farkımız
-
Son Dakika2 sene önce
Düzce eşrafından Sadettin Kayışoğlu vefat etti.
-
Son Dakika1 sene önce
Devrilen forkliftin altında kalan operatör can verdi
-
Son Dakika2 sene önce
Hcm Cranes Yetkilisi : Anahtar teslimi projeler gerçekleştiriyoruz