Sektörel Gündem
Bilişim ve makine sanayi en çok yatırım alan sektörler arasında
Sektörün lider oyuncuları arasında yer alan ODS Consulting Group, normalleşme süreciyle hareketlenen sektördeki yeni yatırımlara ve fırsatlara …

Sektörün lider oyuncuları arasında yer alan ODS Consulting Group, normalleşme süreciyle hareketlenen sektördeki yeni yatırımlara ve fırsatlara dikkat çekti.
“İhracatta Otomotiv Endüstrisi, Hazır Giyim Konfeksiyon ile Çimento Cam Seramik ve Toprak Ürünleri sektörü atakta”
İhracat danışmanlığı alanında fark yaratan çalışmalara imza attıklarını belirten ODS Consulting Group Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Onur Seçkin, “Genel ticaret sisteminin verilerine göre Türkiye’de ihracat 2021 yılının ilk yedi ayında, bir önceki yılın aynı dönemine göre %34,9 oranında artış kaydederek 121,4 milyar dolar seviyesine yükseldi. Danışmanlık hizmeti sunduğumuz Otomotiv Endüstrisi, Hazır Giyim Konfeksiyon, Çimento Cam Seramik ve Toprak Ürünleri sektörünün ihracatta ön plana çıktığını görüyoruz. İhracatçılar Meclisimizin hazırladığı rapor, bu konuda detaylı bilgi sunuyor.” dedi.
E-ticaret’in önemi
İhracat verilerinin analizi aşamasında tüketici alışkanlıklarındaki değişikliklerin de dikkatlice ele alınması gerektiğinin altını çizen Seçkin, “Pandemi sonrasında nihai tüketiciler açısından yaşanan en önemli değişim, e-ticaret eğilimi olarak dikkat çekiyor. Bu konuda verilere bakıldığında, Türkiye’nin toplam e-ticaret hacmi, 2020 yılının ilk 6 ayında 2019 yılının aynı dönemine göre %64 artış göstererek 91,7 milyar liraya yükseldi. Bu dönemde 3 bin 761 KOBİ, e-ticarete başladı. Türkiye’nin 2020 yılının ilk 6 ayındaki 91,7 milyar liralık e-ticaret hacminin %91’ini (83,3 milyar lirası) yurt içi harcamalar, %5’ini (4,5 milyar lira) e-ithalat dediğimiz Türkiye’nin diğer ülkelerden alımları ve %4’ünü de e-ihracat olarak belirttiğimiz diğer ülkelerin Türkiye’den alımları oluşturdu.” dedi.
Seçkin, e-ticaret süreçlerinde özellikle depolama ve ürün teslimi aşamalarında birtakım operasyonel sorunlarla karşılaşıldığını vurguladı ve ekledi: “E-ticaret gönderilerine uygun olarak taşıma sistemlerinde iyileştirme yapılması, operasyonun buna göre şekillendirilmesi, e-ticaret firmaları ile kargo şirketleri arasındaki iş birliğinin geliştirilmesi gerekiyor. Şehir içi dağıtım problemlerinin önüne geçebilmek için şehir içinde merkez olarak kullanılabilecek depolama çözümlerine yatırım yapılması, depolama, lojistik, dağıtım konularında nitelikli personel istihdam ihtiyacının karşılanması da dikkat edilmesi gerekenler diğer noktalar.”
“Şirketler en çok yeni pazarlar bulma ve var olan pazarlarda derinleşmeye yönelik strateji geliştirme konusunda yönlendirilme talebinde bulunuyorlar”
ODS Consulting Group olarak her sektörden değerli firmaların ihtiyaçlarını karşıladıklarını, hem üretim yapan firmaların hem de hizmet verdikleri sektörlerin amacının ortak olduğunu söyleyen Onur Seçkin, “Nasıl ve hangi adımları atarak ihracatımızı daha da iyi noktaya getirebiliriz sorusuna eğiliyoruz. Bu noktada firmalara, doğru fiyatta doğru satış ağı ve stratejik pazarlarda doğru rakip analizleriyle daha sağlam adımlar atmalarını öneriyoruz.” dedi.
Sektördeki yeni yatırımlar ve fırsatlar
2021 yılını yatırımlar açısından da değerlendiren Seçkin, “Yatırım planı olan birçok işletme, pandeminin yoğun olarak yaşandığı 2020 yılı sonuna kadar bu yatırımları ertelemek durumunda kaldı. Bu yılın ilk çeyreği itibariyle yaşanan talep hareketliliği ile kapasite anlamında yetersiz kalan işletmeler harekete geçmeye, pandemi öncesinde ötelenen tüm yatırımlar bir anda hızlı bir şekilde gerçekleşmeye başladı. Danışmanlık yaptığımız sektörler arasında en çok sayıda yatırımın bilişim sektöründe gerçekleştiğini görüyoruz. Onu makine sanayi sektörü takip ediyor. E-ticaret kanalının küresel pazarda ciddi avantaj kazanıp, B2C konusunda özellikle lojistik firmalarına daha çok fırsat ve avantaj sağlayacağını düşünüyorum. Sanayi üretiminde ürün ve sektör çeşitliliği ile gelişmiş yan sanayi avantajı, ülkemizin güçlü yönleri olarak öne çıkıyor. Esnek ve hızlı üretim yapımız, ürün standartlarımızda AB ile uyumlu hareket edilmesi, güçlü lojistik hizmetlerimiz, yüksek liman ve taşımacılık kapasitesi ve gelişmiş ihracat finansman olanakları da diğer avantajlarımız.” dedi.
“İlk 6 ayda yaklaşık %150 oranında büyüdük”
200’ü aşkın profesyoneli bünyesinde bulunduran, yurt içi ve yurt dışındaki ofislerinde müşterilerinin değişen ihtiyaçlarına çözüm sağlayan ve global bir marka olma yolunda ilerleyen ODS Consulting Group; Savunma ve Havacılık, IT ve Yazılım, Tüketici Ürünleri, Otomotiv Sanayi, Makine İmalat, Kamu Projeleri, Kimya Sanayi, Medikal Ürünler ve Elektronik Ürünler gibi çok geniş bir spektrumda, farklı endüstrilerde hizmet sunuyor.
Onur Seçkin, ODS Consulting Group’un pandemi döneminde yaptığı atılımlara da değindi. Bir önceki yıla göre, finansal açıdan ilk 6 ayda yaklaşık %150 oranında bir büyüme gerçekleştirdiklerinin altını çizen Seçkin, pandemi başlangıcında sayısı 70’i aşan tam zamanlı kadrolarının bugün 200 kişinin üzerinde olduğunu vurguladı. Süreçten güçlenerek çıktıklarını söyleyen Seçkin, “Entegre bir yönetim anlayışıyla ve çeşitli yazılım çözümlerini kullanarak farklı lokasyonlarda ama tek hedefe kilitlenmiş bir ekip kurduk. Bir yandan altyapımızı dijitalleşmeye yaptığımız yatırımla çok daha güçlendirirken diğer taraftan personele yoğun bir eğitim programı ile gelişim fırsatı sunduk. Bu süreçte öne çıkan uluslararası iş geliştirme hizmetimiz ve pandemi sonrasında yoğun istihdama dönüşle beraber talep gören işe alım danışmanlık hizmeti ile önemli bir atılım gerçekleştirdik. İş modellerimizi de müşterilerin memnuniyetini artıracak şekilde ve tam da ihtiyaçları gözeterek yeniden ele aldık. Tüm bunları değerlendirdiğimizde ODS olarak önemli başarılara imza attığımızı söyleyebiliriz.” dedi.
Hibya Haber Ajansı
Sektörel Gündem
Manliftlerde Lityum Akü Dönemi: Avantajlar ve Dezavantajlar

Günümüzde inşaat, bakım ve lojistik sektörlerinde yaygın olarak kullanılan personel yükseltici platformlar (makaslı platformlar, eklemli platformlar, dikey platformlar vb.), teknolojik gelişmelerle birlikte daha verimli ve sürdürülebilir hale geliyor. Bu dönüşümün en önemli parçalarından biri ise lityum iyon (Li-ion) akü teknolojisi.
Geleneksel kurşun-asit akülere kıyasla daha uzun ömürlü, hızlı şarj olabilen ve bakım gerektirmeyen lityum aküler, birçok platform üreticisi tarafından tercih edilmeye başlandı. Sektörde bu teknolojiyi benimseyen firmalar arasında Trojan Battery ve Anko Enerji gibi önemli üreticiler yer alıyor. Özellikle Anko Enerji, manlift sistemleri için lityum akü dönüşüm ve enerji çözümleri sunarak işletmelere verimlilik ve maliyet avantajı sağlıyor.
Ancak lityum akülerin avantajları kadar, dikkate alınması gereken bazı dezavantajları da bulunuyor. İşte personel yükseltici platformlarda lityum akü kullanımının öne çıkan artıları ve eksileri:
Lityum Akülerin Avantajları
1. Daha Uzun Ömür
Lityum aküler, kurşun-asit akülere kıyasla 3 ila 5 kat daha uzun ömürlüdür. Ortalama 2.000 ila 5.000 şarj döngüsü sunarak, işletmeler için daha az değiştirme maliyeti anlamına gelir.
2. Daha Hızlı Şarj Süreleri
Lityum aküler, geleneksel akülere kıyasla çok daha kısa sürede şarj olur. Bu özellik, platformların daha kısa sürede kullanıma hazır hale gelmesini sağlayarak iş verimliliğini artırır.
3. Kısa Süreli Şarj İmkanı
Kurşun-asit aküler, tam şarj olmadan kullanıldığında ömürlerini kısaltabilir. Ancak lityum aküler bu sorunu yaşamaz. Örneğin, 1 saatlik öğle molasında bile şarj edilebilir ve kullanım ömrüne zarar vermeden çalışmaya devam edebilir.
4. Daha Hafif ve Kompakt Yapı
Lityum aküler, aynı kapasitedeki kurşun-asit akülere göre daha hafiftir. Bu da personel yükseltici platformların taşınmasını ve manevra kabiliyetini artırır.
5. Bakım Gerektirmeyen Kullanım
Lityum aküler, su ekleme veya düzenli bakım gerektirmez. Bu özellik, bakım maliyetlerini ve iş gücü ihtiyacını azaltarak işletmelere büyük avantaj sağlar.
6. Çevre Dostu Teknoloji
Kurşun içermeyen yapıları sayesinde çevreye daha az zarar verir ve geri dönüştürülebilir malzemeler içerir. Bu da işletmelerin sürdürülebilirlik hedeflerine katkı sağlar.
Lityum Akülerin Dezavantajları
1. Yüksek Maliyet
Lityum akülerin başlangıç maliyeti, kurşun-asit akülere göre daha yüksektir. Ancak uzun vadede daha uzun ömür, düşük bakım gereksinimi ve enerji tasarrufu sayesinde bu maliyet dengelenebilir.
2. Soğuk Havalarda Performans Kaybı
Düşük sıcaklıklarda, lityum akülerin şarj alma süresi uzayabilir ve performans kaybı yaşanabilir. Soğuk hava koşullarında verimliliği koruyabilmek için özel ısıtma sistemleri gerekebilir.
3. Yangın Riski
Lityum iyon aküler, delinme veya aşırı ısınma durumunda yangın riski taşıyabilir. Ancak günümüzde gelişmiş güvenlik sistemleri sayesinde bu risk büyük ölçüde minimize edilmiştir.
Lityum Akülerle Geleceğe Yatırım
Sektörde lityum akü kullanımı giderek yaygınlaşırken, daha uzun ömür, yüksek verimlilik ve çevre dostu yapısıyla işletmeler için cazip bir alternatif haline gelmiştir. Ancak yüksek yatırım maliyeti ve soğuk hava koşullarındaki performans düşüşü gibi dezavantajları göz önünde bulundurulmalıdır.
Lityum akü teknolojisi, uzun vadede hem maliyet hem de operasyonel verimlilik açısından önemli kazançlar sunarak personel yükseltici platformlarda yeni bir dönem başlatıyor.
Lityum akülerle donatılmış platform üreticilerinin sunduğu çözümler ve toplam sahip olma maliyetleri değerlendirilerek doğru yatırım kararları alınabilir.
Sektörel Gündem
Sanatın Gücü, Çocukların Hayal Gücü: İstanbul Vinç Resim Yarışması

İstanbul Vinç, yalnızca sektörel çözümler sunmakla kalmayıp topluma değer katan projelere imza atıyor. Bu yıl ilk kez düzenlenen çocuk resim yarışması, genç yeteneklerin hayal gücüne dokunarak sanata olan ilgilerini artırmayı ve özgün bakış açılarını desteklemeyi hedefledi. Yarışmanın teması “İstanbul Vinç Güvenle Yükseliyor” olarak belirlendi.
Yarışmaya Katılım ve Çalışmalar
Türkiye genelindeki tüm İstanbul Vinç şubelerinden katılım sağlanan yarışmada, çalışanların çocukları kendi gözlerinden İstanbul Vinç’i resmetti. Katılımcılar arasında, gökyüzüne yükselen makineler ve güvenli çalışma ortamlarını yansıtan çeşitli eserler dikkat çekti. Her bir çalışma, şirketin birlikteliğini pekiştirirken çocukların hayal gücünü ortaya koydu.
Jüri Değerlendirmesi ve Kazananlar
Jüri üyeleri, eserleri yaratıcılık, teknik uygulama ve temaya uygunluk kriterlerine göre titizlikle değerlendirdi. Kazananlar şu şekilde belirlendi:
Eyüp Kaan Deveci: İstanbul Vinçi rengarenk hayal dünyasında başarılı bir şekilde konumlandırdı.
Ebrar Duru Kaya: “İstanbul Vinç Güvenle Yükseliyor” temasını yansıtan çalışması büyük beğeni topladı.
Ebubekir Gümüş: İstanbul’un detaylarına öncelik veren çalışması ile fark yarattı.
İstanbul Vinç Pazarlama Müdürü Işıl Bilgin, sosyal medya üzerinden yaptığı değerlendirmede, yarışmanın hem çocuklarımızın sanat yeteneklerini ortaya çıkarmada hem de şirket içindeki birlikteliği güçlendirmede önemli bir rol oynadığını vurguladı. Bilgin, “Bu yarışma, geleceğimizin sanatçılarına ve liderlerine ilham veren, sosyal sorumluluk bilincimizi pekiştiren anlamlı bir adım. Çocuklarımızın hayal gücünü desteklemek, İstanbul Vinç ailesi olarak en büyük gurur kaynağımız” ifadelerini kullandı.
Sosyal Sorumluluk ve Gelecek Vizyonu
Yarışma, İstanbul Vinç ailesinin bir parçası olan çalışanların ve ailelerinin katılımıyla, şirket içindeki birlikteliği ve sosyal sorumluluğu pekiştirdi. Her katılımcının emeğine verilen değeri göstermek amacıyla tüm çocuklara D&R hediye kartları takdim edildi. Şirket, bu etkinliği önümüzdeki yıllarda geleneksel bir hale getirerek, sanatı, yaratıcılığı ve çocukların gelişimini desteklemeye devam etmeyi planlıyor.
Sanat, hayal gücüyle yükseklere ulaşır. İstanbul Vinç, sadece makinelerini değil, çocukların hayallerini de geleceğe taşıma misyonunu gururla sürdürüyor.
Sektörel Gündem
İMİAD Başkanı Görkem Durmuş: ” Tavrımız Net Olmalı”

İstif Makinaları İş Adamları Derneği (İMİAD) Başkanı Görkem Durmuş TKU Magazin Dijital Dergisine verdiği röportajda Forkliftlerde emisyon sistemlerinin iptalinin, ayıplı mal, hukuki sorumluluk ve gelecek nesillere zararı ile ilgili söylememizde önemli konulara vurgu yaptı.
Forklift sektöründe giderek yaygınlaşan ve büyük tehlike arz eden bir durumla karşı karşıya olduğunu belirten Durmuş, “Emisyon sistemleriyle oynanmış, DPF’si (Dizel Partikül Filtresi) iptal edilmiş, AdBlue sistemi devre dışı bırakılmış makineler piyasaya sunuluyor. Bazı satıcılar daha az bakım maliyeti vaadiyle bu sistemleri iptal ederek kullanıcıya ‘avantaj’ sağladığını iddia ediyor. Oysa bu makineler, fabrika çıkışı teknik standartlara uygun olmadığı için ‘ayıplı mal’ statüsündedir ve hukuki yaptırımlara tabi olduğunu” söyledi.
DPF ve AdBlue Neden Önemlidir?
Modern forkliftlerde yer alan DPF, EGR ve AdBlue sistemleri, motorlu araçlardan kaynaklanan zehirli gazların doğaya salımını önlemeye yönelik hayati parçalardır. İfadesini kullanan Durmuş, “Bu sistemler sayesinde karbon monoksit, azot oksit gibi insan sağlığına zararlı gazlar minimize edilir. Özellikle kapalı alanlarda çalışan forkliftlerde bu sistemlerin işlevi, doğrudan işçi sağlığını ilgilendiren bir konudur.”
İş Kazaları ve Hukuki Sorumluluk
Emisyon sistemleri devre dışı bırakılmış makineler, kapalı ortamlarda ciddi iş kazalarına yol açabilir. Zehirli gaz solunumu nedeniyle bayılmalar, solunum hastalıkları ve uzun vadeli sağlık problemleri yaşanabilir. Bu tür durumlar meydana geldiğinde makine sahibi ve işveren doğrudan sorumludur ve ağır cezalarla karşılaşabilir. Ayrıca bu makineler, iş güvenliği yönetmeliklerine de açıkça aykırıdır.
Emisyonla Oynamak Sadece Teknik Bir Müdahale Değil, Aynı Zamanda Hukuki ve Ahlaki Bir Sorun
Emisyon sistemleriyle oynamak yalnızca teknik bir müdahale değil; aynı zamanda hukuki, ticari ve ahlaki sorumlulukları da beraberinde getirir. Bu tür müdahalelerle şirin görünmeye çalışan bazı satıcılar, aslında kullanıcıyı uzun vadede çok daha büyük risklerle baş başa bırakmaktadır. Bugün düşük bakım masrafı için yapılan bu tercihler, ileride cezalar, iş kazaları ve itibar kaybı olarak geri döner.
Sektör Olarak Tavrımız Net Olmalı
Bu tür uygulamaların yaygınlaşması yalnızca bireysel bir sorun değil; sektörümüzün geleceğini de tehdit eden bir durumdur. Satıcılar bu tarz makineleri satıştan men etmeli, servis noktaları bu sistemlerin iptaline aracı olmamalıdır. Aksine, sektördeki teknik ekiplerin emisyon sistemlerini doğru şekilde tanıması ve arızalarını çözebilmesi, mesleki gelişim adına önemli bir adımdır.
“Gelecek Nesillere Karşı Sorumluluğumuz” Diyerek Sorumluluk Bilincini Vurguladı
Unutulmamalıdır ki emisyon sistemleri yalnızca bugünü değil; yarını da korur. Hava kirliliğiyle mücadele, iklim değişikliğinin önlenmesi ve çevre dostu üretim anlayışı, sadece bireylerin değil; sektörlerin de sorumluluğundadır. Bugün yapılan bir müdahale, gelecekte çocuklarımızın soluduğu havayı etkileyebilir. Bu nedenle gelecek nesillere karşı sorumluluk bilinciyle hareket etmeliyiz.
Sonuç olarak: “Forkliftlerde DPF, EGR ve AdBlue gibi emisyon sistemlerinin devre dışı bırakılması; hukuken suç, ticari olarak risk, çevre açısından ise büyük bir tehdittir. Tüm sektör paydaşlarının bu konuda bilinçlenmesi, kendi makinelerinde ve müşterilerine sundukları ürünlerde bu tür uygulamalara karşı tavır alması, hem sektörümüzün saygınlığı hem de insan sağlığı için elzemdir.” dedi.
-
1 Konu 1 Konuk4 yıl önce
Sarılar Group’un Genç Yöneticisi Hanifi Gürbüz: Yatırım Odaklıyız, Covid-19 Sürecinde Bile Çalışmalarımız Devam Ediyor…!
-
Özel Haber3 yıl önce
ELFATEK’TEN AKİBA
-
Ağır Yük Taşıma Araçları4 yıl önce
GEMLİK AKTAŞ-1 LOJİSTİK’İN GURUR GÜNÜ
-
Özel Haber4 yıl önce
HASANKEYF’TEKİ TARİHİ TAŞIYAN ÇABA MİSNAK, DÜNYADA YAPILAMAYANI YAPARAK HEM TARİHİ TAŞIDI HEM DE TARİHE GEÇTİ
-
Son Dakika4 yıl önce
Hareket Turquality ile Globaldeki Gücüne Güç Katacak
-
Özel Haber4 yıl önce
Salih Kodaman: Müşteriye verdiğimiz güven, bizim en büyük farkımız
-
Son Dakika4 yıl önce
Düzce eşrafından Sadettin Kayışoğlu vefat etti.
-
Son Dakika3 yıl önce
Devrilen forkliftin altında kalan operatör can verdi