Takip Edin

Haber

GÜNGÖR: “DEPREM HAFTASI ÖNEMLİ BİR FIRSAT”

Yayınlanma tarihi

-

2000 yılından bu yana sektörüne farklı bir bakış açısı getirmiş, profesyonel kadrosu ve bilinçli
yaklaşımı ile Türkiye’de lider acenteler arasına girmiş bir kuruluş olan Koçaslanlar Sigorta’nın
Genel Müdürü Rasim Güngör, yaşanılan deprem felaketi sonrası, evi depremden zarar gören
kişilerin DASK ödemesi almaları için yapılması gerekenler ve teminatlarından bahsetti.
Sigortacılık alanında tüm hizmetleri veren Koçaslanlar Sigorta, kaza branşı başta olmak üzere,
Yangın Poliçeleri, Kefalet Sigortaları, Sorumluluk Poliçeleri, Mühendislik Sigortaları, Nakliyat
Sigortaları, Bireysel Emeklilik, Sağlık ve Tarım Sigortaları ile kişi veya kurumların yaşam
kalitelerini, onlardan gelen talepler dikkate alınarak yükseklere taşımak ve sürekliliğini
sağlayacak ürün ve hizmetler sunmaktadır.
Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremin bizler için derin bir üzüntü kaynağı olduğunun
ve önemli dersler almamız gerektiğini ifade eden Koçaslanlar Sigorta Genel Müdürü Rasim
Güngör, “Öncelikle ülkece yaşadığımız elim deprem faciası nedeniyle milletimizin başı sağ
olsun, kalanlara geçmiş olsun dileklerimi iletmek isterim. 1-7 Mart Deprem Haftası olması
nedeniyle; hem deprem bilincimizin artması hem de hayatın bundan sonra devamı için
gerekenleri ve tedbirleri almamız gerekmektedir. Deprem, yaşadığımız coğrafya nedeniyle
hayatımızın bir parçası ve bundan sonra da olmaya devam edecektir. Dolayısıyla deprem
açısından kültürümüzü ve algımızı daha da büyütmemiz gerekiyor. Deprem bilincinin
anaokulundan başlayıp evimizde çekirdek ailemize kadar bunun girmesi gerekmektedir. Son
yaşadığımız afet de bunun en önemli göstergesi. Deprem Haftası, böyle bir afetin üstüne
önemli bir fırsat. Birbirimize böyle durumlarda neler yapacağımızla ilgili bireylerden
kurumlara, özel sektörden kamuya kadar yapabileceğimiz çok şey var. En basit şekliyle,
bireysel olarak sadece evlerimizde eşyalarımızın güvenliğini sağlamak bile ölüm oranlarını
ortalama yüzde 10 düşürmekte. Bu nedenle ilk önlem, bireyler bazında alınmalı. Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından açıklanan verilere göre, 45 bine yakın kişinin
hayatını kaybettiği depremde enkaz altından yaralı olarak kurtulanlar yakınlarını
kaybetmenin acısı bir yana, diğer yandan da maddî zorluklarla boğuşmaktalar. Enkaz
kaldırma faaliyeti devam ederken, deprem mağdurları arasında Doğal Afet Sigortaları
Kurumu (DASK), Zorunlu Deprem Sigortası poliçesi sahiplerine hasar bedeli ödemekte.” dedi.

ÖDEME TUTARI 640 BİN TL’Yİ AŞMIYOR

Kişilerin evinin yıkılması veya ağır hasar görme durumunda DASK’ın ne kadar ödeme yapacağı
hakkında konuşan Güngör, “Depremin akabinde ödenecek sigorta bedelinin tespitinde
sigorta edilen konutun metrekare bedeli ve metrekaresinin çarpılması sonucu elde edilen
tutar esas alınıyor. Ödenecek tutarın 2023 yılı için 640 bin TL olan teminat tutarından fazla
olmaması gerekiyor. Fazla olması durumunda varsa kalan tutar özel bir sigorta şirketi ile
imzalanmış konut sigortası poliçesinin şartlarına göre sigorta tarafından ödenecek. Yıkılan
meskenin yeniden inşa edilmesi gerekiyor ve maliyet, DASK’ın teminat tutarını aşıyorsa
sigortalı isteğe bağlı olarak, aşan kısım için sigorta şirketlerinden ek teminat hakkına sahip
olabiliyor. Ancak bunun için özel sigorta şirketlerinden konut sigortası şartı aranmaktadır.
Her sene deprem sigorta bedeli hesaplanırken; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından
yayımlanan konut metrekare bedelleri baz alınıyor. Buna göre; 2023 yılında eğer yapınız
betonarme yapı ise 3 bin 16 TL, diğer yapılar kategorisinde ise, 2 bin 80 TL’lik ücret ve
metrekare değeri çarpılarak deprem sigortası bedeli hesaplanmış oluyor. Örneğin 100
metrekare olan bir betonarme meskenin sigorta bedeli 3.016×100: 301.6 TL’ye tekabül
ediyor.” diye konuştu.

HASARLI BİNALARA SİGORTA YAPILABİLİYOR

Hasarlı binalara belli şartlar çerçevesinde sigorta yapılabileceğinin altını çizen Güngör, “Çevre
ve Şehircilik Bakanlığı binaları hasar durumlarına göre ağır, orta ve hafif hasarlı olmak üzere
3’e ayırıyor. Ağır hasarlı binalara herhangi bir sigortalanma yapılamıyor ve bu binaların
yıkılması gerekiyor. Orta hasarlı bina onarılmışsa ya da güçlendirilmişse sigortalanmasında
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen “oturulabilir” durumda olduğunu gösteren
uygunluk belgesi yeterli oluyor. Daha önceki bir depremde hafif hasar almış bir binanın
sigortalanmasında, sigortalının beyanı esas alınıyor ve sigorta poliçesi bu beyana göre
yapılıyor.” şeklinde konuştu.

İHBARDA NASIL BULUNULUR?

Hasar ihbarı için gereken evraklar ve hasar tespiti için yapılması gerekenlerden bahseden
Güngör, “DASK adına deprem sigortası poliçesini düzenleyen sigorta şirketine ya da 125 Alo
DASK’ı arayarak hasar bildiriminde bulunabilirsiniz. Deprem sonrası oluşan hasarın bildirimi
için en geç 15 günü içinde TC Kimlik veya poliçe numarası ile Hasar Bildirimi yapmak ve
güncel tapu bilgilerini haber vermek gerekiyor. Hasar tespiti için, eksper gönderiminde
kolaylık olması için hasar yeri açık adresi, sigortalı telefon bilgileri ve (varsa) deprem teminatı
içeren diğer sigorta bilgilerini DASK’a iletmek gerekiyor. Hasar ihbarının akabinde afet
mahalline DASK adına görevli, sigortacılığın ilgili branşında deneyimli bağımsız hasar tespit
uzmanları gelmekte. Eksperlere incelemelerde her türlü kolaylığın ve bilginin sağlanması,
hasar tazmin safahatını hızlandıran önemli bir unsurdur. Tespitlerin akabinde belirlenen
tazminat ödemeleri doğrudan DASK tarafından, hak sahibinin banka hesabına yaklaşık 1 ay
içinde yatırılır.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Devamını oku
Reklam
Yorum Yaz

Yorum Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haber

Xylem Türkiye inşaat sektörüne yönelik çözümleriyle fark yaratıyor

Yayınlanma tarihi

-

İnşaat sektörüne çok yönlü hizmet sunan Xylem Türkiye, müşteri memnuniyetini de en üst seviyede tutuyor. Dünyanın temiz su ihtiyacını sağlamada yaratıcı çözümler üreten lider bir küresel su teknolojisi şirketi olan Xylem; suyun daha iyi kullanımı, korunması ve gelecekte yeniden kullanılması için yeni teknolojiler geliştiriyor. Bu kapsamda ürün ve hizmetleriyle suyu transfer eden, arıtan, analiz eden ve çevreye yeniden kazandıran şirket; kamu hizmetleri, endüstriyel alanlar, konutlar ve ticari yapılar başta olmak üzere pek çok farklı alanda suyun daha verimli kullanımını sağlayan çözümler sunuyor. Şirket, inşaat sektörüne de projelerin kazı, iksa veya temel yapımı gibi drenaj uygulamalarından sirkülasyon pompaları ve hidrofor sistemlerine, yangın pompalarından atıksu terfi istasyonları pompa çözümlerine kadar birçok alandaki ürün grubu ile katkı sağlıyor.

Küresel su teknolojisi şirketi Xylem’in bünyesinde faaliyet gösteren markalar; belediye, ticari ve konut-bina servisleri, endüstri, maden, inşaat, tarım, yiyecek ve içecek, petrol ve gaz, enerji gibi birçok sektöre hizmet veriyor. Şirket, inşaat sektörüne de projelerin kazı, iksa veya temel yapımı gibi drenaj uygulamalarından sirkülasyon pompaları ve hidrofor sistemlerine, yangın pompalarından atıksu terfi istasyonları pompa çözümlerine kadar birçok alandaki ürün grubu ile katkı sağlıyor. Şantiyelere özel verimli ve uzun ömürlü çözümleri ile sektörde de öne çıktıklarını belirten Xylem Türkiye İnşaat ve Maden Grubu Satış Müdürü Onurhan Bayraktar, müşteri memnuniyetini her daim üst seviyelerde tuttuklarını belirtti.

Flygt atıksu pompalarında sektör liderliğini sürdürüyor

Xylem’in Ar-Ge çalışmaları ile ürün gamını sürekli yenilediğini ifade eden Onurhan Bayraktar, “Birçok sektörde olduğu gibi inşaat sektöründe de ürünlerimizin yanı sıra bakım veya onarım süreçlerinde de çok yönlü bir şantiye çözümleri yelpazesi sunuyoruz. Tüm inşaat projelerinin kazı, iksa veya temel yapımı gibi drenaj uygulamalarında; çamurlu, abrazif veya korozif suların drenajında Flygt ile Godwin markalı pompalarımızın satışını ve kiralamasını yapıyoruz. Yine bu projelerin sirkülasyon pompaları, hidrofor sistemlerinde Lowara ve Goulds Water Technology markalı ürünlerimiz tercih ediliyor. Yangın pompası grubunda AC Fire Pumps markamızla öne çıkıyoruz. Atıksu terfi istasyonlarına yönelik de PPS paket pompa istasyonlarımız kullanılıyor. Flygt atıksu pompalarında sektör liderliğimiz ise devam ediyor.” şeklinde konuştu.

“Müşterilerimize en verimli hizmeti sağlamaya devam edeceğiz”

Xylem’in birçok patenti olduğunu açıklayan Bayraktar, “Flygt, dalgıç atık su pompasını dünya’da ilk icat eden firma. Flygt markamız son olarak dünyanın ilk ve eşsiz akıllı drenaj pompası BIBO ALFA’yı üretti. Tamamen otonom maden ve inşaat drenajı sağlayabilen bu ürünümüzün dalgıç pompa teknolojisinde çığır açacağına inanıyoruz. Xylem Türkiye olarak inşaat sektöründe bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da tecrübeli kadromuzla ürünlerimizin kullanım ömrü boyunca çalışma durumlarının izlenmesinden ölçümlenmesine ve satış sonrası hizmetlerimize kadar müşterilerimize en verimli hizmeti sağlamaya devam edeceğiz.” dedi.

TKÜMAGAZİN

Devamını oku

Haber

UĞUR, “SEKTÖR BÜYÜMEYE DEVAM EDECEK”

Yayınlanma tarihi

-

Satış ve satış sonrası maksimum müşteri memnuniyetini en önemli misyonu edinerek, DAF markasının satış ve satış sonrası hizmetlerini veren Bursa Ağır Vasıta’nın Genel Müdürü Ahmet Uğur, lojistik sektörünün pandemi sırasında ve pandemi sonrasındaki durumunu değerlendirerek Bursa Ağır Vasıta ve DAF’ın sektördeki rollerinden bahsetti.

Pandeminin, başta lojistik sektörü olmak üzere neredeyse tüm sektörleri oldukça etkilediğini ve global dengelerin değiştiğini vurgulayan Bursa Ağır Vasıta Genel Müdürü Ahmet Uğur, “Lojistik sektörü, Pandemi sürecinin, ilk başta tüm sektörlerde yaşatmış olduğu şaşkınlığı en erken üzerinden atan ve en erken bu sürece uyum sağlayan sektörlerin başında geldi. Her şeyden önce, tedarik zincirinin en önemli halkalarından birinin lojistik hizmet olduğu tescillendi. Tüketimin, dolayısıyla üretimin lojistik olmadan hiçbir öneminin olmadığı bilinen bir gerçekti fakat bu kadar fark edilmiyordu. Bu durum artık değişti.  Bu sürecin büyümeye de olumlu etkisi oldu. Depolama, taşıma, dağıtım ekseninin önem artışına bağlı, gerek ekipman gerek kalifiye çalışan sayılarında önemli artışlar yaşanmaya devam ediyor. Ülkemizin en önemli taşıyıcı gücü olan kara nakliyesi özelinde, şirketlerimiz büyümeye, araç ve ekipman sayısını artırmaya devam edecektir.” dedi.

“DAF, ÜLKEMİZDE SIKÇA GÖRÜLECEK”

DAF markasının, pandemi dönemi ve sonrasında doğru stratejiler ve yatırımlar ile sektördeki imajını artırdığının altını çizen Uğur, “DAF ülkemizde uzunca zamandır faaliyet gösteren ve 2000 yılı öncesinde pazar liderliğini defalarca yaşayan bir markadır. Nakliyecilerimiz DAF markasını tanır ve sağlamlık, imaj noktaları başta olmak üzere satın almayı her zaman isterler. Özellikle yeni nesil araçlar olarak ürettiği NGD serisi ile 2022 yılın kamyonu ödülünü alarak, Avrupa da ki sayısız ödülüne bir yenisini de eklemiş ve sektördeki gücünü göstermiş oldu. DAF kendi yapılanması ile 2016 yılından bugüne ülkemizde faaliyet göstermekte. Dolayısıyla müşterilerimiz, o yıldan bu yana DAF markasına çok daha hızlı ulaşabiliyor. Sadece son yıllarda, 2016 dan bu güne  ülkemizde yaşanan siyasi, ekonomik gelişmeler ve pandemi etkisi, ürün tedariğine olumsuz yansımış; pandemi nedeniyle araç arzının azalması, ürünlerin çok hızlı tükenmesi ve stoklu çalışmanın yerini önden satışlara bırakmış ve toplam satılan ağır vasıta sayısı üretime bağlı olarak düşmüştür. Ancak önümüzdeki süreçte, bir yıl öncesine göre daha fazla araç tedariği ile bu açığı kapatma arzusundayız. Güvenlik, verimlilik başta olmak üzere, DAF’ın yeni araçlarının da yılın ikinci yarısından itibaren ülkemiz karayollarında sıkça görüleceğini söyleyebiliriz.” diye konuştu.

“TEMEL ALDIĞIMIZ HUSUSLAR HİÇ DEĞİŞMEDİ”

Bursa Ağır Vasıta’nın pandemi döneminde maksimum müşteri memnuniyetini temel aldığı çizgisinden vazgeçmeyerek hizmetlerine devam ettiğini ifade eden Uğur, “Bursa Ağır Vasıta ailesi olarak, müşterilerimizin memnuniyetini sağlamak adına hizmete ilk adım attığımız günden beri temel aldığımız hususlar değişmemiş, hatta üstüne koyarak ilerlemiştir. Müşterilerimizin ihtiyaçlarını belirlemek, bu ihtiyaçlarına doğru çözümler sunmak, onların sürekli yanında olarak onlarla birlikte gelişmeleri takip etmek, ilişkilerimizi sürdürülebilir kılmak ve müşterimizi memnun, mutlu, güvende hissettirmek temel hedeflerimizi oluşturmaktadır. Pandemi öncesinde, sırasında ve sonrasında bu durum hiç değişmedi ve değişmeyecek.” şeklinde konuştu.

TKÜMAGAZİN

Devamını oku

Haber

Arkas, 38.5 Milyon Euro’luk Lokomotif Yatırımı Yaptı

Yayınlanma tarihi

-

Arkas, Türk lojistik  sektörüne bir yenilik getirerek lokomotif alıyor. 38,5 milyon Euro’luk yatırımla beş Euro Dual model lokomotif siparişi veren şirket, ilk etapta 2025 yılında lokomotiflerin üç tanesini teslim alacak. Çevreci lokomotiflerle Türkiye’nin önde gelen sanayi şehirlerinden yine Türkiye’nin en büyük limanlarına ithalat-ihracat konteynerlerini tarifeli seferler ile taşıyacak. Anadolu şehirlerinin demiryoluyla limanlara bağlanmasının yerinde üretimi teşvik edeceğine inançla hareket eden ve 20 yıldan fazla süredir yatırımlarını bu doğrultuda yapan Arkas, “Lojistiğin Arkasındaki Güç” mottosu ile lojistik sektörünü geliştiren öncü yatırımlar yapan Arkas Lojistik çatısı altında kurduğu Arkas Rail ile ‘Arkas Anadolu Projesi’ kapsamında Cumhuriyet’in 100. yılında Anadolu’yu demiryolunun avantajını da kullanarak uygun maliyetlerle limanlara ve dünyaya bağlamak üzere ilkleri gerçekleştirmeye devam ediyor.

Arkas Rail, 38,5 milyon Euro yatırımla Stadler Rail Valencia S.A.U. firmasından beş adet Euro Dual model, dizel ve elektrik ile çalışan lokomotif siparişi verirken 100’e yakın vagon alımı için de planlama yapıyor. Şirket, böylece müşterilerine daha düşük maliyet avantajlı, daha hızlı ve daha güvenli bir taşıma hizmeti sunmayı hedefliyor.

Konuyla ilgili açıklama yapan Arkas Lojistik CEO’su Onur Göçmez, “Demiryolunda tarifeli seferlerle taşıma yapabilmek için lokomotif alınması çok önemliydi. Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleşmesi Kanunu ile  özel sektöre  lokomotif yatırımı yapma imkanı verildi. Uzun yıllardır demiryoluna hem ekipman hem de kara terminali konusunda yatırım yapan bir şirket olarak sektörde bir ilki gerçekleştirerek, Arkas Rail şirketimizin çatısı altında üç tanesini 2025 yılında teslim almak üzere beş lokomotif yatırımıyla tüm sektöre hizmet vermeyi planlıyoruz. Bunun yanı sıra 700 adet öz mal vagonumuza ek olarak 100 adet daha vagon alımı için çalışmalar yapıyoruz. Böylece Arkas Rail halihazırda demiryolu ile taşımalarını gerçekleştirdiği Kayseri, Konya, Ankara, Gaziantep, Eskişehir gibi Türkiye’nin önde gelen sanayi şehirlerinden yine Türkiye’nin en büyük limanlarına ithalat-ihracat konteynerlerini tarifeli seferler ile taşıyacak. Diğer yandan Türkiye ile Avrupa arasında özellikle Almanya, Polonya gibi ülkeler ile artarak devam eden demiryolu konteyner taşımalarında karşılıklı blok tren seferleri ile hizmet verecek. Türk lojistik sektörüne yeni bir hizmet olarak sunacağımız bu yatırım liman lojistiği yani konteyner trafiğe odaklı, Kuzey’de Kartepe’de Railport ve Güney’de Mersin Yenice’de kara limanlarını destekleyecek bir faaliyet” diye konuştu.

 

Çevreci Lokomotifler

Lokomotiflerin en önemli özelliği ise çevreci olmaları. Sıfır karbon salınımı yapan elektrikli lokomotiflerin dizel motorunun da olması sayesinde elektrik bulunmayan demiryolu hatlarında veya elektrik hatlarında bir arıza oluşması halinde elektrik motorundan dizel motora geçerek taşımalarına kesintisiz olarak devam edebilecek.

Rota tarifeli seferlerle Avrupa ve demir İpek yolu

Son yıllarda önemi daha da artan komple lojistik uygulamalarının en iyi örneklerinden biri olarak gösterilen,  Arkas’ın  Avrupa’nın en büyük intermodal lojistik terminali işletmecisi duisport ortaklığı ile  Kartepe’de kurduğu  kara terminali Railport’un 2024’te faaliyete geçmesi planlanıyor.  Railport, Avrupa’dan gelen ve Avrupa’ya gidecek trenlerdeki yükün tahliye edilip tekrardan elleçlenebileceği bir aktarma terminali olurken Arkas da Avrupa taşımalarını kendi lokomotifleri ile Kapıkule’ye kadar buradan gerçekleştirecek. Diğer yandan 2017 yılında BTK (Bakü-Tiflis-Kars) demiryolu hattında ilk demiryolu taşımasını başlatan Arkas Lojistik, geçtiğimiz yıl çatısı altında kurduğu şirketi Arkas Rail ile Çin-Türkiye Demir İpek Yolu’nda Marmaray bağlantısı ile transit olarak Avrupa’ya yük taşıyor. Yeni açılan bu taşımacılık koridorları Türkiye’nin ihracat yüklerini demiryolu ile başka yeni ülkelere taşıma imkânı sunarken, Türkiye’nin coğrafi konumu itibariyle Avrupa ve Asya arasındaki transit yüklerin de Türkiye üzerinden taşınmasına, Türkiye’de demiryolu taşımalarına taleplerin artmasına, dolayısıyla yeni nesil lokomotif ve vagon yatırımlarının hızlanmasına olanak sağlıyor.

TKÜMAGAZİN

Devamını oku
Reklam hba.com.tr
Reklam hba.com.tr
Bumerang - Yazarkafe

Trend olan