Özel Haber
TİBET MAKİNA YERLİ ÜRETİM DESTEKLENİRSE ‘MADE IN TURKEY’ DAMGASINI TÜM DÜNYAYA VURURUZ

Tibet Makina Genel Müdürü Tibet Arbak, disiplinli çalışarak global markalar çıkarabileceğimizi ve ‘Made In Turkey’ damgasını tüm dünyayay vurabileceğimizi ifade ediyor.
Yerli üretimin neden desteklenmesi gerektiğini, sektördeki gelişmeleri, Tibet Makine’deki son durumu Tibet Makina Genel Müdürü Tibet Arbak ile konuştuk.
GLOBAL ANLAMDA MARKASINI DUYURMUŞ KONUMA GELDİK
Tibet Makine olarak faaliyetlerinizden bahseder misiniz?
Tibet Makine, ilk başlarda iş ve inşaat makinaları kaldırma makinalarına yönelik önemli parçalar üretti. Kule dönüş dişlileri büyük çaplı parçalar bunlardan bazılarıdır. Daha sonra rüzgar sektörü ve savunma sanayine girdik. Şu anda savunma sanayinde kendimize geliştirdiğimiz know haw’ı ile birlikte dünyadaki 2 know haw’dan birtanesiyiz. Global anlamda da markasını duyurmuş bir firma durumuna geldik. Savunma sanayinde de dünyada 2 büyük firmadan birtanesi konumundayız.
TÜM DÖNEN HER ŞEYDE TİBET MAKİNA’NIN ALÜMİNYUM YATAKLARI VAR
Şu anda gerçekleştirmiş olduğunuz projelerden basedebilir misiniz bizlere?
Savunma sanayinde imalatı yapılan tüm dönen her şeyde Tibet Makina’nın alüminyum yatakları var.
BİR ANLAMDA TÜRKİYE’Yİ KORUYORUZ DİYEBİLİRİZ
Türkiye’yi Tibet Makine koruyor diyebilirmiyiz bu durum için?
Yani bir anlada öyle diyebiliriz. ASELSAN, ROKETSAN, Fırtına Obüsleri, Altay Tankı yani aklınıza gelebilecek Türkiye’de üretilen yerli üretimdeki tüm şeylerin parçaları Tibet Makine’den çıkıyor.
Tibet Makine olarak yerli üretimin öneminden bahseder misiniz?
Kendi ayaklarınızın üzerinde durabilmeniz için üretiyor olmanız lazım. Bunu da tabi kendi ülkenizde üretiyor olmanız lazım. Mükün olduğunca çok dışa bağımlı olmadan yerli malzeme ile üretiyor olmanız lazım. Ürettiğinizi de sadece kendi ülkenizde değil, yabancı ülkelere de satabilmeniz lazım. Bunun için de çok iyi bir teknolloji geliştirip kendinize bir marka yaratmanız ve bu markayı da yurt dışında bir Türk markası olarak ıspatlamanız lazım. Biz, bugüne kadar uzun yıllar boyunca hep Türkiye’de alt yüklenici olarak çalıştık. Otomotiv sektörlerine çok iyi işler yaptık. Baktığınız zaman dünya otomotiv devlerine çok büyük oranda ürün veriyoruz. Biz Türkiye’de hala bir tane araba üretemedik. Bunun nedeni ise bizim bugüne kadar Ar-Ge’ye, mühendisliğe ve insana yatırım yapamamamızdır. Sadece bizim önümüze hazır konulanı yaptık. Verdiler, teknik resmi biz ürettik. Ama iş bu değil…
TAŞERONLUKTAN KURTULUP DÜNYA PİYASASINA ÇIKMALIYIZ
Biz böyle yaparsak taşeron firma olmaya devam ederiz. Kendi ürünlerimizi, kendi markalarımızı yaratıp dünya piyasasına çıkmalıyız. Bunun en güzel örneği Kore’dir. Türkiye ile aynı zamanda otomotiv sektörüne girmiştir. Fiat’tan aldığı kalıplar ile birtakım araçlar üretmiş, daha sonrasında KİA fabrikasını kurmuştur. Arkasından Samsung markasını oluşturmuştur. Samsung da, Hundai de üretiyor. İnanılmazlar… Güney Kore’nin birçok markası var. Uzak Doğu pazarına baktığınız zaman Güney Kore, pazarın erişilemez lideri konumunda. Dünya çapına baktığınızda çok ciddi firmaları var. Niye? Çünkü artık onlara verilen lisansla değil; kendi mühendisliği ile, kendi Ar-Ge’si ile, kendi tasarımları ile bir şeyler yaptı. Aynı zamanda ağır sanayiye baktığınız zaman Güney Kore, makine imalatında dünyada lider ülkelerden bir tanesi. Tersanelere, gemi üretimlerine baktığınızda da aynı şekildeki Kore’nin geçmişi ile Türkiye’nin geçmişi bir biri ile çok paralel gidiyor. Onlar da çok büyük savaştan çıkıyorlar. Fakirlik, yoksulluk görüyorlar. Yılmadan devam ediyorlar. Bizim de dünya piyasasına çıkmamız gerekiyor. Şu anda ucuz ülke denilen ülkeler, daha düşük kalite ürün üretiyorlar ama onlar da yatırımlarını yenileyip aynı kaliteyi yakaladığı zaman siz bu sefer ortada kalıcaksınız. Çünkü ürettiğiniz şeyin üzerindeki tek şey kendi yapabildiğiniz tasarım ve üretim olacaktır.
KENDİ MÜHENDİSLİĞİMİZİ VE AR-GE’MİZİ YAPMALIYIZ
Türkiye’de yerli üretim nasıl gelişir, yerli üretimin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Türkiye’de yerli üretim; çok iyi bir mühendislik ve Ar-Ge alt yapısı ile gelişir. Bunun çok basit örnekleri var. Biz, dünyanın eskiden en çok tişört satan ülkesi idik. Bütün dünya markalarına tişört satıyorduk. 1 tişört 1 dolar bile değildi. Ama gırla gidiyordu. Bizde bizim tekstil sektörümüz şöyle iyi böyle iyi diyorduk. Şimdi ne oldu? Vietnam yapıyor, Kamboçya yapıyor. Hem de sizin yarı fiyatınıza yapıyor. Artık Türkiye’de yapılan tişörtler ucuz tişört olmadı. Artık türkiye tişört satamıyor. Kendi ülkemize satıyor. Ya da çok büyük firmalara, çok kaliteli ürün satıyor. Ama bunun da sonu gelecek. O yüzden artık biz kendi markamızı, kendi mühendisliğimizi yapacağız. Kendi Ar-Ge’mizi yapacağız.
BİR OLALIM, İRİ OLALIM, DİRİ OLALIM…!
Yerli imalatçılar birlik olabiliyor mu?
Çok ciddi sorunlarımız var. Yıllar önce Türkiye’nin sektörel dış ticaret firmalarının bir tanesinin kurucu ortağı idim ve yönetim kurulundaydım. Her üretimi bir kişinin yaptığı toplantımızda bir iş makinesini oluşturacak kompanentlerin yapıldığı bir gruptuk. Amacımız da dünya lideri firmalara gidip, ‘biz bu üretimlerin tamamını yapabiliyoruz’ demekti. Yapılan görüşmeler çok güzel geçiyordu. Konuşmalar harikaydı, teklifler harikaydı. Adamlar dediler ki kalite… O zaman ben de dedim ki; çoğu kişinin kalite belgesi yok. Bir tane şirkete kalite belgesi alalım, bütün şirketler ortak bir tane test labaratuvarı yapalım, herkes tek tek yapacağına maliyeti bölüşelim. Ondan sonra bütün ürünler oradan onaylanıp çıksın. Ve maalesef ki maalesef burada ismini vermek istemediğim bir yabancı global şirkete 10 liraya teklif verdiğimiz yere; bizim ortağımız şirket gidip arkadan ben size bunu 9.5 liraya yaparım dedi. Karşınızda dünya devi firmalar olunca bu tür hareketler karşısında direkt sizinle ilişkiyi kesiyor. Daha bunlar kendi içerisinde dürüst değiller diye size anında notunu veriyorlar. Maalesef böyle bir deneyimimiz de oldu. Türkiye’de de özellikle kaldırma ve taşıma kısmında bakıyorsunuz vinç işletmecileri inanılmaz bir rekabet içerisindeler. Bu rekabetten ötürü inalımaz fiyatlara işler yapılıyor. Kimse kar etmiyor, herkes zarar ediyor. Böyle bir ticaret yapısı olmaz. Bir araya gelip belirli bir fiyat politikası oluşturup bunu herkese kabul ettirmek gerekiyor. Bizdeki mantık ve algı tamamen şu: “Sen bu işi kaç paraya yaptın? 5 lira… Tamam, ben 4.5 liraya yaparım, o diyor ben 3.5 liraya yaparım.” Hiçbir maliyet hesaplamadan, hiçbir şey yapmadan çoğu firma bu yüzden ayakta kalamıyor. Biraz ticaret bakışımızı değiştirmemiz gerekiyor. Hiçbir zaman unutmamalıyız ki birlikten kuvvet doğar. Birlikte daha güçlüyüz.
DERNEKLER, SEKTÖRLERE FAYDA SAĞLIYOR
Bu birlikteliği sağlamak için birkaç tane dernek kuruldu. Bu dernekler birlikteliği sağlar mı?
Sağlar tabii ki… Özellikle bu tür derneklere baktığınız zaman, mesela VİNÇDER’e baktığınız zaman, VİNÇDER’in içine baktığınız zaman sektörde önemli işler başarmış firmalar var. Şimdi bu firmaların tecrübelerini diğer firmalara aktarması, onlara yol göstermesi çok önemli bir şey. Bu tür kurumların faydalı olacağına inanıyorum.
HAYIFLANMAK YERİNE GELECEĞE ODAKLANMALIYIZ
Yerlileşmek için çok mu geç kaldık, yolun başında mıyız, tam olarak neresindeyiz?
Aslında çok geç kaldık. Şu anda geç kaldığımız bölüm için yapacağımız bir şey yok. Yapmamız gereken ileriye bakmak. Yapacağımız tek şey ise kaybettiğimiz zamanı nasıl telafi ederiz diye hesap yapmak. Ve hedefe nasıl daha hızlı yürürüz ona bakmamız lazım. Geri dönüp vah vah biz çok geç kaldık diye ağlamanın hiçbir anlamı yok. Biz, bu arayı nasıl kapatırız, daha hızlı nasıl reaksiyon alırız, bunlara bakmalıyız. Herkesin Ar-Ge’sini ve mühendislik alt yapısını güçlendirmesi gerekiyor. Teknolojiyi çok yakından takip etmesi gerekiyor. Buna yatırım yapması gerekiyor.
ESKİ MESLEK LİSESİNİN KALİTESİ İLE ŞUANKİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİNİN KALİTESİ BİLE BİR DEĞİL
Sizce sektörel anlamda verilen eğitim yeterli mi?
Meslek lisesi mezunu olan birisi olarak söylüyorum; bir kere eğitim hiç yeterli değil. İzmir motor teknik lisesi mezunuyum. Haftada 8 saat teknik resim dersini, 3 sene boyunca gördüm. Şimdi üniversitelere baktığımız zaman üniversitelerde haftada 1 saattir. Teknik lisede termodinamik dersi vardı. Liseye baktınızda 1 yıl boyunca termodinamik dersi aldık. Fakat bu süre üniversitede daha azdı. Yani şimdi eski meslek lisesinin kalitesi ile şu anki mühendislik fakültesinin kalitesi bile bir değil…
MESLEK LİSELERİNE ÖYLE BİR MUAMELE YAPTILAR Kİ…!
Çünkü meslek liselerine öyle bir muamele yaptılar ki… Meslek lisesine gideceksin de ne olucak… Ama bizim zamanımızda öyle değildi. Derlerdi ki meslek lisesine git üniversiteyi kazanırsan devam edersin, ama kazanamazsan da elinde mesleğin olur. Ve benim dönemimden çıkan arkadaşlarımın aşağı yukarı % 80’i mesleği yapıyor. Çoğu Türkiye’deki üst düzey firmalarda yönetici bir çoğu… Bizim okuduğumuz lisede öğretmen… Kimileri öğretim görevlisi oldu. Böyle bir potansiyeli vardı okulun. Şimdi meslek lisesinden çıkıyor çocuk, ne yapacaksın; bir tane takside çalışırım, şoförlük yaparım. Neden elimi kirleteyim diyor. Artık insanlarda öyle bir şey oldu ki çocuğum yorulmadan para kazansın algısı yaygınlaştı. Aman elim kirlenmesin… Alsancak’ta ofiste oturup çalışsın. Fakat her yer Alsancak değil… Herkes Alsancak’ta oturursa diğer işleri kim yapacak? İşte o yüzden de bu zihniyetin değiştirilmesi gerekiyor.
TUREB KONGRESİ DAHA İYİ YERLERE GELECEK
TUREB Kongresi’nin bu yılki sempozyumu hakkında neler söylemek istersiniz?
İçerik olarak baktığını zaman sonuçta sektör belli, konuşulacak konular belli… Fakat özellikle bu sene yerli üretime, yerlileşmeye olan ilgi ve alaka daha büyük. Aslında baktığınız zaman gün çektikçe geçmişten günümüze doğru bakınca kendi kalitesinin üzerine kalite koyarak yola devam ediyor. Daha iyi yerlere geliceğine de inanıyorum.
Rüzgar elektirik santrallerinin sektöre kattığı ivmeden bahseder misiniz?
İlk başlarda firma yurt dışından geliyordu, tirbünü buraya kuruyordu, parasını alıyordu ve gidiyordu. Bunun Türkiye’ye bir katkısı olmuyordu. Şimdi baktığınız zaman firmalar; kanadı burada üretelim, kuleyi burada yapalım demeye başladı. Türkiye’de yavaş yavaş tedarik zinciri oluşmaya başladı. Bunun haricinde yıllar önce kurulmuş tirbünlerin kompanentleri eskiyor bunların yerine yenilerini koyulacak. Ama bununla ilgili servis, yedek parça vs gibi konularda firmalar muhatap aramaya başlıyor. Bu da yerli üretici için bir fırsat. Bu yüzden bu hareketlenme çok güzel. Firmalara baktığınız zaman bu potansiyeli gören firmalar Türkiye’de üretim yaptırmaya başladı. Bu da işin güzel tarafı…
Dışarıdan yatırımcı çekebiliyor muyuz bu konuda?
Şu anki ekonomik duruma baktığınız zaman biraz zor. Dışarıdan herkes ön yargı ile bakıyor. Bu ön yargıyı kırmakiçin kendimizi doğru anlatmamız gerekiyor. Mesela ENERKON’un Türkiye’de bu kadar çok yatırım yapmasının nedeni ENERKON’un Türkiye’de çok eski bir geçmişinin olmasından kaynaklanıyor. Türkiye’yi çok yakından tanıyan bir firma… ENERKON’un kendi içerisindeki ekibin Türkiye için bir şeyler yapmaya uğraşan iyi bir ekip olması da burada bir diğer etkendir.
KENDİMİZİ DOĞRU ANLATMALIYIZ
Kendimizi çok iyi bir şekilde anlatmamız lazım. Ben, yıllardır söylüyorum. Turizmde tanıtım demek gidip stant açıp, lokum dağıtıp, adamın kafasına fes takıp, fotoğraf çektirmek demek değildir. Bunu ısrarla yaptığımız için turizm gelişmedi. Bugün Yunanistan’a baktığınızda ne kadar turist çektiğini göreiliyorsunuz. Yurt dışından gelen müşterilerimiz İzmir’i, gençlerimizi görünce; ‘Türkiye’yi biz böyle medeni, uygar, gelişmiş bir yer ıolarak bilmiyorduk’ diyorlar. Özellikle eğitime bakış açımızı değiştirmemiz lazım. Türkiye’ye nitelikli eleman yetiştiren okulları kurmamız lazım. Evet, üniversite mezunu gençlerimiz çok, doğru ama 1 milyon tane her sene hiçbir şey öğrenmemiş üniversite mezunu mühendis çıkıcağına 500 tane iyi mühendis çıkarmalıyız. O diğer 500 tane ise iyi bir teknisyen olsun. O zaman işler daha kolay yürür.
TİBET ARBAK KİMDİR?
1969 izmir doğumluyum. İzmir Motor Teknik Lisesi, daha sonrasında Kocaeli Mühendislik Fakültesi’ni bitirdim. Daha sonra 1 sene kadar lisan için yurt dışında bulundum. Sonrasında geldiğimde aile şirketimiz olan şirkette çalışmaya başladım. Meslekteki tecrübem 30 yıl kadar oluyor. Okul yıllarımda da şirkette çalışıyordum. Geldikten sonra şirkette farklı bir vizyon, farklı bir misyon çizerek şu anki imalatımızı yaptığımız konuya yöneldik. Sadece bu işe focuslandık ve kendimize bu işi seçtik. Türkiye’de de bu alanda ilklerden birtanesi durumundayız.
Özel Haber
PLATFORMDER ve İPAF İŞBİRLİĞİ TÜRKİYE KONDERANSI SEKTÖRE İVME YARATTI

30 Nisan 2025 tarihinde İstanbul’da Greenpark Pendik Konferans salonunda düzenlenen Platform Türkiye Konferansı etkinliğinde Paltformder sektörünün önemli isimlerini bir araya getirdi.
Personel Yükseltici Platform sektörü için hem teknik hem de stratejik boyutlarıyla fark yaratan buluşma, PLATFORMDER ve IPAF iş birliğiyle gerçekleşti.
Yerli ve yabancı uzmanların katılımıyla sektörün bugünü ve geleceğine dair önemli görüşlerin paylaşılarak çözümlerin tartışıldığı konferans, katılımcılar tarafından büyük bir beğeniyle takip edildi.
Saruhan Günaydın: “Sektörümüz Önemli Bir Büyüme Potansiyeline Sahip”
Açılış konuşmasını gerçekleştiren PLATFORMDER Yönetim Kurulu Başkanı Saruhan Günaydın, sektörün son yıllarda gösterdiği büyümeye dikkat çekerek, Türkiye’de 2013’te 4.000 civarında olan platform sayısının 2024’te 35.000’e ulaştığını ve %742’lik bir artış yaşandığını vurguladı.
Günaydın, “Bu sektörel büyüme önemli bir gelişme olmakla birlikte, kişi başına düşen makine sayısı açısından Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında hâlâ geride olduğumuzu görüyoruz.
Örneğin, Almanya’da bu sayı her 100 bin kişide ortalama 64 civarındadır. Bu da sektörümüzün hâlâ ciddi bir büyüme potansiyeline sahip olduğunu açıkça göstermektedir. Bu potansiyel büyüme fırsatı; ülkemiz, sektörümüz ve iş sağlığı-güvenliği uygulamaları açısından oldukça kıymetlidir” dedi.
Konuşmasında sektörün dijital dönüşüm, yapay zekâ, güvenlik ve yerli üretim başlıklarında ilerlemesi gerektiğini de vurgulayan Günaydın, IPAF ile yürütülen operatör eğitimleri ve sertifikasyon çalışmalarının önemine değindi.
2026 yılında İstanbul’da düzenlenecek IPAF Summit & IAPA Awards’un Türkiye’ye kazandırılmasının gurur verici olduğunu belirten Günaydın, 2025 yılında düzenlenecek Platform Günleri etkinliğinin de daha geniş bir alanda sektörün en büyük buluşmalarından biri olmaya devam edeceğini aktardı.
Konferansın sektör için yeni iş birlikleri ve çözümler doğuracağını dile getirerek tüm katılımcılara teşekkür etti.
Peter Douglas: “Satış Yapmıyoruz, Sorun Çözüyoruz”
Saruhan Günaydın’ın ardından kürsüye gelen IPAF CEO’su Peter Douglas, Platform Türkiye Konferansı’nda yaptığı sunumda, İngiltere’deki Nationwide Platforms firmasının güvenlik, eğitim ve mühendislikteki dönüşüm sürecini katılımcılarla paylaştı.
15.000 ünite ve 1.300 çalışanla faaliyet gösteren şirketin, 2008’den bu yana uyguladığı “Tech X” standardı sayesinde hem iş güvenliği hem de verimlilik alanlarında büyük ilerlemeler kaydettiğini belirten Douglas, “Her çalışan, iş güvenliği konusunda yöneticisini bile durdurabilecek yetkiye sahiptir” diyerek davranış temelli güvenlik kültürünün önemine dikkat çekti.
Douglas, IPAF ile olan iş birliklerini de örneklerle anlatarak, kazaların raporlanması, eğitim içeriklerinin geliştirilmesi ve yüksekte çalışma konularında sektöre rehberlik ettiklerini aktardı.
IPAF Summit ve Europlatform gibi uluslararası organizasyonlara aktif katılım sağladıklarını belirten Douglas, yılda 15.000 kişiye eğitim verdiklerini vurguladı. Konuşmasında “Satış yapmıyoruz, sorun çözüyoruz” mottosuna dikkat çeken Douglas, IPAF çatısı altında Türkiye’de de benzer dönüşümlerin mümkün olduğunu ifade etti.
Yapay Zekâ, Platform Kiralama Sektöründe Dönüşümün Anahtarı Oluyor
IPAF Platform Türkiye Konferansı’nda konuşan Alias2k CEO’su Gian Luca Benci, yapay zekânın personel yükseltici platform sektöründeki kullanım alanlarını ve getirdiği yenilikleri çarpıcı örneklerle ortaya koydu.
“Kiralama süreçlerini daha akıllı, hızlı ve verimli hale getirmek artık mümkün” diyen Benci, öngörücü bakım, dinamik fiyatlandırma, envanter optimizasyonu, otomatik hasar tespiti ve kişiselleştirilmiş müşteri deneyimi gibi 10 temel alanda yapay zekânın kiralama sektörünü dönüştürdüğünü vurguladı.
Benci’nin sunduğu Piko, Rental Expert ve Pricing Tool gibi yazılımlar, şirketlere hem operasyonel hem de ticari açıdan önemli avantajlar sunuyor. Sadece doğru fiyatı bulmakla kalmayan bu sistemler, aynı zamanda geçmiş sözleşmeleri analiz ederek kâr marjı ve pazar eğilimleri doğrultusunda stratejik yönlendirme sağlıyor.
“Yapay zekâ, sadece bir teknolojik gelişme değil, kiralama sektörünün rekabet gücünü artıran bir iş ortağıdır” ifadeleriyle konuşmasını tamamlayan Benci, konferansa katılanlara ilham verdi.
Dönüşerek Geleceğe Liderlik: “Türkiye Platform Sektörü Büyüme Aşamasında”
IPAF Platform Türkiye Konferansı’nda “Dönüşerek Geleceğe Liderlik” başlıklı bir sunum gerçekleştiren Stratejik Yönetim Danışmanı Dr. Kâmil Bayar, sektör temsilcilerine stratejik dönüşümün önemini çarpıcı verilerle aktardı.
Avrupa ve ABD’de platform sektörünün olgunluk evresine girdiğini belirten Bayar, Türkiye’de ise sektörün hâlâ büyüme aşamasında olduğunu ifade etti.
“Kendini tanı, rakibini tanı, alanı tanı” mottosuyla Sun Tzu’dan ilham alan Bayar, sektörün güçlü yanlarının fırsatlara dönüştürülebileceğini, bunun için strateji, liderlik, insan kaynağı ve dijitalleşme gibi alanlara yatırım yapılması gerektiğini vurguladı.
SWOT analizine de yer verilen sunumda, sektörün maliyet avantajı, yeşil enerji projeleri ve dijitalleşme potansiyeline dikkat çekilirken; eğitim eksikliği, satış sonrası hizmet zayıflığı ve finansal kırılganlık gibi riskler hatırlatıldı. Bayar, “Dönüşüm zor bir yolculuktur ancak strateji, vizyon ve kararlılıkla ömrü çınar gibi uzatmak mümkündür” diyerek katılımcılara sürdürülebilir başarı için bütüncül bir dönüşüm modeli önerdi. Konuşma, katılımcılardan büyük ilgi gördü.
IPAF’tan Küresel Güvenlik Vurgusu
Dr. Kâmil Bayar’ın konuşmasının ardından kahve molası verilen etkinlik, IPAF Bölgesel Gelişim Müdürü Romina Vanzi’nin sunumuyla devam etti. Küresel kaza verilerinin sektör güvenliğinin gelişimi için kritik rol oynadığını vurgulayan Vanzi, 2022-2024 yılları arasında dünya genelinde bildirilen 3.309 kazada 369 ölüm yaşandığını aktarırken;
Türkiye’de aynı dönemde 5 vakanın 4’ünde ölümle sonuçlandığını söyledi. En yaygın kaza nedenlerinin platformdan düşme, devrilme ve elektrik çarpması olduğunu belirten Vanzi, bu vakaların çoğunun önlenebilir olduğunun altını çizdi.
IPAF’ın bu verilerden yola çıkarak geliştirdiği “Don’t Fall For It”, “High Voltage” ve “Stop Overturns” gibi küresel güvenlik kampanyalarının 100’den fazla ülkede binlerce kişiyle buluştuğunu ifade eden Vanzi, kazaların sadece istatistik değil, alınması gereken önlemlerin pusulası olduğunu vurguladı.
“Güvenlik kampanyaları, rehber dokümanlar, eğitim videoları ve operatör kurslarıyla sektöre yön veriyoruz” diyen Vanzi, veri odaklı hareket etmenin platform sektöründe sürdürülebilir güvenlik için temel bir adım olduğunu söyledi.
Türkiye’de Sektörün 20 Yıllık Değerlendirmesi: “Sadece Büyümek Yetmez, Doğru Büyümek Gerek”
Platform Türkiye Konferansı’nda konuşan PLATFORMDER Yönetim Kurulu Üyesi Sibel Aygül, Türkiye’de personel yükseltici platform sektörünün son 20 yıldaki gelişimini kapsamlı bir şekilde değerlendirdi.
2000’li yılların başında yalnızca son kullanıcılara yapılan satışlarla sınırlı olan pazarın, bugün güçlü kiralama firmaları ve 35.000’i aşan makine parkı ile dev bir sektöre dönüştüğünü vurgulayan Aygül, bu büyümenin İstanbul Havalimanı, Çanakkale Köprüsü ve şehir hastaneleri gibi büyük projelerle desteklendiğini belirtti.
Aygül, sektörün sürdürülebilirliği için kurumsallaşma, doğru istihdam ve vizyoner yönetim anlayışının kritik önemde olduğunu ifade etti. Eğitimli personel eksikliğine ve teknik istihdam açığına dikkat çeken Aygül, PLATFORMDER olarak Haydarpaşa Endüstri Meslek Lisesi’nde başlatılan personel yükseltici platform dersleri gibi projelerle sektöre genç yetenekler kazandırmayı hedeflediklerini söyledi.
Sözlerini, “Türkiye pazarı çok büyük ama hâlâ gelişmeye açık; doğru yönetilen rekabet ve güçlü ilişkiler bizi daha ileriye taşıyacak” diyerek tamamladı.
Ekonomi Paneli Büyük Bir İlgiyle Takip Edildi
Sibel Aygül’ün sunumu sonrasında öğlen yemeği arası verilen konferans, yemek sonrası ekonomi paneli ile devam etti.
Tüm gün boyunca programın sunuculuğunu da üstlenen Nazlı Bolak’ın moderatörlüğünde gerçekleşen panelde ünlü ekonomistler; Prof. Dr. Burak Arzova, Murat Sağman ve Dr. Selçuk Mutlu yer aldı. Sektörün; ekonomik dengeler, küresel ticaret politikaları ve finansman modelleri ekseninde geleceğinin tartışıldığı panel, katılımcılar tarafından ilgiyle takip edildi.
İnteraktif olarak gerçekleşen panelde, ekrana yansıtılan sorulara katılımcılar anında cevap vererek, panelin daha verimli geçmesini sağladılar.
IPAF Rental+ Belgesi ile Kiralama Sektörüne Güven ve Standart Geliyor
Ekonomi paneli sonrası verilen kahve arasının ardından programın son bölümüne geçildi. IPAF Rental+ Program Yöneticisi Martin Wraith yapmış olduğu sunumda, personel yükseltici platform sektöründe güvenliğin ancak ortak standartlar ve bağımsız denetimlerle sağlanabileceğini vurguladı.
Sunumunda “IPAF Rental Standard” ve “IPAF Rental+” belgelendirme sistemini tanıtan Wraith, bu sistemin, dünya genelinde kiralama şirketlerinin iş sağlığı, çevre, kalite ve yasal uygunluk açısından denetlenerek yüksek hizmet standartlarına ulaştığının kanıtı olduğunu belirtti.
Wraith, bugün dünya genelinde IPAF’a üye kiralama şirketlerinin %23’ünün Rental+ sertifikasına sahip olduğunu, bu oranın her yıl arttığını ifade etti. Denetimler sırasında tespit edilen eksiklikler arasında risk analizlerinin yetersizliği, kayıt altına alınmayan ön kontroller ve teknik ekiplerin yeterlilik belgelerinin bulunmaması gibi kritik noktalar yer aldığını belirtti.
“Sadece güvenli ekipman değil, güvenli süreçler de gerekiyor” diyen Wraith, IPAF Rental+ belgesinin kiralama sektöründe hem müşteri güvenini artırdığını hem de işletmelere sürekli iyileşme fırsatı sunduğunu vurguladı.
Manlift’ten IPAF Rental+ Uygulamasıyla Sürdürülebilir Başarı Örneği
Wraith’in ardından kürsüye gelen Manlift Orta Doğu temsilcisi Rob Cavaleri, IPAF Rental+ sertifikasyonunun sadece bir denetim süreci değil, kiralama şirketleri için yapısal bir gelişim modeli sunduğunu vurguladı.
Cavaleri, Manlift’in iş sağlığı, güvenliği, çevre ve kalite (SHEQ), kurumsal sosyal sorumluluk (CSR) ve sürekli iyileştirme hedefleriyle IPAF Rental+ rehberinin tamamen örtüştüğünü belirterek, bu sürecin şirketin müşteri memnuniyetini artıran operasyonel başarılarına doğrudan katkı sağladığını ifade etti.
Cavaleri sunumunda, bakım onarım süreçlerinden depo yerleşim planlamasına, görsel yönetimden çalışan motivasyonuna kadar pek çok alanda IPAF Rental+ yönergelerinin sağladığı yapısal katkıya dikkat çekti.
“Bu sistem, müşterilerimizi etkileyen somut sonuçlar ve motive ekipler yaratıyor” diyen Cavaleri, IPAF Rental+ uygulamasının yalnızca iç süreçleri değil, aynı zamanda ticari başarıyı da güçlendirdiğini belirtti. Konuşması, uluslararası standartları benimseyen kiralama firmaları için ilham verici bir örnek sundu.
Kiralamada Yeni Dönem: Dijital Dönüşümle Verimlilik ve Güvenlik Artıyor
Platform Türkiye Konferansı’nda konuşan Zeplin Teknoloji Proje Müdürü Aykut Polat, “Yükselmenin Yeni Yolu” başlıklı sunumuyla kiralama sektöründe dijital dönüşümün sağladığı avantajlara dikkat çekti. Polat, filo yönetimi, saha operasyonları, bakım-servis süreçleri ve müşteri ilişkileri yönetimi gibi birçok alanda dijital araçların kullanılmasının iş süreçlerini daha şeffaf, güvenli ve verimli hale getirdiğini vurguladı. Mobil çözümler sayesinde bakım ve arıza yönetiminin kolaylaştığını, iş güvenliği standartlarının dijital destekle güçlendiğini belirtti.
Raporlama ve analiz sistemlerinin yöneticilere öngörüye dayalı karar alma imkânı sunduğunu aktaran Polat, yapay zekâ destekli uygulamaların ise sektörün geleceğinde belirleyici rol oynayacağını ifade etti.
Evrak yönetiminden sözleşme süreçlerine, faturalandırmadan taşımaya kadar tüm aşamaların dijital entegrasyonla yönetilmesinin hem maliyet avantajı sağladığını hem de müşteri memnuniyetini artırdığını aktaran Polat, dijital dönüşümün sadece bir teknoloji yatırımı değil, aynı zamanda rekabet gücünü belirleyen stratejik bir tercih olduğunu vurguladı.
Küresel Sektörü Değerlendirmesi: “Yeni Teknolojilerle Yeni Pazarlar”
Sinoboom CEO Asistanı Dawei He, küresel personel yükseltici platform (MEWP) sektöründeki gelişmeleri ve dönüşüm dinamiklerini kapsamlı bir sunumla aktardı. Küresel ekonomik yavaşlama, ABD-Çin ticaret gerilimi ve enerji dönüşümlerinin sektöre yön verdiğini belirten He, özellikle Güneydoğu Asya, Hindistan ve Orta Doğu’nun önümüzdeki beş yılda %18’lik büyüme oranlarıyla öne çıkacağını söyledi.
2024 yılı itibarıyla küresel platform sayısının 2,8 milyona ulaştığını vurgulayan He, artan güvenlik regülasyonları, yapay zekâ destekli bakım sistemleri ve dijital ikiz teknolojilerinin sektörde standart haline geldiğini belirtti.
Sinoboom’un Avrupa, Hindistan ve Meksika’da yeni üretim üsleri kurarak küresel tedarik zincirinde daha etkin hale geldiğini ifade eden He, firmanın IPAF ile uzun yıllara dayanan iş birliğinin sektörde dijitalleşme ve güvenlik odaklı dönüşümlere öncülük ettiğini aktardı. Elektrikli modeller, hibrit güç sistemleri ve uzaktan yönetim sistemlerinin artık ürün geliştirme stratejilerinin merkezinde yer aldığını belirten He, Türkiye’nin coğrafi ve endüstriyel avantajları sayesinde bu dönüşümde kilit rol oynayabileceğini vurguladı. Konuşma, küresel vizyon arayışındaki sektör temsilcileri için yol gösterici nitelikteydi.
İstanbul Vinç Sosyal Sorumluluk Projesi İle Dikkat Çekti
İstanbul Vinç’in Junior League resim yarışmasında, 29 minik sanatçı ile hayallerini platformlar üzerinde özgürce ifade ettikleri resim sergisi konferans boyunca büyük bir ilgi gördü. İstanbul Vinç çalışanlarının çocukları tarafından resmedilen eserler, Platform Türkiye Konferansı fuaye alanı girişinde sergilendi. Makinelerin ciddi dünyası, çocukların renkli hayal güçleriyle birleşince ortaya herkesi neşelendiren şahane bir sonuç çıktı. Ziyaretçilerin içini kıpır kıpır eden resimler, katılımcılar tarafından beğeniyle karşılandı.
Konuşmacı ve Sponsorlara Plaket Takdimi Yapıldı
Programın kapanışında PLATFORMDER Genel Sekreter Yardımcısı Abdullah Tuncer ile IPAF Bölgesel Gelişim Müdürü Romina Vanzi birer konuşma gerçekleştirerek katılımcılara teşekkür etti. Konferansta yer alan tüm konuşmacılara ve sponsor firmalara katkılarından dolayı plaket takdim edilirken, etkinlik toplu fotoğraf çekimi ve akşam yemeği sonrası sona erdi.
Özel Haber
Makine sektörü WIN EURASIA’da yeni pazarlara odaklanacak

Tüm imalat ve hizmet sektörlerine sunduğu çözümler ve 60 milyar doları aşan hacminin yanı sıra dijital ve yeşil dönüşüm konularında önemli adımlar atan Türkiye makine sektörü, Türkiye Makine Federasyonu (MAKFED) öncülüğünde ihracat performansını artırmaya devam ediyor. 2024 yılını 28,3 milyar dolarlık ihracatla tamamlayarak güçlü pazar konumunu elinde tutan sektör, 28-31 Mayıs 2025 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenecek olan WIN EURASIA’da alternatif pazarlara odaklanmayı ve yeni iş birlikleri gerçekleştirmeyi hedefliyor.
Tüm imalat ve hizmet sektörlerinin yanı sıra tarım sektörünün de yürüttüğü sistemleri de geliştirip kuran makine sektörü dijital ve yeşil dönüşüm odağında büyüme yolculuğunu sürdürüyor. Geçtiğimiz yılı 28,3 milyar dolarlık ihracatla tamamlayan sektör yenilikçi çözümleriyle yeni pazarlara odaklanarak ihracatını artırmayı hedefliyor. Türk makina imalatı sektörünün, diğer yan sektörler ile beraber ilerlemesine ve kalkınmasına katkıda bulunma amacıyla çalışmalarını sürdüren sektörün küresel rekabette güçlenmesinde etkin rol oynayan Türkiye Makine Federasyonu (MAKFED) ise, 31 yıldır imalat sanayinin tüm bileşenlerini bir araya getiren Avrasya Bölgesi’nin lider Otomasyon ve Makine Teknolojileri Fuarı WIN EURASIA’da makine sektörünün yeni pazarlara odaklanmasına katkı sunuyor.
Teknoloji arenası sunan fuar
60 milyar dolar imalata karşın 80 milyar doları aşan hacmi ile Türkiye’nin önemli bir makine pazarı konumunda olduğunu ve bu yıl da WIN EURASIA ile alternatif pazarlara odaklanacaklarını belirten Türkiye Makine Federasyonu (MAKFED) Genel Sekreteri Zühtü Bakır, WIN EURASIA’nın sektör için taşıdığı önemi şu sözlerle vurguladı: “WIN EURASIA, merkezinde makine imalat sistemleri olmak üzere ülkemizin adeta bir teknoloji arenasına dönüşmesini sağlayan en önemli buluşma noktalarından biri haline geldi. Burada, en ileri seviyedeki teknolojileri ve trendleri görebiliyor, deneyimleyebiliyoruz. Günümüzde tüm imalat sistemlerinde insansız çözümler arayışı ön planda ve bu süreci ‘ileri otomasyon’ olarak tanımlamak daha doğru olur. Endüstri 4.0 kavramı sahada yerini bulmaya başlarken, firmaların rekabetçi kalabilmesi için bu dönüşüme kayıtsız kalma şansı yok. MAKFED çatısı altındaki makine imalatçıları ile teknoloji ve girdi sağlayıcı firmalar için WIN EURASIA, her yıl daha da artan bir ilgiyle sektörün en önemli buluşma noktalarından biri olmaya devam ediyor.”
Küresel iş birlikleri ile kapsamlı fuar deneyimi
İmalat sanayinin tüm bileşenlerini tek bir çatı altında toplayarak sektöre kapsamlı bir deneyim sunan WIN EURASIA, küresel iş birliklerine ve sektörel dönüşüme yön vermeye devam ediyor. Fuarın sunduğu fırsatlara değinen Hannover Fairs Turkey WIN EURASIA Proje Yöneticisi Sena Mengül, “31 yıldır yenilik ve verimliliğin merkezi olan WIN EURASIA, uluslararası ziyaretçileriyle küresel iş birliklerine kapı aralarken, katılımcı firmalara yeni pazarlara açılma ve rekabet avantajı elde etme imkânı sunuyor. Üretim sektörünün geleceğini şekillendiren en önemli platformlardan biri olarak, en yeni teknolojileri endüstri profesyonelleriyle buluşturuyor ve otomasyon, dijitalleşme ile sürdürülebilirlik alanlarında güçlü iş birliklerinin önünü açıyoruz. Bu dönüşüm sürecinde makine sektörü de kritik bir rol üstleniyor. Türkiye hem 60 milyar doları aşan hacmi hem de her geçen gün ihracatını artıran yapısıyla önemli bir makine pazarı konumunda. Dijital dönüşüm odağında üretimlerini gerçekleştiren makine sektörünün fuarda sergileyeceği yenilikçi çözümler de, sektörün gelişimi ve yeni pazarlara açılması açısından büyük önem taşıyor” dedi.
Teknoloji odaklı ürün ve çözümler fuarda yerini alacak
2024 yılında 19 ülkeden 750 katılımcı ve 41.554 ziyaretçiyi ağırlayarak büyük bir başarıya imza atan WIN EURASIA’nın 31. edisyonuna bu yıl daha da yoğun bir katılım bekleniyor. 2025 yılında da teknoloji odaklı ürün ve çözümleri sektör temsilcileriyle buluşturmaya hazırlanan fuar, genişleyen ürün gruplarıyla otomasyona geçiş ve sektörel gelişime yönelik kapsamlı bir vizyon sunacak. Fuarda, Elektrik, Elektronik ve Enerji Otomasyonu, Endüstriyel ve Fabrika Otomasyonu, Robotik Otomasyon ve Dijital Fabrika Teknolojileri, Makine Otomasyonu ve Teknolojileri, Kaynak ve Robotik Kaynak Teknolojileri gibi üretim süreçlerinin temel bileşenleri sergilenecek. Bunun yanı sıra, geleceğin üretim teknolojilerine odaklanan özel alanlar da fuar kapsamında yer alacak. 5G Arena, Kaynak Uygulama Özel Alanı ve Endüstriyel Yapay Zeka gibi özel alanlar, sektördeki en yeni gelişmeleri tanıtacak. Ayrıca, Hidrojen ve Yakıt Hücreleri Özel Alanı, enerji dönüşümüne yönelik yenilikleri ön plana çıkararak sürdürülebilir çözümleri sektörle buluşturacak.
Özel Haber
Uzmanlar Platformu’nun Etkinliği Fark Yarattı: Yeni Ürünler Görücüye Çıktı

19 Nisan 2025’te Uzmanlar Platform tarafından düzenlenen 6. Geleneksel Müşteri Günleri, fabrikanın yanında bulunan 10 bin m²’lik alanda gerçekleştirildi. Türkiye’nin dört bir yanından yaklaşık 1000’e yakın firmanın katıldığı etkinlik, yoğun ilgi gördü. lansman ’da katılım sağlayan müşterilere özel, makine ve hediye çekilişleri yapıldı.
Grup şirketlerinden Ay Platform, Uzman Lift ve Ay Lift de etkinlikte yer aldı.
Yurt içi piyasada %70 pazar payına sahip olan Uzmanlar Platform, müşteri günlerini ilk kez 2016’da düzenlemeye başlamış, pandemi nedeniyle verilen aranın ardından bu yıl etkinliği tekrar gerçekleştirmişti.
Program, Kuran tilaveti, saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı. Etkinliğe Kartepe Belediye Başkanı Mustafa Kocaman ve ekibi de katılarak alanı gezdi. Belediye Başkanı’na, Uzmanlar Platform Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Tursun ve Fabrika Müdürü Serhan Günaydın ürünler hakkında bilgi verdi.
Etkinlikte PLATFORMDER Başkanı Saruhan Yönetimi, ARÜSDER Başkanı Musa Ertunç ve Yönetimi, İMİAD Başkanı Görkem Durmuş ve LİUGONG Avrupa Başkanı Howard Dale katıldı. Katılımcılar arasında hem sektörün önemli sivil toplum kuruluşları hem de uluslararası temsilciler dikkat çekti.
Uzmanlar Platform ’un 2013 yılında başladığı araç üstü sepetli platform üretimi, 2016’dan bu yana Kocaeli Kartepe’deki tesislerinde devam ediyor. Etkinlikte sergilenen yeni ürünler, yoğun ilgi gördü ve bazı firma temsilcileri siparişlerini hemen iletti.
Firma ayrıca yerli ve milli üretim kapsamında geliştirdiği vinç projesinin ilk makinelerini bu etkinlikte tanıttı. Aylift firması tarafından ithal edilen Çin menşeli LIUGONG marka makaslı ve eklemli platformlar da sergilendi.
Yurt dışı ihracat atağını sürdüren Uzmanlar Platform, Ortadoğu, Batı Avrupa ve Kuzey Afrika ülkelerine yaptığı sevkiyatlarla uluslararası pazardaki etkisini artırmaya devam ediyor.
Etkinlikle ilgili geniş haber, fotoğraf ve sunum içerikleri TKU Magazin Dijital E-https://www.tkumagazin.com/e-dergi/Dergisi’nde yer alacak. Etkinliğe katılanlar ile özel röportajlar. Gelişmeleri kaçırmamak için takipte kalın.
-
1 Konu 1 Konuk4 yıl önce
Sarılar Group’un Genç Yöneticisi Hanifi Gürbüz: Yatırım Odaklıyız, Covid-19 Sürecinde Bile Çalışmalarımız Devam Ediyor…!
-
Özel Haber3 yıl önce
ELFATEK’TEN AKİBA
-
Ağır Yük Taşıma Araçları4 yıl önce
GEMLİK AKTAŞ-1 LOJİSTİK’İN GURUR GÜNÜ
-
Özel Haber4 yıl önce
HASANKEYF’TEKİ TARİHİ TAŞIYAN ÇABA MİSNAK, DÜNYADA YAPILAMAYANI YAPARAK HEM TARİHİ TAŞIDI HEM DE TARİHE GEÇTİ
-
Son Dakika4 yıl önce
Hareket Turquality ile Globaldeki Gücüne Güç Katacak
-
Özel Haber4 yıl önce
Salih Kodaman: Müşteriye verdiğimiz güven, bizim en büyük farkımız
-
Son Dakika4 yıl önce
Düzce eşrafından Sadettin Kayışoğlu vefat etti.
-
Son Dakika3 yıl önce
Devrilen forkliftin altında kalan operatör can verdi