Takip Edin

Proje Taşıma Lojistiği

Lojistik sektörü, altyapı ve fon desteği bekliyor

Türk ihracatçısının ana partneri lojistik ve taşımacılık sektörü, AB’ye yapılan taşımacılıkta büyük sıkıntı yaratan Kapıkule Sınır Kapısı’ndaki yığılmalar ve şoför vizeleri sorunu için çözüm talep etti.

Yayınlanma tarihi

-

Nurdoğan ARSLAN ERGÜN

Türkiye dış ticaretinde önemli bir paya sahip olan lojistik ve taşımacılık sektörü, ihracatın daha da güçlenmesinin hedeflendiği bu dönemde hem ihracatçıdan hem de devletten destek bekliyor.

Sektörün gündeminde, özellikle yetişmiş insan gücü, sınır kapılarında yaşanan kuyruklar, şoför vizeleri, dijital ve yeşil dönüşüm, EYT’nin şirketlere getireceği maddi yük ve altyapı gibi sorunlar bulunuyor. Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenler Derneği (UTİKAD) sektörün sorunlarını ve 2023 yılı beklentilerini masaya yatırdı.

“Lojistiğini yönetemeyen ülkeler ticaretini de yönetemeyecek” diyen UTİKAD Başkanı Ayşem Ulusoy, bu yıl sektörün geleceğini kurgulayacaklarını, lojistikte yapısal reform için çalıştay düzenleyeceklerini açıkladı. İlk çalıştayın 5 Ocak’ta yapılacağını bildiren Ulusoy, “Artık işi doğru yapanın kazandığı bilgi değil beceri çağındayız. Yaklaşık 620 üyemizin yüzde 60’ı KOBİ. Bunların çok ciddi desteğe ihtiyacı var. Özellikle yeşil lojistik, karbon salınımı yakın vadede önümüzde. Destekle milli filo gücümüzü arkamıza almak zorundayız” dedi. Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın 2030’a kadar tamamlanacağını hatırlatan Ulusoy, mevzuatın yavaş işlediğini söyledi.

Lojistiğin güçlenmesinin ihracatın da güçlenmesi anlamına geldiğini ifade eden Ulusoy, şunları söyledi: “Türkiye lojistik sektörü gerçekleştirdiği hamlelerle uluslararası mal akışının sürdürülebilmesi adına değerli bir coğrafya olduğunu kanıtladı. Pandemi döneminde bir adım öne çıktık ve aynı adımın devamını Rusya-Ukrayna savaşında kapanan güzergahlar söz konusu olduğunda da gerçekleştirdik.”

Teşvikler tabana yayılsın

Ro-Ro/Ro-La servisleri ve tüm taşıma modları için yerli milli filonun desteklenmesi gerektiğini söyleyen Ayşem Ulusoy, “Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde milli deniz filomuzu oluşturmalıyız, havayolunda da milli filomuzun sayısını artırmalıyız. Filolarımızı güçlendirmeli, yeni pazara girecekleri desteklemeliyiz. Teşviklerin tabana yayılması, KOBİ’lerin de erişebileceği şartlarda olması önemli” dedi. Ulusoy, sektör teşviklerinin satın alma, istihdam yaratma, istihdam destekleme ve şirket içi eğitim destekleri gibi genişletilmesini talep etti.

Yabancı yatırımcı ilgisi arttı

Yabancı yatırımcıların Türkiye’deki lojistik alanındaki fırsatları fark edip buna göre yatırımlar yaptığını dile getiren Ulusoy, “2023-2024 arasında hem konteyner üretim kapasitesi hem de hizmete girecek yeni nesil konteyner gemileri kapasitesi nedeniyle navlun seviyeleri normalleşecek” diye konuştu.

Taşımacılar ne istiyor?

  • Kapıkule Sınır Kapısı ve gümrük çıkış noktalarında insani çalışma şartlarının sağlanması,
  • Sınır kapılarında ve gümrüklerde personel sayısının artırılması,
  • Karayolunda alternatif güzergahlar bulunması,
  • Geçiş belgelerinin sayısının artırılması,
  • Şoförlerin vize alımının kolaylaştırılması,
  • Ulaştırma türleri arasında entegrasyonun sağlanması,
  • İthalat Kontrol Sistemi 2 (ICS2)’ye geçiş için hazırlık yapılması.
  • Tüm taşıma modları için yerli milli filonun desteklenmesi,
  • Sektör teşviklerinin satın alma, istihdam yaratma, istihdam destekleme ve şirket içi eğitim destekleri vb. şekilde genişletilmesi,
  • Ara eleman istihdamı için şirketlere fon desteği sağlanması.
  • Sektörün çevre dostu teknoloji yatırımlarının teşvik edilmesi,
  • Avrupa Yeşil Mutabakatı uygulamalarına ilişkin hızlı aksiyon alınması.
  • Teknolojik yatırımlara ve dijital altyapıya destek verilmesi.
  • Yetki belgesi sayılarında sadeleşmeye gidilmesi,
  • Türkiye’nin lojistik altyapısını destekleyecek yatırımlar yapılması,
  • Demiryolu ağının lojistik merkezlere bağlanmasını sağlayacak altyapı yatırımlarının yapılması,
  • Transit taşımacılığın geliştirilmesi, l Sektöre giriş şartlarının ve TİO yeterliliklerinin revize edilmesi.

Havayoluna 1 Mart’ta vize zorunlu

AB’ye giren tüm eşyaların varışından önce eşyalara ilişkin verilerin alınması için oluşturulan İthalat Kontrol Sistemi 2 (ICS2), 1 Mart 2023 tarihinden itibaren havayolu taşımacılığında uygulanmaya başlayacak. Buna göre, ekonomik operatörler, güvenlik verilerini Giriş Özet Beyanı (ENS) aracılığıyla İthalat Kontrol Sistemi’ne bildirmek zorunda kalacaklar.

Dönüşüme Singapur modeli

Hem Türkiye’nin hem de sektörün dijitalleşmesini misyon edindiklerini söyleyen UTİKAD Yönetim Kurulu Üyesi Serdar Ayırtman, bunun için dünya ölçeğinde araştırmalar yaptıklarını belirtti. Ayırtman, “Tüm süreçleri entegre bir şekilde tamamlamış Singapurlu bir firma ile görüştük ve danışman olarak aldık. 2023 dijitalleşme için çok önemli bir yıl” dedi.

E-ticaret alternatif olacak

Resesyon sürecinin alternatif pazarlara yeni fırsatlar sunması beklenirken özellikle e-ihracatın gündemdeki yerinin artması bekleniyor. UTİKAD’ın araştırmasına göre 2022 yılı ilk 6 ayı Türkiye’de e-ticaret hacmi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 116’lık artışla 348 milyar TL olarak gerçekleşti. 2022 yılı ilk 6 ayında sipariş adetleri yüzde 38 arttı.

EYT nakit akışı sorunu yaratacak

EYT yasasının yürürlüğe girmesiyle lojistik sektöründe büyük sıkıntılar yaşanabileceğini söyleyen UTİKAD Başkan Yardımcısı Barış Dillioğlu, “Zaten çok ciddi yetişmiş eleman sorunu olan bir sektörüz. Diğer yandan firmalara getireceği maddi yük var. Sektör yüzde 75 bandında düştü. EYT nakit akışı sıkıntısı yaratacak. Bu konuda KGF desteğine ihtiyacımız var” dedi.

Devamını oku
Yorum Yaz

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Proje Taşıma Lojistiği

YAKUP VİNÇ AĞIR TONAJLI ve YÜKSEK METRAJLI ÜRÜNLERLE PARKINI YENİLİYOR

Yayınlanma tarihi

-

İş etiğinden ve dürüstlükten taviz vermeden müşterilerinin beklenti ve ihtiyaçlarını karşılamak adına her türlü özveride bulunan Yakup Vinç İşletmeciliği, genç ve dinamik yönetim kadrosuyla çok önemli bir gelişim ivmesi yakalamış durumda. Yakup Vinç İşletmeciliğinin genç ve başarılı Genel Müdürü Rasim Öksüz’le firmasına ve sektöre dair konuştuk.

Kökler OSTİM’de, Hedef Daima İleri 
Yakup Vinç İşletmeciliğinin 1986 yılında Ankara OSTİM’de babası tarafından kurulduğunu kaydeden Öksüz; “Ekibimizi ve makine parkurumuzu teknolojik gelişmeler ışığında sürekli yenileyerek yolumuza emin adımlarla devam ediyoruz. Zaten mottomuzu da bu politikamız neticesinde şekillendirdik; ‘İleri, Daima İleri!’” ifadelerini kullandı.
Piyasaya sundukları hizmetler hakkında konuşan Öksüz, “vinç kiralama yükleme ve boşaltma, vinç kiralama oto araç kurtarma, prefabrik taşıma ve montaj, yapı ve inşaat montajı, trafo yükleme ve taşıma, oto araç kurtarma hizmeti, direk ve tabela montajı, sepetli vinç platform ve forklift kiralama gibi oldukça geniş bir yelpazede piyasalara hizmet sunmaktayız” şeklinde konuştu.

Geniş Hizmet Yelpazesiyle Sektöre Değer Katıyor
Açıklamalarında araç parkurları hakkında da bilgi veren Öksüz şunları dile getirdi: “Makine parkımızda sepetli vinç ve forklift grupları bulunmakta. MPG Acar markalı 100, 75 tonluk araçlarımızla piyasaya önemli hizmetler sunmaktayız. Yakın bir gelecekte 45 ve 30 tonluk makinalarımız parkımızda yerini alacak. Bunların yanı sıra 100-130 ton bandında proje bazlı mobil vinç alımı gerçekleştireceğiz. Parkımızı yenilerken teknolojik gelişmeleri takip ederek sıfır makinaları tercih ediyoruz.”
Sektörlerinde yaşanan teknolojik gelişmelerle birlikte piyasada ağır tonajlı makinaların tercih edilmeye başlandığına dikkat çeken Öksüz; “Metrajlı ve tonajlı ürünler oldukça çoğaldı. Özellikle savunma sanayindeki projelerde ağır tonajlı hi-up makinaları kullanmak zorunluğu var. Aynı şekilde inşaat sektöründe de metrajlı makinalara yani mobil vinçlere ihtiyaç var.” dedi.

Uzman Operatör Yokluğu Sektörü Zorluyor
“Sektörümüzde uzman operatör bulma sıkıntısı kendini fazlasıyla hissettirmekte. Konuyla ilgili biz firmaların, STK’ların ve ilgili devlet kurumlarının bir araya gelerek bir operatörlük okulu açılmasına vesile olmalarının gerekliliğine inanıyorum. Bu konuda VİNÇDER’in ve Başkan Ahmet Bey’in yoğun çalışmaları var. Onlara bir kez de sizin aracılığınızla teşekkür etmek istiyorum. Operatör gibi yetişen personel sıkıntısı da çekmekteyiz. Yani yeni personel yetişmiyor. Yani artık makine almak işin zor kısmı olmaktan çıktı. Alacağınız bu makinaya uzman operatör bulmak, bu makinada çalışacak deneyimli personel bulmak zor artık.”

Devamını oku

Proje Taşıma Lojistiği

Hakan Baltacı: “Sahipsiz Sektör, Devletin Desteğine İhtiyaç Var”

Yayınlanma tarihi

-

İzmir’in sanayi ve inşaat sektöründe uzun yıllardır adından söz ettiren Fındık Vinç Platformun sahibi Hakan Baltacı, sektörün dönüşüm sürecini ve karşılaştıkları zorlukları samimi bir dille anlattı. Baltacı, şirketinin 25 yıla yakın deneyimle başladığı vinç ve platform kiralama işinde yaşadıkları dönüşümü, ekonomik dalgalanmaları ve teknolojik gelişmeleri değerlendirirken, sektörün geleceğine dair umutlarını ve eleştirilerini de ortaya koydu.

“Esas Mesleğim Şasecilik, Dampercilik, Makasçılık…”
Röportajın başında, sektörün geçmişine dair nostaljik anılara yer veren Baltacı, “Esas mesleğim şasecilik, dampercilik, makasçılık…” diyerek başladığı işin zorluklarını ve rekabetin acımasız yüzünü dile getirdi. “18 liranın altına gitmeyeceksin. Gidersen cezai işlem uygularım.” ifadesiyle fiyatlandırmadaki kararlılığını vurgulayan Baltacı, işletmesinin nasıl kendi prensipleri doğrultusunda büyüdüğünü anlattı.

İzmir’de İnşaat Sektörü ve Modernizasyon İhtiyacı
Depremin yarattığı yıkımın ardından, inşaat sektöründeki hızlı yükselişi de gündeme getiren iş insanı, İzmir’in bugün artık “metropole dönüştüğünü” ve artık binaların on beş, yirmi hatta kırk kat seviyelerine çıkmaya başladığını belirtti. Bu durum, eskiden kullanılan makinelerin yetersiz kaldığını ve tonajlı makinelerin devreye girmesi gerektiğini gösteriyor. “Her firmanın bünyesinde bir tane yüz otuz tonluk gibi makine olması lazım.” sözleri, sektörün modernizasyon ihtiyacını çarpıcı bir dille özetliyor.

Eleman Yetişmiyor, Sektör Kan Kaybediyor
Baltacı, sektörde yaşanan insan gücü sıkıntısına da değinerek, “Eleman yetişmemesi büyük bir kayıp” dedi. İşçilerin maaşlarının artmasının, kaliteli elemanları sektöre kazandırmadaki önemin altını çizen iş insanı, kendi prensipleriyle hareket ettiğini ve “Param varsa cebimde basıyorum, makineyi yaptırıyorum. Param yoksa yaptırmıyorum.” diyerek risk almaktan kaçınmadığını ifade etti.

Son olarak, sektörün kurumsallaşması ve dernekleşmesi gerektiğini dile getiren Baltacı, devletin de bu konuda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğini belirtti. “Sahipsiz bir sektör, sahipsiz bir meslek… Devlet de bizim sektörümüze sahip çıkmalı.” ifadesi, tüm sektördeki ortak sorunlara dikkat çekiyor.
Hakan Baltacı’nın açıklamaları, sektörün zorluklarını ve geleceğe yönelik beklentilerini net bir şekilde ortaya koyarken hem işletmelerin hem de devletin bu alanda daha somut adımlar atması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi.

Devamını oku

Enerji Projeleri

TÜREB, WINDEUROPE 2025’Te “Türkiye Rüzgarıyla Sahadaydı” Dedirtti

Yayınlanma tarihi

-

Rüzgar enerjisi alanında dünyanın önde gelen etkinliklerinden biri olan WindEurope, bu yıl Türkiye açısından ayrı bir önem taşıdı.

Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği (TÜREB), ülkemizin rüzgar enerjisi kapasitesini uluslararası düzeyde tanıtmak amacıyla Danimarka’da gerçekleşen WindEurope 2025 etkinliğine 100’ü aşkın kişilik bir heyetle güçlü bir katılım sağladı. Kopenhag’da düzenlenen etkinlikte TÜREB’in organize ettiği özel oturum büyük ilgi gördü. “Türkiye Rüzgarında Yeni Dalga: Büyüme, Yatırım ve Küresel Rekabet” başlıklı oturum, birbirinden değerli konuşmacılarla, TÜREB Başkanı Dr. İbrahim Erden’in moderatörlüğünde gerçekleştirildi.

 

T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkan Yardımcısı Sn. Zeynel Kılınç, Enerjisa Üretim CEO’su Sn. Mert Yaycıoğlu TÜREB Sanayiden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve TPI EMEA Bölgesi Başkan Yardımcısı Sn. Gökhan Serdar  oturumda konuşmacı olarak yer aldı.

Sıfırdan 20 Bin İstihdama

TÜREB Başkanı Dr.İbrahim Erden, konuşmasında:

“Türkiye, kamu ve özel sektörler arasındaki güçlü iş birliğinin de etkisiyle, yirmi yıl önce sadece birkaç yüz megavattan bugün yaklaşık 14 GW’a çıkarak rüzgar enerjisinde kayda değer bir ilerleme gösterdi. İleriye baktığımızda, iddialı hedefimiz, Türkiye’nin küresel yenilenebilir enerji manzarasındaki önemli rolünü vurgulayarak 2035 yılına kadar 48 GW’a ulaşmak. Bugün, WindEurope 2025’te, Avrupa’nın ortak enerji vizyonuna olan sürekli bağlılığımızı vurgulayarak 100’ü aşkın katılımcıdan oluşan bir heyete gururla katılıyoruz. En önemlisi, Türkiye’nin 2028 yılında WindEurope Yıllık Etkinliğine ev sahipliği yapmak üzere adaylığını duyurmaktan mutluluk duyuyorum. WindEurope 2028’i İstanbul’da düzenlemek, Türkiye’nin Avrupa ve Asya arasında yenilenebilir enerji merkezi olarak stratejik konumunu vurgulayacak ve sektörümüzde iş birliğini, yenilikçiliği ve sürdürülebilir büyümeyi daha da teşvik edecektir” dedi.

T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkan Yardımcısı Sn. Zeynel Kılınç Türkiye’nin halen önemli ölçüde dışa bağımlı olduğunu belirten Kılınç, bu durumu değiştirmek için daha fazla yerli üretim, daha fazla yatırım ve daha güçlü bir iş birliği ortamı gerektiğini ifade ederek Türkiye’nin enerji bağımsızlığına ulaşma konusundaki kararlılığını vurguladı.

“Zorlukları Yakından İzlediyoruz”

devletin bu alandaki vizyonunu yatırımcılarla paylaşma sürecinde aktif iletişim kurduklarını ve sektördeki zorlukları yakından izlediklerini belirtti. Bakanlıklar ve özel sektör arasındaki iş birliğinin artırılması gerektiğinin de altını çizdi.

“Büyüme Potansiyelinin Devlet-Yatırımcı Dengesinin Doğru Kurulmasına Bağlı”

TÜREB Sanayiden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve TPI EMEA Bölgesi Başkan Yardımcısı Gökhan Serdar, sektörün büyüme potansiyelinin devlet-yatırımcı dengesinin doğru kurulmasına bağlı olduğunu dile getirdi. Mevcut zorluklara ek olarak, makroekonomik dalgalanmaların küresel rekabet açısından yeni bir zorluk oluşturduğunu belirtti.
Türkiye’nin, Avrupa için güvenilir bir tedarik zinciri ortağı olduğuna dikkat çeken Serdar, bu güvenin devamı için Avrupa’daki partnerlerle daha yakın iş birliklerinin kurulması gerektiğini ifade etti.

 

Enerjisa Üretim CEO’su Mert Yaycıoğlu,  uzun süren izin süreçleri, şebeke bağlantı zorlukları ve çevresel-sosyal etkiler. Bu sorunların aşılması için izin süreçlerinin hızlandırılması, yatırım süreçlerinin optimize edilmesi ve kamu desteğinin artırılması gerektiğini söyleyerek sektörün karşılaştığı en temel sorunlara dikkat çekti. Ayrıca, siber güvenlik konusunun rüzgar enerjisi sektöründe giderek daha kritik hale geldiğini vurgulayan Yaycıoğlu, dijitalleşme yatırımlarının hem bugün hem de gelecekte öncelikli olacağını ifade etti.

Devamını oku

Trend olan