Takip Edin

Makale

Vinç ve Platform Sektöründe İş Kazaları

Yayınlanma tarihi

-

Şölen Tüysüz/Avukat

Kazaları önlemek adına zemin etüdü ve makinanın doğru konumlandırılması ve tam olarak kurulması (ayaklarının tam açılması) kadar, ekipmanın fabrika ayarlarında kullanılması yani moment sistemi gibi kilitleyici sistemlerinin iptal edilmemesi önem taşımaktadır.

En genel tanımı ile kaza, kasıt söz konusu olmaksızın meydana gelen, beklenmedik ve sonucu arzu edilmeyen olaydır. İş kazası ise hukukumuzda genel itibari ile bir istihdam ilişkisi çerçevesinde ele alınmış ve iş kazaları kasıt sözkonusu olmaksızın arzu edilmeyen sonuca neden olayların işçi-işveren ilişkisi açısından netice doğurması olarak genellenmiştir. Nitekim Sosyal Sigortalar Kanunu’nda “sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olay” olarak tanımlanan iş kazaları;

  • Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada
  • İşveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla,
  • Sigortalının, işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
  • Emziren kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
  • Sigortalının, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında

Meydana gelen kazaları da iş kazaları olarak tanımlamıştır.

Biz, vinç ve platform sektöründe yaşanan kazaları genel olarak mesleki faaliyet icrası esnasında meydana gelen olumsuz olaylar olarak tanımlayarak konuya ilişkin genel bir yaklaşımda bulunacağız. Sektörel bazda bakıldığında kazalara neden olan sebeplerin başında operatör hataları, ekipman ve çevresel faktörler (hava durumu, ekipman kurulum zemini vb) ile az da olsa bizlerin ihmali davranışların geldiği görülmektedir. Bu nedenle kazaları önlemek adına zemin etüdü ve makinanın doğru konumlandırılması ve tam olarak kurulması (ayaklarının tam açılması) kadar, ekipmanın fabrika ayarlarında kullanılması yani moment sistemi gibi kilitleyici sistemlerinin iptal edilmemesi önem taşımaktadır. Aynı zamanda ekipmanın periyodik bakım ve kontrollerinin yapılması, aylık ve haftalık genel bakımlarının yapılması ve kayıtlarının tutulması gerekmektedir. Operatörün sertifika yeterliliği ile iş güvenlik eğitimlerinin aldırılarak bunların tekrarlanması önleyici tedbirler olarak karşımıza çıkmaktadır. Son olarak ne kadar tedbir alınırsa alınsın kazalar kaçınılmaz olabildiğinden, kaza sonrası zararın karşılanabilmesi için doğru yerden doğru sigorta poliçesi yaptırılması sektör açısından önem taşıyor. Doğacak farklı zarar türlerini karşılamak adına makine kırılması, mali sorumluluk ve işveren mali sorumluluk sigortaları sektör ihtiyaçlarını karşılayan sigorta türleridir.

KAZADAN SONRA YAPILMASI GEREKENLER

Reklam

Bir kaza meydana geldiğinde aşağıdaki hususlara dikkat etmek ileride karşılaşılacak yasal süreç için yardımcı olacaktır:

  • Olayı aydınlatıcı tutanak tutmak ve ilgililerin açık kimlik bilgileri ile imzalarını almak
  • Olay sonrasını uygun biçimde fotoğraflamak; varsa derhal kamera görüntülerini temin ve muhafaza etmek
  • Hazır değilse operatörün tüm güvenlik ekipmanları ve belgelerini hazır bulundurmak
  • Kolluk kuvvetlerine derhal; bedeni zarar varsa en geç 3 iş günü içerisinde SGK ya bildirmek
  • Ekipman yer değiştirmeden ve kaldırılmadan delil tespiti davası açarak bilirkişi raporu almak

 

BİR KAZA SONUCUNDA KARŞILAŞILACAK DAVA VE TALEPLER NELERDİR?

Meydana gelen kazanın can kaybına yahut yaralanmaya neden olması durumunda olay Savcılık makamına intikal ederek soruşturma başlayacak ve toplanan delillere göre suçlular hakkında ceza davası açılacaktır. Bunun dışında kaza mağduru ya da yakınlarının maddi ve manevi tazminat davaları ile SGK’nın yönelteceği rücu davaları karşılaşılacak hukuk davaları olarak karşımıza çıkmaktadır. Gerek ceza gerekse hukuk davalarının sonuçları ne olursa olsun kuşkusuz onlardan daha önemlisi ölüm yahut kalıcı sakatlık ile sonuçlanan bir kazaya neden olma sebebiyle yaşanan vicdani ağırlık olacaktır. Bu nedenle sorumluluğu ağır bir işi üstlenmiş kişiler olarak tüm tedbirleri alarak faaliyetlerimizi azami titizlik içerisinde yürütmemiz önemlidir.

 

Reklam
Devamını oku
Reklam
Yorum Yaz

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Makale

ALPER KALAYCI ;ENERJİ ,TÜM DÜNYANIN EN ÖNEMLİ KONUSU HALİNE GELDİ

Yayınlanma tarihi

-

ENSİA, BİR PROJE DERNEĞİDİR

Kalaycı açıklamalarına şöyle devam etti: “ENSİA, 2016 Temmuz ayında derneğimiz kuruldu. 7 senemizi doldurmuş durumdayız. 2021 mart ayı itibarıyla da derneğin başkanlığını yürütüyorum. 2016 yılı Temmuz ayında “Türkiye’yi yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği alanında ekipman, teknoloji ve proje üreten uluslararası bir merkeze dönüştürmek” vizyonu ile çıktığımız yolda, temiz enerji alanında ülkemizin en kapsamlı kümelenme adresi olma seviyesine ulaşmış durumdayız. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına doğru koşar adım ilerlerken, 100’e yaklaşan Kurumsal Üyelerimizle 50 bini aşkın insanımıza istihdam sağlıyoruz. Malatya’dan Mersin’e, Adana’dan Ankara’ya, Balıkesir’den İstanbul’a, Kocaeli’nden İzmir’e kadar; yurdumuzun pek çok kentinde faaliyet gösteren üyelerimiz; ülkemizin yenilenebilir ve temiz enerji yolculuğuna katkı koyuyor ve katma değeri yüksek üretimler gerçekleştiriyor. 105 kurumsal üyemiz var, 150’nin üzerinde toplam üyemiz bulunmaktadır.

 

Devamını oku

Makale

Forklift Çatalı Üzerinde Menşesi Yazan Tek Marka: Vetter

Yayınlanma tarihi

-

İSG AÇISINDAN FORKLİFT ÇATALI NEDEN ÖNEMLİ

İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) açısından forklift çatallarının önemli olduğunu bilmeyen yok gibidir. Burada dikkat etmemiz gereken bazı parametreler bulunmaktadır.

Çataldaki ölçüler her zaman kapasiteyi belirlemez. Her zaman çatal ölçüsüne göre yeni bir ürünü teklif etmemeliyiz. Makinanın kapasitesine göre çatalı teklif etmeliyiz.

Çatal ölçüsüne göre hareket edersek kapasitesi düşük olan bir çatalı takmış olabiliriz. 5 tonluk bir makineye 3 tonluk bir çatal takmış olabiliriz. Bu da İSG olarak risklidir.

FORKLİFT ÇATALINDA ÖLÇÜ BİR PARAMETRE FAKAT ANAYASA DEĞİL

Reklam

Her zaman ölçüye göre değil çatalın üzerindeki kapasiteye göre hareket etmek gerekir. Ölçü, kapasiteyi belirlemiyor.

Satın almacı eğer ölçü ile ilgili bir satın alma yaparsa bir kaza, ölümlü bir durum olduğunda satınalmacı sorumludur.

Ama satınalmacı makinenin kapasitesine göre çatal talebinde bulunursa, getiren yanlış getirirse burada getiren sorumludur.

Ölçüye göre mi satınalma yapılıyor? Yoksa kapasiteye göre mi yapılıyor? Çatalın üzerinde yazılı olan kapasiteye her zaman dikkat etmek gerekir. Ölçü bir parametre ama anayasa değil. Burada can alıcı nokta çatalın üzerinde yazan kapasite.Makinanın hakkını verebilmek için makinanın kapasitesi ile çatalın üzerinde yazan çatal kapasitesinin uyumu önemli.

BEYAZ YALANLARA DİKKAT EDELİM

Reklam

. Burada satıcı firmaların da bazı beyaz yalanları bulunmaktadır ve bunlara da dikkat etmek gerekmektedir. Mesela marka Alman markası ama üretim yeri Çin.

Bu, Alman menşeili değil Çin menşeilidir. Buna dikkat etmek gerekmektedir. Çin malına İngiliz diyen de var. Bu marka bunu kendi ülkesinde üretmiyor, fason ürettiriyor, yüksek fiyatlardan pazarlıyorlar. Bunu Almanya’da yapamazlar, İngiltere’de yapamazlar. Bunu sadece bizim Türkiye’de yapabiliyorlar sebebi euro bazında satış yaptıkları için bunlara dikkat etmek gerekiyor.

 

Devamını oku

Haber

GAZETECİ AHMET DOĞAN YAZDI: GELİŞMEKTE OLAN BİR ÜLKE: TÜRKİYE

Yayınlanma tarihi

-

Çocuktum… Küçüktüm yani… Ufacıktım… Türkiye, ‘gelişmekte olan ülkeler’ arasındaydı. Gelişiyorduk. Sürekli gelişiyorduk. Sonra, rahmetli Turgut Özal’ı tanıdım. O zamanlar sadece TRT var tabii… Tonton Özal Amca’mız TRT’ye çıkıyordu. Eline, kalemini alıyordu. Dudaklarını şapırdatıyordu. Ve, ‘İcraatın İçinden’ programı ile ülkede ne var ne yok bir bir anlatıyordu.

Ülkede işler iyiydi… İnşaatlar dikiliyordu. Beton, demir fiyatları da güzeldi. İşler iyiydi sizin anlayacağınız. Eeee, koca inşaatlar dikildiğine göre işler hele bir iyi olmasındıydı…

 

Bir de Özal’ın buzdolabı hesabı vardı. Meşhurdu. Buzdolabıya bakarak işlerin iyi mi kötü olduğunu en iyi hesap uzmanından daha iyi hesaplayabiliyordu… Buzdolabı ekonomi korelasyonu… Ne kaaaa buzdolabı o kaaaa ekonomi…

Ha unutmadan yazmalıyım: Özal döneminde sürekli çağ atılıyorduk. Öyle çağ atlıyorduk, öyle çağ atlıyorduk ki… Atlaya atlaya bir hal olmuştuk… Sırıkla atlayanlar filan yanımızda esamesi okunmayacak türden sporculardı. Çağ atlamak bizden sorulurdu.

Reklam

Halk, zam üstüne zam yiyordu. Rahmetli Kemal Sunal’ın orta direk filmleri o dönemlerin eseridir. Yine stokçuluk üstüne Kemal Sunal en güzel komedi (hiciv) filmlerini o dönem çevirmişti. En azından ülkede film çevrilebiliyordu… (?)

Zamsalak olmuştuk… Ve Rahmetli Nejat Uygur’un ‘kazık gülü’ hepimizin aklındadır. İşte o kazık gülleri o günlerin eseridir…

Aradan uzun zamanlar geçti. Demirelleri gördük, Çiller, Mesut Yılmaz, Yıldırım Akbulut, Necmettin Erbakan, Ecevit (çok kısa) gördük.

Ve o küçük çocuk büyüdü. Büyüdü ve sorgulamaya başladı…Yıl oldu 2023… Cumhuriyetimizin 100. Yılı. İkinci yüzyıla merhaba dedik ülkece. Merhaba diyebildik mi sahi? Sosyal medya fenomenlerinin merhaba dediği kesin de vatandaşın pek merhaba diyecek hali de kalmamış gibi…

 

Reklam

Vatandaş doların, euronun 30 TL olduğu, benzin-mazotun 40 tl civarında seyrettiği

Ve o küçük çocukla beraber ülke de büyüdü. Gelişti. Ama gelişmekte olan ülkeler kategorisinden bir türlü sıyrılamadık. Ha bir de, o kadar geçen zamana rağmen gelişmekte olan ülkeler ligindeyiz. Bu kadar gelişmekte olmak da ne bileyim…

Bir düşünsenize dostlar!

3 tarafımız denizlerle çevrili ve fakat günün sonunda balık dahi yiyemiyoruz. Kişi başına düşen balık tüketiminde diplerdeyiz… Yoo, lüferden, somondan filan bahsetmiyorum. Bildiğiniz hamsi, istavrit yiyemiyoruz. Düz, istavrit yani… Düz hamsi… Balığın Karadeniz görmüş hali yani…

Bir düşünsenize dostlar!

Reklam

Ülkede peri bacaları var. Şafakta o canım seher vaktinde o güzelim bozkır rüzgarı ile balona binenler de var. Peki kim bunlar? Turistler… Biz peki? Biz de ağzımızı açıp balonlara bakıyoruz… Bu ülkenin asıl vatandaşları… Kaçımız balona binebildik? Bir balonun fiyatı ne kadar? 4 kişilik bir aile balona binmeye çalışsa sanırım bırakın maaşını oraya gömmeyi kredi çekmek durumunda kalır…

Haa, kredi demişken. En ufak banka bile yüzde 40-50-60 kar açıklıyor. Bu rakamların üstünde karlılık oranları da var. Marjinal doyum noktası… Ya da var olmanın dayanılmaz hafifliği mi desek, Türkiye’de banka olmanın dayanılmaz hafifliği mi desek? Ben bilemedim… Varın siz adını koyun…

Bir düşünsenize dostlar!

Pamuk, şekerpancarı, incir, fındık, buğday, mercimek, kavun, karpuz, üzüm vs. sizin topraklarınızda hayat buluyor. Siz ise saman ithal ediyorsunuz… Bildiğiniz saman… Düz saman yani…

Bir düşünseniz dostlar!

Reklam

Ya da boş verin dostlar düşünmeyin… Nasılsa bizim yerimize düşünen böyyüklerimiz var. Biz onlardan daha mı iyi bileceğiz. Di mi ama…!

Ahmet Doğan

TKU MAGAZİN

Devamını oku

Trend olan