Haber
Konut yapım maliyeti 45 milyar doları bulacak
130 bin binanın, arsa payı hariç olmak üzere yol, kanalizasyon gibi altyapı masrafları dahil yeniden yapım maliyeti 843 milyar 570 milyon lirayı bulacak. Bugünkü kurlarla 44 milyar 823 milyon dolar civarında bir harcama yapılacak.


Deprem felaketinin üzerinden iki hafta geçerken, hasar tespit çalışmalarında da sona yaklaşıldı. Şu ana kadar depremde yıkılanlar dahil, ağır hasırlı olup yıkılması gereken toplam konut sayısı 384 bini buldu. Çalışmalar tamamlandığında bu sayının 535 binin üzerine çıkması bekleniyor.
Ekonomi gazetesinden Hüseyin Gökçe’nin haberine göre birinci sınıf inşaat maliyetlerine göre yol, su, elektrik, kanalizasyon gibi altyapı yatırımları dahil 535 bin ev yapımı için arsa payı ve kamulaştırma maliyeti hariç 843 milyar liranın üzerinde harcama yapılması gerekiyor. Bu rakam 2023 yılı bütçe açığının yüzde 30, bütçede kamu kurumlarının tamamının yatırımı için ayrılan 454 milyar liranın ise iki katına yakın bir seviyede. Ayrıca 4 trilyon 470 milyar liralık bütçe harcama kaleminin ise yüzde 18.8’ine karşılık geliyor.
Açıklanan hasar tespit sonuçlarına göre, depremde yıkılan veya yıkılması gereken binaların yerine yapılacak inşaatlar için tahmini harcama miktarını hesaplandı. Şu ana kadar yapılan hasar tespit çalışmalarında, yıkılan veya yıkılması gereken bina sayısı 105 bine, bağımsız bölüm olarak tanımlanan ev sayısı ise 384 bin 545’e çıktı.
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada depremde evi yıkılan vatandaşlar için yapılacak yeni konutların 105 m2 büyüklüğünde olacağını duyurmuştu.
Altyapı maliyeti inşaat maliyetinin yarısına ulaşıyor
Resmi fiyatlarla 2023 yılı bina inşat maliyet endeksleri m2 başına 6-8 bin lira arasında değişiyor. Bu rakam kaba inşaat maliyeti, yani bina içindeki, banyo, tuvalet, yer döşemesi, armatürler hariç unsurlardan oluşuyor.
İnşaat sektörü kaynakları konutların içinde; parke, lavabo, mutfak dolapları vs gibi alanlara yapılan harcamalarla birlikte günümüz fiyatlarıyla ortalama m2 maliyeti 10 bin lira civarına ulaşıyor.
Yol, kanalizasyon, su, elektrik gibi ana altyapı yanı sıra, cami, okul, sağlık kuruluşu, sosyal tesisler gibi genele yönelik yapılan yatırımların da eklenmesiyle toplam m2 maliyeti 15 bin lirayı buluyor. Bu maliyet unsurlarına, arsa payı veya kamulaştırma bedelleri dahil değil.
105 m2’lik 1 evin maliyeti 1 milyon 575 bin lira
Eğer Bakanlığın yeni konut yapımına ilişkin 105 m2’lik projeksiyonu değişmezse, 105 m2’lik bir evin maliyeti altyapı hariç 1 milyon 50 bin lirayı buluyor. Altyapı eklendiğinde ise maliyet 1 milyon 575 bin liraya çıkıyor.
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın son açıkladığı verilere göre deprem kaynaklı yıkılmış veya ağır hasarlı olup yıkılması gereken binaların toplamı 105 bin oldu. Deprem kaynaklı doğrudan yıkılmış bina sayısına ilişkin veri de ilk kez açıklandı. Buna göre depremin vurduğu illerde 20 bin 662 bina deprem kaynaklı olarak yıkıldı.
Yıkılacak konut sayısının 500 bini aşması bekleniyor
Hasar tespit çalışmalarında 105 bin binada 384 bin 545 konutun(bağımsız bölüm) yıkılması gerektiği belirlendi. Çalışmalar tamamlandığında yıkılan veya yıkılması gereken ağır hasarlı bina sayısının 130 bine, bağımsız bölüm sayısının ise 535 bin 600’e yükselmesi bekleniyor.
535 bin 600 konutun yeniden yapımı için 56 milyon 238 bin m2’lik bina inşaatı yapılması gerekiyor. Altyapı harcamaları hariç bu binaların inşa maliyeti 562 milyar 380 milyon lirayı buluyor. Sosyal donatılar ve altyapı dahil edildiğinde ise inşa maliyeti 843 milyar 570 milyon liraya kadar çıkıyor. 18.82 liralık dolar kuruna göre bunların altyapı hariç bugünkü maliyeti 29 milyar 882 milyon dolar, altyapı dahil maliyeti ise 44 milyar 823 milyon dolar olarak hesaplanıyor.
Bütçenin 5’te 1’i, toplam yatırım bütçesinin iki katı
Gerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gerekse Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, yeni konutların 1 yıl içinde tamamlanacağını duyurmuşlardı. Yılın henüz başında olduğumuz için deprem inşaat harcamalarının tamamına yakınının bu yıl içinde yapılacağını varsayarak yapılan karşılaştırmaya göre ise bütçede ek kaynak ihtiyacının çok büyük olduğunu ortaya koyuyor.
Deprem sebebiyle yıkılan veya yıkılması gereken binaların yeniden yapımı için hesaplanan maliyet 843 milyar lirayı aşacak gibi görünüyor. Bu rakam 4 trilyon 470 milyar liralık 2023 yılı bütçesi gider kaleminin yüzde 18.8’ine karşılık geliyor. Ayrıca bütçeden bu yıl yatırımlar için ayrılan 457 milyar liralık ödeneğin iki katına yaklaşan harcama tutarı, 660 milyar lira seviyesinde öngörülen bütçe açığının ise yüzde 30 üzerinde bir rakama karşılık geliyor.
Cumhurbaşkanının ödenek aktarma yetkisi
2023 yılı Bütçe Kanunu’nun 5’inci maddesinin 4’üncü fıkrası “Doğal Afet Giderlerini Karşılama Ödeneği” başlığını taşıyor. Madde, Strateji ve Bütçe Başkanlığı bütçesinin 99-41.32-01-09.05 tertibinde yer alan ödeneğinden, her türlü doğal afet giderini karşılamak amacıyla mevcut veya yeni açılacak tertiplere aktarma yapmaya Cumhurbaşkanını yetkili kılıyor. Ancak aktarılabilecek bu kaynak bile toplam harcamaların yüzde 10’unu ancak karşılayabiliyor. Üstelik 5’inci madde Cumhurbaşkanına doğal afetler yanı sıra farklı bir çok harcama kalemine yönelik Strateji ve Bütçe Başkanlığı ödeneğinden aktarma yapma yetkisi veriyor.
10 ilde 535 bin 600 bağımsız bölümün yıkılması öngörülüyor
Deprem felaketi 10 ilde önemli hasara sebep olurken, burada yapılması gereken toplam bağımsız birim sayısı, Türkiye’nin küçük nüfuslu 11 ilindeki bağımsız bölüm varlığının tamamına eşit. Bayburt (24.347), Ardahan (28.669), Tunceli (29.606), Gümüşhane (49.045), Iğdır (49.386), Hakkari (52.571), Artvin (58.847), Siirt (67.578), Bartın (67.709), Çankırı (68.624), Bilecik’teki (72.972) toplam bağımsız bölüm sayısı TÜİK verilerine göre 569 bin 354. Depremin vurduğu illerde yıkılması gereken bağımsız bölüm sayısı ise 535 bin 600 olarak öngörülüyor.
Haber
Xylem Türkiye inşaat sektörüne yönelik çözümleriyle fark yaratıyor


İnşaat sektörüne çok yönlü hizmet sunan Xylem Türkiye, müşteri memnuniyetini de en üst seviyede tutuyor. Dünyanın temiz su ihtiyacını sağlamada yaratıcı çözümler üreten lider bir küresel su teknolojisi şirketi olan Xylem; suyun daha iyi kullanımı, korunması ve gelecekte yeniden kullanılması için yeni teknolojiler geliştiriyor. Bu kapsamda ürün ve hizmetleriyle suyu transfer eden, arıtan, analiz eden ve çevreye yeniden kazandıran şirket; kamu hizmetleri, endüstriyel alanlar, konutlar ve ticari yapılar başta olmak üzere pek çok farklı alanda suyun daha verimli kullanımını sağlayan çözümler sunuyor. Şirket, inşaat sektörüne de projelerin kazı, iksa veya temel yapımı gibi drenaj uygulamalarından sirkülasyon pompaları ve hidrofor sistemlerine, yangın pompalarından atıksu terfi istasyonları pompa çözümlerine kadar birçok alandaki ürün grubu ile katkı sağlıyor.
Küresel su teknolojisi şirketi Xylem’in bünyesinde faaliyet gösteren markalar; belediye, ticari ve konut-bina servisleri, endüstri, maden, inşaat, tarım, yiyecek ve içecek, petrol ve gaz, enerji gibi birçok sektöre hizmet veriyor. Şirket, inşaat sektörüne de projelerin kazı, iksa veya temel yapımı gibi drenaj uygulamalarından sirkülasyon pompaları ve hidrofor sistemlerine, yangın pompalarından atıksu terfi istasyonları pompa çözümlerine kadar birçok alandaki ürün grubu ile katkı sağlıyor. Şantiyelere özel verimli ve uzun ömürlü çözümleri ile sektörde de öne çıktıklarını belirten Xylem Türkiye İnşaat ve Maden Grubu Satış Müdürü Onurhan Bayraktar, müşteri memnuniyetini her daim üst seviyelerde tuttuklarını belirtti.
Flygt atıksu pompalarında sektör liderliğini sürdürüyor
Xylem’in Ar-Ge çalışmaları ile ürün gamını sürekli yenilediğini ifade eden Onurhan Bayraktar, “Birçok sektörde olduğu gibi inşaat sektöründe de ürünlerimizin yanı sıra bakım veya onarım süreçlerinde de çok yönlü bir şantiye çözümleri yelpazesi sunuyoruz. Tüm inşaat projelerinin kazı, iksa veya temel yapımı gibi drenaj uygulamalarında; çamurlu, abrazif veya korozif suların drenajında Flygt ile Godwin markalı pompalarımızın satışını ve kiralamasını yapıyoruz. Yine bu projelerin sirkülasyon pompaları, hidrofor sistemlerinde Lowara ve Goulds Water Technology markalı ürünlerimiz tercih ediliyor. Yangın pompası grubunda AC Fire Pumps markamızla öne çıkıyoruz. Atıksu terfi istasyonlarına yönelik de PPS paket pompa istasyonlarımız kullanılıyor. Flygt atıksu pompalarında sektör liderliğimiz ise devam ediyor.” şeklinde konuştu.
“Müşterilerimize en verimli hizmeti sağlamaya devam edeceğiz”
Xylem’in birçok patenti olduğunu açıklayan Bayraktar, “Flygt, dalgıç atık su pompasını dünya’da ilk icat eden firma. Flygt markamız son olarak dünyanın ilk ve eşsiz akıllı drenaj pompası BIBO ALFA’yı üretti. Tamamen otonom maden ve inşaat drenajı sağlayabilen bu ürünümüzün dalgıç pompa teknolojisinde çığır açacağına inanıyoruz. Xylem Türkiye olarak inşaat sektöründe bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da tecrübeli kadromuzla ürünlerimizin kullanım ömrü boyunca çalışma durumlarının izlenmesinden ölçümlenmesine ve satış sonrası hizmetlerimize kadar müşterilerimize en verimli hizmeti sağlamaya devam edeceğiz.” dedi.
TKÜMAGAZİN
Haber
UĞUR, “SEKTÖR BÜYÜMEYE DEVAM EDECEK”


Satış ve satış sonrası maksimum müşteri memnuniyetini en önemli misyonu edinerek, DAF markasının satış ve satış sonrası hizmetlerini veren Bursa Ağır Vasıta’nın Genel Müdürü Ahmet Uğur, lojistik sektörünün pandemi sırasında ve pandemi sonrasındaki durumunu değerlendirerek Bursa Ağır Vasıta ve DAF’ın sektördeki rollerinden bahsetti.
Pandeminin, başta lojistik sektörü olmak üzere neredeyse tüm sektörleri oldukça etkilediğini ve global dengelerin değiştiğini vurgulayan Bursa Ağır Vasıta Genel Müdürü Ahmet Uğur, “Lojistik sektörü, Pandemi sürecinin, ilk başta tüm sektörlerde yaşatmış olduğu şaşkınlığı en erken üzerinden atan ve en erken bu sürece uyum sağlayan sektörlerin başında geldi. Her şeyden önce, tedarik zincirinin en önemli halkalarından birinin lojistik hizmet olduğu tescillendi. Tüketimin, dolayısıyla üretimin lojistik olmadan hiçbir öneminin olmadığı bilinen bir gerçekti fakat bu kadar fark edilmiyordu. Bu durum artık değişti. Bu sürecin büyümeye de olumlu etkisi oldu. Depolama, taşıma, dağıtım ekseninin önem artışına bağlı, gerek ekipman gerek kalifiye çalışan sayılarında önemli artışlar yaşanmaya devam ediyor. Ülkemizin en önemli taşıyıcı gücü olan kara nakliyesi özelinde, şirketlerimiz büyümeye, araç ve ekipman sayısını artırmaya devam edecektir.” dedi.
“DAF, ÜLKEMİZDE SIKÇA GÖRÜLECEK”
DAF markasının, pandemi dönemi ve sonrasında doğru stratejiler ve yatırımlar ile sektördeki imajını artırdığının altını çizen Uğur, “DAF ülkemizde uzunca zamandır faaliyet gösteren ve 2000 yılı öncesinde pazar liderliğini defalarca yaşayan bir markadır. Nakliyecilerimiz DAF markasını tanır ve sağlamlık, imaj noktaları başta olmak üzere satın almayı her zaman isterler. Özellikle yeni nesil araçlar olarak ürettiği NGD serisi ile 2022 yılın kamyonu ödülünü alarak, Avrupa da ki sayısız ödülüne bir yenisini de eklemiş ve sektördeki gücünü göstermiş oldu. DAF kendi yapılanması ile 2016 yılından bugüne ülkemizde faaliyet göstermekte. Dolayısıyla müşterilerimiz, o yıldan bu yana DAF markasına çok daha hızlı ulaşabiliyor. Sadece son yıllarda, 2016 dan bu güne ülkemizde yaşanan siyasi, ekonomik gelişmeler ve pandemi etkisi, ürün tedariğine olumsuz yansımış; pandemi nedeniyle araç arzının azalması, ürünlerin çok hızlı tükenmesi ve stoklu çalışmanın yerini önden satışlara bırakmış ve toplam satılan ağır vasıta sayısı üretime bağlı olarak düşmüştür. Ancak önümüzdeki süreçte, bir yıl öncesine göre daha fazla araç tedariği ile bu açığı kapatma arzusundayız. Güvenlik, verimlilik başta olmak üzere, DAF’ın yeni araçlarının da yılın ikinci yarısından itibaren ülkemiz karayollarında sıkça görüleceğini söyleyebiliriz.” diye konuştu.
“TEMEL ALDIĞIMIZ HUSUSLAR HİÇ DEĞİŞMEDİ”
Bursa Ağır Vasıta’nın pandemi döneminde maksimum müşteri memnuniyetini temel aldığı çizgisinden vazgeçmeyerek hizmetlerine devam ettiğini ifade eden Uğur, “Bursa Ağır Vasıta ailesi olarak, müşterilerimizin memnuniyetini sağlamak adına hizmete ilk adım attığımız günden beri temel aldığımız hususlar değişmemiş, hatta üstüne koyarak ilerlemiştir. Müşterilerimizin ihtiyaçlarını belirlemek, bu ihtiyaçlarına doğru çözümler sunmak, onların sürekli yanında olarak onlarla birlikte gelişmeleri takip etmek, ilişkilerimizi sürdürülebilir kılmak ve müşterimizi memnun, mutlu, güvende hissettirmek temel hedeflerimizi oluşturmaktadır. Pandemi öncesinde, sırasında ve sonrasında bu durum hiç değişmedi ve değişmeyecek.” şeklinde konuştu.
TKÜMAGAZİN
Haber
Arkas, 38.5 Milyon Euro’luk Lokomotif Yatırımı Yaptı


Arkas, Türk lojistik sektörüne bir yenilik getirerek lokomotif alıyor. 38,5 milyon Euro’luk yatırımla beş Euro Dual model lokomotif siparişi veren şirket, ilk etapta 2025 yılında lokomotiflerin üç tanesini teslim alacak. Çevreci lokomotiflerle Türkiye’nin önde gelen sanayi şehirlerinden yine Türkiye’nin en büyük limanlarına ithalat-ihracat konteynerlerini tarifeli seferler ile taşıyacak. Anadolu şehirlerinin demiryoluyla limanlara bağlanmasının yerinde üretimi teşvik edeceğine inançla hareket eden ve 20 yıldan fazla süredir yatırımlarını bu doğrultuda yapan Arkas, “Lojistiğin Arkasındaki Güç” mottosu ile lojistik sektörünü geliştiren öncü yatırımlar yapan Arkas Lojistik çatısı altında kurduğu Arkas Rail ile ‘Arkas Anadolu Projesi’ kapsamında Cumhuriyet’in 100. yılında Anadolu’yu demiryolunun avantajını da kullanarak uygun maliyetlerle limanlara ve dünyaya bağlamak üzere ilkleri gerçekleştirmeye devam ediyor.
Arkas Rail, 38,5 milyon Euro yatırımla Stadler Rail Valencia S.A.U. firmasından beş adet Euro Dual model, dizel ve elektrik ile çalışan lokomotif siparişi verirken 100’e yakın vagon alımı için de planlama yapıyor. Şirket, böylece müşterilerine daha düşük maliyet avantajlı, daha hızlı ve daha güvenli bir taşıma hizmeti sunmayı hedefliyor.
Konuyla ilgili açıklama yapan Arkas Lojistik CEO’su Onur Göçmez, “Demiryolunda tarifeli seferlerle taşıma yapabilmek için lokomotif alınması çok önemliydi. Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleşmesi Kanunu ile özel sektöre lokomotif yatırımı yapma imkanı verildi. Uzun yıllardır demiryoluna hem ekipman hem de kara terminali konusunda yatırım yapan bir şirket olarak sektörde bir ilki gerçekleştirerek, Arkas Rail şirketimizin çatısı altında üç tanesini 2025 yılında teslim almak üzere beş lokomotif yatırımıyla tüm sektöre hizmet vermeyi planlıyoruz. Bunun yanı sıra 700 adet öz mal vagonumuza ek olarak 100 adet daha vagon alımı için çalışmalar yapıyoruz. Böylece Arkas Rail halihazırda demiryolu ile taşımalarını gerçekleştirdiği Kayseri, Konya, Ankara, Gaziantep, Eskişehir gibi Türkiye’nin önde gelen sanayi şehirlerinden yine Türkiye’nin en büyük limanlarına ithalat-ihracat konteynerlerini tarifeli seferler ile taşıyacak. Diğer yandan Türkiye ile Avrupa arasında özellikle Almanya, Polonya gibi ülkeler ile artarak devam eden demiryolu konteyner taşımalarında karşılıklı blok tren seferleri ile hizmet verecek. Türk lojistik sektörüne yeni bir hizmet olarak sunacağımız bu yatırım liman lojistiği yani konteyner trafiğe odaklı, Kuzey’de Kartepe’de Railport ve Güney’de Mersin Yenice’de kara limanlarını destekleyecek bir faaliyet” diye konuştu.
Çevreci Lokomotifler
Lokomotiflerin en önemli özelliği ise çevreci olmaları. Sıfır karbon salınımı yapan elektrikli lokomotiflerin dizel motorunun da olması sayesinde elektrik bulunmayan demiryolu hatlarında veya elektrik hatlarında bir arıza oluşması halinde elektrik motorundan dizel motora geçerek taşımalarına kesintisiz olarak devam edebilecek.
Rota tarifeli seferlerle Avrupa ve demir İpek yolu
Son yıllarda önemi daha da artan komple lojistik uygulamalarının en iyi örneklerinden biri olarak gösterilen, Arkas’ın Avrupa’nın en büyük intermodal lojistik terminali işletmecisi duisport ortaklığı ile Kartepe’de kurduğu kara terminali Railport’un 2024’te faaliyete geçmesi planlanıyor. Railport, Avrupa’dan gelen ve Avrupa’ya gidecek trenlerdeki yükün tahliye edilip tekrardan elleçlenebileceği bir aktarma terminali olurken Arkas da Avrupa taşımalarını kendi lokomotifleri ile Kapıkule’ye kadar buradan gerçekleştirecek. Diğer yandan 2017 yılında BTK (Bakü-Tiflis-Kars) demiryolu hattında ilk demiryolu taşımasını başlatan Arkas Lojistik, geçtiğimiz yıl çatısı altında kurduğu şirketi Arkas Rail ile Çin-Türkiye Demir İpek Yolu’nda Marmaray bağlantısı ile transit olarak Avrupa’ya yük taşıyor. Yeni açılan bu taşımacılık koridorları Türkiye’nin ihracat yüklerini demiryolu ile başka yeni ülkelere taşıma imkânı sunarken, Türkiye’nin coğrafi konumu itibariyle Avrupa ve Asya arasındaki transit yüklerin de Türkiye üzerinden taşınmasına, Türkiye’de demiryolu taşımalarına taleplerin artmasına, dolayısıyla yeni nesil lokomotif ve vagon yatırımlarının hızlanmasına olanak sağlıyor.
TKÜMAGAZİN
-
1 Konu 1 Konuk2 sene önce
Sarılar Group’un Genç Yöneticisi Hanifi Gürbüz: Yatırım Odaklıyız, Covid-19 Sürecinde Bile Çalışmalarımız Devam Ediyor…!
-
Ağır Yük Taşıma Araçları2 sene önce
GEMLİK AKTAŞ-1 LOJİSTİK’İN GURUR GÜNÜ
-
Özel Haber2 sene önce
HASANKEYF’TEKİ TARİHİ TAŞIYAN ÇABA MİSNAK, DÜNYADA YAPILAMAYANI YAPARAK HEM TARİHİ TAŞIDI HEM DE TARİHE GEÇTİ
-
Son Dakika2 sene önce
Hareket Turquality ile Globaldeki Gücüne Güç Katacak
-
Özel Haber2 sene önce
Salih Kodaman: Müşteriye verdiğimiz güven, bizim en büyük farkımız
-
Son Dakika1 sene önce
Devrilen forkliftin altında kalan operatör can verdi
-
Son Dakika2 sene önce
Düzce eşrafından Sadettin Kayışoğlu vefat etti.
-
Son Dakika2 sene önce
Hcm Cranes Yetkilisi : Anahtar teslimi projeler gerçekleştiriyoruz