Takip Edin

Sektörel Gündem

Türkiye’de üretilen animasyonlar dünyayla rekabet ediyor

Sinema ve dizi sektöründe, Türkiye’nin elde ettiği ulusal ve uluslararası başarının yanında, vizyona giren birçok animasyon film gişe rekorları kırdı.

Yayınlanma tarihi

-

Kültür ve Turizm Bakanlığının verdiği destekle ilerleyen yapımcılar, özellikle animasyon filmlerde, dünyada gelişen teknolojiyi takip ederek, başarılı filmlere imza atıyor.

“İstanbul Muhafızları”nın da aralarında yer aldığı birçok filme imza atan Cordoba Animasyon’un kurucularından yapımcı Muhammed Ammar Gündüz ile kurucu ortaklarından yönetmen Musab Gündüz, AA muhabirine sektördeki çalışmalarını anlattı.

Ammar Gündüz, Cordoba Animasyon’u 2008’de kurduklarını, TRT Çocuk kanalının kurulma sürecinde verilen destekle başladıkları animasyon alanındaki çalışmalarını halen sürdürdüklerini söyledi.

“Ebeveynlerin rahatlıkla çocuklarına seyrettirebilecekleri içerikler hazırlamak zorundasınız”

Farklı formatlarda projeler hazırladıklarını dile getiren Ammar Gündüz, “TRT çok ciddi bir girişimde bulundu ve bir çocuk kanalı kurdu. Biz de 2008 yılında ‘Nane ile Limon’ ve ‘Cille’ isimli iki çizgi diziyle başladık. Farklı tarzda iki projeydi. Yaklaşık dört yıl bunların üretimleri sürdü ve daha sonra yayın süreci başladı. Şimdiye kadar 8 çizgi dizi yaptık. Nane Limon, Cille, Gizemler Diyarına Yolculuk, İstanbul Muhafızları, Hızlı Ayaklar ve AFAD R adlı bir özel içerik gerçekleştirdik. Şimdi de Akıncı’yı hazırlıyoruz.” dedi.

Ammar Gündüz, ilk yıllarda senaryo aşamasında zorlandıklarını aktararak, “Normal bir prodüksiyon yapmakla çizgi film yapmak, çizgi yapımı, prodüksiyonu gerçekleştirmek çok farklı işler. Çünkü burada dikkat etmeniz gereken pedagojik kurallar var. Ebeveynlerin rahatlıkla çocuklarına seyrettirebilecekleri içerikler hazırlamak zorundasınız.” ifadelerini kullandı.

TRT Çocuk ve Minika Çocuk televizyon kanallarının, pedagojik bakımdan yapımları ele alan bir ekibinin bulunduğunu vurgulayan Ammar Gündüz, yapımcıların da senaryo aşamasında hassasiyet gösterdiğinin altını çizdi.

“Pedagojik değerlere ve aile değerlerine çok önem verdik”

Yapımcı Ammar Gündüz, zamanla animasyon film senaristlerinin yetiştiğini ve bu boşluğun doldurulduğunu kaydederek, şunları söyledi:

“Türkiye’de yaşanılan en büyük sıkıntı, içeriğin ve animasyon sanatçı ekibinin oluşturulmasıydı. Yavaş yavaş o problemleri aştık ama ilk başladığımızda çok büyük problemdi bunlar bizim için. Ben iki çocuk babasıyım. Kendi çocuğuma seyrettirebileceğim içerikleri üretmem gerekiyor. Bu nedenle pedagojik değerlere ve aile değerlerine çok önem verdik. Mesela İstanbul Muhafızları’nda, Nane Limon’da, Cille’de pedagojik değerler bizim için çok önemliydi. Özellikle ebeveynlerin dertleri çok önemliydi. Bu anlamda çok özel çalışmalar yapmaya çalıştık ve yaptığımıza da inanıyoruz.”

TRT Çocuk ve Minika Çocuk çizgi film kanallarının sektörün gelişimine büyük katkıda bulunduğunu dile getiren Ammar Gündüz, “Yıllardır mesela Hollanda’dan, Almanya’dan televizyon kanalları, çocuk kanalları gelir. Onların inanamadığı en önemli şey; bizim bu kadar kısa sürede bu kadar fazla animasyon üretiyor olmamız. Biz 15 yıl boyunca 6-7 bin dakikaya yakın animasyon üretmişiz. Bu da yılda 5-6 sinema filmine eşdeğer bir dakikadır. Bunu dünyanın hiçbir yerinde bulamazsınız.” değerlendirmesinde bulundu.

“Sıfırdan yapılan bir çizgi filmi 15-20 ayda bitirebiliyoruz”

Ammar Gündüz, animasyon filmlerin hızlı üretiminin Türkiye’deki stüdyoları cazip hale getirdiğini belirterek, “Modelleri hazır olan yaklaşık 52 bölümlük bir çizgi diziyi 2-2,5 yıl içerisinde, bir sinema filmini de 9-10 ayda bitirebiliyoruz. Sıfırdan yapılan bir çizgi filmi de 15-20 ay civarında bitirebiliyoruz ki yurt dışında bu rakamlar 4-5 yıldır.” diye konuştu.

Animasyon filmlerin gördüğü ilgiye işaret eden Ammar Gündüz, şöyle devam etti:

“Televizyonda dizi formatları daha çok ilgi çekiyor. Animasyon filmlerin önce sinemalarda yayınlanması çok önemli bizim için. Bu anlamdaki en büyük handikapımız, animasyon üretiminin uzun süreçli bir yapıya sahip olması. Normal bir prodüksiyon filmde, yaklaşık 4-5 ayda bir filmi çıkartabiliyorken, sıfırdan hazırladığımız animasyon filmde 15-20 ayı bulabiliyor bu süre. Hemen hemen 20 aya böldüğünüz maliyeti ve emeği, sinemalara girdiğinizde 2 ayda geri almaya çalışıyorsunuz.”

Ammar Gündüz, sinema gösteriminin, gelirin hemen alınması, iyi bir izlenme oranı olursa sonraki filmlere kaynak sağlaması gibi pek çok avantajı olduğuna dikkati çekerek, “Animasyonda gişeler normal prodüksiyonlara göre biraz daha düşük olduğu için bazen hayal kırıklığı yaşatabiliyor ama bu bizim yaptığımız tamamen idealist bir iş. Çocuklarımızın sinemaya gittikleri zaman bir şeyler öğrenebileceği, kötü etkilenmeyeceği projeler gerçekleştirmek istediğimiz için sinemayı kesinlikle bir tarafa atamıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Sektöre ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ammar Gündüz, Türkiye’de üretilen animasyonların kısa sürede dünyada ilk dörde veya beşe girebilecek kaliteye ulaşacağını sözlerine ekledi.

“En çok izlenen animasyon kanalları, yerli kanallar olmaya başladı”

Çizgi film yapımcısı ve belgesel yönetmeni Musab Gündüz ise son yıllarda belgesel, sinema ve çizgi animasyon gibi pek çok yapım hazırladıklarını söyledi.

Türkiye’de yerli çocuk kanallarının yaygınlaşmaya başladığı 2008’den bugüne animasyon sektöründe yaşanan gelişmelere vurgu yapan Musab Gündüz, “Türkiye’de en çok izlenen; animasyon kanalları, yerli kanallar olmaya başladı. Türkiye’de bu anlamda ciddi yatırım yapıldı. Nitelik olarak büyük olmasa da nicelik olarak büyük bir yatırım yapıldı. Sunulan bu fırsat sayesinde Türkiye’de 2008’den günümüze kadar en çok izlenen, çizgi film kanalları veya çocuk içerikli kanallar, yerli kanallar olmaya başladı. Tabii dijital platformların da geçtiğimiz 5-6 yılda hayatımıza girmesiyle yeni bir alan oluştu. Dijital platformlar şu anda Türkiye’deki animasyon içerikleriyle ilgili büyük bir destek sağlamasa da önümüzdeki süreçte bu desteğin sağlanacağını düşünüyoruz.” dedi.

Musab Gündüz, 2000’li yılların başından itibaren dünyada ilgi gören Türk dizileri gibi, çizgi dizilerin de yakın zamanda dijital platformlardaki animasyonlar içinde önemli bir yer edineceğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Henüz Türk çizgi dizi eserlerinin sadece dijital platformlara özel olarak üretilmesi söz konusu değil. Önümüzdeki süreçte bunun da yavaş yavaş başlayacağını biliyoruz. Bu vakte kadar da dijital platformların animasyon sektörüne, küresel anlamda çok büyük katkıları olduğunu gördük. Uzun sürelerde büyük bütçelerle üretilen işlere dijital platformlar çok ciddi destek veriyor. Birçok dijital platformda da çok özel serilerin yapıldığını görüyoruz. Bu özel serilere, güzel yapım zamanları da tanınıyor. Dolayısıyla dijital platformlar, dünyada animasyon sektörünü geliştirmekte. Önümüzdeki süreçte Türkiye’de de bu katkıyı sağlayacaklarını düşünüyoruz.”

Türkiye’de animasyon yapımları için ayrılan bütçelerin dünyaya kıyasla düşük kaldığını aktaran Musab Gündüz, şirketlerin kar-zarar planlaması yapmaları nedeniyle projelere verilen sürelerin de kısa tutulduğunu dile getirdi.

Musab Gündüz, animasyon ve oyun sektörünün rekabet etmesinin de zorlukları beraberinde getirdiğini söyleyerek, “Oyun sektörü ve animasyon sektörü temelde aynı üretici ve sanatçıları kullanıyor. Oyun sektörü tabii kendini daha çok ispat etmiş ve daha güçlenmiş vaziyette. Dolayısıyla birçok arkadaşımız oyun sektörüne kayıyor. Bu da animasyon sektörünün daha düşük bütçelerde kalmasından kaynaklanıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

“Türkiye’de üretilen animasyonlar dünyayla rekabet edebiliyor”

İki ve üç boyutlu işlerde, dünya çapında kullanılan teknik, yazılım ve donanımların hemen hemen aynısını kullandıklarını vurgulayan Musab Gündüz, “Türkiye’de üretilen animasyonlar dünyayla rekabet edebilecek halde, ki bunu da Türk izleyicisinin Türkiye’de üretilen animasyonlara rağbetinden de anlayabiliyoruz.” dedi.

Musab Gündüz, Metaverse, Nitelikli Fikri Tapu (NFT) ve sanal para gibi yeni alanlarda yaptıkları çalışmalara da değinerek, şunları kaydetti:

“Bizim de kendi içimizde yapmaya başladığımız çalışmalarımız var. Mesela eski çizgi dizilerimizden Cille’nin yaşadığı ortamları metaverse’e taşıyıp, NFT’lerini hatta belki de bir ekonomisini oluşturmaya çalışıyoruz. Orada kullanılacak ekonomik bir para birimi de oluşturmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla o evrenin içerisinde kullanabilecek bir para birimine ve gençlerin sanal gerçeklikle bir arada bulunabilecekleri, yaşayabilecekleri bir ortam oluşturmaya çalışıyoruz. Bunun çalışmalarına bir yıl önce başlamıştık. Hala önümüzde bir süreç var. O sürecin içerisinde bunu tamamlayıp Cille’yi izleyen arkadaşlara sunmayı düşünüyoruz.”

Yeni dijital teknolojiler kullanılırken dikkatli olunması gerektiğini vurgulayan Musab Gündüz, “Önümüzdeki süreç içerisinde NFT pazarlarının birçoğunun sorun yaşayacağını, bir kısmının bu sorunları atlatarak yerini güçlendirerek devam edeceğini ve daha tam emin olmadan bu pazarlara giren alıcıların dikkat etmesi gerektiğini söyleyebilirim.” dedi.

Neher Animasyon tarafından hazırlanan “Akıncı” animasyon çizgi dizisi, 21 Ocak’ta ATV ve Minika ekranlarında izleyiciyle buluşacak

Devamını oku
Yorum Yaz

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sektörel Gündem

İNNOMEK ÜRETİM GÜCÜNE DEĞER YARATAN MARKA

Yayınlanma tarihi

-

İNNOMEK’ten Yeni Bir Adım: 31 Mayıs’ta Ürün Lansmanı Gerçekleşiyor İnovatif çözümleriyle dikkat çeken İNNOMEK, 31 Mayıs 2025 Cumartesi günü gerçekleştireceği özel bir etkinlikle yeni ürünlerini tanıtacak.

İNNOMEK yetkilileri, “Üretim gücümüzü ve saha çözümlerimizi sizinle paylaşacağımız lansman etkinliğimize davetlisiniz, bu özel günde sizleri de aramızda görmekten büyük mutluluk duyarız” ifadelerini kullandılar.

Etkinlik Detayları;
Tarih:31 Mayıs 2025, Cumartesi
Yer: İNNOMEK
Saat: 13.00

Devamını oku

Sektörel Gündem

SAHİMDER İş- Mak Fest 2025 Sakarya’da Kapılarını Açtı

Yayınlanma tarihi

-

15 – 18 mayıs tarihleri arasında kapıları açık olacak olan SAHİMDER İş- Mak Fest 2025, Serdivan AVM karşında eşsiz bir törenle başladı. Sektörün önde gelen markalarını bir araya getirdi.

Sakarya Hafriyatçılar ve İs Makinaları Derneği (SAHİMDER) öncülüğünde hayata geçirilen İş – Mak Fest 2025, sektörde önemli bir adım atarak ağır iş makineleri dünyasını Sakarya’da bir araya getirdi. Sanayi ve teknoloji alanında dikkat çeken etkinlik, büyük bir katlımla başladı. Açılışta, Serdivan ve Erenler Belediye başkanları ile sivil toplum temsilcileri hazır bulundu. Katılımcılar, festivalin şehir ve ülke ekonomisi açısından taşıdığı öneme vurgu yaptı. Vinçlerden ekskavatörlere, kaldırma sistemlerinden inovatif platform çözümlerine kadar birçok ürünün sergilendiği alanda ziyaretçiler, sektörel gelişmeleri yakından takip etme fırsatı yakaladı.

Açılış Hep Birlikte Yapıldı

Etkinliğin açılış kurdelesi; Serdivan Belediye Başkanı Osman Çelik, Erenler Belediye Başkanı Şenol Dinç, 15 Temmuz Milli irade Derneği Genel Başkan Vekili Yunus Özçelik, SAHİMDER Başkanı Can Akova, SAHİMDER yöneticileri ve katılımcı firma temsilcileri tarafınca birlikte kesildi. İş makineleri dünyasının kalbi bu hafta Sakarya’da atıyor. Ekskavatörlerden vinç sistemlerine, platform çözümlerinden kaldırma ve taşıma ekipmanlarına kadar çok sayıda ürün, etkinlik alanında ziyaretçilerin ilgisine sunuluyor. Katılımcılar, firmaların sahada sergilediği ürünleri yakından inceleme ve avantajlı tanıtım kampanyalarından faydalanma şansı yakalıyor.

SAHİMDER Başkanı Can Akova “Hedefimiz, Bu Organizasyonu Geleneksel Hale Getirmek ve Her Yıl Daha Da Büyütmek. ” Açılışta konuşan SAHİMDER Başkanı Can Akova, “Bu yıl Sakarya’da sektörel anlamda önemli bir adım attık. Türkiye’nin dört bir yanından iş makinaları temsilcilerini bir araya getirdik. Hedefimiz, bu organizasyonu geleneksel hale getirmek ve her yıl daha da büyütmek.

Destek veren tüm kurumlara ve firmalara teşekkür ediyorum” dedi.

İş-Mak Fest 2025, 15-18 Mayıs tarihleri arasında her gün 10.00-19.00 saatlerinde ziyarete açık olacak.

 

Devamını oku

Sektörel Gündem

Manliftlerde Lityum Akü Dönemi: Avantajlar ve Dezavantajlar

Yayınlanma tarihi

-

Günümüzde inşaat, bakım ve lojistik sektörlerinde yaygın olarak kullanılan personel yükseltici platformlar (makaslı platformlar, eklemli platformlar, dikey platformlar vb.), teknolojik gelişmelerle birlikte daha verimli ve sürdürülebilir hale geliyor. Bu dönüşümün en önemli parçalarından biri ise lityum iyon (Li-ion) akü teknolojisi.

Geleneksel kurşun-asit akülere kıyasla daha uzun ömürlü, hızlı şarj olabilen ve bakım gerektirmeyen lityum aküler, birçok platform üreticisi tarafından tercih edilmeye başlandı. Sektörde bu teknolojiyi benimseyen firmalar arasında Trojan Battery ve Anko Enerji gibi önemli üreticiler yer alıyor. Özellikle Anko Enerji, manlift sistemleri için lityum akü dönüşüm ve enerji çözümleri sunarak işletmelere verimlilik ve maliyet avantajı sağlıyor.
Ancak lityum akülerin avantajları kadar, dikkate alınması gereken bazı dezavantajları da bulunuyor. İşte personel yükseltici platformlarda lityum akü kullanımının öne çıkan artıları ve eksileri:

Lityum Akülerin Avantajları
1. Daha Uzun Ömür
Lityum aküler, kurşun-asit akülere kıyasla 3 ila 5 kat daha uzun ömürlüdür. Ortalama 2.000 ila 5.000 şarj döngüsü sunarak, işletmeler için daha az değiştirme maliyeti anlamına gelir.

2. Daha Hızlı Şarj Süreleri
Lityum aküler, geleneksel akülere kıyasla çok daha kısa sürede şarj olur. Bu özellik, platformların daha kısa sürede kullanıma hazır hale gelmesini sağlayarak iş verimliliğini artırır.

3. Kısa Süreli Şarj İmkanı
Kurşun-asit aküler, tam şarj olmadan kullanıldığında ömürlerini kısaltabilir. Ancak lityum aküler bu sorunu yaşamaz. Örneğin, 1 saatlik öğle molasında bile şarj edilebilir ve kullanım ömrüne zarar vermeden çalışmaya devam edebilir.

4. Daha Hafif ve Kompakt Yapı
Lityum aküler, aynı kapasitedeki kurşun-asit akülere göre daha hafiftir. Bu da personel yükseltici platformların taşınmasını ve manevra kabiliyetini artırır.

5. Bakım Gerektirmeyen Kullanım
Lityum aküler, su ekleme veya düzenli bakım gerektirmez. Bu özellik, bakım maliyetlerini ve iş gücü ihtiyacını azaltarak işletmelere büyük avantaj sağlar.

6. Çevre Dostu Teknoloji
Kurşun içermeyen yapıları sayesinde çevreye daha az zarar verir ve geri dönüştürülebilir malzemeler içerir. Bu da işletmelerin sürdürülebilirlik hedeflerine katkı sağlar.

Lityum Akülerin Dezavantajları
1. Yüksek Maliyet
Lityum akülerin başlangıç maliyeti, kurşun-asit akülere göre daha yüksektir. Ancak uzun vadede daha uzun ömür, düşük bakım gereksinimi ve enerji tasarrufu sayesinde bu maliyet dengelenebilir.

2. Soğuk Havalarda Performans Kaybı
Düşük sıcaklıklarda, lityum akülerin şarj alma süresi uzayabilir ve performans kaybı yaşanabilir. Soğuk hava koşullarında verimliliği koruyabilmek için özel ısıtma sistemleri gerekebilir.

3. Yangın Riski
Lityum iyon aküler, delinme veya aşırı ısınma durumunda yangın riski taşıyabilir. Ancak günümüzde gelişmiş güvenlik sistemleri sayesinde bu risk büyük ölçüde minimize edilmiştir.

Lityum Akülerle Geleceğe Yatırım
Sektörde lityum akü kullanımı giderek yaygınlaşırken, daha uzun ömür, yüksek verimlilik ve çevre dostu yapısıyla işletmeler için cazip bir alternatif haline gelmiştir. Ancak yüksek yatırım maliyeti ve soğuk hava koşullarındaki performans düşüşü gibi dezavantajları göz önünde bulundurulmalıdır.

Lityum akü teknolojisi, uzun vadede hem maliyet hem de operasyonel verimlilik açısından önemli kazançlar sunarak personel yükseltici platformlarda yeni bir dönem başlatıyor.
Lityum akülerle donatılmış platform üreticilerinin sunduğu çözümler ve toplam sahip olma maliyetleri değerlendirilerek doğru yatırım kararları alınabilir.

Devamını oku

Trend olan