Takip Edin

Haber

Airbus’ın ilk geniş gövdeli kargo uçağı 2025’te göklerde olacak

Airbus Kargo Pazarlama Müdürü Crawton Hamilton, Airbus’ın ilk geniş gövdeli kargo uçağı olan A350F’in gerçek anlamda 21. yüzyıl uçağı olduğunu belirterek, “Önemli olan A350 gibi 21. yüzyıla ait bir uçağı 21. yüzyıla ait bir kargo uçağına dönüştürebilmek. Böylelikle yalnızca bugünün şartlarına uygun bir uçak üretmekle kalmıyor, önümüzdeki 60 yıl hizmette kalacak bir uçak yaratıyoruz” dedi.

Yayınlanma tarihi

-

İstanbul’da gerçekleşen ve tüm dünyadan havacılık ve kargo sektörünün temsilcilerini buluşturan Dünya Kargo Sempozyumu’nda (WCS) Airbus Kargo Pazarlama Müdürü Crawton Hamilton ile Airbus’un kargo sektöründeki faaliyetlerini konuştuk.

Airbus ailesi ülke bazında nasıl bir çeşitlilik gösteriyor?

Ana ortak ülkelerimiz Fransa, Almanya, İspanya ve Birleşik Krallık. Ancak bizim dünyanın pek çok bölgesinde ofislerimiz, eğitim, yedek parça ve montaj merkezlerimiz var.

Washington DC, Miami, Mobile – Alabama, Tianjin – Çin ve Tokyo gibi. Mesela Singapur’da bir eğitim merkezimiz var. Orta Doğu’da Dubai’de varız. Temelinde tüm dünyaya yayılmış durumdayız. Çin’e gittiğinizde çalışanlarımızın çoğu Çinli, diğer yerlerde de aynı, ancak merkeze geldiğinizde de yine çalışanlarımızın çok farklı ülkelerden olduğunu görüyorsunuz.

Bizi farklı kılan en büyük özelliklerimizden biri bu çeşitlilik zaten. Türkiye’deki genel merkezimiz Ankara’da bulunuyor. Ayrıca Airbus personeli Kayseri’de mevcut. İstanbul Havalimanı, Atatürk Havalimanı ve Sabiha Gökçen Havalimanlarında da saha servis ofislerimiz hizmet veriyor.

Uçakların ömrü 20 yıl uzadı

Belirli bir anda havada tüm dünya çapında kaç Airbus uçağı uçmakta?

Şu an dünyada hizmette olan 2000 ile 2200 arası kargo uçağının yüzde 10’u Airbus. Bu uçakların çoğu önceki nesil A300’lerden oluşuyor ve Fedex, UPS gibi taşıyıcıların filosunda yer alıyor. Yakın zamanda UPS uçaklarına yüklediği yeni kokpit ile yalnızca kapasitelerini artırmakla kalmadı aynı zamanda uçakların ömrünü 20 yıl kadar da uzatmış oldu. Onun dışında fly-by-wire teknolojisini kullanan A330-200F gibi uçaklarımız var.

Şu anda gökyüzünde 70 ton kapasiteye sahip 38 adet A330-200F var. Bunların dışında EFW ve ST Aerospace tarafından yolcu uçağından dönüştürülen A320, A321 ve geniş gövdeli A330-200 ve A330-300 uçakları var. Şu anda gökyüzünde olan uçaklarımız bunlar ama, tabi ki 2025 sonunda hizmete girecek olan ve üretim hattından çıkan ilk geniş gövdeli uçağımız A350F’i de unutmamak lazım.

Airbus teknolojik yeniliklerde nasıl bir yolculuk içinde, özellikle kargo uçaklarında?

Ana teknolojilerde kargo uçakları çoğunlukla yolcu uçaklarımız ile aynı teknolojik özellikleri taşıyor kuşkusuz. Aerodinamik, güç üniteleri ve iniş takımları ve çoğu sistem aynı. Bu da pazara halihazırda denenmiş ve kendini kanıtlamış teknolojiler getirmemizi sağlıyor.

Kargo pazarına baktığımızda ise en önemli yeniliğimiz yan kargo kapımız.175 inç genişliğinde tamamı karbon yan kapımız, bunun nedeni de A350’nin bir karbon uçak olması. Uçağın neredeyse yüzde 70’i ileri teknoloji karbon malzemelerden oluşuyor. Bir başka kritik teknoloji de kargo yükleme sistemi. Ayrıca uçaklarımızın dijital menşeli olması bir başka önemli nokta.

Müşterilerimize önereceğimiz ULD takip sistemi, çevre koşulları gibi hizmetlerin omurgası halihazırda mevcut. A350 gibi 21. yüzyıl uçaklarımızda mevcut. Sonuç olarak önemli olan A350 gibi 21. yüzyıla ait bir uçağı 21. yüzyıla ait bir kargo uçağına dönüştürebilmek. Böylelikle yalnızca bugünün şartlarına uygun bir uçak üretmekle kalmıyor ancak önümüzdeki 60 yıl hizmette kalacak bir uçak yaratıyor oluyoruz.

En büyük avantajımız inovasyon

Türkiye’de müşterileriniz kimler?

Kargo taşıyıcısı olarak Türkiye’de Turkish Cargo’nun yanı sıra MNG havayolları ve ULS Havayolları Kargo Taşımacılık müşterilerimiz arasında yer alıyor.

Airbus’u rekabetçi üstünlük boyutuyla sektörde nerede görüyorsunuz?

Aklıma ilk gelen müşterilerimize sunduğumuz seçenek avantajı, ki 50 yıldır kargo sektöründe bu bir ilk. Her zaman bir rekabet içerisindeyiz ve bizim masaya getirdiğimiz en büyük avantajımız inovasyon ve teknoloji. Fly-by-wire, yan lövye ve gaz kolu gibi özelliklerle müşterimize ortak kullanım avantajı sunuyoruz. A320, A330 ve A350 uçakları için aynı pilot havuzunu kullanmak kargo sektörü için bir ilk. Daha önce 757 ve 767 ile A300 ve A310 tipi uçaklarda benzeri yaşanmıştı, ancak bu daha da entegre bir sistem ve biz de bu noktada verimliliği artırabiliyoruz.

Bir başka konu ise olaylara farklı bir açıdan bakabilmemiz. Endüstrideki ortaklarımıza işlerini nasıl yapmaları gerektiğini söyleyemeyiz, çünkü onlar bizden daha fazlasını biliyorlar. Biz de bunun bilincindeyiz. Ancak müşterilerimizi dinlediğimiz zaman, ki havayolları ile 100’ün üzerinde geri bildirim seansı düzenledik, diyelim ki 100 öneriden bize 90 geri dönüş sağlamışlar, biz de bunların yüzde 80-90’dan fazlasını adapte edebiliyoruz.

Somut bir örnek verebilir misiniz?

Örnek vermek gerekirse, kokpitte hava sirküle edilir, ancak bu hava kabini de kapsar. Diyelim ki canlı hayvan taşıyorsunuz bu da kabindeki kokunun tüm uçağa yayılması anlamına geliyor. Biz de kabine taze hava vermeye başladık. Çünkü 21. yüzyılda yaşıyoruz ve 21. yüzyıl pilotları için bu yüzyılın uçaklarına ihtiyaç var.

Böylece diğer konulara da bakmaya başlıyorsunuz. Uçağın yanında bulunan büyük kargo kapımız gibi. Havayollarının bizden bir başka isteği ise motorları tek seferde ve kolaylıkla taşımak oldu. Böylelikle uzun süre alan, verimliliği azaltan ve yerde geçen süreyi artıran malzemeleri bağlamak, vs gibi işlemleri yapmak zorunda kalmayalım dediler.

Biz de böylelikle modern uçak motorlarına baktık ve bu motorları tek seferde kolaylıkla yükleyebilmek için bir çözüm ürettik. Sonuç olarak müşterilerimizi dinlemek ve onların istekleri doğrultusunda hareket edebilmek bizi farklı kılan en önemli özelliklerimizden bir tanesi diyebilirim.

Müşteri odaklı ürünler, uçaklar ya da kullanıcı dostu teknolojiler diyebilir miyiz?

Biz tasarımlarımızı her zaman kullanıcı merkezli yapıyoruz. Teknolojilerimize baktığınız zaman kullanıcılarımızı düşünerek tasarladığımızı görebilirsiniz. Bu bizim en büyük hedefimiz. Örnek vermek gerekirse ‘büyük kargo kapımız’. Müşterilerimize, kullanıcılara sorduk: Var olan kapılarınızı nasıl kullanıyorsunuz, ne istersiniz, var olan çözüm iyi mi, kötü mü? Önemli olan olaylara bütünsel olarak bakabilmek ve öncü olmak Airbus’ın DNA’sında var.

Sürdürülebilirlik için tüm endüstri bir araya gelmeli

Sürdürülebilirlik konusunda neler yapıyorsunuz?

Hem ekolojik açıdan sürdürülebilirlik hem de yönetim, işleyiş konusunda sürdürülebilirlik önemli. Biri olmadan diğerinin olması mümkün değil. Dolayısıyla IATA’nın 2050 nötr karbon hedeflerine ulaşmasını sağlarken bir yandan da işlerin ilerleyebilmesini sağlamalıyız. Müşterilerimiz her zaman bizim itici gücümüz oldu.

Diğer sektörlerin aksine, bizim sektörümüzde eğer müşteriniz memnun değilse bunu dile getirir ve bu aslında bizim için büyük bir avantaj, böylece isteklerini duyabiliyor ve o doğrultuda tasarımlar yapabiliyoruz. Sürdürülebilirlik açısından bakacak olursak her zaman bir baskı vardı. Bugün 1950’lere kıyasla birim başına yüzde 70 daha az yakıt kullanıyoruz. Ama tabi ki gerçek anlamda sürdürülebilirliği sağlamak için tüm endüstri bir araya gelmeli.

THY’nin oldukça hırslı büyüme planları var

Türkiye’de havacılık sektörüne ilişkin izlenimleriniz nasıl?

Türkiye’de de herkesin bildiği üzere THY’nin oldukça hırslı büyüme planları var ve WCS’da bahsedildiği üzere İstanbul’un konumu, binlerce yıldır dünyanın merkezi olduğu göz önüne alındığında aslında çok gerçekçi hedefleri var. Burada kargo merkezlerine gittiğinizde hedeflerini daha iyi anlayabiliyorsunuz ve biz de bu hedeflerini gerçekleştirmede onların yanında olmak istiyoruz. Tabi ki bizim açımızdan bu uçak satmak anlamına geliyor, ancak sonuçta bu da Türkiye’ye daha fazla gelir, havayolunun büyümesi ve Türkiye markasının dünyaya yayılması anlamına geliyor.

Devamını oku
Yorum Yaz

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haber

BOLTAS Yatırımlarıyla Gelecek 50 Yılını İnşa Ediyor

Yayınlanma tarihi

-

Lojistik sektörünün yarım asırlık markası Boltas, yeni yatırım hamleleriyle gelecek hedeflerine emin adımlarla ilerliyor. Boltas Yönetim Kurulu Başkanı Ulaş Çobanoğlu, belirledikleri stratejik plan dâhilinde geçtiğimiz 5 yıl içinde hızlandırdıkları  gelişim ve dönüşüm sürecinde önemli bir aşamaya geldiklerini belirtti. Çobanoğlu, doğru yatırım hamleleri ve Ar-Ge faaliyetleriyle perçinledikleri bu dönüşümün meyvelerini toplamaya başladıklarını söyleyerek, “Bu amaçla çizdiğimiz yol haritası kapsamında, yurt içindeki ve yurt dışındaki şirketlerimizi holding çatısı altında birleştireceğiz.” dedi.

Lojistik sektöründe yarım asra dayanan tecrübesiyle entegre çözümler üreten Boltas, yenilikçi vizyonu ve kurumsallaşma hamleleriyle gelecek hedeflerine emin adımlarla ilerliyor. Boltas Yönetim Kurulu Başkanı Ulaş Çobanoğlu, dönüşüm sürecinde attıkları her adımın, şirketi gelecek 50 yıla hazırlamayı amaçladığına dikkati çekti.

 

Daha güçlü bir yönetim kadrosu

Dönüşüm kapsamında Türkiye ve Avrupa’daki şirketlerinin tamamında yönetim kurulunun yanında güçlü icra kurulları oluşturduklarını vurgulayan Çobanoğlu, “Boltas’ta işleyiş tamamen profesyonel bir ekip ve kurumsal yaklaşıma sahip bir organizasyon anlayışı ile yönetiliyor.” dedi.

Halihazırda Almanya, İtalya, Romanya ve Fransa’da şirketleri bulunduğunu hatırlatan Çobanoğlu, kendilerini Avrupalı bir marka olarak gördüklerini ve Avrupa’daki bilinirliklerinin oldukça yüksek olduğunu dile getirerek şunları söyledi:

Yarım asra dayanan markamızı gelecek 50 yıla hazırlamak için gerekli yatırımları yapıyoruz. Dönüşüm’ sürecindeki en güçlü adımımızı atmaya hazırlanıyoruz. Bu amaçla çizdiğimiz yol haritası kapsamında, tüm şirketleri holding çatısı altında birleştireceğiz. Yönetim Kurulu ve İcra Kurulu Başkanı olarak koordinasyonunu bizzat üstlendiğim bu önemli süreçte Türkiye ve Avrupa’daki yapılanmalarımızın faaliyetlerini tek çatı altında toplayacağız. Böylece geçmişimizden aldığımız güçle geleceğimizi daha görünür kılacağız ve kurumsal kültürümüzü nesiller boyu yaşatacağız.” 

 

“Piyasadaki daralmayı fırsata çevirdik” 

Ulaş Çobanoğlu, küresel piyasalardaki durgunluğun lojistik sektörünü de olumsuz etkilediğine dikkati çekerek şunları söyledi: 

“Lojistik sektörü sıkıntılı bir yıl geçiriyor, sorunların gelecek yılın bir bölümünde de devam edebileceğini değerlendiriyoruz. Ancak Boltas olarak zamanında gerçekleştirdiğimiz hamleler sayesinde, sektörde satışların azaldığı, nakit döngüsünde sıkıntıların yaşandığı dönemde nakit gücümüzü ve ödeme dengemizi korumaya odaklandık, yatırımlarımızı da bu doğrultuda sürdürmeyi başardık.

Boltas, 50 yıllık köklü bir çınar olarak, geçmişte olduğu gibi bugün de piyasaya öncülük etmeye ve avantajlı lojistik çözümlerin güvenilir markası olmaya devam edecek.”

 

“Ro-Ro servisinde çeşitlilik piyasayı dengeleyecektir”

Türkiye-İtalya hattında servis vermeye başlayan yeni Ro-Ro operatörünün yatırımını olumlu bulduklarını değerlendiren Çobanoğlu,

Ro-Ro servisinde çeşitliliği savunuyoruz. İtalya taşımaları için yeni anlaşmalar ve yatırımlar gerçekleştirerek müşterilerimize ciddi maliyet avantajları sağlamaya başladık. Ambarlı – Trieste Ro-Ro servisi ve sağladığı avantajlar ihracatçımızı ve ithalatçımızı korurken piyasayı da dengeleyecektir.” şeklinde konuştu.

 

İtalya’daki gücünü pekiştirecek

Boltas’ın bir başka stratejik hedefi de uzun yıllardır domine ettikleri, kendi çalışanları, deposu ve ofisi ile hizmet verdiği İtalya’da daha da büyümek. Çobanoğlu, bu yılın başında İtalya’da gerçekleştirdikleri limana yakın bölgedeki yeni depo yatırımlarının, hem kendi aktarma operasyonlarını kolaylaştırdığını hem de İtalya’da depo ihtiyacı olan firmalara kolaylık sağladığını dile getirdi. İtalya’da 30 yıllık bir geçmişe sahip olduklarını hatırlatan Çobanoğlu, bu depoyu önümüzdeki iki yıl içerisinde tam kapasite ile kullanılır hale getirip ilave yeni depo yatırımlarını sürdürmeyi amaçladıklarını da aktardı.

 

Orhanlı’da 50 bin metrekarelik lojistik imarlı arsa

Çobanoğlu, Orhanlı’da bulunan 50 bin metrekarelik arazilerini verimli şekilde değerlendireceklerini de dile getirerek, “Bu alanı, müşterilerimizin ihtiyaçlarına en uygun şekilde projelendirmek istiyoruz. Doğru zamanda atacağımız doğru adımlarla, bu arsada güneş enerjisi panelleri ile kendi enerjisini üreten, yağmur sularını tekrar kullanıma dönüştüren, çevre dostu, yeşil bir depo yatırımı gerçekleştirmek için planlamamızı sürdürüyoruz. Projeyi ilerletmek için uygun koşulların oluşmasını ve doğru zamanı bekliyoruz.” diye konuştu.

Ar-Ge yatırımlarına büyük önem verdiklerinin de altını çizen Çobanoğlu, “Gerek operasyonel altyapı yatırımlarımızın gerekse güçlü Ar-Ge çalışmalarımızın meyvelerini topluyoruz. Uzun yıllardır faaliyette olan Ar-Ge birimimizin belgelendirme sürecinin tamamlanması için gerekli başvuruları da yaptık.” açıklamasında bulundu.

 

DAF’tan 100 yeni araç alındı

Filo, insan kaynağı, teknoloji ve sürdürülebilirlik alanında sürekli gelişmeye devam ettiklerini söyleyen Çobanoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

“Güçlü bir mali planlamayla filomuzu yeniliyoruz. Karbon ayak izimizi en alt seviyeye indirmeyi hedefliyoruz. Avrupa’daki diğer filolarımızda olduğu gibi Türkiye için de DAF yatırımı yapmaya karar verdik ve 100 araçlık bir anlaşma yaptık. İlk 50 aracın teslimatı ağustos ayında tamamlandı. Kalan 50 adedin teslimatı ise yıl sonuna kadar tamamlanacak. Ayrıca İtalya plakalı 20 aracımız bu ülkede çalışmaya başlayacak. Kendimizi ticaretin tekrar ivmeleneceği 2025 yılına hazırlıyoruz.”

Devamını oku

Haber

Berk Gönenç, Allison Transmission Türkiye, Orta Doğu ve CIS (BDT) Satış Direktörü oldu

Yayınlanma tarihi

-

Allison Transmission, Berk Gönenç’in  Türkiye, Orta Doğu ve Bağımsız Devlerler Topluluğu Satış Direktörü olarak atandığını duyurdu. İstanbul Teknik Üniversitesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği bölümünden mezun olan Berk Gönenç, İtalya, Milano’da Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği yüksek lisansını tamamladı. Kariyerine Milano’da alternatif enerji depolama sistemleri tasarımında Proje Mühendisi olarak başlayan Gönenç, Türkiye’de Pirelli Otomobil Lastikleri bünyesindeki satış ve pazarlama departmanlarında farklı görevlerini başarıyla tamamladı. Berk Gönenç, 2019 yılında Allison Transmission Türkiye ekibine katıldı. 

Allison Transmission’ın Türkiye’deki satış faaliyetlerini yönetirken yeni projeler geliştiren Gönenç, Allison ekibi, araç üreticileri, ticari araç kullanıcıları ve distribütör ile birlikte başarılı çalışmaları hayata geçirdi. Bu başarıları doğrultusunda Berk Gönenç, Türkiye, Orta Doğu ve CIS (BDT, Bağımsız Devlerler Topluluğu) Satış Direktörü olarak atandı. Gönenç, yeni görevinde Türkiye, Ortadoğu ve BDT bölgelerinde pazar bazlı satış stratejilerinin geliştirilmesi ve uygulanması yönünde bölgesel satış ve pazarlama ekiplerine liderlik edecek. Müşteri ilişkilerinin ve şirket büyüme programlarının geliştirilmesinden sorumlu olacak.

Devamını oku

Haber

Eski Brandalar, Çocuklar İçin Çanta Olacak

Yayınlanma tarihi

-

Uluslararası Nakliyeciler Derneği Kadın Çalışma Grubu ve Türkiye Nakliyeciler Derneği (TND), eğitim ve çevreye katkı sağlamak amacıyla bir sosyal sorumluluk projesi başlattı. “Eski Brandalar Çocuklar İçin Okul Çantasına Dönüşüyor” projesiyle, kullanılmış kamyon ve TIR brandaları geri dönüştürülerek çanta haline getirilecek ve Anadolu’daki köy okullarındaki çocuklara dağıtılacak.

Devamını oku

Trend olan