Takip Edin

Enerji Projeleri

Termal Enerji Santrallerindeki Atık Isı, 3 Bin MWe Elektriğe Eşdeğer!

Yayınlanma tarihi

-

Mimsan Grup Yönetim Kurulu Başkanı Enver İlhan, 26. ICCI Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı kapsamında 17 Mart’ta düzenlenen “Biyo Kaynaklardan Enerji Üretimi” panelinde ki konuşmasında, kojenerasyon sistemlerinin sıfır atık hamlesine sağladığı katkıya dikkat çekti: “Neden kojenerasyon diyoruz? Çünkü kojenerasyon sistemleriyle elektrik üretiminde termal verim yüzde 90’lara kadar çıkabiliyor. Ancak klasik termal enerji santrallerinde termal verim ortalama yüzde 30 civarında oluyor. Geriye kalan termal enerjinin yüzde 70’ini atıyoruz. Bizim enerjinin 70’ini atma lüksümüz yok. Bu enerjiyi geri kazanmak Türkiye’ye yıllık yaklaşık 3 bin MWe gibi bir elektrik kazanımı sağlar” dedi.

 

T.C Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve EPDK’nın desteği ile Sektörel Fuarcılık ve Kojentürk Derneği tarafından 16-18 Mart’ta İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilen 26. ICCI – Uluslararası Enerji ve Çevre Fuar ve Konferansı, bu yıl ‘Enerji Piyasasındaki Değişim ve Dönüşüm’ teması ile düzenlendi.

Atıktan Enerji alanında yerli teknolojinin öncü markası olan MİMSAN Grup, sponsorları arasında yer aldığı 26. ICCI Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı kapsamında 17 Mart’ta düzenlenen “Biyo Kaynaklardan Enerji Üretimi” panelinde “Atıkla Çalışan Mini Santraller ve Kojenerasyon” sistemleri hakkında bilgiler paylaştı. Mimsan Grup aynı zamanda fuara standlı katılım sağlayarak üç gün boyunca iş ortakları ve sektör profesyonellerine Biyokütle Kojen Santrali çözümlerini anlattı. 

“Termal enerjinin yüzde 70’ini atıyoruz”

Mimsan Grup Yönetim Kurulu Başkanı Enver İlhan, “Biyo Kaynaklardan Enerji Üretimi” panelindeki konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Neden kojenerasyon diyoruz? Çünkü küçük ölçekli endüstriyel tesislerin hem elektrik ihtiyacı hem de buhar ihtiyacı oluyor. Kojenerasyon sistemleriyle elektrik üretiminde termal verim yüzde 90’lara kadar çıkabiliyor. Ancak klasik termal enerji santrallerinde termal verim ortalama yüzde 30 civarında oluyor. Geriye kalan termal enerjinin yüzde 70’ini atıyoruz. Bizim enerjinin 70’ini atma lüksümüz yok. Bu enerjiyi geri kazanmak Türkiye’ye yıllık yaklaşık 3 bin MWe gibi bir elektrik kazanımı sağlar. Biz Mimsan olarak hayata geçirdiğimiz projelerde; bacadan atılan ve enerjinin yüzde 70’ine tekabül eden bu termal enerjiyi geri kazanmayı hedefliyoruz. Çünkü örnek verecek olursak, sistemden atılan 45 derecelik suyu, yaklaşık 500 hektarlık bir serada kullanma imkânımız var; ancak bunların devlet politikası haline gelmesi ve teşviklerle desteklenmesi gerekiyor.

Termik santrallerdeki atık ısı ile şehir ısıtması yapmak mümkün

Mimsan Grup olarak Sandıklı Belediyesi’ne şehir ısıtması sistemi kurduk. Bu projedeki 65 °C jeotermal sıcak su, 10 km öteden geliyordu ve şehir ısıtmasında kullanılıyordu. 64 derece dönen su 54 derece olarak seralara veriliyordu. Seralardan 44 dereceye düşen su, 10 km ötedeki jeotermal kuyularına gönderilerek, tekrar deşarj ediliyordu. Buradan da anlaşılacağı gibi termik santrallerden atılan enerji ile şehir ısıtması yapmak mümkün. Bu nedenle özellikle termik santrallerde ve biyokütle enerji santrallerinde atık enerjiyi değerlendirmek büyük önem taşıyor” dedi. 

“Atık ısı ile Eti Maden’in buhar ihtiyacını karşılamış olduk”

Çıkışında buhar olan kojenerasyon türbinlerinde ki buharın muhtelif ihtiyaca göre kullanılabildiğini belirten Enver İlhan, sözlerine şöyle devam etti: “Eti Maden’e kurmuş olduğumuz kojenerasyon sisteminde 8.5 MWe ürettikten sonra, türbinin egzozundan çıkan atık ısı ile Eti Maden’in buhar ihtiyacını karşılamış olduk. 

Aynı şekilde Kahramanmaraş’ta Kipaş Tekstil’e yapmış olduğumuz, kömür yakıtlı kojenerasyon tesisini de saatte 6 MWe elektrik ve 60 ton 8 barg proses buharı üretecek şekilde dizayn ettik.  Bu 8 barg proses buharı ise boyahanenin ihtiyaçlarında kullanılıyor.  Böylece kurmuş olduğumuz kojenerasyon sistemiyle, konvansiyonel enerji üretim sistemlerinde dışarıya atılmakta olan enerjinin büyük bir kısmını, kojenerasyon sistemlerinde kullanılabilir enerjiye dönüştürerek, toplam enerji girdisini artırmayı hedefledik. 

Bir diğer projemiz ise Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan “Büyük İşletme AR-GE” kategorisinde ödül alan Malatya Belediyesi Çöpten Enerji Santrali. 4 MWe kurulu güce sahip olan bu çöpten enerji santralinde Malatya Belediyesi’nde ki organik atıklar ile inorganik atıkları ayrıştırdık. Bu ayrıştırma işlemi sonrasında organik atıklar, biyogaz ve landfill tesislerine gitti. Geriye kalan inorganik atıklardan ise RDF üretimi yaparak elektrik ürettik. Çöpten enerji tesislerine, biyogaz tesisleri ile entegre çözümler sunuyoruz. Onların kullanmadıkları atıkları kullanıp, değerlendiriyoruz. Çürümeyen, çevreye zarar veren ve bertaraf edilmesi gerekli olan atıkları RDF’e çevirerek elektrik üretimi yapıyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.

Devamını oku
Yorum Yaz

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Enerji Projeleri

TÜRKİYE RÜZGÂRDA 14.000 MW SINIRINA DAYANDI

Yayınlanma tarihi

-

TÜREB’in açıkladığı 2024 Türkiye Rüzgar Enerjisi İstatistik Raporu’na göre, yıl sonu itibarıyla Türkiye’nin rüzgar enerjisi kurulu gücü 13.792,50 MWma ulaştı. Yalnızca 2024 yılında 1.310 MWm yeni kapasite devreye alındı. Türkiye, bu alanda Avrupa’da 6. sırada yer aldı.

TÜREB Başkanı Dr. İbrahim Erden, 2035 hedefinin 48.000 MW rüzgâr kapasitesi olduğunu vurgularken, özellikle depolamalı RES projelerinin hız kazandığını belirtti. Türkiye’de toplam 24.000 MW’ı aşan proje stoğu bulunuyor.

En yüksek kurulu güce sahip şehirler İzmir, Balıkesir, Çanakkale, İstanbul ve Manisa olurken; depolamalı projelerde öne çıkan iller Tekirdağ, Kırklareli, Edirne, Antalya ve Eskişehir oldu.

Süper İzin Kanunu dışında pek çok mevzuat düzenlemesinin de 2024 yılı boyunca takip edildiğini dile getiren Erden; “Yenilenebilir projelerden yapı denetimin kaldırılması, orman izinlerinin sayısının azaltılması, TEA konusunda yeni bir protokol imzası ile süreçlerin hızlanması gibi olumlu adımları 2024 yılı boyunca takip ettik. Ümit ediyoruz ki kanunun da 2025 yılında yürürlüğe girmesi sonrası izin süreçlerinin de hızlı bir şekilde tamamlanabileceği depolamalı projeler, gelecekte yenilenebilir enerji entegrasyonunun daha verimli hale gelmesine büyük katkı sağlayacaktır. Bu kanun ve ilgili düzenlemeler, Türkiye’nin yenilenebilir enerji hedeflerine ulaşması açısından kritik bir dönüm noktası olabilir” açıklamasında bulundu.

Devamını oku

Enerji Projeleri

TÜREB, WINDEUROPE 2025’Te “Türkiye Rüzgarıyla Sahadaydı” Dedirtti

Yayınlanma tarihi

-

Rüzgar enerjisi alanında dünyanın önde gelen etkinliklerinden biri olan WindEurope, bu yıl Türkiye açısından ayrı bir önem taşıdı.

Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği (TÜREB), ülkemizin rüzgar enerjisi kapasitesini uluslararası düzeyde tanıtmak amacıyla Danimarka’da gerçekleşen WindEurope 2025 etkinliğine 100’ü aşkın kişilik bir heyetle güçlü bir katılım sağladı. Kopenhag’da düzenlenen etkinlikte TÜREB’in organize ettiği özel oturum büyük ilgi gördü. “Türkiye Rüzgarında Yeni Dalga: Büyüme, Yatırım ve Küresel Rekabet” başlıklı oturum, birbirinden değerli konuşmacılarla, TÜREB Başkanı Dr. İbrahim Erden’in moderatörlüğünde gerçekleştirildi.

 

T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkan Yardımcısı Sn. Zeynel Kılınç, Enerjisa Üretim CEO’su Sn. Mert Yaycıoğlu TÜREB Sanayiden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve TPI EMEA Bölgesi Başkan Yardımcısı Sn. Gökhan Serdar  oturumda konuşmacı olarak yer aldı.

Sıfırdan 20 Bin İstihdama

TÜREB Başkanı Dr.İbrahim Erden, konuşmasında:

“Türkiye, kamu ve özel sektörler arasındaki güçlü iş birliğinin de etkisiyle, yirmi yıl önce sadece birkaç yüz megavattan bugün yaklaşık 14 GW’a çıkarak rüzgar enerjisinde kayda değer bir ilerleme gösterdi. İleriye baktığımızda, iddialı hedefimiz, Türkiye’nin küresel yenilenebilir enerji manzarasındaki önemli rolünü vurgulayarak 2035 yılına kadar 48 GW’a ulaşmak. Bugün, WindEurope 2025’te, Avrupa’nın ortak enerji vizyonuna olan sürekli bağlılığımızı vurgulayarak 100’ü aşkın katılımcıdan oluşan bir heyete gururla katılıyoruz. En önemlisi, Türkiye’nin 2028 yılında WindEurope Yıllık Etkinliğine ev sahipliği yapmak üzere adaylığını duyurmaktan mutluluk duyuyorum. WindEurope 2028’i İstanbul’da düzenlemek, Türkiye’nin Avrupa ve Asya arasında yenilenebilir enerji merkezi olarak stratejik konumunu vurgulayacak ve sektörümüzde iş birliğini, yenilikçiliği ve sürdürülebilir büyümeyi daha da teşvik edecektir” dedi.

T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkan Yardımcısı Sn. Zeynel Kılınç Türkiye’nin halen önemli ölçüde dışa bağımlı olduğunu belirten Kılınç, bu durumu değiştirmek için daha fazla yerli üretim, daha fazla yatırım ve daha güçlü bir iş birliği ortamı gerektiğini ifade ederek Türkiye’nin enerji bağımsızlığına ulaşma konusundaki kararlılığını vurguladı.

“Zorlukları Yakından İzlediyoruz”

devletin bu alandaki vizyonunu yatırımcılarla paylaşma sürecinde aktif iletişim kurduklarını ve sektördeki zorlukları yakından izlediklerini belirtti. Bakanlıklar ve özel sektör arasındaki iş birliğinin artırılması gerektiğinin de altını çizdi.

“Büyüme Potansiyelinin Devlet-Yatırımcı Dengesinin Doğru Kurulmasına Bağlı”

TÜREB Sanayiden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve TPI EMEA Bölgesi Başkan Yardımcısı Gökhan Serdar, sektörün büyüme potansiyelinin devlet-yatırımcı dengesinin doğru kurulmasına bağlı olduğunu dile getirdi. Mevcut zorluklara ek olarak, makroekonomik dalgalanmaların küresel rekabet açısından yeni bir zorluk oluşturduğunu belirtti.
Türkiye’nin, Avrupa için güvenilir bir tedarik zinciri ortağı olduğuna dikkat çeken Serdar, bu güvenin devamı için Avrupa’daki partnerlerle daha yakın iş birliklerinin kurulması gerektiğini ifade etti.

 

Enerjisa Üretim CEO’su Mert Yaycıoğlu,  uzun süren izin süreçleri, şebeke bağlantı zorlukları ve çevresel-sosyal etkiler. Bu sorunların aşılması için izin süreçlerinin hızlandırılması, yatırım süreçlerinin optimize edilmesi ve kamu desteğinin artırılması gerektiğini söyleyerek sektörün karşılaştığı en temel sorunlara dikkat çekti. Ayrıca, siber güvenlik konusunun rüzgar enerjisi sektöründe giderek daha kritik hale geldiğini vurgulayan Yaycıoğlu, dijitalleşme yatırımlarının hem bugün hem de gelecekte öncelikli olacağını ifade etti.

Devamını oku

Enerji Projeleri

Rüzgar Endüstrisi 2.2 Milyar Dolara Ulaştı

Yayınlanma tarihi

-

KOPENHAG – Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği (TÜREB) ve beraberindeki heyet, Danimarka’nın başkenti Kopenhag yakınlarında bulunan Middelgrunden deniz üstü rüzgâr enerjisi santralini ziyaret etti.

Kopenhag’ın 3,5 kilometre açığında, Oresund deniz yolu güzergahında yer alan santral, 2000 yılında inşa edildiğinde her biri 2 megavat gücünde olan 20 türbiniyle dünyanın en büyük deniz üstü rüzgâr çiftliği olarak kayıtlara geçmişti. Hâlen Kopenhag’ın elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 4’ünü karşılıyor.

“Türkiye’nin Rüzgâr Endüstrisi 2,2 Milyar Dolar Değere Ulaştı”
Santral gezisi kapsamında açıklamalarda bulunan TÜREB Deniz Üstü Rüzgâr Enerjisinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ufuk Yaman, Türkiye’nin rüzgâr endüstrisinin 2,2 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştığını ve bu endüstrinin cirosunun yüzde 70’inin ihraç edildiğini vurguladı.

Deniz Üstü Rüzgâr Enerjisi Daha Avantajlı 

Daha yüksek üretim kapasitesi sunması nedeniyle deniz üstü rüzgâr enerjisinin avantajlı olduğunun altını çizen Yaman, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Denizüstü rüzgâr sadece enerji üretimi olarak görülmemeli. Bu alana yatırım yaparken tedarik zincirini oluşturma, know-how elde etme ve bu bilgiyi ihracata yönlendirme imkânı bulacağız. Şu an 2,2 milyar dolara ulaşan, cirosunun yüzde 70’ini ihraç eden bir karasal rüzgâr endüstrisi söz konusu. Aynı başarı deniz üstünde de elde edilebilir. Deniz üstü rüzgâr enerjisine gerekli destek sağlanabilirse çok ciddi bir sanayi oluşacak, önümüzdeki 10 yılda Avrupa’nın enerji dönüşümünde önemli rol oynayacak. Böylelikle Türkiye’nin cari açığını kapatmaya destek olacak bir sanayiyi tetiklemiş olacağız.”

Denizüstü Rüzgâr Projeleri İçin Marmara’da Çalışmalar Sürüyor

Yaman, Türkiye’de şu an için deniz üstü rüzgâr enerjisi projelerine ilişkin dört alanın belirlendiğini belirtti. Marmara Denizi’ndeki üç bölgede ölçümlerin başladığını ve bu bölgelerden iki alanın teknik analizler için uygun bulunduğunu aktardı.

“2026 Yılı İlk Çeyrekte Teknik Fizibiliteyi Tamamlamış Olacağız”

Gelecek yılın ilk çeyreği sonunda alanlara ilişkin teknik fizibilite için yeterli verinin toplanmasının hedeflendiğini dile getiren Yaman, şöyle devam etti:
“İklim değişikliği ve küresel ısınma ile mücadelede enerji sektörüne çok iş düşüyor. Deniz üstü rüzgâr enerjisi de önemli bir kaynak olarak değerlendiriliyor. Türkiye olarak enerji kaynaklarını çeşitlendirme konusunda çalışmalar, deniz üstü rüzgâr enerjisi alanında da devam ediyor.”

Devamını oku

Trend olan