Takip Edin

Sektörel Gündem

Sirke kategorisine yön verdi rotayı yurtdışına çevirdi

Yüzyılı aşkın sirke tecrübesiyle sirke kategorisine yön veren bir marka olan Kemal Kükrer, dijitalleşmeye de büyük önem veriyor. Marka, sirke ürünlerinin tüm üretim süreçlerinin şeffaf bir şekilde tüketiciler tarafından izlenebileceği Block Chain projesini hayata geçiriyor.

Yayınlanma tarihi

-

FATMA KAYTEZ

Türkiye’nin yüzyıllık markalarından biri olan ve altı yıl önce tamamen Ajinomoto bünyesine katılan Kemal Kükrer, doğduğu Eskişehir’de yıllık 20 bin ton üretim kapasitesine sahip fabrikasında üretimine devam ediyor. 2013 yılında Kemal Kükrer markasının sahibi Kükre Gıda’nın yüzde 50 hissesini satın alan, 2017’de de geriye kalan hisseleriyle birlikte tamamını devralan Ajinomoto’nun İstanbul CEO’su Pürnur Üner Öbek, “Her zaman en iyinin peşinde olan markamızı, geçmişi kadar başarılı bir geleceğe emin adımlarla taşıyoruz” dedi.

Ürünlerinin Türkiye’de olduğu kadar yurtdışındaki ülkelerde de ilgi gördüğünü söyleyen Öbek, hedef pazarları arasında yer alan İngiltere’ye ihracata başladıklarının müjdesini verdi. Öbek, “8,8 Milyon TL ve 238 ton ihracat ile kapattığımız 2022 yılını, 2023’te katlayarak artırabileceğiz” dedi. Ajinomoto İstanbul CEO’su Pürnur Üner Öbek ile Kemal Kükrer markasının kuruluşunu, bünyelerine geçiş sürecini, planlarını ve yatırımlarını konuştuk.

Öncelikle Kemal Kükrer markasının kuruluşunu ve markanın Ajinomoto bünyesine geçişini kısaca anlatır mısınız?

Kemal Kükrer’in yolculuğu, sirkeye adını veren kişinin 1915 yılında, Eskişehir’de bulunan evinin bodrum katında meşe ağacından özel olarak yapılmış iki adet fıçıda ürettiği üzüm sirkesi ile başlıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni kurulduğu dönemde, Eskişehir’in o küçük mahallesinden taşıp bugün onlarca farklı ürünle uluslararası pazarlarda yerini alan Kemal Kükrer markası, Ajinomoto çatısı altında ürünlerini aynı yüksek kalite ile üretmeye devam ediyor. Markamız yüzyılı aşkın bir süredir, geleneksel ve doğal fermantasyon yöntemi ile ürettiği sirkeleri ile sofralarda sağlam ve güçlü bir yer edindi. Aynı zamanda kontrollü ortamlarda ürettiğimiz, güvenilir yüzde 100 nar ekşilerimizin yanı sıra yüksek kaliteli soslarımızla da sofraların ayrılmaz parçası olmaya devam ediyoruz. En iyi malzemelerle, geleneksel ve doğal yöntemlerle ürettiğimiz bu ürünleri gerçek lezzetiyle tüketicilerimizle buluşturuyoruz.

Ne kadarlık bir yatırımla Kemal Kükrer markasını bünyenize kattınız?

1909 yılında Japonya’da kurulan ve bugün dünyanın en büyük gıda şirketleri arasında yerini alan Ajinomoto Grup, Türkiye’nin büyüme potansiyeline duyduğu inanç ile 2011 yılından beri Türkiye’ye yatırım yapıyor. Ajinomoto bu amaçla Türkiye’nin yüzyıllık markalarından Kemal Kükrer markasının sahibi Kükre Gıda A.Ş.’nin yüzde 50’sini 2013 yılında satın aldı, 2017’de ise geriye kalan hisselerini de 181 milyon liraya satın alarak Türkiye’nin çok güçlü ve köklü markasının sahibi oldu.

Ajinomoto’yu bu alana yatırım yapmaya yönelten nedenler neydi?

Ajinomoto, kaliteye önem veren dünya devi bir gıda şirketi. Kemal Kükrer markamızın geleneksel yöntemlerle 100 yılı aşkındır üretim yapması ve markanın kalitesiyle birlikte oluşan güveni, kendi vizyonuna yakın bir noktada gördüğü için öncelikli olarak Türkiye’deki yolculuğuna “kalite ve güven” üzerine kurulu bir marka ile başlamak istedi. Nihayetinde Kemal Kükrer ve Bizim Mutfak ile Türkiye’deki yolculuğuna başlamış oldu. Öte yandan Türkiye; stratejik konumu ve çevre pazarlara erişiminin kolaylığı ile bölgede ayrı bir öneme sahip.

Kemal Kükrer’in üretim yeri, fabrikanın kapasitesi hakkında bilgi verir misiniz?

Şu an Eskişehir’deki fabrikamızda 17.000 m2’lik bir alanda aylık 1600-1700 ton civarı yıllık ise 20 bin ton civarında üretim kapasitemiz bulunuyor. Ürünlerimizi üretirken kaliteye ve AR-GE çalışmalarına çok önem veriyoruz. Kemal Kükrer markamız, tıpkı “Nar Ekşisi” lezzetini Türkiye’ye kazandırdığı gibi, Anadolu’nun değerli lezzetlerini kaliteli ürünler haline getirerek günümüze taşıyor. “Her üzüme bağını soran” meyve seçimi sürecimizden başlayarak, üretimin her safhasında hassas kalite kontrol yöntemleri ile her zaman en iyinin peşinde olan markamızı, geçmişi kadar başarılı bir geleceğe emin adımlarla taşıyoruz.

Biraz da yurtdışı satışlarınızdan bahseder misiniz? Şu anda kaç ülkeye ürün gönderiyorsunuz?

Şu an 17’si direkt 6’sı indirekt olmak üzere 23 ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Tayvan, Peru, Japonya, Katar, Kanada, Malezya, ABD, İsrail gibi ülkelere gerçekleştirdiğimiz ihracatın büyük bölümünü tonaj olarak Almanya karşılıyor. En fazla ihracat gerçekleştirdiğimiz ilk 5 ülke arasında; Almanya, Filistin, Malezya, Katar ve Özbekistan bulunuyor. İngiltere’ye ilk ihracatımızı yaptık

Hedefinizde yeni ülkeler var mı?

Hedefimizde elbette yeni ülkeler de var. Öncelikli olarak İngiltere, Kuveyt, Rusya, Gürcistan, Bulgaristan, Angola ve Gabon’a odaklandık. Bu ülkeler kısa vadedeki hedef pazarlarımızı oluşturuyor. Hedef pazarlarımızdan İngiltere’ye yapacağımız ilk ihracatımızı da henüz gerçekleştirdiğimizin bilgisini sıcağı sıcağını sizlerin aracılığıyla paylaşabilirim. Kemal Kükrer olarak dünyanın dört bir yanına lezzetlerimizi ulaştırıp tüketicilerimizle her ülkede her noktada buluşmayı önemsiyoruz. Bu nedenle de hedeflerimiz arasında bu yıl ihracat yaptığımız ülkeleri 30’a çıkartmak ve daha fazla tüketiciye ulaşmak yer alıyor. Böylece 8,8 milyon TL ve 238 ton ihracat ile kapattığımız 2022 yılını, 2023’te katlayarak artırabileceğiz. Öngörümüz ve planlarımız bu şekilde. Hedeflerimizi her yıl büyüterek daha fazla tüketiciye ulaşmayı ve Kemal Kükrer lezzetlerini dünyanın her noktasına ulaştırmayı hassasiyetle önemsiyoruz.

Block Chain projesini hayata geçiriyor

Dijitalleşme çalışmalarına değinen Pürnur Üner Öbek, bu konuda şunları anlattı: “Pandemi süreci, iş dünyasında devrim yaratacak gelişmeleri gündeme getirdi. Bu süreçte biz de dijital çalışmalara önem verdik. Ürünlerimiz pandemiden önce de online pazar yerlerinde satılıyordu ama pandemide satışlarımız epey hızlandı. Bu durumu görünce kendi dijital satış alt yapımızı oluşturarak ürünlerimizi kendi web sitemizde de satmaya başladık. Kemal Kükrer için Block Chain projemizi hayata geçireceğiz. Bu projemizle birlikte öncelikli olarak sirke ürünlerimizin tüm üretim süreçlerinin şeffaf bir şekilde tüketicilerimiz tarafından izlenebileceği dijital bir alt yapı oluşturmuş olacağız. Tüketicilerimiz alacakları elma sirkesi ürünlerinde şişelerin üzerinde bulunan QR kodu okutarak o sirkede hangi meyvelerin kullanıldığını, bu meyvelerin ne zaman hasat edildiğini, hangi köylerde yetiştirildiğini, asitlik değerinin ne olduğunu, ürün sertifikalarını, üretim sürecini yani soframıza gelene kadar tüm aşamalarını şeffaf bir şekilde görebilecekler. Böylece tüm doğallığımız ve şeffaflığımızla tüketicilerimize her aşamayı göstermiş olacağız.”

Sirke sağlık amacıyla içilmeye başlayınca “Yudumluk” üretildi

Ürün çeşitleri hakkında bilgi veren Pürnur Üner Öbek, sos ve sirke kategorilerinde ürünlerinin bulunduğunu söyledi. Gelişen yeni ihtiyaçlara göre inovatif ürünler üretmeye önem verdiklerine dikkat çeken Öbek, “Örneğin, Kemal Kükrer Yudumluk Sirke ürünlerimiz de bu ihtiyacın sonucu olarak ortaya çıktı. Covid-19 döneminde çıkardığımız bu ürünler tüketici alışkanlıklarının evrilmesi ile kendine pazarda yer buldu. Eskiden çoğunlukla mutfaklarda ya da temizlikte kullanılan sirke, bu dönemde sağlık amaçlı içilerek kullanımındaki artışla beraber hızla büyüyen kategorilerden biri oldu. İçilerek tüketilmesindeki yüksek artışa rağmen, içmek için özel üretilen varyantların olmadığı pazarda, Kemal Kükrer markası yeni “Yudumluk” kategorisiyle içimi daha kolay yeni bir sirke ailesi yarattı” diye konuştu.

Devamını oku
Yorum Yaz

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sektörel Gündem

İNNOMEK ÜRETİM GÜCÜNE DEĞER YARATAN MARKA

Yayınlanma tarihi

-

İNNOMEK’ten Yeni Bir Adım: 31 Mayıs’ta Ürün Lansmanı Gerçekleşiyor İnovatif çözümleriyle dikkat çeken İNNOMEK, 31 Mayıs 2025 Cumartesi günü gerçekleştireceği özel bir etkinlikle yeni ürünlerini tanıtacak.

İNNOMEK yetkilileri, “Üretim gücümüzü ve saha çözümlerimizi sizinle paylaşacağımız lansman etkinliğimize davetlisiniz, bu özel günde sizleri de aramızda görmekten büyük mutluluk duyarız” ifadelerini kullandılar.

Etkinlik Detayları;
Tarih:31 Mayıs 2025, Cumartesi
Yer: İNNOMEK
Saat: 13.00

Devamını oku

Sektörel Gündem

SAHİMDER İş- Mak Fest 2025 Sakarya’da Kapılarını Açtı

Yayınlanma tarihi

-

15 – 18 mayıs tarihleri arasında kapıları açık olacak olan SAHİMDER İş- Mak Fest 2025, Serdivan AVM karşında eşsiz bir törenle başladı. Sektörün önde gelen markalarını bir araya getirdi.

Sakarya Hafriyatçılar ve İs Makinaları Derneği (SAHİMDER) öncülüğünde hayata geçirilen İş – Mak Fest 2025, sektörde önemli bir adım atarak ağır iş makineleri dünyasını Sakarya’da bir araya getirdi. Sanayi ve teknoloji alanında dikkat çeken etkinlik, büyük bir katlımla başladı. Açılışta, Serdivan ve Erenler Belediye başkanları ile sivil toplum temsilcileri hazır bulundu. Katılımcılar, festivalin şehir ve ülke ekonomisi açısından taşıdığı öneme vurgu yaptı. Vinçlerden ekskavatörlere, kaldırma sistemlerinden inovatif platform çözümlerine kadar birçok ürünün sergilendiği alanda ziyaretçiler, sektörel gelişmeleri yakından takip etme fırsatı yakaladı.

Açılış Hep Birlikte Yapıldı

Etkinliğin açılış kurdelesi; Serdivan Belediye Başkanı Osman Çelik, Erenler Belediye Başkanı Şenol Dinç, 15 Temmuz Milli irade Derneği Genel Başkan Vekili Yunus Özçelik, SAHİMDER Başkanı Can Akova, SAHİMDER yöneticileri ve katılımcı firma temsilcileri tarafınca birlikte kesildi. İş makineleri dünyasının kalbi bu hafta Sakarya’da atıyor. Ekskavatörlerden vinç sistemlerine, platform çözümlerinden kaldırma ve taşıma ekipmanlarına kadar çok sayıda ürün, etkinlik alanında ziyaretçilerin ilgisine sunuluyor. Katılımcılar, firmaların sahada sergilediği ürünleri yakından inceleme ve avantajlı tanıtım kampanyalarından faydalanma şansı yakalıyor.

SAHİMDER Başkanı Can Akova “Hedefimiz, Bu Organizasyonu Geleneksel Hale Getirmek ve Her Yıl Daha Da Büyütmek. ” Açılışta konuşan SAHİMDER Başkanı Can Akova, “Bu yıl Sakarya’da sektörel anlamda önemli bir adım attık. Türkiye’nin dört bir yanından iş makinaları temsilcilerini bir araya getirdik. Hedefimiz, bu organizasyonu geleneksel hale getirmek ve her yıl daha da büyütmek.

Destek veren tüm kurumlara ve firmalara teşekkür ediyorum” dedi.

İş-Mak Fest 2025, 15-18 Mayıs tarihleri arasında her gün 10.00-19.00 saatlerinde ziyarete açık olacak.

 

Devamını oku

Sektörel Gündem

Manliftlerde Lityum Akü Dönemi: Avantajlar ve Dezavantajlar

Yayınlanma tarihi

-

Günümüzde inşaat, bakım ve lojistik sektörlerinde yaygın olarak kullanılan personel yükseltici platformlar (makaslı platformlar, eklemli platformlar, dikey platformlar vb.), teknolojik gelişmelerle birlikte daha verimli ve sürdürülebilir hale geliyor. Bu dönüşümün en önemli parçalarından biri ise lityum iyon (Li-ion) akü teknolojisi.

Geleneksel kurşun-asit akülere kıyasla daha uzun ömürlü, hızlı şarj olabilen ve bakım gerektirmeyen lityum aküler, birçok platform üreticisi tarafından tercih edilmeye başlandı. Sektörde bu teknolojiyi benimseyen firmalar arasında Trojan Battery ve Anko Enerji gibi önemli üreticiler yer alıyor. Özellikle Anko Enerji, manlift sistemleri için lityum akü dönüşüm ve enerji çözümleri sunarak işletmelere verimlilik ve maliyet avantajı sağlıyor.
Ancak lityum akülerin avantajları kadar, dikkate alınması gereken bazı dezavantajları da bulunuyor. İşte personel yükseltici platformlarda lityum akü kullanımının öne çıkan artıları ve eksileri:

Lityum Akülerin Avantajları
1. Daha Uzun Ömür
Lityum aküler, kurşun-asit akülere kıyasla 3 ila 5 kat daha uzun ömürlüdür. Ortalama 2.000 ila 5.000 şarj döngüsü sunarak, işletmeler için daha az değiştirme maliyeti anlamına gelir.

2. Daha Hızlı Şarj Süreleri
Lityum aküler, geleneksel akülere kıyasla çok daha kısa sürede şarj olur. Bu özellik, platformların daha kısa sürede kullanıma hazır hale gelmesini sağlayarak iş verimliliğini artırır.

3. Kısa Süreli Şarj İmkanı
Kurşun-asit aküler, tam şarj olmadan kullanıldığında ömürlerini kısaltabilir. Ancak lityum aküler bu sorunu yaşamaz. Örneğin, 1 saatlik öğle molasında bile şarj edilebilir ve kullanım ömrüne zarar vermeden çalışmaya devam edebilir.

4. Daha Hafif ve Kompakt Yapı
Lityum aküler, aynı kapasitedeki kurşun-asit akülere göre daha hafiftir. Bu da personel yükseltici platformların taşınmasını ve manevra kabiliyetini artırır.

5. Bakım Gerektirmeyen Kullanım
Lityum aküler, su ekleme veya düzenli bakım gerektirmez. Bu özellik, bakım maliyetlerini ve iş gücü ihtiyacını azaltarak işletmelere büyük avantaj sağlar.

6. Çevre Dostu Teknoloji
Kurşun içermeyen yapıları sayesinde çevreye daha az zarar verir ve geri dönüştürülebilir malzemeler içerir. Bu da işletmelerin sürdürülebilirlik hedeflerine katkı sağlar.

Lityum Akülerin Dezavantajları
1. Yüksek Maliyet
Lityum akülerin başlangıç maliyeti, kurşun-asit akülere göre daha yüksektir. Ancak uzun vadede daha uzun ömür, düşük bakım gereksinimi ve enerji tasarrufu sayesinde bu maliyet dengelenebilir.

2. Soğuk Havalarda Performans Kaybı
Düşük sıcaklıklarda, lityum akülerin şarj alma süresi uzayabilir ve performans kaybı yaşanabilir. Soğuk hava koşullarında verimliliği koruyabilmek için özel ısıtma sistemleri gerekebilir.

3. Yangın Riski
Lityum iyon aküler, delinme veya aşırı ısınma durumunda yangın riski taşıyabilir. Ancak günümüzde gelişmiş güvenlik sistemleri sayesinde bu risk büyük ölçüde minimize edilmiştir.

Lityum Akülerle Geleceğe Yatırım
Sektörde lityum akü kullanımı giderek yaygınlaşırken, daha uzun ömür, yüksek verimlilik ve çevre dostu yapısıyla işletmeler için cazip bir alternatif haline gelmiştir. Ancak yüksek yatırım maliyeti ve soğuk hava koşullarındaki performans düşüşü gibi dezavantajları göz önünde bulundurulmalıdır.

Lityum akü teknolojisi, uzun vadede hem maliyet hem de operasyonel verimlilik açısından önemli kazançlar sunarak personel yükseltici platformlarda yeni bir dönem başlatıyor.
Lityum akülerle donatılmış platform üreticilerinin sunduğu çözümler ve toplam sahip olma maliyetleri değerlendirilerek doğru yatırım kararları alınabilir.

Devamını oku

Trend olan