Takip Edin

Sektörel Gündem

Bağcılar Kitap Fuarı’nın açılışını İlber Ortaylı yaptı

Bağcılar Belediyesi tarafından düzenlenen Bağcılar Kitap Fuarı’nın açılışında konuk yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı’ya doğum günü sürprizi yapıldı …

Yayınlanma tarihi

-

Bağcılar Belediyesi tarafından düzenlenen Bağcılar Kitap Fuarı’nın açılışında konuk yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı’ya doğum günü sürprizi yapıldı. Bağcılar Belediye Başkanı Abdullah Özdemir, mumlara üfleyerek 75 yaşını kutlayan Ortaylı’ya Sıratımüstakim kitabını hediye etti. Kitapseverlere seslenen Ortaylı, “Sporla birlikte gitmeyen okumanın ferde de cemiyete de faydası yok. Okuma faaliyetini sporla birlikte götüreceksiniz” dedi.

Bağcılar Meydanı, İstanbul’un en büyük açık hava kitap fuarına ev sahipliği yapıyor. Bağcılar Belediyesi öncülüğünde “Kitaplar meydana çıkıyor” temasıyla gerçekleştirilen Bağcılar Kitap Fuarı’nın açılışına tarihçi, akademisyen ve yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı konuk oldu. AK Parti eski milletvekili Feyzullah Kıyıklık, Bağcılar Belediye Başkanı Abdullah Özdemir, AK Parti İlçe Başkanı Rüstem Tüysüz, İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Yılmaz ve Ortaylı birlikte kurdeleyi keserek açılışı yaptı.

Okumak bireysel gelişime katkı sunuyor

Okumanın önemine değinen Kıyıklık, “Okumadan hiçbir yere gidemeyiz. Mutlaka çok okumamız lazım. Okursanız bu ülke, bu dünya kurtulacak. İnsan olmayı öğrenebilmemiz için okumamız lazım” dedi. Konuşmasında ilçedeki okuma oranının iki katına çıkmasında belediyenin gayretleri olduğunu söyleyen Başkan Özdemir, şöyle devam etti: “Gençlerin ağırlıkta olduğu bir program gerçekleştiriyoruz. İstanbul’un en büyük açık hava kitap fuarının açılışını yapıyoruz. Okumak çok önemli. Okumak bireysel ve toplumsal gelişmemize çok büyük katkı sunmaktadır. Çocukluktan beri kitap okuyan arkadaşlarımızın mutlaka daha farklı, ileride ve gelişmiş bir kişilik yapısında olduğunu görüyoruz. Hem kendimizin hem de yarınımızın daha iyi olması için okuyacağız.”

Okumanın kardeşi spordur

Reklam

Etkinlik kapsamında verdiği seminerde; fuarda bulunmaktan dolayı son derece memnun olduğunu ifade eden Ortaylı, “Çok heyecanlandım. İnşallah bu böyle mantar gibi artar her mahallede bir fuar açılır. Okumak önemli bir şey. Okumanın kardeşi vardır; o da spor. Sporla birlikte gitmeyen okumanın ferde de cemiyete de faydası yok. Okuma faaliyetlerini sporla birlikte götüreceksiniz. Sporsuz okumanın bir faydası olmuyor. İnsan ruhunun sağlığı çok önemlidir. Bunu birlikte sağlamak zorundasınız” dedi.

Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur

İnsanın kendini yetiştirmesi gerektiğine de vurgu yapan Ortaylı şunları söyledi: “Mühim olan üniversiteye gitmek değildir. Lisan bilmen, spor yapman, bir zanaatının olması gerekir. Üniversiteye gitmiş ve bitirmiş de ne olmuş? İyi bir şey olmadıktan sonra diploma kağıdını duvara as, eğlence olsun. Bazı şeyleri kendinizin yapması lazım ki; sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.”

İyi ki doğdun “hoca”

Konuşmasını bitiren Ortaylı’ya sahnede doğum günü sürprizi yapıldı. Bugün 75 yaşına giren Ortaylı, “İyi ki doğdun hoca” müziği eşliğinde doğum günü pastasının mumlarına üfledi. Başkan Özdemir de doğum gününü kutladığı Ortaylı’ya Sıratımüstakim kitabını hediye etti. Hediyeyi çok beğenen Ortaylı, “Bu kitabı basmanıza fevkalade sevindim. Belediye dediğin milletin basamayacağı kitapları basar. Sıratımüskatim bizim milli tarihimizde önemli bir mecmua. Bu onun koleksiyonu. Teşekkür ederim” dedi.

Reklam

Ünlü isimler okurlarla buluşacak

9 gün sürecek etkinlikte aralarında Ahmet Ümit, Bekir Develi, Deniz Bayramoğlu, Turgay Güler, İsmail Kılıçarslan, Zafer Şahin, Mete Yarar, Nedim Şener, Bahadır Yenişehirlioğlu, Pelin Çift gibi ünlü isimler de okurlarıyla bir araya gelecek. Fuarda kitapseverleri söyleşi ve imza günleri gibi çok sayıda özel etkinlik bekliyor. Fuar alanında polisiye romanlardan kişisel gelişime, şiirden tarihe kadar farklı içerikte binlerce kitap sergilenecek. Bağcılar Kitap Fuarı, 21-29 Mayıs 2022 tarihleri arasında 10.00 – 22.00 saatleri arasında haftanın her günü ziyaret edilebilecek.

Hibya Haber Ajansı

Devamını oku
Reklam
Yorum Yaz

Yorum Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sektörel Gündem

Finansal koşulların yatırımcılar için destekleyici olması şart

Aksaray’ın giderek yatırımcıların gözde merkezlerinden biri olmaya başladığını söyleyen Ahmet Koçaş, seçim sonrası iş dünyasının en büyük beklentilerinin enflasyon ile etkin bir mücadele, istikrarlı kur ve krediye kolay ulaşılabilirlik olduğunu söyledi.

Yayınlanma tarihi

-

Aksaray stratejik konumu itibariyle Türkiye’nin sanayi merkezi olma yolunda ilerlediği illerden biri…Kent, sanayi alanında son yıllarda yaptığı atımlarla, mevcut organize sanayi bölgesine ilave olarak açılan yeni OSB’leri ve Sultanhanı Yenilenebilir Enerji Endüstri bölgesiyle Türkiye sanayisi ve ekonomisine büyük bir katkı sağlıyor.

Aksaray’ın yakın zamanda Türkiye’nin en büyük 10 sanayi kentinden birisi olacağını söyleyen Aksaray Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Koçaş, “6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan asrın felaketi sonrasında yatırımcılar alternatif yerler aramaya başladı. Beklenen büyük İstanbul depremi nedeniyle Marmara Bölgesi’nden yatırımcılar Anadolu’ya kaymaya başladı.

Karayollarımızın zenginliği, altyapı kolaylığı, ulaşılabilirliği ve teşvikler Aksaray’ı avantaj olarak öne çıkarmaktadır. Zaten şehirdeki markalara bakıldığında bu belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Aksaray’a gelen yatırımların büyüklüğüne bakıldığında yatırımcıların cazibe merkezinin Aksaray olduğu gözlemlenmektedir. Şehrimizin en büyük dezavantajı ise demiryolu eksikliğidir.

Bugün şehre en yakın liman Mersin’de bulunmaktadır. Ulukışla- Aksaray arasında demiryolu bağlantısı yapılır ve hayata geçirilirse Aksaray, Türkiye’nin bir İstanbul’u, Gebze’si ya da Bursa’sı olması kaçınılmaz bir gerçektir” dedi.

Aksaray, otomotiv sektöründe de ciddi atılımlar gösterebilir

Reklam

Aksaray sanayisine sektörel bazda baktığımızda tarım ve silo üretiminde marka bir şehir olduklarını belirten Koçaş, “Bu sektördeki markalarımız kendilerini her geçen gün geliştiriyor ve markalarını yayıyorlar.

Bizim yeni yeni büyüyen ve gelişen sektörleri ön plana çıkarmak için çalışmamız gerekmektedir. Aksaray’da son yıllar çok hızlı bir tekstil sektörü gelişmesi yaşanmaktadır. Tekstil denilince akla önceden Denizli, Bursa, İstanbul gibi şehirler gelirken bugün Aksaray da tekstil merkezi olarak anılmaya başlamıştır.

Hızla büyüyen bir tekstil sektörümüz mevcuttur. Bu sektördeki projelerimizi ve çalışmalarımızı artırmayı başarırsak sadece Türkiye’nin değil dünyanın bilinen tekstil üstlerinden birisi olabileceğimizi düşünüyoruz. Ayrıca, otomotiv sektöründe de Aksaray’ın bilinirliğini artırmalıyız. Dünya markası olan ve Aksaray’dan dünyanın her ülkesine ihracat yapan Mercedes, Brisa ve Lassa gibi markalar mevcut iken aynı zamanda elektrikli araçların motorlarını üreten yerli bir markaya sahibiz.

Bu alanda yeni yatırımcıları Aksaray’a getirmeyi başarırsak otomotiv sektöründe de çok ciddi atılımlar gösterebiliriz. Dünyada şu an elektrikli araç markaları ve modellerine her gün yenileri katılıyor. Yerli ve milli otomobiliz TOGG Gemlik üssünde araçlarını üretiyor. Bu deneyim yakın zamanda yeni yerli otomobil markaları ülkemize kazandrabilir.

Avrupa Birliği ülkeleri artık dizel araçların üretimini durdurdu. İlerleyen yıllarda benzinli araçların üretiminin azalacağını ve elektrikli araçların üretiminin artacağını göreceğiz. Bu durum sektörde ciddi atılımlar ve yeni yatırımların söz konusu olacağını gösteriyor. İşte bu nokta da Aksaray’ı ön plana çıkarırsak otomotiv sektöründe yıldızımız parlayabilir” şeklinde konuştu.

Reklam

Bölgenin avantajları yatırımcılara anlatılmalı

Koçaş, yaklaşan seçim süreci ile ilgili şunları söyledi: “Seçim sonrasında bölgemizde kazanan kim olursa olsun Aksaray için bahsettiğimiz dezavantajımız üzerine yani demiryolu projesi noktasında aksiyon hazırlamalı ve üzerine gitmelidir. Organize sanayi bölgesindeki yatırımcıların taleplerinin karşılanması ve devlet desteklerini artırılması ve teşviklerin uzatılması sağlanmalıdır.

Yurt dışı yatırımcıları artırmak ve bölgeye çekmek adına devlet- sanayi iş birliğinde ve Ticaret Bakanlığı’nın önderliğinde yurt dışı yatırımcılar ile bir araya gelinmeli bölgenin avantajları anlatılmalı ve bu noktada çalışmalar yapılmalıdır. Dünyada yaşanan hadiseler yatırımcılar için güvenli limanlar aramaya yöneltmektedir. Rusya- Ukrayna Savaşı, Amerika – Çin gerilimi gibi olaylar yurt dışı yatırımcıları düşündürmektedir.

Eğer ülke olarak iş dünyası adına bizler yurt dışı yatırımcılar ile bir araya gelir isek onlara Türkiye’nin dünyada en güvenli liman olduğunu anlatabiliriz.” Aksaray iş dünyası olarak ekonomi politikalarına yönelik beklentilerinden bahseden Koçaş, “Sıkı para politikaları ile enflasyon ile etkin bir mücadele, istikrarlı kur, krediye ulaşımda düşük maliyetli faiz olarak sıralanabilir.

Küresel büyümeye yönelik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin arttığı bir dönemde sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması önem arz etmektedir.

Reklam

Enflasyon ve faiz oranları arasında yakın bir ilişki bulunuyor. Faiz ayrıca döviz kurunu da etkileyen unsurlar arasında yer alıyor. Uygulanan politikalarla bunlar arasında bir denge kurulmaya çalışılıyor. Merkez Bankası’nın piyasadaki para arzını yönetebilmek için sahip olduğu araçlardan birisi politika faiz oranlarıdır” dedi.

İş dünyası teşvik bekliyor

İş dünyasının her alanda teşvik ve destekler istediğini ifade eden Koçaş, “Sektör ayırt etmeksizin devletimizden teşvik ve desteklerin oluşturulmasını, olanlarında da artırılmasını istiyoruz.

Eğer belli sektörlere teşvik verilecekse beklentimiz yenilenebilir enerji, otomotiv, çelik ve bilişim üzerine olacaktır. Dünyada bugün gelirleri en fazla olan sektörler yenilebilir enerji ve bilişim üzerine olmaktadır. Çok değil bundan birkaç yıl önce başlayan ve hala devam eden bir çip krizi yaşanmaktadır. Krizleri fırsata çevirmeliyiz ve çip üretimi noktasında adımlar atmalı ve adım atanları da sonuna kadar desteklemeliyiz.

Yenilebilir enerji alanındaki destek ve teşvikler artırılmalıdır. İşverenlerin üzerindeki en büyük maliyet nedir diye bir sorduğumuzda açık ara verilen cevap enerji maliyetleridir. O zaman bizim yapmamız gereken işverenlerin üzerinde ki bu yükü hafifletmektir. Bu da ne ile sağlanır yenilebilir enerjiyle sağlanabilir.

Reklam

Bugün büyük yatırımcılar yaptıkları yenilebilir enerji projeleriyle üzerinden ciddi bir maliyeti düşürdüler. Son olarak ise tekstil sektöründeki destek ve teşvikler artırılmalıdır. Burada bizlere belki diyecekler ki zaten tekstil de çok iyiyiz neden tekstile destek sağlanmalıdır? Evet, Türkiye tekstil olarak öne çıkan ülkelerin başında gelmektedir fakat marka ortaya çıkarma noktasında değil, markalara üretim noktasında öne çıkmaktadır.

Bugün dünyanın tekstil markaları İtalya, Amerika, Almanya gibi ülkeler Türkiye’de ki tekstil firmalarımıza üretimlerini yaptırmaktadır. Bu tür firmalar, örnek üzerinden verdiğimizde 100 TL’ye Türkiye’de ürünü yaptırıyor üzerine markasını bastırıyor ve dünyaya 1000 TL’ye satıyor. Aradaki farkı görebiliyor musunuz? İşte bizim bunun önüne geçmek adına çalışmalar yapmamız ve tekstilde marka üzerine teşvik ve destekler sağlamalıyız” dedi.

Devamını oku

Sektörel Gündem

Organik tarımda fırsatlar büyük

Organik tarım pazarının 2030’da 860 milyar dolara çıkması bekleniyor. Organik tarımın dünyada tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştığını söyleyen Elite Naturel İcra Kurulu Başkanı Çağrı Eşmekaya, bu alanın fırsatlara açık olduğuna dikkat çekiyor.

Yayınlanma tarihi

-

Tarımsal üretimde organik tarımın payı dünyada giderek artıyor. Türkiye’de organik ürünlerin fiyatlarının yüksek olması tercihleri etkilese de yapılan yatırımlar bu alanın gelecekte ivme kazanacağını gösteriyor.

Elite Naturel Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve İcra Kurulu Başkanı Çağrı Eşmekaya, dünyada 1999’da 11 milyon hektar olan toplam organik tarım arazi alanının 2021 yılında 76 milyon hektarın üzerine çıktığını söylüyor. Bu verilere göre organik tarım arazileri toplam tarımsal üretimin 1,6’sını oluşturuyor.

Organik tarımın dünyada tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştığını kaydeden Eşmekaya, tüm bu rakamların organik tarımın gelişime ve fırsatlara ne kadar açık olduğunu gösterdiğini vurguluyor.

Kişi başına düşen tüketim miktarının sürekli arttığını kaydeden Eşmekaya, “Organik tarım son 10 yıl içinde globalde 6 kat, Türkiye’de ise 15 kat büyüdü. Küresel olarak yaklaşık 180 milyar dolar büyüklüğe ulaşan bu pazarın 2030 yılında 860 milyar dolar seviyesine çıkması öngörülüyor” diyor.

Organik üretimde kullanılacak girdilerin fiyatının pahalı olması, organik üretim yapan sektörlerin yaşadığı alt yapı eksikliği, sertifikasyon ve denetim hizmetlerinin yerel üretici için yüksek maliyetli olmasını, bu alanda Türkiye’nin gelişimini engelliyor. Eşmekaya, ülke olarak organik gıda pazarında çok daha aktif bir oyuncu olmamız için yerel üreticiyi daha çok sahiplenmek gerektiğini vurguluyor.

Reklam

Neden daha pahalı?

Organik ürünlerin konvansiyonel ürünlerden daha pahalı olmasının birçok sebebi bulunuyor. Öncelikli sebepleri arasında organik tarımın üretiminde konvansiyonel üretime kıyasla her aşamasında çok fazla emek gerektiriyor oluşu yer alıyor.

Eşmekaya “Eğer organik bir ürün ortaya çıkarmak istiyorsak toprak alanından başlayarak tohumuna, büyürken kullanılan doğal bitkisel bazlı ilacına hatta tedarikine kadar tüm süreçleri özel sertifikasyon ve analiz süreçleriyle kontrol altında tutmanız gerekiyor. Örneğin; Bir tarlanın organik olabilmesi için 5 yıl boyunca kimyasaldan uzak kalması gerekiyor.

Aynı zamanda çiftçilerin zararlı sera gazlarından uzak bir şekilde bu tarlada tamamen elle toplama yöntemi kullanması da organik ürünler için çok önemli. Tabi tüm bu kontrol mekanizmaları üretici için ekstra maliyet yaratıyor. Konvansiyonel üretime kıyasla organik ürünler daha az bir alanda üretilip, daha niş bir kitleye hitap ettiği için de daha pahalı olabiliyor” diyor.

766 bin hektarda üretim yaptırıyor

Reklam

Elite Naturel, yaklaşık 8 bin sözleşmeli çiftçi ile toplam 766 bin hektar organik tarım arazisinden yılda yaklaşık 75 bin ton meyve ve sebze tedarik ediyor.

Şirketin hedefleri arasında meyve işleme kapasitesini yüzde 50 oranında artırarak üretim hacmini büyütmek yer alıyor. Buna bağlı olarak yüzde 20 ek istihdam sağlamayı planlıyor. Plantasyon yatırımları da devam eden şirket, toplam 4 bin dönüm alanda 920 bin adet organik meyve fidanı yetiştirmeyi planlıyor.

Şirket ürünlerinin denetlenmesi için üç ayrı uluslararası kontrol kuruluşu ile çalıştıklarını kaydeden Eşmekaya, “Sadece Türkiye standartlarına göre değil Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri ve çok zor bir pazar olan Japon, Güney Kore, Kanada ve Çin standartlarına göre de ayrı ayrı denetimden geçiyoruz.

Bu sertifikalar verilmeden önce firma ile ilgili çok ciddi çalışmalar ve araştırmalar yapılıyor. Örneğin; Çin Organik Sertifikasını almak için iki üç aylık bir denetleme sürecinden geçiyorsunuz. Denetimciler tek tek tarlalarımızı gezip numuneler alıyor. Fabrikamızda incelemeler gerçekleştiriyor. Dünyada bu sertifikaya sahip sayılı şirket var, biz de onlardan biriyiz” diyor.

Organik tarım için hangi yol izlenmeli?

Reklam

Üreticinin izleyeceği yolu Çağrı Eşmekaya şöyle anlatıyor: Bir üreticinin üretimi yapmadan önce şuna karar vermesi gerekir: Küçük bir aile işletmesi olmayı mı, yoksa çok daha fazla ürün üreterek bunları başka kanallarda pazarlamayı mı hedefliyorum?

Bu karardan sonra çiftçinin organik tarım eğitimi alması gerekiyor. Daha sonra organik tarım yapan diğer işletmelerinden organik tarım süreci hakkında deneyim kazanabilir. Tek başına tarlasını dönüştürmesi yeterli değil, eğer çevresinde konvansiyonel tarım yapanlar varsa, tampon bölgeler oluşturmak zorunda.

Daha sonra sertifikasyon süreci başlıyor. Bu aşamada organik tarım yapılacak bölgeye bir kontrolör gönderiyor. Daha sonra iş toprak analizine geliyor, kimyasal, pestisit kalıntı olup olmadığı araştırılıyor. Eğer bir yeraltı su kaynağı varsa ve ürünler bu kaynaktan sulayacaksa ağır metallere karşı su analizi isteniyor. Tüm bu analiz süreçleri tamamlandığında çiftçi tarlasında organik tarım yapabiliyor.

Devamını oku

Sektörel Gündem

Akyürek: Seçilmemiz halinde, gelecek vaat eden fikirlere açık bir yönetim olacağız

AKY Technology İcra Kurulu Başkanı Gökmen Akyürek ve ekibi, Divan Otel’de düzenlenen basın toplantısıyla 25 Mayıs’ta yapılacak Mersin -Tarsus Organize Sanayi Bölgesi (MTOSB) seçimlerine adaylığını açıklayarak sanayicilerin desteğini istedi.

Yayınlanma tarihi

-

Fahriye KUTLAY ŞENYURT

Akyürek, toplantıda mevcut MTOSB yönetiminin özellikle son 4 yıl içerisindeki çalışmalarını eleştirerek, yönetime geldikleri takdirde gerçekleştirecekleri projeler hakkında açıklamalarda bulundu.

Toplantıda, Mersin -Tarsus OSB’de tespit ettikleri eksik ve yanlış uygulamalar hakkında konuşan Gökmen Akyürek “MTOSB otoban bağlantı yolunun yapımında plansız hareket edildi. OSB’de çalışanların yüzde 90’ının Mersin’den geleceği düşünülmeyerek bu yol Tarsus’ta açıldı. Ara ve ana yollara kavuşamayan sanayicimiz ve çalışanlarımız mağdur oldu. Bu durumda 250 sanayicimizin 30 kilometrelik yolu fazladan gitmesine sebep oldu.

Geldiğimiz noktada Mersin ve sanayicilerimiz zarar gördü. OSB’ye bu konuda en büyük desteği verebilecek olan Mersin Büyükşehir Belediyesi ile ilişkiler, 4 yıl boyunca dargınlık seviyesinde tutuldu. Büyükşehir Belediye Başkanının müteşebbis heyet toplantılarına katılımı sağlanamadı. Diğer eksikliklere değinecek olursak, OSB ye ait tır kantarı ve gümrükleme sahası yapılamadı, Antrepo kurulmadı” dedi.

“Boş arsalar 35 yıllığına bir firmaya tahsis edildi”

Reklam

OSB içerisindeki arsa tahsisinde ayrımcılık yapılarak sanayicilerin bu anlamda mağdur edildiğini iddia eden Akyürek, “Arsa tahsisinde ayrıcalık, yönetimde bulunan kişilere sağlandı.

15 yıl boyunca arsa tahsislerinde şeffaflık ilkesine bağlı kalınmadı. Ortak, yeşil, sağlık koruma bantları gibi boş alanların tamamı hiçbir sanayiciye sorulup oy çokluğuna bakılmadan, diğer firmaların ihtiyaçları göz ardı edilerek, tek bir firmaya bedelsiz tahsis edildi. Yaklaşık 450 dönümlük arazi, 35 yıllığına bir firmanın kullanımına sunuldu.

Sanayiciler güneş enerjisi paneli koyacak yer bulamazken, söz konusu alanda kurulan GES’le üretilen enerji, OSB üzerinden geçirilmedi ve buna ilişkin genel üretici lisansı alınmadı. Otoprodüktör sanayi bölgesi olma şansını kaybettik. Bundan kaynaklı her ay farklı fatura ödemeye mahkum edilerek diğer OSB’lerden alınan enerjiye bağımlı kılındık.”

“Enerji üreten lisanslı sanayi bölgesi olacağız”

Yönetime geldikleri takdirde hayata geçirecekleri projeler hakkında bilgi veren Gökmen Akyürek, “Ortak enerji havuzunu kullanıma sunacağız. Boş alanlarda güneş ve alternatif enerji santralleri kurarak kooperatif sistemi sayesinde enerji üreten lisanslı sanayi bölgesi olacağız.

Reklam

Böylelikle herkesin ortak kullanımda enerji havuzu oluşturarak elektrik faturalarını yaklaşık yüzde 50’nin altına düşüreceğiz. Sanayicilerimizin birçoğu suya bağımlı olarak üretim yapıyor. Ancak tek bir su kaynağımız bulunuyor. Dışarıdan ikinci bir alternatif su kaynağını getireceğiz” dedi.

Akyürek, yönetime geldikleri takdirde, bölgenin sanayi merkezi kimliğinin yanı sıra bir yaşam alanı yaratacak projeleri hakkında da şu bilgileri verdi, “Sanayicilerimizin faydalanabileceği birçok sosyal donatı hizmete alınacak ve bölge 7/24 canlı bir organizma gibi faaliyet gösterecek. OSB’nin kaynaklarını sanayiciye aktararak bu hareketliliğe katkı sağlayacağız.

Peyzaj düzenlemelerini elden geçireceğiz. Bünyemizde ziraat birimi oluşturacağız. Çalışanlar için otopark hizmeti vereceğimiz alanlar tasarlayacağız. Butik otel projelerimizi hızlı bir şekilde hayata geçirecek ve banka şubeleri açacağız. Uluslararası kargo firmalarına yer tahsisi yapacağız. Dijital iş bulma platformları ile görüşerek, kalifiye eleman bulmayı kolaylaştıracağız” dedi.

Devamını oku
Reklam hba.com.tr
Reklam hba.com.tr
Bumerang - Yazarkafe

Trend olan