Sektörel Gündem
İhracatta nicelik değil nitelik önemli
Gaziantep Ticaret Odası (GTO) Başkanı Tuncay Yıldırım, ihracattaki sorunların çözümüne odaklanmanın önemini vurguladı. “GTO’ya kayıtlı Suriyeli firma sayısı iç savaştan önce 14 iken şimdi 3 bin 200 oldu” diyen Başkan Yıldırım, yeni ekonomik değerler yaratırken yerel ekonomiyi de korumaya odaklandıklarını ve haksız rekabet oluşmaması için çalıştıklarını anlattı.

Güneş DOĞDU SOYLU
Gaziantep ekonomisinin lokomotifinin ihracat ve ihracata yönelik üretimler olduğunu, bu nedenle küresel gelişmelerin şehir ekonomisini direkt etkilediğini bildiren Gaziantep Ticaret Odası (GTO) Başkanı Tuncay Yıldırım, ihracattaki sorunların çözümüne odaklanmanın önemini vurguladı. GTO Başkanı Yıldırım, ihracatta niceliğin değil niteliğin önemli olduğuna vurgu yaptı. Kent ekonomisine dair konuşan GTO Başkanı Tuncay Yıldırım projeleri hakkında DÜNYA’ya özel açıklamalarda bulundu.
“Haksız rekabet olmaması için çalışıyoruz”
Suriyeli firmalar ile Türk firmalar arasında haksız rekabete sebep olacak herhangi bir uygulama olmaması için çalıştıklarını ifade eden Başkan Yıldırım, savaştan önce GTO’ya kayıtlı 14 Suriyeli firma var iken şimdi bu sayının 3 bin 200 olduğunu söyledi.
“Gaziantep dün sanayi kenti olmadı” diyen Başkan Yıldırım, başarılarının tarihi İpek Yolu üzerindeki şehrin köklü ticaret kültürüne, Antep Savunması’nda İmalat-ı Harbiye Fabrikası’nda kendi cephanesini üreten Tüfekçi Yusuf ’a dayanmakta olduğunu ifade etti. Yıldırım, “Gaziantep 100 yıldır sanayi kentidir, kendi girişimcisi, kendi sermayesi, kendi emekçileri ile beraber 100 yıllar boyunca da sanayi kenti olmaya ve küresel ekonomide başarılara imza atmaya devam edecektir” dedi.
Hedef kilo başına ihracat değerini artırmak
Gaziantep’te ihracatta artık niteliğe odaklanarak hedeflerinin kilo başı ihracat değerini yükseltmek üzerine belirlenmesi gerektiğini söyleyen Başkan Yıldırım, “2022 yılında başta Avrupa olmak üzere ana ihracat pazarlarımızdaki daralmanın olumsuz etkilerini biz de hissettik. Bunun yanında Rusya – Ukrayna savaşının devam eden etkileri, mevcut enflasyonist ortam, finansmana erişimde yaşanan sıkıntılar gibi birçok sorunla mücadele ettiğimiz bir yıl geçirdik, işletmelerimizin verimliliği ve kârlılığı düştü.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen ihracatımızı yüzde 4,3 artırarak 10,5 milyar dolara taşıdık. Halâ dış ticaret fazlası vermeye devam ediyoruz. Eğer bu ihracat performansını artırarak devam ettirmek istiyorsak eğri oturup doğru konuşmalı, büyümenin temeline koyduğumuz ihracattaki sorunların çözümüne odaklanmalıyız. Şu an ihracat rakamlarımız niteliği değil niceliği ifade ediyor.
Yüksek ihracat rakamları düşük TL kaynaklı olup, ihracatçının kâr marjları ve satış miktarları düşmüş durumda. 2023 yılında ihracat hedefimiz şu kadar milyar dolar diyebilir ve hedefi tutturabiliriz de… Ancak bu sadece ihracatı niceliksel olarak tanımlar. Kârsızlığı, düşük kilo başı ihracat değerini, düşen rekabet gücünü, Pazar riskini ifade eder. Bizim niteliğe odaklanarak hedefimizi kilo başı ihracat değerini yükseltmek üzerine belirlememiz gerekir” ifadelerini kullandı.
“Irak’taki potansiyeli doğru değerlendirmeliyiz”
Gaziantep’in ihracatındaki pazarlarına bakıldığında ilk sırada Irak’ın olduğunu aktaran Başkan Yıldırım, “Geçen yılki ihracat pazarlarımızda ilk üçte Irak, ABD ve Suriye var. Irak’a ihracatımız yüzde 22,6 artmış. 1 milyar 978 milyon dolarlık ihracat ile ilk sırada.
Geçtiğimiz günlerde Sayın Valimiz ile Bağdat’a yaptığımız ziyarette de gördüm ki Irak’ta mal ihracatından öte büyük bir potansiyel mevcut. Özellikle de müteahhitlik, altyapı ve hizmet ihracatını yeniden değerlendirmeliyiz. Bu konuda önümüzdeki süreçte Gaziantep iş dünyası ile Iraklı iş insanlarını bir araya getirecek çalışmalar yapmak için Irak Ticaret Bakanı ile heyetimiz mutabakata vardı” dedi.
“Suriye Masası’nın hedefi yerel ekonomiyi korumak”
Suriye’de yaşanan iç savaş ile başlayan göçü ilk karşılayan illerden biri olarak, büyük bir sorumlulukla karşı karşıya kaldıklarını anlatan Başkan Tuncay Yıldırım, “Savaştan önce Odamıza kayıtlı Suriyeli firma sayısı sadece 14’iken bu rakam 2016 yılına geldiğimizde 700’e ulaşmıştı. 2022 yılı sonunda ise 3 bin 200 oldu. Sayısı hızla artan Suriyeli firmaların Türkçe, Türk iş kanunları ve prosedürleri, bankacılık hizmetleri ve diğer birçok konuda problem yaşadığını gözlemledik. Ortada beklenmedik bir durum vardı ve bunun doğru yönetilmesi gerekiyordu.
Gelen sermaye ve işgücü potansiyelinin yeni iş alanlarına, üretime ve istihdama yöneltilmeliydi. Bir meslek örgütü ve şehrin en büyük sivil toplum kuruluşu olarak bu konuda farkındalık yaratmak, dikkat çekmek, sorunları sahada tespit edip yetkililere aktararak çözüm aramak için 2016 yılında GTO Suriye Masası’nı kurduk. Yaptığı çalışmalar ile 2019 yılında Dünya Odalar Federasyonunun düzenlediği 11. Dünya Odalar Yarışmasının “En Sıra Dışı Projeler” kategorisinde birincilik alan Suriye Masası’nın temel hedefi aslında yerel ekonomiyi korumak” şeklinde bilgi verdi.
Haksız rekabet olmamalı
Başkan Yıldırım, “Yerel ekonomi zarar görmeden yeni ekonomik değerler yaratmak, haksız rekabeti önlemek ve birlikte çalışarak, birlikte üretebilmenin önünü açabilmek. Suriyeli firmalar ile Türk firmalar arasında haksız rekabete sebep olacak herhangi bir uygulama olmaması için çalışıyoruz” dedi
“Projelerin birbiri ile uyum sağlaması verimlilik ve kaynak israfı açısından kritik”
Cumhuriyetin 100. yılının kutlanacağı bu özel yılda ekonomik mücadelenin de zorlu geçeceğini bilerek 30 binin üzerindeki üyelerinin önünü açmak, sorunlarının çözümü, ihtiyaçlarının karşılanması noktasında onların gür sesi ve güçlü temsilcisi olacaklarını bildiren Yıldırım, şu bilgileri verdi: “Odamız uzman kadrosu ile üyelerinin müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak, üyesinin hızla gelişen ve değişen dünyaya uyumunu kolaylaştırabilmek için birçok hizmet sunuyor.
Hem hizmet birimlerimiz hem de iştiraklerimiz aracılığıyla üyelerimize eğitimden, dış ticarete, mesleki gelişime, endüstriyel tasarıma, yeşil dönüşüme, girişimciliğe, gastronomiye kadar birçok alanda hizmet veriyoruz. Tüm bunlarla beraber etkin ticari diplomasi ve lobi gücümüz ile mesleki konularda üyelerimizin beklenti, sorun ve çözüm önerilerini yetkililere ulaştırıp, sonuçlanmasını sağlamak için çalışıyoruz. 2023 ekonomik mücadelenin zorlu geçeceği bir yıl olacak. Bununla birlikte Cumhuriyetimizin 100.yılı olmasından dolayı da özel bir yıl.
Böyle bir yıl için en önemli projemiz, Gaziantep başarısının mimarları üyelerimizin önünü açmak, sorunlarının çözümü, ihtiyaçlarının karşılanması için onların gür sesi, güçlü temsilcisi olmak. Bugüne kadar üyelerimizin ve kentimizin hizmetine sunduğumuz onlarca projenin sürdürülebilirliğine odaklanmak. Bir projeyi hayata geçirmekten çok onun devamlılığını sağlamayı çok daha değerli buluyorum. Projelerimizin devamlılığını sağlamakla birlikte birbirlerini tamamlamasına da dikkat ediyoruz. Böylece hem verimlilik artıyor hem de kaynak israfı olmuyor.”
Ürününüz çevre kaygısı taşımıyorsa satılamayacak
“Dış Ticaret İstihbarat Merkezi” ile pek çok işletmenin ilk ihracatını gerçekleştirdiğini ve yeni pazarlara açılma şansı elde ettiğini aktaran Başkan Yıldırım, “Merkezimizin yürüttüğü “How to be international?” projesi kapsamında 30 KOBİ’ye dış ticaret istihbarat koçluğu verdik, 60 kişiyi de dış ticaret alanında eğitim istihdamını sağladık. Aynı projeye bu yılda da devam ediyoruz. Tabi dış ticareti öğretmek ile iş bitmiyor. Çünkü artık geleceğin ekonomi politikalarına çevreci kaygılar yön veriyor. Eğer ürününüz çevreci kaygıyı taşımıyorsa en kaliteli, en ucuz ürün de olsa satamayacaksınız. Uyumlanmak, dönüşmek zorundasınız. İşte üyelerimizin yeşil dönüşüm sürecine rehberlik etmek hedefi ile “GTO Yeşil Teknoloji Koordinasyon Merkezi” kurduk, bu yıl aktif olarak hizmet verecek” ifadelerini kullandı.
Sektörel Gündem
Manliftlerde Lityum Akü Dönemi: Avantajlar ve Dezavantajlar

Günümüzde inşaat, bakım ve lojistik sektörlerinde yaygın olarak kullanılan personel yükseltici platformlar (makaslı platformlar, eklemli platformlar, dikey platformlar vb.), teknolojik gelişmelerle birlikte daha verimli ve sürdürülebilir hale geliyor. Bu dönüşümün en önemli parçalarından biri ise lityum iyon (Li-ion) akü teknolojisi.
Geleneksel kurşun-asit akülere kıyasla daha uzun ömürlü, hızlı şarj olabilen ve bakım gerektirmeyen lityum aküler, birçok platform üreticisi tarafından tercih edilmeye başlandı. Sektörde bu teknolojiyi benimseyen firmalar arasında Trojan Battery ve Anko Enerji gibi önemli üreticiler yer alıyor. Özellikle Anko Enerji, manlift sistemleri için lityum akü dönüşüm ve enerji çözümleri sunarak işletmelere verimlilik ve maliyet avantajı sağlıyor.
Ancak lityum akülerin avantajları kadar, dikkate alınması gereken bazı dezavantajları da bulunuyor. İşte personel yükseltici platformlarda lityum akü kullanımının öne çıkan artıları ve eksileri:
Lityum Akülerin Avantajları
1. Daha Uzun Ömür
Lityum aküler, kurşun-asit akülere kıyasla 3 ila 5 kat daha uzun ömürlüdür. Ortalama 2.000 ila 5.000 şarj döngüsü sunarak, işletmeler için daha az değiştirme maliyeti anlamına gelir.
2. Daha Hızlı Şarj Süreleri
Lityum aküler, geleneksel akülere kıyasla çok daha kısa sürede şarj olur. Bu özellik, platformların daha kısa sürede kullanıma hazır hale gelmesini sağlayarak iş verimliliğini artırır.
3. Kısa Süreli Şarj İmkanı
Kurşun-asit aküler, tam şarj olmadan kullanıldığında ömürlerini kısaltabilir. Ancak lityum aküler bu sorunu yaşamaz. Örneğin, 1 saatlik öğle molasında bile şarj edilebilir ve kullanım ömrüne zarar vermeden çalışmaya devam edebilir.
4. Daha Hafif ve Kompakt Yapı
Lityum aküler, aynı kapasitedeki kurşun-asit akülere göre daha hafiftir. Bu da personel yükseltici platformların taşınmasını ve manevra kabiliyetini artırır.
5. Bakım Gerektirmeyen Kullanım
Lityum aküler, su ekleme veya düzenli bakım gerektirmez. Bu özellik, bakım maliyetlerini ve iş gücü ihtiyacını azaltarak işletmelere büyük avantaj sağlar.
6. Çevre Dostu Teknoloji
Kurşun içermeyen yapıları sayesinde çevreye daha az zarar verir ve geri dönüştürülebilir malzemeler içerir. Bu da işletmelerin sürdürülebilirlik hedeflerine katkı sağlar.
Lityum Akülerin Dezavantajları
1. Yüksek Maliyet
Lityum akülerin başlangıç maliyeti, kurşun-asit akülere göre daha yüksektir. Ancak uzun vadede daha uzun ömür, düşük bakım gereksinimi ve enerji tasarrufu sayesinde bu maliyet dengelenebilir.
2. Soğuk Havalarda Performans Kaybı
Düşük sıcaklıklarda, lityum akülerin şarj alma süresi uzayabilir ve performans kaybı yaşanabilir. Soğuk hava koşullarında verimliliği koruyabilmek için özel ısıtma sistemleri gerekebilir.
3. Yangın Riski
Lityum iyon aküler, delinme veya aşırı ısınma durumunda yangın riski taşıyabilir. Ancak günümüzde gelişmiş güvenlik sistemleri sayesinde bu risk büyük ölçüde minimize edilmiştir.
Lityum Akülerle Geleceğe Yatırım
Sektörde lityum akü kullanımı giderek yaygınlaşırken, daha uzun ömür, yüksek verimlilik ve çevre dostu yapısıyla işletmeler için cazip bir alternatif haline gelmiştir. Ancak yüksek yatırım maliyeti ve soğuk hava koşullarındaki performans düşüşü gibi dezavantajları göz önünde bulundurulmalıdır.
Lityum akü teknolojisi, uzun vadede hem maliyet hem de operasyonel verimlilik açısından önemli kazançlar sunarak personel yükseltici platformlarda yeni bir dönem başlatıyor.
Lityum akülerle donatılmış platform üreticilerinin sunduğu çözümler ve toplam sahip olma maliyetleri değerlendirilerek doğru yatırım kararları alınabilir.
Sektörel Gündem
Sanatın Gücü, Çocukların Hayal Gücü: İstanbul Vinç Resim Yarışması

İstanbul Vinç, yalnızca sektörel çözümler sunmakla kalmayıp topluma değer katan projelere imza atıyor. Bu yıl ilk kez düzenlenen çocuk resim yarışması, genç yeteneklerin hayal gücüne dokunarak sanata olan ilgilerini artırmayı ve özgün bakış açılarını desteklemeyi hedefledi. Yarışmanın teması “İstanbul Vinç Güvenle Yükseliyor” olarak belirlendi.
Yarışmaya Katılım ve Çalışmalar
Türkiye genelindeki tüm İstanbul Vinç şubelerinden katılım sağlanan yarışmada, çalışanların çocukları kendi gözlerinden İstanbul Vinç’i resmetti. Katılımcılar arasında, gökyüzüne yükselen makineler ve güvenli çalışma ortamlarını yansıtan çeşitli eserler dikkat çekti. Her bir çalışma, şirketin birlikteliğini pekiştirirken çocukların hayal gücünü ortaya koydu.
Jüri Değerlendirmesi ve Kazananlar
Jüri üyeleri, eserleri yaratıcılık, teknik uygulama ve temaya uygunluk kriterlerine göre titizlikle değerlendirdi. Kazananlar şu şekilde belirlendi:
Eyüp Kaan Deveci: İstanbul Vinçi rengarenk hayal dünyasında başarılı bir şekilde konumlandırdı.
Ebrar Duru Kaya: “İstanbul Vinç Güvenle Yükseliyor” temasını yansıtan çalışması büyük beğeni topladı.
Ebubekir Gümüş: İstanbul’un detaylarına öncelik veren çalışması ile fark yarattı.
İstanbul Vinç Pazarlama Müdürü Işıl Bilgin, sosyal medya üzerinden yaptığı değerlendirmede, yarışmanın hem çocuklarımızın sanat yeteneklerini ortaya çıkarmada hem de şirket içindeki birlikteliği güçlendirmede önemli bir rol oynadığını vurguladı. Bilgin, “Bu yarışma, geleceğimizin sanatçılarına ve liderlerine ilham veren, sosyal sorumluluk bilincimizi pekiştiren anlamlı bir adım. Çocuklarımızın hayal gücünü desteklemek, İstanbul Vinç ailesi olarak en büyük gurur kaynağımız” ifadelerini kullandı.
Sosyal Sorumluluk ve Gelecek Vizyonu
Yarışma, İstanbul Vinç ailesinin bir parçası olan çalışanların ve ailelerinin katılımıyla, şirket içindeki birlikteliği ve sosyal sorumluluğu pekiştirdi. Her katılımcının emeğine verilen değeri göstermek amacıyla tüm çocuklara D&R hediye kartları takdim edildi. Şirket, bu etkinliği önümüzdeki yıllarda geleneksel bir hale getirerek, sanatı, yaratıcılığı ve çocukların gelişimini desteklemeye devam etmeyi planlıyor.
Sanat, hayal gücüyle yükseklere ulaşır. İstanbul Vinç, sadece makinelerini değil, çocukların hayallerini de geleceğe taşıma misyonunu gururla sürdürüyor.
Sektörel Gündem
İMİAD Başkanı Görkem Durmuş: ” Tavrımız Net Olmalı”

İstif Makinaları İş Adamları Derneği (İMİAD) Başkanı Görkem Durmuş TKU Magazin Dijital Dergisine verdiği röportajda Forkliftlerde emisyon sistemlerinin iptalinin, ayıplı mal, hukuki sorumluluk ve gelecek nesillere zararı ile ilgili söylememizde önemli konulara vurgu yaptı.
Forklift sektöründe giderek yaygınlaşan ve büyük tehlike arz eden bir durumla karşı karşıya olduğunu belirten Durmuş, “Emisyon sistemleriyle oynanmış, DPF’si (Dizel Partikül Filtresi) iptal edilmiş, AdBlue sistemi devre dışı bırakılmış makineler piyasaya sunuluyor. Bazı satıcılar daha az bakım maliyeti vaadiyle bu sistemleri iptal ederek kullanıcıya ‘avantaj’ sağladığını iddia ediyor. Oysa bu makineler, fabrika çıkışı teknik standartlara uygun olmadığı için ‘ayıplı mal’ statüsündedir ve hukuki yaptırımlara tabi olduğunu” söyledi.
DPF ve AdBlue Neden Önemlidir?
Modern forkliftlerde yer alan DPF, EGR ve AdBlue sistemleri, motorlu araçlardan kaynaklanan zehirli gazların doğaya salımını önlemeye yönelik hayati parçalardır. İfadesini kullanan Durmuş, “Bu sistemler sayesinde karbon monoksit, azot oksit gibi insan sağlığına zararlı gazlar minimize edilir. Özellikle kapalı alanlarda çalışan forkliftlerde bu sistemlerin işlevi, doğrudan işçi sağlığını ilgilendiren bir konudur.”
İş Kazaları ve Hukuki Sorumluluk
Emisyon sistemleri devre dışı bırakılmış makineler, kapalı ortamlarda ciddi iş kazalarına yol açabilir. Zehirli gaz solunumu nedeniyle bayılmalar, solunum hastalıkları ve uzun vadeli sağlık problemleri yaşanabilir. Bu tür durumlar meydana geldiğinde makine sahibi ve işveren doğrudan sorumludur ve ağır cezalarla karşılaşabilir. Ayrıca bu makineler, iş güvenliği yönetmeliklerine de açıkça aykırıdır.
Emisyonla Oynamak Sadece Teknik Bir Müdahale Değil, Aynı Zamanda Hukuki ve Ahlaki Bir Sorun
Emisyon sistemleriyle oynamak yalnızca teknik bir müdahale değil; aynı zamanda hukuki, ticari ve ahlaki sorumlulukları da beraberinde getirir. Bu tür müdahalelerle şirin görünmeye çalışan bazı satıcılar, aslında kullanıcıyı uzun vadede çok daha büyük risklerle baş başa bırakmaktadır. Bugün düşük bakım masrafı için yapılan bu tercihler, ileride cezalar, iş kazaları ve itibar kaybı olarak geri döner.
Sektör Olarak Tavrımız Net Olmalı
Bu tür uygulamaların yaygınlaşması yalnızca bireysel bir sorun değil; sektörümüzün geleceğini de tehdit eden bir durumdur. Satıcılar bu tarz makineleri satıştan men etmeli, servis noktaları bu sistemlerin iptaline aracı olmamalıdır. Aksine, sektördeki teknik ekiplerin emisyon sistemlerini doğru şekilde tanıması ve arızalarını çözebilmesi, mesleki gelişim adına önemli bir adımdır.
“Gelecek Nesillere Karşı Sorumluluğumuz” Diyerek Sorumluluk Bilincini Vurguladı
Unutulmamalıdır ki emisyon sistemleri yalnızca bugünü değil; yarını da korur. Hava kirliliğiyle mücadele, iklim değişikliğinin önlenmesi ve çevre dostu üretim anlayışı, sadece bireylerin değil; sektörlerin de sorumluluğundadır. Bugün yapılan bir müdahale, gelecekte çocuklarımızın soluduğu havayı etkileyebilir. Bu nedenle gelecek nesillere karşı sorumluluk bilinciyle hareket etmeliyiz.
Sonuç olarak: “Forkliftlerde DPF, EGR ve AdBlue gibi emisyon sistemlerinin devre dışı bırakılması; hukuken suç, ticari olarak risk, çevre açısından ise büyük bir tehdittir. Tüm sektör paydaşlarının bu konuda bilinçlenmesi, kendi makinelerinde ve müşterilerine sundukları ürünlerde bu tür uygulamalara karşı tavır alması, hem sektörümüzün saygınlığı hem de insan sağlığı için elzemdir.” dedi.
-
1 Konu 1 Konuk4 yıl önce
Sarılar Group’un Genç Yöneticisi Hanifi Gürbüz: Yatırım Odaklıyız, Covid-19 Sürecinde Bile Çalışmalarımız Devam Ediyor…!
-
Özel Haber3 yıl önce
ELFATEK’TEN AKİBA
-
Ağır Yük Taşıma Araçları4 yıl önce
GEMLİK AKTAŞ-1 LOJİSTİK’İN GURUR GÜNÜ
-
Özel Haber4 yıl önce
HASANKEYF’TEKİ TARİHİ TAŞIYAN ÇABA MİSNAK, DÜNYADA YAPILAMAYANI YAPARAK HEM TARİHİ TAŞIDI HEM DE TARİHE GEÇTİ
-
Son Dakika4 yıl önce
Hareket Turquality ile Globaldeki Gücüne Güç Katacak
-
Özel Haber4 yıl önce
Salih Kodaman: Müşteriye verdiğimiz güven, bizim en büyük farkımız
-
Son Dakika4 yıl önce
Düzce eşrafından Sadettin Kayışoğlu vefat etti.
-
Son Dakika3 yıl önce
Devrilen forkliftin altında kalan operatör can verdi