Takip Edin

Makale

Helmet Sigorta ve Reasürans Brokerliği Lojistik Sigortalar Sorumlusu

Yayınlanma tarihi

-

Günümüz koşullarında yapılan bilinçli ticaret sayesinde sigorta sektörü sürecin çok önemli aşamalarından biri haline gelmiştir.

Artık çok kolay sahip olunamayan, yerine koyulamayan, onarılamayan değerli varlıklar üzerinden dönen ticaret işlemleri, neredeyse sigorta teminatları olmadan başlayamaz hale gelmiştir. Gelişen teknoloji ile kolay ulaşılabilen sigorta poliçeleri sayesinde ve değişen dünya koşulları ile artan riskler nedeniyle sigorta sektörü toplam ticaret içerisindeki hak ettiği yeri almaya başlamıştır. Ülkemizde de artık poliçesi düzenlenmeyen işler ile ilgili işlemlerin başlamaması söz konusudur. İşlemler başlamadan önce hak sahipleri olası risklere karşı düzenlenmiş poliçeleri görmeden sürecin başlamasına izin vermemektedir. Bunu hem kendilerinin hem de çalıştıkları taşeronlarının ticari faaliyetlerinin sekteye uğramaması amacıyla ön koşul olarak ortaya koymaktalardır. Bu da sigorta sektörünü büyütüp geliştirmiş aynı zamanda sigortalıların uğradıkları hasarlar sonucu gördükleri zararı, ekonomik durumları değişmeden telafi etmelerini sağlamıştır. Özellikle hitap etmiş olduğunuz kitlenin işlerini baz alırsak, kısaca taşıma ve yükleme işleri yapan firmalar yaptıkları işler esnasında sebep olacakları hasarları tazmin edecek yeterlilikteki sorumluluk sigortalarını sunmadan, bilinçli emtia sahiplerinin işlerine başlama imkânı bile bulamamaktadır. Özetle artık poliçe bir işe başlamanın ön koşulu olacak kadar önemli bir hale gelmiştir.

Tabi ki hal böyle olunca bu poliçelerin düzenlenmesine aracılık eden tüm kanallarında önemi artmıştır. Öncelikle belirtmek isterim ki bizler sigorta aracıları olarak felaket tellallığı yapmıyoruz. Amacımız hiçbir sigortalı adayını, işyeriniz yanacak, aracınız devrilecek, taşıdığınız yüklerin gördüğü hasarları ödemek için tüm mal varlıklarınızı satacak iflas edeceksiniz gibi benzeri felaket senaryoları ile korkutmak ve onlara poliçe satarak komisyon kapmak değildir. Yoğun ve yorucu devam eden ticaret hayatında sigortalı adaylarının gözden kaçırdıkları, unuttukları risklerini uygun bir dille hatırlatıyoruz. Bu risklerin olduğunu ancak gerçekleşme ihtimaline karşıda çaresiz olmadıklarını, satın alacakları riske uygun poliçeler sayesinde risk gerçekleşse bile kısa bir sürede riskin gerçekleşmesinden önceki şartlarına geri dönebileceklerini anlatıyoruz. Özellikle gerçekten yaptıkları işin bilincinde olan, kısaca işini layıkıyla yapan tüm sigorta aracıları, taşınan riskleri ortaya koyarak, bu risklerin gerçekleşmesi halinde meydana gelen hasarları tazmin edecek yeterlilikteki poliçeleri makul primlerle düzenleyerek, risk gerçekleşirse tüm hasar süreçlerini doğru bir şekilde yöneterek, ticaret hayatının çok önemli bir parçası olduklarını ortaya koymaktadırlar. İşinde uzman bir aracıdan aldığınız doğru bir poliçe bir gün sizin tüm ticari hayatınızı sekteye uğratacak bir kaza sonucu çıkabilecek tazminatları ödeyerek, ticaretinizin devam etmesini sağlayabilir.

Çok önemli bir projede, çok değerli bir emtianın operatörünüzün aya da şoförünüzün bir anlık hatası ile büyük zararlar görmesi maalesef ihtimal dahilindedir. Yıllar içerisinde sigortalılarımızın başına sayısız kez bu tür hasarlar maalesef gelmiştir. Elbette bu hasarları en aza indirmek için gerekli tüm önlemler alınmalıdır ancak her şeye rağmen riskin gerçekleşmesi ihtimaline karşı alınan bir sigorta poliçesi bazen alınan tüm önlemlerden daha önemli olduğunu gösterecektir. 1 birim pirim ödeyerek satın alabileceğiniz bir sigorta poliçesi elbette sizi hasar olmasına karşı korumayacaktır, ancak hasar meydana gelirse belki de ödemek zorunda kalacağınız 1.000 birim değerindeki hasarı sizin adınıza ödeyecektir.

Unutmayın bugün ödeyebileceğiniz primler, yarın ödeyemeyeceğiniz bir hasarla karşı karşıya kaldığınızda sizin kurtarıcınız olacak poliçeleri satın almanızı sağlayacaktır.

Reklam

Ömür Şeker

 

Devamını oku
Reklam
Yorum Yaz

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Makale

ALPER KALAYCI ;ENERJİ ,TÜM DÜNYANIN EN ÖNEMLİ KONUSU HALİNE GELDİ

Yayınlanma tarihi

-

ENSİA, BİR PROJE DERNEĞİDİR

Kalaycı açıklamalarına şöyle devam etti: “ENSİA, 2016 Temmuz ayında derneğimiz kuruldu. 7 senemizi doldurmuş durumdayız. 2021 mart ayı itibarıyla da derneğin başkanlığını yürütüyorum. 2016 yılı Temmuz ayında “Türkiye’yi yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği alanında ekipman, teknoloji ve proje üreten uluslararası bir merkeze dönüştürmek” vizyonu ile çıktığımız yolda, temiz enerji alanında ülkemizin en kapsamlı kümelenme adresi olma seviyesine ulaşmış durumdayız. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına doğru koşar adım ilerlerken, 100’e yaklaşan Kurumsal Üyelerimizle 50 bini aşkın insanımıza istihdam sağlıyoruz. Malatya’dan Mersin’e, Adana’dan Ankara’ya, Balıkesir’den İstanbul’a, Kocaeli’nden İzmir’e kadar; yurdumuzun pek çok kentinde faaliyet gösteren üyelerimiz; ülkemizin yenilenebilir ve temiz enerji yolculuğuna katkı koyuyor ve katma değeri yüksek üretimler gerçekleştiriyor. 105 kurumsal üyemiz var, 150’nin üzerinde toplam üyemiz bulunmaktadır.

 

Devamını oku

Makale

Forklift Çatalı Üzerinde Menşesi Yazan Tek Marka: Vetter

Yayınlanma tarihi

-

İSG AÇISINDAN FORKLİFT ÇATALI NEDEN ÖNEMLİ

İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) açısından forklift çatallarının önemli olduğunu bilmeyen yok gibidir. Burada dikkat etmemiz gereken bazı parametreler bulunmaktadır.

Çataldaki ölçüler her zaman kapasiteyi belirlemez. Her zaman çatal ölçüsüne göre yeni bir ürünü teklif etmemeliyiz. Makinanın kapasitesine göre çatalı teklif etmeliyiz.

Çatal ölçüsüne göre hareket edersek kapasitesi düşük olan bir çatalı takmış olabiliriz. 5 tonluk bir makineye 3 tonluk bir çatal takmış olabiliriz. Bu da İSG olarak risklidir.

FORKLİFT ÇATALINDA ÖLÇÜ BİR PARAMETRE FAKAT ANAYASA DEĞİL

Reklam

Her zaman ölçüye göre değil çatalın üzerindeki kapasiteye göre hareket etmek gerekir. Ölçü, kapasiteyi belirlemiyor.

Satın almacı eğer ölçü ile ilgili bir satın alma yaparsa bir kaza, ölümlü bir durum olduğunda satınalmacı sorumludur.

Ama satınalmacı makinenin kapasitesine göre çatal talebinde bulunursa, getiren yanlış getirirse burada getiren sorumludur.

Ölçüye göre mi satınalma yapılıyor? Yoksa kapasiteye göre mi yapılıyor? Çatalın üzerinde yazılı olan kapasiteye her zaman dikkat etmek gerekir. Ölçü bir parametre ama anayasa değil. Burada can alıcı nokta çatalın üzerinde yazan kapasite.Makinanın hakkını verebilmek için makinanın kapasitesi ile çatalın üzerinde yazan çatal kapasitesinin uyumu önemli.

BEYAZ YALANLARA DİKKAT EDELİM

Reklam

. Burada satıcı firmaların da bazı beyaz yalanları bulunmaktadır ve bunlara da dikkat etmek gerekmektedir. Mesela marka Alman markası ama üretim yeri Çin.

Bu, Alman menşeili değil Çin menşeilidir. Buna dikkat etmek gerekmektedir. Çin malına İngiliz diyen de var. Bu marka bunu kendi ülkesinde üretmiyor, fason ürettiriyor, yüksek fiyatlardan pazarlıyorlar. Bunu Almanya’da yapamazlar, İngiltere’de yapamazlar. Bunu sadece bizim Türkiye’de yapabiliyorlar sebebi euro bazında satış yaptıkları için bunlara dikkat etmek gerekiyor.

 

Devamını oku

Haber

GAZETECİ AHMET DOĞAN YAZDI: GELİŞMEKTE OLAN BİR ÜLKE: TÜRKİYE

Yayınlanma tarihi

-

Çocuktum… Küçüktüm yani… Ufacıktım… Türkiye, ‘gelişmekte olan ülkeler’ arasındaydı. Gelişiyorduk. Sürekli gelişiyorduk. Sonra, rahmetli Turgut Özal’ı tanıdım. O zamanlar sadece TRT var tabii… Tonton Özal Amca’mız TRT’ye çıkıyordu. Eline, kalemini alıyordu. Dudaklarını şapırdatıyordu. Ve, ‘İcraatın İçinden’ programı ile ülkede ne var ne yok bir bir anlatıyordu.

Ülkede işler iyiydi… İnşaatlar dikiliyordu. Beton, demir fiyatları da güzeldi. İşler iyiydi sizin anlayacağınız. Eeee, koca inşaatlar dikildiğine göre işler hele bir iyi olmasındıydı…

 

Bir de Özal’ın buzdolabı hesabı vardı. Meşhurdu. Buzdolabıya bakarak işlerin iyi mi kötü olduğunu en iyi hesap uzmanından daha iyi hesaplayabiliyordu… Buzdolabı ekonomi korelasyonu… Ne kaaaa buzdolabı o kaaaa ekonomi…

Ha unutmadan yazmalıyım: Özal döneminde sürekli çağ atılıyorduk. Öyle çağ atlıyorduk, öyle çağ atlıyorduk ki… Atlaya atlaya bir hal olmuştuk… Sırıkla atlayanlar filan yanımızda esamesi okunmayacak türden sporculardı. Çağ atlamak bizden sorulurdu.

Reklam

Halk, zam üstüne zam yiyordu. Rahmetli Kemal Sunal’ın orta direk filmleri o dönemlerin eseridir. Yine stokçuluk üstüne Kemal Sunal en güzel komedi (hiciv) filmlerini o dönem çevirmişti. En azından ülkede film çevrilebiliyordu… (?)

Zamsalak olmuştuk… Ve Rahmetli Nejat Uygur’un ‘kazık gülü’ hepimizin aklındadır. İşte o kazık gülleri o günlerin eseridir…

Aradan uzun zamanlar geçti. Demirelleri gördük, Çiller, Mesut Yılmaz, Yıldırım Akbulut, Necmettin Erbakan, Ecevit (çok kısa) gördük.

Ve o küçük çocuk büyüdü. Büyüdü ve sorgulamaya başladı…Yıl oldu 2023… Cumhuriyetimizin 100. Yılı. İkinci yüzyıla merhaba dedik ülkece. Merhaba diyebildik mi sahi? Sosyal medya fenomenlerinin merhaba dediği kesin de vatandaşın pek merhaba diyecek hali de kalmamış gibi…

 

Reklam

Vatandaş doların, euronun 30 TL olduğu, benzin-mazotun 40 tl civarında seyrettiği

Ve o küçük çocukla beraber ülke de büyüdü. Gelişti. Ama gelişmekte olan ülkeler kategorisinden bir türlü sıyrılamadık. Ha bir de, o kadar geçen zamana rağmen gelişmekte olan ülkeler ligindeyiz. Bu kadar gelişmekte olmak da ne bileyim…

Bir düşünsenize dostlar!

3 tarafımız denizlerle çevrili ve fakat günün sonunda balık dahi yiyemiyoruz. Kişi başına düşen balık tüketiminde diplerdeyiz… Yoo, lüferden, somondan filan bahsetmiyorum. Bildiğiniz hamsi, istavrit yiyemiyoruz. Düz, istavrit yani… Düz hamsi… Balığın Karadeniz görmüş hali yani…

Bir düşünsenize dostlar!

Reklam

Ülkede peri bacaları var. Şafakta o canım seher vaktinde o güzelim bozkır rüzgarı ile balona binenler de var. Peki kim bunlar? Turistler… Biz peki? Biz de ağzımızı açıp balonlara bakıyoruz… Bu ülkenin asıl vatandaşları… Kaçımız balona binebildik? Bir balonun fiyatı ne kadar? 4 kişilik bir aile balona binmeye çalışsa sanırım bırakın maaşını oraya gömmeyi kredi çekmek durumunda kalır…

Haa, kredi demişken. En ufak banka bile yüzde 40-50-60 kar açıklıyor. Bu rakamların üstünde karlılık oranları da var. Marjinal doyum noktası… Ya da var olmanın dayanılmaz hafifliği mi desek, Türkiye’de banka olmanın dayanılmaz hafifliği mi desek? Ben bilemedim… Varın siz adını koyun…

Bir düşünsenize dostlar!

Pamuk, şekerpancarı, incir, fındık, buğday, mercimek, kavun, karpuz, üzüm vs. sizin topraklarınızda hayat buluyor. Siz ise saman ithal ediyorsunuz… Bildiğiniz saman… Düz saman yani…

Bir düşünseniz dostlar!

Reklam

Ya da boş verin dostlar düşünmeyin… Nasılsa bizim yerimize düşünen böyyüklerimiz var. Biz onlardan daha mı iyi bileceğiz. Di mi ama…!

Ahmet Doğan

TKU MAGAZİN

Devamını oku

Trend olan