Endüstriyel İş Makinaları
YERLİ ÜRETİM DESTEKLENİRSE ‘MADE IN TURKEY’ DAMGASINI TÜM DÜNYAYA VURURUZ

Tibet Makina Genel Müdürü Tibet Arbak, disiplinli çalışarak global markalar çıkarabileceğimizi ve ‘Made In Turkey’ damgasını tüm dünyayay vurabileceğimizi ifade ediyor.
Yerli üretimin neden desteklenmesi gerektiğini, sektördeki gelişmeleri, Tibet Makine’deki son durumu Tibet Makina Genel Müdürü Tibet Arbak ile konuştuk.
GLOBAL ANLAMDA MARKASINI DUYURMUŞ KONUMA GELDİK
Tibet Makine olarak faaliyetlerinizden bahseder misiniz?
Tibet Makine, ilk başlarda iş ve inşaat makinaları kaldırma makinalarına yönelik önemli parçalar üretti. Kule dönüş dişlileri büyük çaplı parçalar bunlardan bazılarıdır. Daha sonra rüzgar sektörü ve savunma sanayine girdik. Şu anda savunma sanayinde kendimize geliştirdiğimiz know haw’ı ile birlikte dünyadaki 2 know haw’dan birtanesiyiz. Global anlamda da markasını duyurmuş bir firma durumuna geldik. Savunma sanayinde de dünyada 2 büyük firmadan birtanesi konumundayız.
TÜM DÖNEN HER ŞEYDE TİBET MAKİNA’NIN ALÜMİNYUM YATAKLARI VAR

Şu anda gerçekleştirmiş olduğunuz projelerden basedebilir misiniz bizlere?
Savunma sanayinde imalatı yapılan tüm dönen her şeyde Tibet Makina’nın alüminyum yatakları var.
BİR ANLAMDA TÜRKİYE’Yİ KORUYORUZ DİYEBİLİRİZ
Türkiye’yi Tibet Makine koruyor diyebilirmiyiz bu durum için?
Yani bir anlada öyle diyebiliriz. ASELSAN, ROKETSAN, Fırtına Obüsleri, Altay Tankı yani aklınıza gelebilecek Türkiye’de üretilen yerli üretimdeki tüm şeylerin parçaları Tibet Makine’den çıkıyor.
Tibet Makine olarak yerli üretimin öneminden bahseder misiniz?
Kendi ayaklarınızın üzerinde durabilmeniz için üretiyor olmanız lazım. Bunu da tabi kendi ülkenizde üretiyor olmanız lazım. Mükün olduğunca çok dışa bağımlı olmadan yerli malzeme ile üretiyor olmanız lazım. Ürettiğinizi de sadece kendi ülkenizde değil, yabancı ülkelere de satabilmeniz lazım. Bunun için de çok iyi bir teknolloji geliştirip kendinize bir marka yaratmanız ve bu markayı da yurt dışında bir Türk markası olarak ıspatlamanız lazım. Biz, bugüne kadar uzun yıllar boyunca hep Türkiye’de alt yüklenici olarak çalıştık. Otomotiv sektörlerine çok iyi işler yaptık. Baktığınız zaman dünya otomotiv devlerine çok büyük oranda ürün veriyoruz. Biz Türkiye’de hala bir tane araba üretemedik. Bunun nedeni ise bizim bugüne kadar Ar-Ge’ye, mühendisliğe ve insana yatırım yapamamamızdır. Sadece bizim önümüze hazır konulanı yaptık. Verdiler, teknik resmi biz ürettik. Ama iş bu değil…
TAŞERONLUKTAN KURTULUP DÜNYA PİYASASINA ÇIKMALIYIZ
Biz böyle yaparsak taşeron firma olmaya devam ederiz. Kendi ürünlerimizi, kendi markalarımızı yaratıp dünya piyasasına çıkmalıyız. Bunun en güzel örneği Kore’dir. Türkiye ile aynı zamanda otomotiv sektörüne girmiştir. Fiat’tan aldığı kalıplar ile birtakım araçlar üretmiş, daha sonrasında KİA fabrikasını kurmuştur. Arkasından Samsung markasını oluşturmuştur. Samsung da, Hundai de üretiyor. İnanılmazlar… Güney Kore’nin birçok markası var. Uzak Doğu pazarına baktığınız zaman Güney Kore, pazarın erişilemez lideri konumunda. Dünya çapına baktığınızda çok ciddi firmaları var. Niye? Çünkü artık onlara verilen lisansla değil; kendi mühendisliği ile, kendi Ar-Ge’si ile, kendi tasarımları ile bir şeyler yaptı. Aynı zamanda ağır sanayiye baktığınız zaman Güney Kore, makine imalatında dünyada lider ülkelerden bir tanesi. Tersanelere, gemi üretimlerine baktığınızda da aynı şekildeki Kore’nin geçmişi ile Türkiye’nin geçmişi bir biri ile çok paralel gidiyor. Onlar da çok büyük savaştan çıkıyorlar. Fakirlik, yoksulluk görüyorlar. Yılmadan devam ediyorlar. Bizim de dünya piyasasına çıkmamız gerekiyor. Şu anda ucuz ülke denilen ülkeler, daha düşük kalite ürün üretiyorlar ama onlar da yatırımlarını yenileyip aynı kaliteyi yakaladığı zaman siz bu sefer ortada kalıcaksınız. Çünkü ürettiğiniz şeyin üzerindeki tek şey kendi yapabildiğiniz tasarım ve üretim olacaktır.
KENDİ MÜHENDİSLİĞİMİZİ VE AR-GE’MİZİ YAPMALIYIZ
Türkiye’de yerli üretim nasıl gelişir, yerli üretimin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Türkiye’de yerli üretim; çok iyi bir mühendislik ve Ar-Ge alt yapısı ile gelişir. Bunun çok basit örnekleri var. Biz, dünyanın eskiden en çok tişört satan ülkesi idik. Bütün dünya markalarına tişört satıyorduk. 1 tişört 1 dolar bile değildi. Ama gırla gidiyordu. Bizde bizim tekstil sektörümüz şöyle iyi böyle iyi diyorduk. Şimdi ne oldu? Vietnam yapıyor, Kamboçya yapıyor. Hem de sizin yarı fiyatınıza yapıyor. Artık Türkiye’de yapılan tişörtler ucuz tişört olmadı. Artık türkiye tişört satamıyor. Kendi ülkemize satıyor. Ya da çok büyük firmalara, çok kaliteli ürün satıyor. Ama bunun da sonu gelecek. O yüzden artık biz kendi markamızı, kendi mühendisliğimizi yapacağız. Kendi Ar-Ge’mizi yapacağız.
BİR OLALIM, İRİ OLALIM, DİRİ OLALIM…!
Yerli imalatçılar birlik olabiliyor mu?
Çok ciddi sorunlarımız var. Yıllar önce Türkiye’nin sektörel dış ticaret firmalarının bir tanesinin kurucu ortağı idim ve yönetim kurulundaydım. Her üretimi bir kişinin yaptığı toplantımızda bir iş makinesini oluşturacak kompanentlerin yapıldığı bir gruptuk. Amacımız da dünya lideri firmalara gidip, ‘biz bu üretimlerin tamamını yapabiliyoruz’ demekti. Yapılan görüşmeler çok güzel geçiyordu. Konuşmalar harikaydı, teklifler harikaydı. Adamlar dediler ki kalite… O zaman ben de dedim ki; çoğu kişinin kalite belgesi yok. Bir tane şirkete kalite belgesi alalım, bütün şirketler ortak bir tane test labaratuvarı yapalım, herkes tek tek yapacağına maliyeti bölüşelim. Ondan sonra bütün ürünler oradan onaylanıp çıksın. Ve maalesef ki maalesef burada ismini vermek istemediğim bir yabancı global şirkete 10 liraya teklif verdiğimiz yere; bizim ortağımız şirket gidip arkadan ben size bunu 9.5 liraya yaparım dedi. Karşınızda dünya devi firmalar olunca bu tür hareketler karşısında direkt sizinle ilişkiyi kesiyor. Daha bunlar kendi içerisinde dürüst değiller diye size anında notunu veriyorlar. Maalesef böyle bir deneyimimiz de oldu. Türkiye’de de özellikle kaldırma ve taşıma kısmında bakıyorsunuz vinç işletmecileri inanılmaz bir rekabet içerisindeler. Bu rekabetten ötürü inalımaz fiyatlara işler yapılıyor. Kimse kar etmiyor, herkes zarar ediyor. Böyle bir ticaret yapısı olmaz. Bir araya gelip belirli bir fiyat politikası oluşturup bunu herkese kabul ettirmek gerekiyor. Bizdeki mantık ve algı tamamen şu: “Sen bu işi kaç paraya yaptın? 5 lira… Tamam, ben 4.5 liraya yaparım, o diyor ben 3.5 liraya yaparım.” Hiçbir maliyet hesaplamadan, hiçbir şey yapmadan çoğu firma bu yüzden ayakta kalamıyor. Biraz ticaret bakışımızı değiştirmemiz gerekiyor. Hiçbir zaman unutmamalıyız ki birlikten kuvvet doğar. Birlikte daha güçlüyüz.
DERNEKLER, SEKTÖRLERE FAYDA SAĞLIYOR
Bu birlikteliği sağlamak için birkaç tane dernek kuruldu. Bu dernekler birlikteliği sağlar mı?
Sağlar tabii ki… Özellikle bu tür derneklere baktığınız zaman, mesela VİNÇDER’e baktığınız zaman, VİNÇDER’in içine baktığınız zaman sektörde önemli işler başarmış firmalar var. Şimdi bu firmaların tecrübelerini diğer firmalara aktarması, onlara yol göstermesi çok önemli bir şey. Bu tür kurumların faydalı olacağına inanıyorum.
HAYIFLANMAK YERİNE GELECEĞE ODAKLANMALIYIZ
Yerlileşmek için çok mu geç kaldık, yolun başında mıyız, tam olarak neresindeyiz?
Aslında çok geç kaldık. Şu anda geç kaldığımız bölüm için yapacağımız bir şey yok. Yapmamız gereken ileriye bakmak. Yapacağımız tek şey ise kaybettiğimiz zamanı nasıl telafi ederiz diye hesap yapmak. Ve hedefe nasıl daha hızlı yürürüz ona bakmamız lazım. Geri dönüp vah vah biz çok geç kaldık diye ağlamanın hiçbir anlamı yok. Biz, bu arayı nasıl kapatırız, daha hızlı nasıl reaksiyon alırız, bunlara bakmalıyız. Herkesin Ar-Ge’sini ve mühendislik alt yapısını güçlendirmesi gerekiyor. Teknolojiyi çok yakından takip etmesi gerekiyor. Buna yatırım yapması gerekiyor.
ESKİ MESLEK LİSESİNİN KALİTESİ İLE ŞUANKİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİNİN KALİTESİ BİLE BİR DEĞİL
Sizce sektörel anlamda verilen eğitim yeterli mi?
Meslek lisesi mezunu olan birisi olarak söylüyorum; bir kere eğitim hiç yeterli değil. İzmir motor teknik lisesi mezunuyum. Haftada 8 saat teknik resim dersini, 3 sene boyunca gördüm. Şimdi üniversitelere baktığımız zaman üniversitelerde haftada 1 saattir. Teknik lisede termodinamik dersi vardı. Liseye baktınızda 1 yıl boyunca termodinamik dersi aldık. Fakat bu süre üniversitede daha azdı. Yani şimdi eski meslek lisesinin kalitesi ile şu anki mühendislik fakültesinin kalitesi bile bir değil…
MESLEK LİSELERİNE ÖYLE BİR MUAMELE YAPTILAR Kİ…!
Çünkü meslek liselerine öyle bir muamele yaptılar ki… Meslek lisesine gideceksin de ne olucak… Ama bizim zamanımızda öyle değildi. Derlerdi ki meslek lisesine git üniversiteyi kazanırsan devam edersin, ama kazanamazsan da elinde mesleğin olur. Ve benim dönemimden çıkan arkadaşlarımın aşağı yukarı % 80’i mesleği yapıyor. Çoğu Türkiye’deki üst düzey firmalarda yönetici bir çoğu… Bizim okuduğumuz lisede öğretmen… Kimileri öğretim görevlisi oldu. Böyle bir potansiyeli vardı okulun. Şimdi meslek lisesinden çıkıyor çocuk, ne yapacaksın; bir tane takside çalışırım, şoförlük yaparım. Neden elimi kirleteyim diyor. Artık insanlarda öyle bir şey oldu ki çocuğum yorulmadan para kazansın algısı yaygınlaştı. Aman elim kirlenmesin… Alsancak’ta ofiste oturup çalışsın. Fakat her yer Alsancak değil… Herkes Alsancak’ta oturursa diğer işleri kim yapacak? İşte o yüzden de bu zihniyetin değiştirilmesi gerekiyor.
TUREB KONGRESİ DAHA İYİ YERLERE GELECEK
TUREB Kongresi’nin bu yılki sempozyumu hakkında neler söylemek istersiniz?
İçerik olarak baktığını zaman sonuçta sektör belli, konuşulacak konular belli… Fakat özellikle bu sene yerli üretime, yerlileşmeye olan ilgi ve alaka daha büyük. Aslında baktığınız zaman gün çektikçe geçmişten günümüze doğru bakınca kendi kalitesinin üzerine kalite koyarak yola devam ediyor. Daha iyi yerlere geliceğine de inanıyorum.
Rüzgar elektirik santrallerinin sektöre kattığı ivmeden bahseder misiniz?
İlk başlarda firma yurt dışından geliyordu, tirbünü buraya kuruyordu, parasını alıyordu ve gidiyordu. Bunun Türkiye’ye bir katkısı olmuyordu. Şimdi baktığınız zaman firmalar; kanadı burada üretelim, kuleyi burada yapalım demeye başladı. Türkiye’de yavaş yavaş tedarik zinciri oluşmaya başladı. Bunun haricinde yıllar önce kurulmuş tirbünlerin kompanentleri eskiyor bunların yerine yenilerini koyulacak. Ama bununla ilgili servis, yedek parça vs gibi konularda firmalar muhatap aramaya başlıyor. Bu da yerli üretici için bir fırsat. Bu yüzden bu hareketlenme çok güzel. Firmalara baktığınız zaman bu potansiyeli gören firmalar Türkiye’de üretim yaptırmaya başladı. Bu da işin güzel tarafı…
Dışarıdan yatırımcı çekebiliyor muyuz bu konuda?
Şu anki ekonomik duruma baktığınız zaman biraz zor. Dışarıdan herkes ön yargı ile bakıyor. Bu ön yargıyı kırmakiçin kendimizi doğru anlatmamız gerekiyor. Mesela ENERKON’un Türkiye’de bu kadar çok yatırım yapmasının nedeni ENERKON’un Türkiye’de çok eski bir geçmişinin olmasından kaynaklanıyor. Türkiye’yi çok yakından tanıyan bir firma… ENERKON’un kendi içerisindeki ekibin Türkiye için bir şeyler yapmaya uğraşan iyi bir ekip olması da burada bir diğer etkendir.
KENDİMİZİ DOĞRU ANLATMALIYIZ
Kendimizi çok iyi bir şekilde anlatmamız lazım. Ben, yıllardır söylüyorum. Turizmde tanıtım demek gidip stant açıp, lokum dağıtıp, adamın kafasına fes takıp, fotoğraf çektirmek demek değildir. Bunu ısrarla yaptığımız için turizm gelişmedi. Bugün Yunanistan’a baktığınızda ne kadar turist çektiğini göreiliyorsunuz. Yurt dışından gelen müşterilerimiz İzmir’i, gençlerimizi görünce; ‘Türkiye’yi biz böyle medeni, uygar, gelişmiş bir yer ıolarak bilmiyorduk’ diyorlar. Özellikle eğitime bakış açımızı değiştirmemiz lazım. Türkiye’ye nitelikli eleman yetiştiren okulları kurmamız lazım. Evet, üniversite mezunu gençlerimiz çok, doğru ama 1 milyon tane her sene hiçbir şey öğrenmemiş üniversite mezunu mühendis çıkıcağına 500 tane iyi mühendis çıkarmalıyız. O diğer 500 tane ise iyi bir teknisyen olsun. O zaman işler daha kolay yürür.
TİBET ARBAK KİMDİR?
1969 izmir doğumluyum. İzmir Motor Teknik Lisesi, daha sonrasında Kocaeli Mühendislik Fakültesi’ni bitirdim. Daha sonra 1 sene kadar lisan için yurt dışında bulundum. Sonrasında geldiğimde aile şirketimiz olan şirkette çalışmaya başladım. Meslekteki tecrübem 30 yıl kadar oluyor. Okul yıllarımda da şirkette çalışıyordum. Geldikten sonra şirkette farklı bir vizyon, farklı bir misyon çizerek şu anki imalatımızı yaptığımız konuya yöneldik. Sadece bu işe focuslandık ve kendimize bu işi seçtik. Türkiye’de de bu alanda ilklerden birtanesi durumundayız.

Endüstriyel İş Makinaları
2024’ü Yatırımla Kapatan Fatih Vinç, 2025’de de Hız Kesmeden Büyüyor

Şirketin Genel Müdürü Bekir Erdemli;
“Sektöre zaten bir dinamizm kazandırmıştık, ancak şimdi bu dinamiğe biraz daha hız kattık. Piyasadaki durgunluğa rağmen pazarlama faaliyetlerimizi ve çalışmalarımızı en hızlı şekilde sürdürüyoruz.”
Bekir Erdemli, sektörün dinamiklerine katkı sağlamaya devam ettiklerini belirterek bunları söyledi.
Şirket olarak 2024 yılını değerlendirmek üzere bir toplantı gerçekleştirdiklerini ifade eden Erdemli, çalışanlarla yeni yol haritalarını paylaştıklarını söyledi. 2025 yılı için ise şimdiden önemli adımlar attıklarını belirtti.
“Sektöre yeni dinamikler kazandırmaya devam edeceğiz. İnovatif çalışmalarımızın meyvelerini almaya başladık ve bunları daha da geliştirmek için çalışıyoruz. Dijital çözümlerle ve internet altyapımızı kullanarak organizasyonumuzu en iyi şekilde yönetmeye odaklanıyoruz.”
2024 yılında bünyesine yeni bir şube daha eklerken, 2025 yılı içinde şube sayısını artırmayı planlıyor. Erdemli, Türkiye’nin geleceğine güvendiklerini ve yatırımlarını bu doğrultuda şekillendirdiklerini belirterek şunları söyledi:
“Sektörde kaldırma işlerinin olduğu her noktada var olmaya hazırız. Ekiplerimizi, yatırımlarımızı ve sistemlerimizi buna göre kurguluyoruz. Müşteri güvenini kazanarak, teknik servis ve operasyon ekibimizle en iyi hizmeti sunmaya devam edeceğiz.”
Fatih Vinç, müşteri memnuniyetini ön planda tutarak, hizmet ağını genişletme çalışmalarına hız kesmeden devam etmeyi planlıyor.
Dijital çözümleriyle kiralama sektöründe öncü olmayı hedeflediği söyledi. Erdemli, yalnızca şirketlerine değil, bu yatırımlarla tüm sektöre katkı sağlayacağını vurguladı.
“Geleceğe daha güvenle bakıyoruz. Bu çalışmalar sayesinde rotalarımızı daha net belirleyebiliyoruz. Yatırımlarımızı sağlam temeller üzerine oturtarak yeni projeler ve işler için atılımlarımıza devam ediyoruz.”
Endüstriyel İş Makinaları
STILL ARSER’in Geniş Bayi Ağı ile Hızlı Erişim: RCE 15-20 ile Verimli Operasyon

Nadir kullanımda yüksek kalite, güvenlik ve en iyi hizmeti sağlayan STILL RCE 15-20, standart bileşenler ve önceden yapılandırılmış araç stokları sayesinde kısa teslimat süreleriyle dikkat çekiyor.
İç lojistikte yenilikçi çözümleriyle öne çıkan STILL ARSER, işletmelerin operasyonlarını aksatmadan verimliliklerini artırmaları için RCE 15-20 Kompakt Elektrikli Forklift Serisi ile hızlı, erişilebilir ve uzun vadede işletmelere ekonomik katkı sağlayan bir çözüm sunuyor. Günümüzde daha fazla şirket, temel işlevlere odaklanan kompakt elektrikli forkliftleri tercih ediyor. Nadir kullanımda bile yüksek kalite, güvenlik ve en iyi hizmeti talep eden işletmeler için tasarlanan bu seri, standart bileşenler ve önceden yapılandırılmış araç stokları sayesinde kısa teslimat süreleriyle dikkat çekiyor.
Geniş Bayi Ağı ile Hızlı Teslimat ve Anında Kullanım
İç lojistikte zamanın ne kadar değerli olduğunu bilen STILL ARSER, RCE 15-20 serisiyle hızlı teslimatı öncelik olarak değerlendiriyor. Standart bileşenler ve önceden yapılandırılmış araç stokları sayesinde işletmeler gereksinimlerine uygun çözüme beklemeden ulaşabiliyor. Karmaşık konfigürasyon süreçleriyle zaman kaybetmeden, üretim ve depo yönetimini kesintisiz devam ettirebiliyorlar. STILL’in müşteri odaklı yaklaşımı, geniş bayi ağı sayesinde hızlı erişimi mümkün kılıyor.
Kolay Erişim, Esnek Kullanım
RCE 15-20, 1,5 ton, 1,6 ton ve 2,0 ton taşıma kapasiteleri ile farklı sektörlerin ihtiyaçlarına cevap veriyor. 112 cm genişliğiyle dar alanlarda üstün manevra kabiliyeti sunarken, farklı kullanım senaryolarına hızlıca adapte olabiliyor. İster yapı marketlerde, ister üretim alanlarında, isterse depo yönetiminde kullanılsın, RCE 15-20, her ihtiyaca uygun bir çözüm sunuyor. Kompakt yapısı, kısıtlı alanlarda dahi maksimum verimlilik sağlayarak iş süreçlerini hızlandırıyor.
Uzun Vadeli Ekonomik Katkı ve Verimli Kullanım
RCE 15-20, lityum-iyon akü teknolojisi ile işletmelere enerji tasarrufu sağlıyor. %30 daha verimli çalışan bu aküler, hızlı şarj olma özelliğiyle kesintisiz operasyon sunarken, bakım gerektirmeyen yapısıyla uzun vadeli maliyetleri azaltıyor. Ek olarak, daha az bakım gerektiren dayanıklı bileşenleriyle işletmelerin servis ve onarım maliyetlerini minimum seviyeye indiriyor. Kurşun asit akülerle kıyaslandığında, daha uzun ömürlü olmasıyla toplam işletme maliyetlerinde avantaj sağlıyor.
Endüstriyel İş Makinaları
HASEL İstif Makinaları’ndan Sektöre Yeni Yetenekler: HASEL Akademi Kuruldu!

İş ve istif makinaları sektörünün liderlerinden HASEL İstif Makinaları, sektördeki nitelikli personel ihtiyacına çözüm üretmek amacıyla HASEL Akademi’yi hayata geçirdi. Akademi, ilk yılında forklift satışında uzmanlaşacak genç yetenekleri sektöre kazandırmayı hedefliyor.
HASEL Akademi’nin ilk programına 4.250 başvuru arasından titizlikle seçilen 16 genç yetenek katıldı. 4’ü kadın olan katılımcılar, HASEL’in Adana, Antalya, Sakarya, Ankara, Trakya, İstanbul, Bursa, Çorlu, G. Antep, Konya ve İzmir’deki bölge temsilciliklerinde görev alarak forklift satışında uzmanlaşacaklar. Katılımcılar, İngilizce bilen, mühendislik, işletme ve iktisat fakültelerinden mezun adaylar arasından seçildi.
Akademi’de katılımcılar, şirket içi oryantasyonun ardından, ürün eğitimlerinin yanı sıra, alanında uzman isimlerden ekip kültürü, başarı odaklılık, farkındalık, satışta etkin iletişim, müşteri odaklılık ve zor müşterilerle başa çıkma, fark yaratan satış, sunuş becerileri ve beden dili, müzakere teknikleri gibi kişisel gelişim eğitimleri alıyorlar. 8 ay sürecek eğitim boyunca deneyimli satış ekipleriyle saha çalışmaları da yapacak olan katılımcılar, programın sonunda sertifika almaya hak kazanacaklar.
Genç yeteneklerin sektöre kazandırılması, sektörün büyümesi için kritik
HASEL IK Müdürü Eda Özdoğru, sektördeki nitelikli personel ihtiyacına dikkat çekerek, tüm şirketlerin genç yetenekleri sektöre çekmek için yatırım yapması gerektiğini vurguladı. Eda Özdoğru, ‘Genç yeteneklerin sektöre kazandırılması, sektörün büyümesi için kritik öneme sahip. Gençler için staj ve işbaşı eğitim programları yaygınlaştırılmalı, üniversitelerle iş birliği yapılarak sektörün ihtiyaçlarına yönelik eğitim programları geliştirilmeli. Sektörün gençlere tanıtılması için çalışmalar yapılmalı, sektörün potansiyeli ve kariyer fırsatları vurgulanmalı. HASEL Akademi’ye ilk yılında bu kadar yoğun başvuru almak bizi çok mutlu etti. Eğitim programına ve HASEL ailesine dahil ettiğimiz yeni elemanlarımıza şirketimizde kalmaları konusunda herhangi bir zorunluluk getirmedik, öncelikli amacımız sektörün gelişimine katkıda bulunmak.’ dedi.
HASEL İstif Makinaları’nın HASEL Akademi girişimi, sektördeki nitelikli personel sorununa çözüm üretmek için önemli ve örnek bir adım olarak değerlendiriliyor.
Katılımcılar Ne Diyor?
Tevfik Koral İstif: “HASEL Akademi, istif makineleri sektöründe yeniysen ve bu sektörler hakkında bilgi sahibi değilsen gerçekten çok iyi bir fırsat. Eğitim sürecinde, sektör hakkında
- bilgili ve tecrübeli kişilerden çok önemli bilgiler öğrendim ve öğrenmeye devam ediyorum.”
- Samet Yıldırım:“Hasel Akademi, Hasel Grup’a katılmamda ve sürece hızlı adapte olmamda büyük bir rol oynadı. Özellikle forklift ve ürün bilgisi konusunda aldığım eğitimler, teknik bilgimi artırırken müşterilere daha bilinçli ve güvenilir bir şekilde yardımcı olmamı sağladı.”
- Olgun Ayyıldız: “Bir yerden bir yere ürün taşıma, kaldırma, istifleme hiçbir zaman bitmeyecek bir ihtiyaç. Hemen hemen her sektörün kullanımı ve sürekli ihtiyaç sebebiyle ürünlerimize her zaman ihtiyaç olacaktır.
Aldığımız teorik eğitimler, alacağımız satış odaklı eğitim konuları da teorik eğitimimizin yanı sıra karakterimizi güçlendirecek ve bizi iyi bir ürün uzmanı ve satış uzmanı yapacaktır.”
-
1 Konu 1 Konuk4 yıl önce
Sarılar Group’un Genç Yöneticisi Hanifi Gürbüz: Yatırım Odaklıyız, Covid-19 Sürecinde Bile Çalışmalarımız Devam Ediyor…!
-
Özel Haber3 yıl önce
ELFATEK’TEN AKİBA
-
Ağır Yük Taşıma Araçları4 yıl önce
GEMLİK AKTAŞ-1 LOJİSTİK’İN GURUR GÜNÜ
-
Özel Haber4 yıl önce
HASANKEYF’TEKİ TARİHİ TAŞIYAN ÇABA MİSNAK, DÜNYADA YAPILAMAYANI YAPARAK HEM TARİHİ TAŞIDI HEM DE TARİHE GEÇTİ
-
Son Dakika4 yıl önce
Hareket Turquality ile Globaldeki Gücüne Güç Katacak
-
Özel Haber4 yıl önce
Salih Kodaman: Müşteriye verdiğimiz güven, bizim en büyük farkımız
-
Son Dakika4 yıl önce
Düzce eşrafından Sadettin Kayışoğlu vefat etti.
-
Son Dakika3 yıl önce
Devrilen forkliftin altında kalan operatör can verdi