Enerji Projeleri
Dijital devrim enerji dönüşümünü hızlandıracak
SHURA, Türkiye’de enerji dönüşümüne hız verecek dijitalleşme kapsamında yedi iş modelini araştırdı. Dijitalleşme ile elektrik sektöründe üretim …

SHURA, Türkiye’de enerji dönüşümüne hız verecek dijitalleşme kapsamında yedi iş modelini araştırdı. Dijitalleşme ile elektrik sektöründe üretim, dağıtım ve tüketim alışkanlıkları değişecek
‘Türkiye’de Enerji Sektörünün Dijitalleşmesi Kapsamında İş Modellerinin, Teknolojilerin ve Gerekli Mevzuat Altyapısının Değerlendirilmesi’ raporuna göre enerji sisteminin dönüşümü ve temiz enerjiye geçiş, sektörde yaşanan dijital devrime paralel olarak gerçekleşiyor
Çalışmada, enerji dönüşümünde dijital teknolojilerin sektöre yeni fırsatlar getirdiği ortaya konuluyor. Bunun gerçekleşmesi için Türkiye’nin, mevzuat, sosyo-kültürel koşullar, finans, teknolojik altyapı, şebeke planlaması ve altyapısı, kentsel gelişim konularında stratejiler geliştirmesi gerekiyor
Rapora göre, dijital iş modelleri, enerji dönüşümüyle gelen yeni ihtiyaçları yönetmek için çözümler getirecek
SHURA Enerji Dönüşüm Merkezi’nin ‘Türkiye’de Enerji Sektörünün Dijitalleşmesi Kapsamında İş Modellerinin, Teknolojilerin ve Gerekli Mevzuat Altyapısının Değerlendirilmesi’ raporu açıklandı. Dijital Enerji Forumu 2022’de düzenlenen Enerjide Dijitalleşme ve Yeni İş Modelleri – SHURA özel oturumunda tanıtımı yapılan rapor ile enerji dönüşümünde dijitalleşme ve yeni iş modelleri incelendi. Çalışmaya göre, enerji sisteminin dönüşümü ve temiz enerjiye geçiş, sektörde yaşanan dijital devrime paralel olarak gerçekleşiyor.
Oturumda konuşan SHURA Enerji Dönüşüm Merkezi Direktörü Alkım Bağ Güllü, Türkiye’nin dünyadaki yeşil mutabakat ve yeşil dönüşüm süreçleri ile bütünleşmesi gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi: “Biz de SHURA olarak enerji dönüşümünün ana ekseni olan konuları, teknoloji, ekonomi, enerji politikaları ve sosyo-ekonomik faydaları dahil olmak üzere tüm yönleriyle inceliyoruz. Bugün açıkladığımız raporla enerji dönüşümü kapsamında yaptığımız çalışmaların hayata geçme sürecinde dijitalleşme ve yeni iş modellerinin önemini ortaya koyduk. Öte yandan Türkiye’deki enerji sektörü için geçerli olabilecek öneriler geliştirdik.”
Enerji dönüşümü dijital teknolojiyle hızlanır
Raporun yazarlarından SHURA Enerji Dönüşüm Merkezi Enerji Analisti Ahmet Acar ise şunları söyledi: ”Enerji sektörünün dönüşümüyle ortaya çıkan, merkezi olmayan ve tüketici odaklı bir enerji sistemiyle, enerji kaynaklarının, elektrik tüketiminin, elektrik şebekesinin, verilerin ve enerji piyasalarının eş zamanlı olarak yönetilmesi ihtiyacı doğuyor. Bu da, dağıtık enerji kaynaklarının sisteme entegrasyonu, artan elektrifikasyon yükünün yönetilmesi, sürdürülebilir elektrik şebekesinin güvenilirliği, tüketicilerin artan enerji tüketim seviyelerini yönetilmesi, değişen tüketici ihtiyaçlarının karşılanması ve dijitalleşme potansiyelini ortaya çıkarmak için verileri etkin bir şekilde yönetilmesi gibi ihtiyaçlar yarattı. Dijital teknolojileri kullanan yenilikçi iş modelleri, bu yeni ihtiyaçları ve olası zorlukları yönetmek için çözüm getiriyor.”
Raporda, dijital teknolojileri kullanan iş modelleri farklı amaçlara ve hedef müşterilere odaklansalar da, ortak amaçlarının dönüşen enerji sektörüne sağlıklı geçişi sağlamak olduğu vurgulanıyor. Yeni iş modellerinin enerji sektörüne entegrasyonunun, son tüketicilere sağlanan yenilikçi enerji çözümlerinin yanı sıra dengeli bir elektrik şebekesinin sağlanmasına hizmet edeceği belirtiliyor.
Sektörde kullanılabilecek ana dijital teknolojiler
Enerji sektörünün dijital dönüşümünde nesnelerin interneti, yapay zeka, makine öğrenimi, büyük veri ve blok zincir başta olmak üzere robotik süreç otomasyonu, artırılmış gerçeklik gibi dijital teknolojiler sektörde yaygın kullanımlarıyla öne çıkıyor.
Raporda Türkiye’nin mevcut durumu ile ilgili şu ifadelere yer verildi: “Türkiye’de özellikle 2016 yılından bu yana yüksek etki potansiyeline sahip dijital teknolojilerin benimsenmesi hızlanmış olsa da, bu teknolojilerin olgunluk seviyesi henüz istenilen seviyelerde değil. Alınacak mesafe, teknoloji önceliklendirme çalışmaları ile dijitalleşme teknolojilerinin kullanımının teşvik edilmesine ve Türkiye’de enerji ile ilgili veri analitiği projelerinin desteklenmesine bağlı.”
Enerjide yenilikçi yedi iş modeli
Daha bütünleşik, dijitalleştirilmiş, merkezi olmayan ve tüketici odaklı bir enerji sistemi, enerji kaynaklarının, elektrik tüketiminin, elektrik şebekesinin, verilerin ve enerji piyasalarının eş zamanlı olarak yönetilmesini gerektiriyor.
Bu amaçla, enerji sektöründeki ihtiyaçlar, altı ana başlık altında toplanıyor: Dağıtık enerji kaynaklarının yönetimi, elektrifikasyonun yönetilme ihtiyacı, şebeke altyapısı üzerindeki etkiler, artan enerji tüketimi, değişen tüketici beklentileri ve daha iyi veri yönetimi ihtiyacı. Olası ihtiyaçların giderilmesi için önerilen yenilikçi iş modelleri iseyapılanma, ürün ve deneyim açısından gereksinimlere bağlı olarak yedi kategoriye ayrılıyor:
Arz toplayıcılar/ sanal enerji santralleri; farklı enerji kaynaklarını birleştiriyor ve merkezi bilgi teknolojileri sistemi kullanarak dağıtık enerji kaynakları operasyonlarını kontrol ederken, üretimlerini optimize ediyor.
Talep toplayıcılar; artan enerji tüketimi ile puant saatlerde oluşan talebin zamana yayılmasıyla, şebeke işletmecilerine talep tarafı yönetim hizmetleri sağlıyor.
Eş taraflar arası ticaret; blok zincir tabanlı bir platform mimarisi aracılığıyla, dağıtık enerji kaynaklarının faydalarını paylaşmak için tüketiciler ve üreticiler arasındaki doğrudan etkileşime dayanıyor.
Hizmet olarak enerji sağlayıcıları (EaaS) modeli; müşterilere enerjiyle ilgili kapsamlı hizmetler sunuyor.
Enerji hizmeti şirketi (ESCO); enerji verimliliği projelerinin uygulanmasını veya anahtar teslimi dağıtık enerji kaynakları kurulmasını içerebilecek enerji hizmetleri sunuyor.
Kullandıkça öde (PAYG) modeli; genellikle, müşterilerin mobil ödeme teknolojileri ve cep telefonu kredileriyle ödediği, kiralanan veya satılan konut güneş enerjisi sistemini içeriyor.
Ortak topluluk mülkiyeti (C-O) modeli; haneler, bireyler ve işletmeler dahil olmak üzere tüm piyasa aktörlerinin dağıtık enerji kaynakları, batarya sistemleri, bölgesel soğutma ve ısıtma sistemleri gibi enerjiyle ilgili tesislerin birleşmesini sağlıyor.
Rapor ayrıca, yeni iş modellerinin Türkiye piyasasında sorunsuz bir şekilde uygulanabilmesi için, modellerin enerji sektörü üzerindeki potansiyel etkileri (son tüketiciler, hizmet sağlayıcılar, finansal etkiler) ve fizibiliteleri kapsamında önceliklendirilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Bununla beraber enerji sektörünün, sektörleri dönüştürme kabiliyetine sahip dijitalleşme dalgasıyla geç karşılaşan sektörler arasında olduğu belirtilerek, bunun barındırdığı büyük bir potansiyel olduğu vurgulanıyor.
Enerji sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin çoğunda dijital stratejiler geliştirilip uygulanmaya başlanmış olsa dahi işletmelerde operasyonel faaliyetlerden, veri kullanımına kadar birçok alanda hala dijitalleşmenin önü açık.
Hibya Haber Ajansı
Enerji Projeleri
TÜRKİYE RÜZGÂRDA 14.000 MW SINIRINA DAYANDI

TÜREB’in açıkladığı 2024 Türkiye Rüzgar Enerjisi İstatistik Raporu’na göre, yıl sonu itibarıyla Türkiye’nin rüzgar enerjisi kurulu gücü 13.792,50 MWm’a ulaştı. Yalnızca 2024 yılında 1.310 MWm yeni kapasite devreye alındı. Türkiye, bu alanda Avrupa’da 6. sırada yer aldı.
TÜREB Başkanı Dr. İbrahim Erden, 2035 hedefinin 48.000 MW rüzgâr kapasitesi olduğunu vurgularken, özellikle depolamalı RES projelerinin hız kazandığını belirtti. Türkiye’de toplam 24.000 MW’ı aşan proje stoğu bulunuyor.
En yüksek kurulu güce sahip şehirler İzmir, Balıkesir, Çanakkale, İstanbul ve Manisa olurken; depolamalı projelerde öne çıkan iller Tekirdağ, Kırklareli, Edirne, Antalya ve Eskişehir oldu.
Süper İzin Kanunu dışında pek çok mevzuat düzenlemesinin de 2024 yılı boyunca takip edildiğini dile getiren Erden; “Yenilenebilir projelerden yapı denetimin kaldırılması, orman izinlerinin sayısının azaltılması, TEA konusunda yeni bir protokol imzası ile süreçlerin hızlanması gibi olumlu adımları 2024 yılı boyunca takip ettik. Ümit ediyoruz ki kanunun da 2025 yılında yürürlüğe girmesi sonrası izin süreçlerinin de hızlı bir şekilde tamamlanabileceği depolamalı projeler, gelecekte yenilenebilir enerji entegrasyonunun daha verimli hale gelmesine büyük katkı sağlayacaktır. Bu kanun ve ilgili düzenlemeler, Türkiye’nin yenilenebilir enerji hedeflerine ulaşması açısından kritik bir dönüm noktası olabilir” açıklamasında bulundu.
Enerji Projeleri
TÜREB, WINDEUROPE 2025’Te “Türkiye Rüzgarıyla Sahadaydı” Dedirtti

Rüzgar enerjisi alanında dünyanın önde gelen etkinliklerinden biri olan WindEurope, bu yıl Türkiye açısından ayrı bir önem taşıdı.
Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği (TÜREB), ülkemizin rüzgar enerjisi kapasitesini uluslararası düzeyde tanıtmak amacıyla Danimarka’da gerçekleşen WindEurope 2025 etkinliğine 100’ü aşkın kişilik bir heyetle güçlü bir katılım sağladı. Kopenhag’da düzenlenen etkinlikte TÜREB’in organize ettiği özel oturum büyük ilgi gördü. “Türkiye Rüzgarında Yeni Dalga: Büyüme, Yatırım ve Küresel Rekabet” başlıklı oturum, birbirinden değerli konuşmacılarla, TÜREB Başkanı Dr. İbrahim Erden’in moderatörlüğünde gerçekleştirildi.
T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkan Yardımcısı Sn. Zeynel Kılınç, Enerjisa Üretim CEO’su Sn. Mert Yaycıoğlu TÜREB Sanayiden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve TPI EMEA Bölgesi Başkan Yardımcısı Sn. Gökhan Serdar oturumda konuşmacı olarak yer aldı.
Sıfırdan 20 Bin İstihdama
TÜREB Başkanı Dr.İbrahim Erden, konuşmasında:
“Türkiye, kamu ve özel sektörler arasındaki güçlü iş birliğinin de etkisiyle, yirmi yıl önce sadece birkaç yüz megavattan bugün yaklaşık 14 GW’a çıkarak rüzgar enerjisinde kayda değer bir ilerleme gösterdi. İleriye baktığımızda, iddialı hedefimiz, Türkiye’nin küresel yenilenebilir enerji manzarasındaki önemli rolünü vurgulayarak 2035 yılına kadar 48 GW’a ulaşmak. Bugün, WindEurope 2025’te, Avrupa’nın ortak enerji vizyonuna olan sürekli bağlılığımızı vurgulayarak 100’ü aşkın katılımcıdan oluşan bir heyete gururla katılıyoruz. En önemlisi, Türkiye’nin 2028 yılında WindEurope Yıllık Etkinliğine ev sahipliği yapmak üzere adaylığını duyurmaktan mutluluk duyuyorum. WindEurope 2028’i İstanbul’da düzenlemek, Türkiye’nin Avrupa ve Asya arasında yenilenebilir enerji merkezi olarak stratejik konumunu vurgulayacak ve sektörümüzde iş birliğini, yenilikçiliği ve sürdürülebilir büyümeyi daha da teşvik edecektir” dedi.
T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkan Yardımcısı Sn. Zeynel Kılınç Türkiye’nin halen önemli ölçüde dışa bağımlı olduğunu belirten Kılınç, bu durumu değiştirmek için daha fazla yerli üretim, daha fazla yatırım ve daha güçlü bir iş birliği ortamı gerektiğini ifade ederek Türkiye’nin enerji bağımsızlığına ulaşma konusundaki kararlılığını vurguladı.
“Zorlukları Yakından İzlediyoruz”
devletin bu alandaki vizyonunu yatırımcılarla paylaşma sürecinde aktif iletişim kurduklarını ve sektördeki zorlukları yakından izlediklerini belirtti. Bakanlıklar ve özel sektör arasındaki iş birliğinin artırılması gerektiğinin de altını çizdi.
“Büyüme Potansiyelinin Devlet-Yatırımcı Dengesinin Doğru Kurulmasına Bağlı”
TÜREB Sanayiden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve TPI EMEA Bölgesi Başkan Yardımcısı Gökhan Serdar, sektörün büyüme potansiyelinin devlet-yatırımcı dengesinin doğru kurulmasına bağlı olduğunu dile getirdi. Mevcut zorluklara ek olarak, makroekonomik dalgalanmaların küresel rekabet açısından yeni bir zorluk oluşturduğunu belirtti.
Türkiye’nin, Avrupa için güvenilir bir tedarik zinciri ortağı olduğuna dikkat çeken Serdar, bu güvenin devamı için Avrupa’daki partnerlerle daha yakın iş birliklerinin kurulması gerektiğini ifade etti.
Enerjisa Üretim CEO’su Mert Yaycıoğlu, uzun süren izin süreçleri, şebeke bağlantı zorlukları ve çevresel-sosyal etkiler. Bu sorunların aşılması için izin süreçlerinin hızlandırılması, yatırım süreçlerinin optimize edilmesi ve kamu desteğinin artırılması gerektiğini söyleyerek sektörün karşılaştığı en temel sorunlara dikkat çekti. Ayrıca, siber güvenlik konusunun rüzgar enerjisi sektöründe giderek daha kritik hale geldiğini vurgulayan Yaycıoğlu, dijitalleşme yatırımlarının hem bugün hem de gelecekte öncelikli olacağını ifade etti.
Enerji Projeleri
Rüzgar Endüstrisi 2.2 Milyar Dolara Ulaştı

KOPENHAG – Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği (TÜREB) ve beraberindeki heyet, Danimarka’nın başkenti Kopenhag yakınlarında bulunan Middelgrunden deniz üstü rüzgâr enerjisi santralini ziyaret etti.
Kopenhag’ın 3,5 kilometre açığında, Oresund deniz yolu güzergahında yer alan santral, 2000 yılında inşa edildiğinde her biri 2 megavat gücünde olan 20 türbiniyle dünyanın en büyük deniz üstü rüzgâr çiftliği olarak kayıtlara geçmişti. Hâlen Kopenhag’ın elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 4’ünü karşılıyor.
“Türkiye’nin Rüzgâr Endüstrisi 2,2 Milyar Dolar Değere Ulaştı”
Santral gezisi kapsamında açıklamalarda bulunan TÜREB Deniz Üstü Rüzgâr Enerjisinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ufuk Yaman, Türkiye’nin rüzgâr endüstrisinin 2,2 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştığını ve bu endüstrinin cirosunun yüzde 70’inin ihraç edildiğini vurguladı.
Deniz Üstü Rüzgâr Enerjisi Daha Avantajlı
Daha yüksek üretim kapasitesi sunması nedeniyle deniz üstü rüzgâr enerjisinin avantajlı olduğunun altını çizen Yaman, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Denizüstü rüzgâr sadece enerji üretimi olarak görülmemeli. Bu alana yatırım yaparken tedarik zincirini oluşturma, know-how elde etme ve bu bilgiyi ihracata yönlendirme imkânı bulacağız. Şu an 2,2 milyar dolara ulaşan, cirosunun yüzde 70’ini ihraç eden bir karasal rüzgâr endüstrisi söz konusu. Aynı başarı deniz üstünde de elde edilebilir. Deniz üstü rüzgâr enerjisine gerekli destek sağlanabilirse çok ciddi bir sanayi oluşacak, önümüzdeki 10 yılda Avrupa’nın enerji dönüşümünde önemli rol oynayacak. Böylelikle Türkiye’nin cari açığını kapatmaya destek olacak bir sanayiyi tetiklemiş olacağız.”
Denizüstü Rüzgâr Projeleri İçin Marmara’da Çalışmalar Sürüyor
Yaman, Türkiye’de şu an için deniz üstü rüzgâr enerjisi projelerine ilişkin dört alanın belirlendiğini belirtti. Marmara Denizi’ndeki üç bölgede ölçümlerin başladığını ve bu bölgelerden iki alanın teknik analizler için uygun bulunduğunu aktardı.
“2026 Yılı İlk Çeyrekte Teknik Fizibiliteyi Tamamlamış Olacağız”
Gelecek yılın ilk çeyreği sonunda alanlara ilişkin teknik fizibilite için yeterli verinin toplanmasının hedeflendiğini dile getiren Yaman, şöyle devam etti:
“İklim değişikliği ve küresel ısınma ile mücadelede enerji sektörüne çok iş düşüyor. Deniz üstü rüzgâr enerjisi de önemli bir kaynak olarak değerlendiriliyor. Türkiye olarak enerji kaynaklarını çeşitlendirme konusunda çalışmalar, deniz üstü rüzgâr enerjisi alanında da devam ediyor.”
-
1 Konu 1 Konuk4 yıl önce
Sarılar Group’un Genç Yöneticisi Hanifi Gürbüz: Yatırım Odaklıyız, Covid-19 Sürecinde Bile Çalışmalarımız Devam Ediyor…!
-
Özel Haber3 yıl önce
ELFATEK’TEN AKİBA
-
Ağır Yük Taşıma Araçları4 yıl önce
GEMLİK AKTAŞ-1 LOJİSTİK’İN GURUR GÜNÜ
-
Özel Haber4 yıl önce
HASANKEYF’TEKİ TARİHİ TAŞIYAN ÇABA MİSNAK, DÜNYADA YAPILAMAYANI YAPARAK HEM TARİHİ TAŞIDI HEM DE TARİHE GEÇTİ
-
Son Dakika4 yıl önce
Hareket Turquality ile Globaldeki Gücüne Güç Katacak
-
Özel Haber4 yıl önce
Salih Kodaman: Müşteriye verdiğimiz güven, bizim en büyük farkımız
-
Son Dakika4 yıl önce
Düzce eşrafından Sadettin Kayışoğlu vefat etti.
-
Son Dakika3 yıl önce
Devrilen forkliftin altında kalan operatör can verdi